Rick Pitino’dan Steve Kerr’e Bir Basketbol Devrimi: 3 Sayı Çizgisi

02/Kas/20 01:06 Kasım 2, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

02/Kas/20 01:06

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, NBA’in ve basketbolun kaderini değiştiren üç sayı çizgisinin hikayesini anlatıyor.

by Eamonn Brennan – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 2 Ekim 2020 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Karantinanın henüz ilk dönemleriydi. Televizyonlarda canlı spor yayını yoktu ve Steve Kerr, bizler gibi ekranda klasik NBA maçlarını izliyordu. Burada altı çizilmesi gereken bir fark var tabii ki: Klasik NBA maçlarını izleyen birçok insanın o maçlarda kendilerinin gençliğini görme şansı hiç yok. Fakat Kerr’ün var ve o kendisini gördü, maçın dikkatini çekmesinin sebeplerinden biri de buydu.

25 Şubat 1993 günüydü. Birkaç ay içerisinde Kerr, Michael Jordan’lı Chicago Bulls‘a katılacaktı. Şimdilik onlara karşı oynuyor, Orlando’da takas sonrası kariyerinin son haftalarını geçiriyordu. Bir önceki yaz, Magic Shaquille O’Neal diye bir çaylak pivotu almıştı. Bulls ise gücünün zirvesindeydi. “Harika, harika bir klasik normal sezon maçlarından biriydi” diyor Kerr, O’Neal’ın 30 sayı ve 19 ribaund ile oynadığı, Jordan’ın ise kendisine layık bir şekilde 36 sayı, 4 ribaund, 4 asist, 4 top çalma ürettiği, Scottie Pippen’ın da 24/7/5/2 ile destek verdiği ve Bulls’un Magic’i 108-106 mağlup ettiği geceden bahsederken. “Öyle ekrana kilitlendim.”

Daha sonra Kerr’ün dikkatini çeken şey, modern NBA’i takip eden her basketbolseverin eski kayıtlarda, kısa özetlerde bile dikkatini çekeceği şekilde Jordan’ın dört savunmacı onun etrafındayken dans ederek potaya gitmesi sırasında sahanın bir garip gözükmesi. Kerr’e garip gelmişti, ki kendisi ligde de oynamıştı.

“Maçın bitmesine 4 saniye falan var, mola alıyoruz. Sonra moladan dönünce ekranda iki takımın da üçlük istatistikleri gözüküyor” diyor Kerr. İstatistikler, Kerr’ün de hafızasının kendisini çok yanıltmadığı üzere şöyle: Chicago: 2/6. Orlando: 4/10. “Bu kadar! Bütün maç bu kadar atılmış. Durdurup bizim teknik ekibe fotoğrafını gönderdim. ‘Buna inanabiliyor musunuz?’ dedim. Şimdi yarım çeyrekte bu kadar atılıyor. Bir oyuncu atıyor.”

Kerr, garip bir varsayımsal soru üzerine anlatıyordu bu hikayeyi: Ya üç sayılık atışlar hiç popüler olmasaydı? Basketbol ne kadar farklı olurdu? Aynı zamanda onun hayatı ne kadar farklı olurdu?