Tanıklar Anlatıyor: 1980’lerin En Kötü Takımı Los Angeles Clippers

03/Kas/20 08:51 Kasım 3, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

03/Kas/20 08:51

Eurohoops.net

1980’li yılların en kötü takımı LA Clippers’ın hikayesini tanıkları anlattı…

by Alex Kennedy, Çeviri: Cem Doğan 

Bu yazı DeadSpin‘de yayınlanmış olup uyarlanarak Türkçeye çevrilmiştir.

Bugünlerde Los Angeles Clippers gayet iyi durumda. Piyasa değerleri 2 milyar dolar, playoff’un gediklisi oldular ve şu ırkçı takim sahiplerinden de kurtuldular. Clippers‘ın profesyonel sporlardaki en utanç verici kulüp olmadığı yeni bir döneme girmesiyle birlikte, eski kötü günlere bakmak ve o günleri yaşayanlarla konuşmak için doğru bir zaman gibi görünüyor.

NBA’deki en kötü kulüpte oynamak hakkında

Marques Johnson (forvet, 1984-87): Sizi yıpratan ve şehrin ortak yatırımla kurulmuş takımında oynuyormuşsunuz gibi hissettiren sürekli bir şaka ve yorum yağmuru söz konusuydu.

Norm Nixon (oyun kurucu, 1983-89): O zamanlar kimse o takımda oynamak istemiyordu. Yetenek seviyesi yerlerdeydi. Bilirsiniz, çok zordu.

James Donaldson (pivot, 1983-85): San Diego’daki Sports Arena’da, neredeyse boş bir salona oynuyorduk — Lakers ya da Celtics şehre gelene kadar. Arada bir 5000 kişiye oynardık. Ve bu da, arkanıza evsahibi desteği almaya çalışırken pek yeterli bir kalabalık değildir. Bu yüzden Los Angeles’a taşınmanın, nihayet iyiye gitmek için bir fırsat olacağını hissettik. İşte oradaydık ve Lakers‘la eşit durumda olacağımızı düşündük. Ve kendi taraftar kitlelerine sahiptiler; biz de kendi kitlemize sahiptik, bilirsiniz, iki takım da aynı şehri temsil ediyordu, iki takım da en üst seviyede rekabet ediyordu, ancak sonraki 10-20 yıl boyunca böyle olmayacaktı.

Johnson: Don Chaney — iyi adam, iyi koç, çalışkan biri. Bizi takım toplantısı için çağırmıştı, çünkü bir mağlubiyet serisindeydik. Esip gürlüyordu: “Bakın, yapmamız gereken bir iş var. Eğer burada olmak istemiyorsanız bunu şimdi söyleyin de sizi takımdan sepetleyelim.” Ve beni kaptan yaptı. İkimiz de Lousiana’dandık, onu pek severdim. Beni “Lütfen buradan gitmeme izin verin” demekten alıkoyan tek şey buydu. Beni kaptanlığa getirince ona “Don, lütfen. Bırak buradan gideyim” demeyi çok istedim. Ama kendisine olan saygımdan ve herkesin içinde küçük düşürmek istemediğimden bunları söylemedim. Ona “Lütfen hocam, beni buradan gönderin” demenin çekiciliği çok fazlaydı.

Bo Kimble (guard, 1990-92): Clippers’taki en kötü ânımı anlatacağım — bunu kimse bilmiyor: 10-15 kez intiharın eşiğine geldim. Üst sıradan seçilen ve takımdaki iyi skorer ve şutörlerden biriydim ve 22 maçın 15’ini kaybediyorduk, 11 milyon para alıyordum fakat sahaya adımımı bile atamıyordum. NBA’e para için girmedim, oyunu sevdiğim için girdim. O yüzden bu, geride bıraktığıma sevindiğim bir şey.

Johnson: Arabam çalınmıştı. Sports Arena’nın yakınındaki karakola gidip durumu bildirdim. Oradaki memur bana bakıp şöyle söyledi: “Marques Johnson, seni ve geri kalan tüm Clippers’ı bir basketbol takımı taklidi yapmaktan tutukluyorum.”

Junior Bridgeman (forvet, 1984-86): Koçlar için zordu, oyuncular için zordu ve sessizce bir yerlere ulaşmayı ümit eden insanlar vardı. Bilirsiniz işte, bunların hepsi, kazanmaya çalışmak için elverişsiz bir durum oluşturuyordu. Kötü bir ortam.

Gary Grant (guard, 1988-95): [Clippers’tan ayrılmak] bir rahatlama getiriyordu. “Tamam, peki. İşte böyle olması gerekiyor.”

Johnson: Başka bir sefer, Crenshaw Lisesi’nde formamı asarlarken biri çıkıp benim şehirde Lakers ve Crenshaw’dan sonra en iyi üçüncü takımda oynadığımı söyledi. Habire bunları duyuyordunuz ve siz de gülüyordunuz.

Nixon: Takımın nasıl yönetildiğine dair farklı şeylerle ilgili söylentileri duyuyordunuz. Ve bir takıma katılana dek, o takım hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Bir idman maçı için Orange County’ye gitmiştik. Salona girdim, içeride 300 kişi falan vardı. Abarttım. Belki 2000 kişi filan. Şampiyonluğa oynayan bir takımdan gelmiştim ve içimden “Bu zor olacak…” demiştim.

Donaldson: Orası, en iyi dönemini geride bırakmış birçok oyuncu için bir sürgün yeriydi ve takımdaki hemen hemen kimse orada olmaktan memnun değildi. Olmak istediğiniz bir yer değildi.

Johnson: Robin Harris’in çıktığı Comedy Act Theater denen yere gitmiştim ve sanırım D.L. Hughley, takım hakkında bir sürü şaka yaptı ve hiçbirinde övgüden eser yoktu. Dışınızdan gülüyordunuz ama içinizden bunları duydukça kahroluyordunuz. Özellikle Milwaukee gibi, 4-5 yıl grup şampiyonluğu yaşadığınız bir takımdan geliyorsanız. Doğu Konferansı’nın dominant ekiplerinden biriydik.

Harvey Catchings (forvet, 1984-85): O zamanlar koç Jim Lynam’dı. İyi bir hocaydı. Onunla ilişkimizden keyif almıştım. Her zaman sizi kontrol ediyor gibi hissediyordunuz. Ortamdaki atmosfer bu şekildeydi.

Nixon: Ligdeki herkesin eskiden Clippers’ta oynamışlığı vardı.

Johnson: Kıyametin yaklaştığına dair sabit bir his vardı. Bilirsiniz, Murphy Kanunları. Bir şeyin yanlış gitme ihtimali varsa, öyle olur. Demokles’in kılıcı her zaman tepemizdeydi.