Mert Akay: “Oyun Tarzımı Calathes ve Micic’e Benzetiyorum”

19/Kas/20 22:11 Kasım 19, 2020

Can Bedel

19/Kas/20 22:11

Eurohoops.net

Sırbistan’da fırtına gibi esen ve ligde asist rekorlarını kıran Mert Akay, Eurohoops’a konuştu ve kariyer hedeflerini anlattı.

By Can Bedel / info@eurohoops.net

18 yaşında Darüşsafaka Tekfen formasıyla Turkish Airlines EuroLeague’de sahne alan ve organizasyon tarihinde 2008’ten bu yana 20 yaşından küçük oyuncular arasında bir maçta 6 ve üstü asist yapan 6. oyuncu olarak tarihe geçen Mert Akay, geçtiğimiz sezon Sırbistan ekibi Dynamic Belgrade’a transfer olmuştu.

Sırbistan’da harika performanslar gösteren ve geçtiğimiz günlerde 19 asistlik bir performansa imza atarak lig tarihinin en iyi ikinci asist performansına ortaya koyan Mert Akay, Eurohoops’un sorularını yanıtladı. Başarılı oyuncu kendi performansı, kariyer hedefleri, NBA’de sempati duyduğu takım ve daha birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Sırbistan’da çok iyi bir performans sergiliyorsun ve asist rekorlarını kırıyorsun. Kendi performansla ilgili neler söylersin? 

Sezona iyi başladım. Takım da şu anda gayet iyi gidiyor. Gün geçtikçe hem lige daha iyi adapte oluyorum hem de takım arkadaşlarımla daha iyi bir uyum yakalıyorum. Bu da istatistiklere yansıyor.

Çok genç bir yaşta A takıma yükseldin ve EuroLeague’de, ligde oynadın. Şimdi Sırbistan’dasın. Ciddi bir basketbol ekolü. Sırbistan ile Türkiye arasında basketbola yaklaşım arasında ne farklar var?

Türkiye ile Sırbistan birbirinden çok farklı. Türkiye’de bulunduğum ortam ile burada bulunduğum ortam arasında çok farklar var. Çünkü Türkiye’de A Takım’da süre bulduğumda EuroLeague seviyesinde bir takımdaydım. Şimdi ise Sırbistan 1. Ligi’nde bir takım içerisinde önemli bir rol sahibiyim. Tamamiyle çok farklı ama Sırbistan’da gerçekten her insanın basketbola çok farklı bir gözle baktığını gözlemledim. Çok farklı bir sevgi var ve çok fazla oyuncu var.

Oyuncu havuzu çok geniş ve çok genç yaşta A Takım seviyesinde oynayan oyuncular var ve bunu çok normal karşılıyorlar Sırbistan’da. Türkiye’de biraz farklı bir bakış açısı var bu konuda. Her oyuncu en üst düzeyi hedeflediği için çok büyük bir challenge var, çok büyük bir forma kapma mücadelesi var. Türkiye ile olan farklarda tabii ki lig daha üst düzeyde, yabancıların kalitesi ve bütçeler daha yüksek ama Sırbistan’da ise tam tersi basketbola olan çalışma azmi çok fazla. İdman sayısı belki daha fazla olabilir. Maçlar çok zorlayıcı aslında. Burada kolay bir lig yok. Genç oyuncuların yüksek seviyelerde süre alması çok belirleyici oluyor aslında.

Daçka‘dan ayrıldığın dönem NCAA’den Stanford üniversitesi ile de ismin anılıyordu. Sırbistan’ı tercih etme sebeplerin neydi?

Stanford Üniversitesi’yle görüşme sebebimi önce açıklamak istiyorum. Ben Alman Lisesi’nde okudum. Alman Lisesi Türkiye’nin en zor okullarından bir tanesi. Darüşşafaka‘da A Takım oynarken eğitimime de yüksek seviyede devam ediyordum. Stanford’a gidecek olsaydım bunun sebebi eğitimimi ön plana almak olacaktı. Yani basketbol ve eğitim dönemecinde daha çok eğitime yönelecektim ve okuluma önem verecektim ama ben sevdiğim işin basketbol olduğuna, yapmak istediğim işin basketbol olduğuna karar verdim. Şu anda tabii ki eğitimime de devam ediyorum ama basketbolu öncelik olarak belirledim. Eğer ben basketbolcu olmak istiyorsam ve bu işi kariyerimin sonuna kadar sürdürmek istiyorsam Sırbistan benim önümdeki en iyi seçenekti. Kendimi geliştirmek ve öz güven kazanmak açısından. O yüzden Sırbistan’ı tercih ettim.

Bir röportajında “Amerika’ya giden oyuncuların fiziksel gelişimi olduğu söyleniyor ama bu oyuncuların çalışmasıyla ilgili” demiştin. Sen şu an Sırbistan’da fiziksel gelişimin için neler yapıyorsun?

