by Bill Oram & Sam Amick, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 11 Ekim 2020 tarihinde TheAthletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Doğru düzgün çalışmayan bir organizasyondan dominasyona… Yılardır süren kaostan tekrar şampiyonluğa… Los Angeles Lakers, bir sezon içerisinde basketbol tarihinin gördüğü en büyük değişimlerden birisini yaşayarak şampiyonluğa ulaşmayı başardı ve NBA tarihinde önceki sezonu %50 galibiyetin altında bitirerek sonraki yıl şampiyon olan 3. takım oldu.
35 yaşındaki LeBron James’in yıllara meydan okuyan performansı sayesinde Los Angeles Lakers, organizasyon tarihinin 17. şampiyonluğunu kazandı. NBA Finallerinin 6. maçında Miami Heat’i 106-93 yenerek 10 yıl aradan sonra tekrar NBA’in zirvesine çıkan Lakers, şampiyonluk sayısında Boston Celtics’i yakalamayı başardı.
James, ligin en tehlikeli oyuncusu olduğunu herkese hatırlattığı sezonda kariyerinin 4. şampiyonluk yüzüğünü kazandı.
Anthony Davis, New Orleans’tan ayrılırken hayalini kurduğu başarıyı yakalamış oldu.
Bu ikili beraber gösterdikleri performansla trajedi ve sorunlarla dolu NBA sezonunda basketbolun en görkemli organizasyonu Lakers’ı bir kez daha şampiyonluğa taşımayı başardı.
Los Angeles ekibi adına son yıllar inanılmaz bir yolculuktu.
Bir önceki yıl LeBron’un kariyerinin en uzun yazlarından bir tanesiydi. Bu yıl ise tarihe NBA’in en uzun sezonu olarak geçti.
Bir önceki sezonun sonunda Magic Johnson, Staples Center’ın tünellerinde istifa ettiğini açıklıyordu. Bu sezon Lakers, Orlando Magic’in topraklarında şampiyonluğu kutluyordu.
Orlando Fanusunda hangi takım şampiyonluğa ulaşırsa ulaşsın birçok zorluğu aşması gerekecekti. Geride bıraktığımız sene boyunca birçok trajedi ve zorluğun üzerinden gelen Lakers’ın şampiyonluğa ulaşması da bu hikayeye uygun bir son oldu.
Lakers’ın çok da iyi gitmiyor gibi gözüken koç arayışının sonunda basketbolun en iyi savunma koçlarından Frank Vogel takımın başına geçti. Davis takasından sonra Lakers’ın takımın yan parçalarını dizebilmek için maaş bütçesi de zorluk çıkaracak gibi gözüküyordu. Ancak takıma uygun tecrübeli oyuncuları kadroya katmayı başardılar.
Çin’de mahzur kalarak başladıkları sezonda muhteşem bir savunma takımına dönüşen Lakers, sezonun başlarında Kobe Bryant’ın trajik vefatıyla da yıkılmıştı.
Üst üste 6 sezon boyunca %50 galibiyet yüzdesinin altında kalan Lakers, 13 ay süren NBA sezonu boyunca işleri tersine çevirerek tekrar zirveye çıkmayı başardı.
Dr. Jerry Buss, her zaman Los Angeles Lakers’ın en çok şampiyonluk kazanan organizasyon olduğunu görmenin hayalini kurardı. Bu hayalin önünde duran en büyük engel ise NBA’in en çok şampiyonluğa sahip olan takımı Boston Celtics’ti. Buss, Lakers’ın sahibi olduğu 34 yıl boyunca “Buss, Celtics’i geçti” manşetini görmenin hayaliyle yaşadı. Bu dönem boyunca Showtime Lakers’ın doğuşunu, Shaq – Kobe ve Phil Jackson’lı yılları ve toplam 10 şampiyonluk gördü. 2010 yılında Lakers, NBA Finallerinde Celtics’i yendiğinde şampiyonluk farkı sadece 1’e inmişti.
Lakers son 11 yılda 5 şampiyonluk kazanmıştı ve kısa süre içerisinde NBA’in en çok şampiyonluk kazanan takımı unvanını ele geçirecek gibi gözüküyordu.
