by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesilelikle yasaktır.
NBA’de transfer döneminin başlamasıyla birlikte takımlar serbest oyuncularla hızla kontrat imzalamaya başladı. İlk haftanın sonuna geldiğimiz günlerde serbest kalan yüksek profilli oyuncuların neredeyse hepsi yeni takımlarını buldu.
Bu sezonki transfer piyasası, hem Coronavirüs salgınının takımların maddi açıdan elini kısıtlaması hem de serbest kalan oyuncuların önceki yıllara kıyasla profillerinin çok daha düşük olması sebebiyle ligin kaderini tamamen değiştiren hamlelere sahne olmadı. Lig genelindeki takımların çoğunun maaş bütçesinde yer olmamasının da bu konuda etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.
Ancak tüm finansal kısıtlamalara, doğru düzgün maaş bütçesine sahip olmalarına ve piyasada süperstarlar olmamamasına rağmen bazı takımlar para harcamaktan kendisini alamadı. Bunun sonucunda da bazı çok gereksiz kontratlar gördük.
Lafı daha fazla dolandırmadan transfer döneminde takımların dağıttığı en kötü 10 kontratla sizi baş başa bırakıyoruz…
Not: Transfer döneminin en iyi 10 imzasını değerlendirdiğimiz yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Transfer Döneminin En İyi 10 İmzası
Gordan Hayward, Charlotte Hornets
Bu satırların bir Boston Celtics taraftarının kaleminden çıktığını en başından söylemem gerekiyor. Ama elimden geldiği kadar objektif olmaya çalışacağım…
Charlotte Hornets, Boston Celtics‘le olan kontratının son yılındaki kontratı reddederek serbest kalan Gordon Hayward’a 4 yıl 120 milyon dolar değerinde bir kontrat verdi. Herkesin bildiği gibi Celtics’le Hayward’ın birlikteliği talihsiz bir şekilde başlamıştı. Hayward, ayak bileğinden yaşadığı sakatlıktan sonra bir türlü Utah Jazz‘deki formuna dönmeyi başaramadı. Ben genel olarak yapılan tüm eleştirilerin aksine Hayward’ın sahada kalabildiği dönemlerde hala verimli bir oyuncu olabileceğine inanıyorum. Ancak kendisinin sağlıklı kalmak konusunda son 3 sezon boyunca çok iyi bir karneye sahip olduğunu söyleyemeyiz
Ki sağlıklı kalmayı başarsa bile Hornets gibi şampiyonluk hedefinden çok uzakta olan bir takımın 30 yaşını geçmiş Hayward standartlarında bir oyuncuya bu kadar büyük bir kontrat bağlamasını mantık düzelemine oturtmak çok kolay değil. Evet Hayward, geçen yıl normal sezonda Celtics’in 4. opsiyonu olarak 17.5 sayı – 6.7 ribaund – 4.1 asist ortalamaları yakalamıştı. Kağıt üstünde bunlar çok iyi rakamlar olarak göze çarpıyor fakat bu ekleme Hornets’e seviye atlatacak mı? Atlatsa bile sürdürülebilir bir başarı elde edecekler mi? Bu soruların cevaplarının olumsuz şekilde şekillenmesi çok daha olası gözüküyor.
Marcus Morris, Los Angeles Clippers
Önümüzdeki sezona girilirken Los Angelels Clippers, geçen sezon Yılın Altıncı Adamı seçilen Montrezl Harrell’ı kaybettikten sonra Serge Ibaka eklemesi dışında çok da iyi bir offseason geçirmedi. Hala net bir şekilde oyun kurucu eksikleri var. Genel olarak takımın geçen seneki zaaflarını giderme konusunda çok da iyi bir dönem geçirmediler.
Bu saydığımız durumların yanında Marcus Morris’i de kaybetmek onlar için durumu daha kötü hale getirebilirdi. Fakat ne olursa olsun bu durum Morris’e 4 yıl 64 milyon dolarlık bir kontrat vermeyi haklı çıkarmıyor.
Clippers, Morris’in potansiyeline güveniyor olabilir. Tecrübeli oyuncu, geçen sezona başladığı Knicks formasıyla oynadığı maçlarda 19.6 sayı ortalaması yakalamış ve üç sayı çizgisinin gerisinden %43’le şut atmıştı. Ancak Morris, topu mümkün olduğu kadar elinde tutmayı ve bol bol şut atmayı seven bir oyuncu. Kawhi Leonard ve Paul George gibi isimlerin yanında tamamlayıcı bir parça olarak oynarken Knicks‘teki üretim seviyesine ulaşmasının imkanı yok. Bu yüzden Clippers’ın tecrübeli oyuncuya haddinden fazla bir para ödediğini kabul etmek gerekiyor.