by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / ilefo@eurohoops.net
Bu çevirileile tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izilesiz kullanılması kesilelikle yasaktır.
Bu yazı 21 Ekim 2020 tarihilede BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Ancak NBA’e baktığınızda zamana karşı mücadele eden birçok yıldızı görebiliyorsunuz. Bu isimlerin son örneği, 35 yaşında muhteşem bir performans göstererek Los Angeles Lakers‘ı şampiyonluğa taşıyan LeBron James…
LeBron James, geçtiğimiz sezon boyunca 35 yaşın üstündeki herhangi bir oyuncunun gösterdiği en iyi performanslardan birisini sergileyerek ilerleyen yaşı sebebiyle kendisinden şüphe duyan herkesi haksız çıkarttı.
Biz de LeBron’un bu performansından yola çıkarak 35 yaşın üstündeki oyuncuların en iyi sezon performanslarını sizler için derledik.
Mansiyon Ödülleri
Tim Duncan, 2012-13 San Antonio Spurs
Duncan’ın fudamental dayalı oyunu, 30’lu yaşları boyunca NBA’de etkili bir isim olmasını sağladı. 2012-13 sezonunda 36 yaşında olan Duncan, sezonu da 17.8 sayı – 9.9 ribaund ortalamalarıyla tamamlayarak neredeyse double-double yapıyordu.
Duncan, eski günlerdeki gibi San Antonio Spurs‘ün lideri değildi. O dönemde Spurs’ün saha içindeki liderliğini Tony Parker üstleniyordu ve zaman zaman da ipleri Kawhi Leonard eline alıyordu. Ancak buna rağmen Duncan, NBA’in en iyi beşine seçilmeyi başardı. Spurs’ün normal sezon boyunca 58 galibiyet almasını sağlayan Duncan, takımının NBA Finallerinin 7. maçında Miami Heat‘e mağlup olmasını engelleyemedi.
Alex English, 1988-89 Denver Nuggets
1980’li yıllarda Doug Moe’nin yönettiği Denver Nuggets takımında “fazla” hızlı oynamak diye bir şey yoktu. Bu yüzden istatistiklerin biraz şişik olduğunu söylemek gerekiyor. NBA tarihi boyunca bir takımın sahip olduğu en yüksek 6 skor ortalamasının 3’ü, Moe’nun yönettiği Denver takımları tarafından yakalandı.
Bu istatistik, English’in neden sadece mansiyon ödülü aldığını açıklar nitelikte. 26.5 sayı ortalamasıyla 35 yaşın üstünde bir oyuncunun yakaladığı en yüksek sayı ortalamasını tutturan English, savunmada da takımına fazla bir katkı vermiyordu. Bu yüzden English’in 48 dakika başına yakaladığı win shares değeri sadece 0.110’du.
Ancak 35 yaşında bir oyuncunun maç başına 26.5 sayı – 4.7 asist ortalamalarıyla oynamasını da göz ardı etmemek gerekiyor.
Michael Jordan, 2001-02 Washington Wizards
Tüm zamanların en iyilerinden bahsederken Michael Jordan’ı herhangi bir şekilde listeye dahil etmemek olmaz. Ki Jordan’ın burada bulunmayı sadece adıyla hak etmediğini de söylemek lazım. Jordan, 38 yaşındayken Wizards ile geçirdiği sezonda 22.9 sayı – 5.7 ribaund ve 5.2 asist ortalamaları yakalamıştı.
Jordan’ın ilerleyen yaşı sebebiyle eski atletizmine sahip olmadığı ortadaydı. Saha içinden %41.6’yla şut atan Jordan eski verimliliğinin uzağındaydı. Ancak efsane isim tüm bunlara rağmen sezon boyunca 20.7 verimlilik puanı ortalaması tutturarak All-Star maçında oynamaya hak kazandı.
Steve Nash, 2009-10 Phoenix Suns
Sırt sakatlıkları sebebiyle performansı sekteye uğramadan önce Nash adeta bir şarap gibi yıllanıyordu. 35 yaşından sonra iki kez ligi asist kralı olarak tamamlayan Nash, aynı zamanda ligin en keskin şutörlerinden bir tanesiydi.
35 yaşındayken kariyerinin en iyi sezonlarından birisini oynayan Nash, maç başına 11 asist ortalaması yakalarken 50.7/42.6/93.8 şut yüzdeleriyle oynuyordu. NBA tarihinin en iyi 10 hücumundan birisinin saha içindeki yöneticiliğini yapan Nash, Phoenix Suns‘ı konferans finallerine kadar taşımayı başardı. Nash, bahsettiğimiz sezonda MVP oylamasını da 8. sırada tamamladı ve NBA’in en iyi ikinci beşine seçildi.