Ancak Buss’ın 2013 yılındaki vefatından sonra Lakers’ın eski patronunun hayalini gerçekleştirmesi her geçen gün daha da zorlaşıyor gibi gözüktü. Buss’ın vefatından birkaç ay sonra Kobe, aşil tendonundan sakatlanıyordu ve bu da Lakers’ın kısa süre içerisindeki şampiyonluk penceresini tamamen kapatıyordu.
Takımın El Segundo’da bulunan tesislerinde basın mensuplarının kullandığı wi-fi şifresi, Lakers’ın 16 şampiyonluğuna atıfta bulunan bir şifreydi. O günlerde uzun süre boyunca bu şifrenin değişmesine gerek kalmayacak gibi gözüküyordu. Ancak Lakers, sonunda bu şifreyi değiştirdi…
Buss’ın vefatının ardından gelen 3 yıl boyunca Lakers, her sezon organizasyon tarihinin mağlubiyet rekorunu geliştirdi. Kobe’nin kariyerinin son sezonu olan 2015-16’da Lakers sadece 17 galibiyet aldı ve bunun üzerine Jeanie Buss, uzun süredir takımın genel menajerliğini yapan Mitch Kupchak ile yollarını ayırdı.
Onun yerine Lakers, takımın en büyük efsanelerinden Magic Johnson’ı ve Bryant’ın uzun süredir menajerliğini yapan Rob Pelinka’yı getirdi. O dönemde Lakers’ın en büyük hedefi 2018 yazında serbest kalacak LeBron James’i Los Angeles’a getirmekti. Ancak bunun için bir yıl daha sabretmeleri gerekiyordu.
Lotarya seçimleriyle dolu bir kadroya sahip olan Lakers, 2018-19 sezonunda 37 maç kazanırken LeBron James de sakatlıklar yüzünden 27 maçta forma giyemiyordu. LeBron, kariyeri boyunca ilk kez bir makine değil de bir insanmış gibi gözükmüştü. LeBron, Lakers’ta geçirdiği ilk sezonda organizasyonun bir parçası gibi de gözükmüyordu. Yıldız oyuncu NBA Finallerinin 5. maçından önce bu durumu “Lakers taraftarı daha önce ne yaptığınızı hiç önemsemiyor. Onlar için önemli olan Lakers formasıyla onlara ne kanadırdığınız.” diyerek kabul ediyordu.
Los Angeles’ta geçirdiği ilk sezonda LeBron, playoffları kaçırarak kendi standartlarının da çok altında kalıyordu.
Sezonun en büyük hikayesi Lakers’ın Anthony Davis için yaptığı başarısız takas denemesi olmuştu.
Sezon sona erdiğinde Lakers, 17. şampiyonluğa hiç de yakın değildi.
Sezonun son maçından 1 saat önce Johnson, dramatik bir şekilde istifa etti. Bu gelişmeden birkaç gün sonra koç Luke Walton kovuldu. Kulübün yönetimindeki organizasyon sıkıntısı, her geçen gün daha da gün yüzüne çıkıyordu ve medyada LeBron’un kulüp yönetimine olan inancının azaldığına dair haberler yer almaya başlamıştı.
Muhteşem İkili
James, kamuoyu önünde Davis ile birlikte oynama fikriyle alakalı ilk olarak 2018 yılının Aralık ayında ESPN’e verdiği bir röportajda konuşmuştu. James, röportaj esnasında ikilinin bir araya gelme ihtimali hakkında “Muhteşem olurdu.” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak o dönemde en çok yapılan tartışma bu konu değildi. LeBron, açık şekilde Anthony Davis’in New Orleans’tan ayrılması için lobi yapmakla suçlanmıştı. İlerleyen günlerde Davis, Pelicans’tan ayrılmasını sağlayan süreci başlattı. Bunların hepsi, Davis’in LeBron’un uzun süreli arkadaşı Rich Paul’ün sahip olduğu menajerlik şirketi Klutch Sports’a geçtikten sonra yaşanıyordu. Eninde sonunda Lakers’a yeni şampiyonluğunu getirecek olay örgüsü artık başlamıştı.
Bu takasın “iş” kısmı farklı bir konuydu. Ancak LeBron’un Davis takası için açık açık konuşmaya başlaması Lakers’ın soyunma odasındaki her an takaslanabileceklerini düşünen genç oyuncular tarafından korkuyla karşılanmıştı. Ancak işin basketbol tarafına geldiğimizde LeBron’un kariyerinin son yıllarında partnerlik yapacağı yıldız olarak Davis muhteşem bir seçencekti.