Amerika’yla ilgili oraya giden fiziksel olarak çok gelişerek dönüyor gibi bir söylem var ama orada bir sihirli değnek yok tabii ki. Orada herkes bunun üzerine çok daha fazla çalışıyor, halter salonlarında çok daha fazla süreler harcıyorlar. Ne kadar çok çalışırsan, o kadar çok verim alırsın. Burada hem basketbol olarak hem de fiziksel olarak gelişim sağlamak için haftada 3-4 gün özel kondisyonerimizle, kendimize özel çalışma programımızla gelişimimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Hem kendi eksiklerimizi gidermeye hem de iyi olan taraflarımızı sürdürmeye çalışıyoruz.

Geçtiğimiz sezonun bitiminden bu yana Türk takımlarından teklif aldın mi hiç?

Geçen sezondan sonra bu sene Türkiye’ye gelme gibi bir planım yoktu. O yüzden hiç düşünmedim aynı zamanda sözleşmem de devam ediyordu. O yüzden hiç bir takımla resmi bir konuşmaya girmedim. Bir görüşmemiz olmadı yani.

Kariyer hedeflerin için neler söylersin? İleride Türkiye’ye geri dönmek ister misin? 

Önümüzdeki yıllar için kesin bir şey söyleyemem. Şu an önümdeki planı devam ettirmek istiyorum. Bir anda patlamak değil de adım-adım devam etmek istiyorum kariyerime. Tabii ki Türkiye’de oynamak çok isterim. Taraftarların önünde büyük bir takımda oynamayı isterim ama şu an kesin bir şey söyleyemem.

Şu ana kadar Sırbistan sana neler kattı, oyununda hangi yönleri geliştirdin?

Her şeyden önce öz güven basketbol için çok önemli. Sahada rahat hissetmek, takıma liderlik etmek önemli. Benim amacım ileride bir EuroLeague takımında birinci oyun kurucu olmak, takımın lideri olmak istediğim için bunu şimdiden daha düşük seviye bir takımda deneyimlemek istedim. Bir takımın lideri olmak, asıl oyuncusu olmak bu konuda tecrübelenmek istedim. Bunu hissettiğinizde, o öz güveni aldığınızda maç içerisinde yaptığınız hareketler ister istemez gelişiyor. O şutu daha rahat atıyorsunuz, koçla, takım arkadaşlarınızla aranızda daha farklı bir ilişki oluyor. Kesin olarak şu özelliklerim gelişti diyemem ama buradaki idman programımızda fiziksel olarak da idman olarak da bizim gelişimimiz için yapılmış bir proje. Hem maçlarda hem antrenmanlarda gün geçtikçe kendimi daha rahat hissediyorum ve geliştiğimi de hissediyorum.

Şu an kariyer gelişimi olarak kendini nerede görüyorsun istediğin seviyede misin?

Tabii ki istediğim seviyede değilim. Kariyerimi burada sürdürmek istemiyorum. Buraya gelmeden önce de kafamdaki plan burayı bir basamak olarak kullanmak ve daha iyi yerlerde kendimi göstermek olacaktı. Şu an sezon da iyi başladı, oynadığım basketbol da benim doğru bir karar verdiğimi bana gösteriyor. Hem kendi gelişimim hem takımın iyi gitmesi hem de sahada daha rahat olmam bunun bir göstergesi. Önümüzdeki sezon daha iyi bir takımda süre almak istiyorum.

NBA’de şansını deneyecek misin yoksa Avrupa mı senin için daha öncelikli durumda?

Olursa tabii ki ilk öncelikli hedefim NBA. Drafta katılırsam ne mutlu bana ama ülke olarak değil de önümde hangi takım var, o takım bana uyuyor mu, o koç, o sistem bana uyuyor mu diye bakarak bir seçim yapacağım. Ülke ülke bakmayacağım.

Peki NBA’de sempati duyduğun bir takım var mı? 

NBA’de maalesef şu an çok kötü gitsek de New York Knicks‘e sempati duyuyorum. Madison Square Garden’da oynamayı çok isterim. New York’u geçmişinden veya sahip olduğu oyunculardan dolayı değil de o ortamını, renklerini, Madison Square Garden’ın atmosferini çok sevdiğim için sempati duyuyordum. Bir de zamanında ilk NBA izlediğim zamanlarda Carmelolu JR Smithli takım benim çok hoşuma gitmişti. O zamandan beri sempati duyuyorum. Aslında bir LeBron taraftarıyım da onu çok seviyorum. O yüzden şu an Lakers‘a da büyük bir sempati duyuyorum ama her zaman Knicks ayrıdır bende.

Sence LeBron James mi, Micheal Jordan mı? 

Micheal Jordan tabii ki. Ben LeBron 5 tane daha şampiyonluk kazansa bile Jordan’ın yerinin çok farklı olduğunu düşünüyorum. Jordan sonuçta şu anki süperstarların LeBron da dahil olmak üzere idolü ve NBA’in global bir spor olmasında en büyük karakter. Jordan’dan sonra bu işler bu kadar profesyonelleşip globalleşti. O yüzde Jordan’ın yeri her zaman farklıdır.

Sen kariyerinde kimi idol olarak alıyorsun? 

Sarunas Jasikevicius’u idol olarak alıyordum. Şu an aktif oyuncular içerisinde Nick Calathes ve Vasilije Micic’i çok beğeniyorum. Oyun tarzımı da onlara çok benzetiyorum. İdol dersek onları sayabilirim.