Dirk Nowitzki, 2013-14 Dallas Mavericks
Dirk Nowitzki’nin tek ayağı üzerinde attığı fadeawayleri durdurmak neredeyse imkansızdı. Bu yüzden Alman şutörün yaşının ilerlediği dönemde de çok verimli bir skorer olduğunu söylemek gerekiyor. Nowitzki’nin 35 yaşında yaptıkları da hayranlık uyandırıcıydı. 35 yaşında oynadığı sezonu 21.7 sayı ortalamasıyla tamamlayan Nowitzki, 49.7/39.8/89.9 yüzdeleriyle şut attı.
Nowitzki’nin istatistik kağıdının diğer alanlarına çok katkı yaptığını söylemek doğru olmaz. Dirk özellikle savunmada fazla bir sorumluluk üstlenmiyordu fakat yıldız ismin 35 yaşında ligin en iyi 6. hücumunun odak noktası olduğu düşünülünce bu çok doğal.
Kareem Abdul-Jabbar, 1984-85 Los Angeles Lakers
Çok az oyuncunun NBA kariyeri 37 yaşına kadar devam eder. Bu oyuncuların performanslarında da genellikle çok büyük gerilemeler gözlenir.
Ancak NBA’in tüm zamanlarının en skorer ismi olan Kareem Abdul-Jabbar, devamlılık anlamında eşine sık rastlanan bir oyuncuydu. Durdurulmaz skyhook’uyla birlikte basketbol tarihinin en ikonik atışlarından birisine sahip olan Abdul-Jabbar, kariyerini uzatabilmek adına savunma sanatları ve yogaya da çok büyük ağırlık vermişti.
Ancak bunlara rağmen Abdul-Jabbar’ın 1984-85 sezonunda başardıkları akıl alır gibi değildi. NBA’deki 16. sezonunda maç başına 39.1 dakika oynayan Abdul-Jabbar, önceki 3 sezonda da NBA Finallerinde mücadele etmişti.
Tüm bunların normalde onun yaşında bir oyuncuya geri adım attırmalıydı fakat Abdul-Jabbar, pes etmedi. Sezon boyunca maç başına 33.3 dakika oynayan Kareem, 22.0 sayı – 7.9 ribaund – 3.2 asist ve 2.1 blok ortalamaları yakalayarak MVP oylamasını 4. sırada tamamladı.
NBA Finallerinde de 28.4 sayı – 10.2 ribaund – 6.0 asist ve 1.6 blok ortalamalarıyla Los Angeles Lakers‘ın Boston Celtics‘i yenmesini sağlayan Kareem, Finaller MVP’si seçilerek bu ödülü kazanan en yaşlı oyuncu unvanını ele geçirdi.
Elgin Baylor, 1969-70 Los Angeles Lakers
Geçtiğimiz yıl NBA’de kaç oyuncunun 24 sayı – 10 ribaund – 5 asist ortalamalarıyla oynadığını bilmek ister misiniz? Sadece 1. O da MVP seçilen Giannis Antetokounmpo. Geride bıraktığımız 30 yıl boyunca kaç oyuncunun bu barajı aşabildiğini bilmek ister misiniz? Sadece 4. Antetokounmpo, Charles Barkley, Russell Westbrook ve DeMarcus Cousins.
Elgin Baylor, 1969-70 sezonunda 35 yaşındayken tam olarak bu istatistikleri yakalamayı başardı. Baylor’ın bahsettiğimiz sezonda diz sakatlıkları sebebiyle toplam 28 maç kaçırdığını da eklemek gerekiyor. Efsane isim, ilerleyen yaşına ve sakatlıklarına rağmen muhteşem bir performans göstermeye devam ediyordu.
Gücü sayesinde kendisinden genç ve atletik savunmacılara üstünlük kurmayı başaran Baylor’ın yetenekleri de ilerleyen yaşını kompanse etmeye yetiyordu. Yaşadığı diz sakatlıklarından önce onu durdurmanın neredeyse bir yolu yoktu.
Baylor, kendisini Basketbol Şöhretler Müzesine taşıyan kariyeri boyunca muhteşem performanslar sergilemeyi standart haline getirmişti. Kariyerinin son sezonunda All-NBA seçilen Baylor, sezonun en yüksek 7. verimlilik puanına sahip olarak bunu tekrarlamıştı.