Klutch Sports bağlantısını bir kenara bırakırsak Davis, neden James’in beraber oynamak istediği yıldızdı? LeBron kadar yüksek profilli bir yıldız, NBA’deki bütün yıldız oyuncuları beraber oynamaya ikna edebilirdi. Peki LeBron neden Davis’i seçmişti?
LeBron, Davis’i ilk olarak 2012 yılında Londra Olimpiyatlarında beraber altın madalya kazandıkları takımda tanımaya başlamıştı.
“Davis’in sadece 1 yılda Kentucky’de yaptıklarına baktığınız zaman bile nasıl bir yetenek olduğunu anlıyordunuz. Guardlardan daha hızlı koşabiliyor, bir kısa oyuncu gibi top sürebiliyor, şutları bloklayabiliyor ve alley-oop paslarını tamamlayabiliyordu.” diyor LeBron. “Oynadığı bir maçı hatırlıyorum, sanırım North Carolina ile oynuyorlardı. Maçı kazandıran bloğu yapmıştı.” (Şampiyonluk maçı)
“Yanlış hatırlamıyorsam bloğu John Henson’a karşı yapmıştı. İnanılmaz bir bloktu ve maçı kazanmalarını sağlamıştı. Davis’in March Madness boyunca gösterdiği performansa bakınca onun kolej basketbolundaki en iyi oyuncu olduğunu rahatlıkla anlayabiliyordunuz.”
Daha sonra ikili, Olimpiyatlarda ilk kez aynı takımın parçası oldu. Turnuva boyunca Davis çok fazla süre almamıştı fakat oyuna karşı gösterdiği tutum açık şekilde LeBron’u etkilemişti.
“Olimpiyatlara gittiğimizde Davis henüz çok gençti ancak mümkün olduğu kadar çok şey kapmaya çalışıyordu.” diyor LeBron. “Takıma katıldığında ne yapacağını bilemeyen bir çaylak değildi. Kolejde şampiyonluk yaşamıştı ve Yılın Oyuncusu seçilmişti. Takıma katıldığı andan itibaren mümkün olduğu kadar çok şey öğrenmeye çalışıyordu. Benden, Kobe’den, Wade’den, Melo’dan sürekli olarak bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu. İlk andan itibaren ne kadar mükemmel bir oyuncu olacağını anlamıştık.”
LeBron, Davis’in kendisine Lakers’ta katılmasını istediğini belli attığı andan itibaren Davis de bu fikre fazlasıyla sıcak bakmıştı.
“2018 yılında bence herkesin bildiği şeyleri söylememe gerek yoktu.” diyor LeBron. “Sahada herkese karşı her şeyi yapabilen bir oyuncudan bahsediyoruz. Eğer aynı takımda beraber oynarsak neler yapabileceğimizi hayal ediyorum. O röportaj esnasında gerçekleri söylemiştim. Ancak o röportajda söylediklerimin de bedelini ödedim. Ama bu çok da umrumda değil, ne kadar özel bir ikili olabileceğimizi o zaman da biliyordum.”
Hayal Kırıklığından Geriye Dönmek
Kawhi Leonard, 6 Temmuz 2019 tarihinde Lakers yerine Clippers’a katılma kararı verdiğinde Lakers’ta genel bir hayal kırıklığı havası hakimdi. LeBron, tıpkı Davis ile olduğu gibi Kawhi ile bir iş birliği kurma konusunda istekliydi ve hem Davis hem de LeBron, Kawhi ile gerçekleştirilecek transfer görüşmesinin bir parçası olmayı bekliyorlardı. Ancak bu görüşmeyi kenardan izlemek zorunda kaldılar. Kawhi’ın amcası Dennis robertson, Lakers’ın sahibi Jeanie Buss ile bir görüşme gerçekleştirmişti ve bu görüşmeden sonra Lakers organizasyonu Kawhi’ın takıma katılacağına inanıyordu. Çünkü Lakers’lı bir oyuncunun söylediklerine göre Kawhi’ın amcası tam olarak bunu söylemişti.
Pelinka’nın üzerindeki baskı da her geçen gün artıyordu. Üçüncü yıldızı takıma katabilmek için Pelinka, çok büyük çaba sarfetmişti ancak Kawhi, Lakers yerine Staples Center’daki komşuları Clippers’ı tercih etmişti. Kawhi, kararını açıkladığında serbest oyuncu döneminin büyük kısmı geride kalmıştı ve Lakers’ın elinde kadroyu doldurmak için de fazla bir seçenek kalmamıştı. Bu gecikmenin Lakers’ın takım kurmasını zorlaştırmak için Kawhi tarafından bilinçli olarak mı yapıldığını sadece Kawhi biliyor. Ancak bazı Lakers çalışanları, bu durumun en azından sorunlu bir yaklaşım olduğunu düşünüyor.
Açık söylemek gerekirse Lakers bir felakete de sürüklenebilirdi. Lakers için ortada süper takım kurma ihtimali kalmamıştı ve doldurmaları gereken birçok kadro boşluğu vardı. Lakers, bu boşlukları birçok iyi – kötü ve ortalama hamle yaparak doldurdu.
Tesadüfi Buluş
Belki de NBA tarihinde bir asistan koçun en hızlı şekilde başantrenörlüğe terfi edişine tanıklık ettik.
Lakers, Luke Walton ile yollarını ayırdıktan sonra takımın başına Tyronn Lue’yu getirmeyi istiyordu ve Frank Vogel da onun asistanı olarak koç ekibinde yer alacaktı. Ancak Lue ile Lakers arasındaki görüşmeler beklendiği gibi sonuçlanmayınca Los Angeles ekibi, hızlı bir şekilde Vogel ile masaya oturdu ve tecrübeli koçu takımın başantrenörü yaptı.
Vogel’ın daha önceden LeBron James’le ufak da olsa bir tanışıklığı vardı ve son başantrenörlük görevinden Orlando Magic ile sadece 30 galibiyet aldıktan sonra kovulmuştu. Birçok kişinin Vogel’ın görevinde gözü olduğunu düşündüğü Jason Kidd’i asistanı olarak koç ekibine almayı da kabul etmişti.
Zamanla Vogel’ın Lakers için muhteşem bir tercih olduğu ortaya çıktı.
Vogel, medya mensuplarına tanıtıldığı basın toplantısından itibaren önceki ayların kaosunun getirdiği sorularla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Ancak Vogel, tüm sorulara büyük bir sakinlikle cevap vererek Lakers’ın sallantılı günlerini geride bıraktığını gösteriyordu.
Bu basın toplantısından saatler önce Magic Johnson, ESPN’deki bir canlı yayına katılmış ve Lakers organizasyonunun başındaki Pelinka’yı kendisini sırtından bıçaklamakla suçlamıştı.
Lakers’taki görevi henüz yeni başlayan Vogel, tüm organizasyona kalkan olma konusunda gönüllü olmuştu.
“Açık konuşmak gerekirse organizasyonumuzun dışarıdan bakıldığında sahip olduğu imaj gerçeklikten çok uzak.” ifadelerini kullanıyordu Vogel 20 Mayıs 2019 tarihinde.
Lakers’tan şüphe duyanlar bu açıklamalara inanmadı. Yeni çalışanın, patronunu korumasının en doğal şey olduğunu düşünüyorlardı.
Ancak Vogel göreve gelir gelmez hem gerçeği hem de takım hakkındaki imajı değiştirmeye başladı. Takımın iki yıldızıyla iyi bir işbirliği sağlayan Vogel, bütün kadronun da kendisini hedefe adamasını sağladı. Savunmaya önem veren bir basketbol sistemini benimseyen Lakers, sezonu oynadığı ilk 27 maçın 24’ünü kazanarak başladı. Kidd’in Vogel’ın görevinde gözü olduğu iddiaları sezon içerisinde medyada yer bulmadı bile.
Vogel, soyunma odasının kontrolünü şüphesiz şekilde ele geçirirken daha önce hayalini bile kurmadığı bir şekilde Lakers organizasyonun yüzü haline geldi. Kobe Bryant’ın Ocak ayındaki trajik vefatının ardından Lakers organizasyonu adına açıklama yapan tek kişi Vogel’dı.
Sezon başında koçluk görevi için Lakers’ın üçüncü seçeneği olan Vogel, Yılın Koçu oylamasını ise 5. sırada bitiriyordu.