By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de 2020-21 sezonunun başlamasına 1 haftadan kısa bir süre kaldı. Yeni sezona girerken her takımın farklı hedefleri var. Kimileri şampiyonluk için oynamak isterken kimileri yıllar sonra tekrar playofflara dönmenin peşinde. Bazı takımlar genç oyuncularını geliştirip organizasyonunun geleceğini kurtarmayı hedeflerken kimileri ise sezonu mümkün olduğu kadar düşük bir sıralamada bitirerek 2021 draftının lotaryasından iyi bir yer kapmayı hedefliyor.
Takımların hedefi ne olursa olsun, bu isteklerine ulaşabilmek için aşmaları gereken engeller, cevaplamaları gereken sorular var. Biz de Eurohoops olarak her takımın önümüzdeki sezon içerisinde kaderini belirleyecek soruları ve bu soruların cevaplarını sizler için iki bölüm olarak derlemeye karar verdik.
Serimizin ilk bölümünde ise doğu konferansı takımlarını ele alacağız. Lafı daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim:
2020-21 NBA Sezon Ödülleri Tahminleri
Atlanta Hawks
Savunmada rakiplerini nasıl durduracaklar?
Geride bıraktığımız sezon içerisinde Hawks’ın yıldızı ve geleceğini üzerine kurmayı planladığı Trae Young, birkaç kez yeteri kadar iyi bir kadroya sahip olmadıklarından şikayet etmiş ve takıma eklemeler yapılması gerektiğinden bahsetmişti. 2020 transfer döneminde Atlanta Hawks, bu isteği karşılamak için elinden geleni yaptı diyebiliriz.
Kadroya Bogdan Bogdanovic, Danilo Gallinari, Rajon Rondo ve Kris Dunn gibi eklemeler yapan Hawks, kesinlikle bir önceki sezona kıyasla daha iyi bir kadroya sahip. Geçtiğimiz sezonun takas döneminde kadroya katılan Clint Capela’nın Hawks formasıyla henüz parkeye çıkmadığını da düşününce onu da yeni bir transfer olarak kabul edebiliriz. Young, Cam Reddish, Deandre Hunter ve John Collins gibi isimlerin yanına bu isimleri ekledikten sonra Hawks’ın çok daha iyi bir hücum takımı haline geldiğini söyleyebiliriz. Ancak yine de bu oyuncuların nasıl uyum sağlayacağı ve özellikle savunma tarafında nasıl bir görüntü çizecekleri bazı şüpheleri de beraberinde getiriyor.
Young, bugüne kadarki kariyeri boyunca her zaman topu domine eden bir oyuncu oldu. Ancak kadroya yeni eklenen Bogdanovic ve Gallinari gibi isimlerin de verimli olabilmek için hücumda topu ellerine almak isteyecektir. Young’ın bu isimlerle nasıl bir uyum sağlayacağı Hawks’ın önündeki en büyük sorun olmasa da bir adaptasyon sürecine ihtiyaçları olduğu kesin. Kadroya transfer döneminde eklenen Kris Dunn, bu sezon Hawks formasıyla ilk kez parkeye çıkacak Clint Capela ve çaylak Onyeka Okongwu da savunma anlamında takımı yukarıya çekecek isimler. Fakat kadroda Young, Bogdanovic ve Gallinari gibi savunma zaafları bulunan oyuncular varken Hawks’ın playoff seviyesinde iyi bir savunma takımı olması da çok mümkün gözükmüyor. Eğer Hawks, ciddi bir playoff takımı olmayı hedefliyorsa kadroya kanat savunması için ekleme yapmak ya da eldeki oyuncuların bu alanda ciddi bir gelişim göstermesi gerekiyor.
Boston Celtics
Rotasyon parçalarından ne kadar katkı alacaklar?
Boston Celtics, 2019-20 sezonuna girilirken Kyrie Irving ve Al Horford gibi çok önemli parçaları kaybetmiş ve kadrosuna Kemba Walker’ı eklemişti. Jayson Tatum ve Jaylen Brown gibi genç ve yetenekli parçalara sahip olsalar da sezon başlarken doğu konferansının şampiyonluk adaylarından birisi olarak gözükmüyorlardı.
Ancak Tatum ve Brown’ın geçen sene yaşadığı muhteşem sıçrama ve bir önceki sezon yaşadıkları kimya problemlerinin üstesinden gelmeleriyle birlikte geride bıraktığımız yıl boyunca beklentileri aştılar. Orlando Fanusunda konferans finaline kadar yükselmeyi başaran Celtics, 6 maçlık seri boyunca Miami Heat’i toplam skorda geride bırakmayı başarsa da finallere adını yazdıran taraf Florida ekibi oldu. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de Celtics rotasyonunun fazlasıyla dar olması ve bench grubunu oluşturan çaylak kontratındaki Carsen Edwards, Romeo Langford, Semi Ojeleye gibi isimlerden bir türlü gereken seviyede katkı alamamalarıydı.
Geride bıraktığımız transfer döneminde Celtics’in çok hareketli günler geçirmesi beklenmiyordu. Ancak Gordon Hayward’ın dev bir kontrat alarak takımdan ayrılması ve devamında yapılan Jeff Teague ile Tristan Thompson eklemeleri kadronun çehresini fazlasıyla değiştirdi. Bu sezonun draftında 3 tane birinci tur hakkına sahip olan Celtics’in bir takas yapma ihtimali de fazlasıyla gündeme gelse de Boston ekibi kadrosuna Aaron Nesmith ve Peyton Pritchard gibi çaylakları katarak bu draft haklarını değerlendirdi.
Teague ve Thompson eklemelerinin Celtics’in özellikle geçen sezonun playofflarında eksikliğini hissettiği noktalara yapıldığını söyleyebilirsiniz. Ancak Hayward’ın takımdan ayrılması özellikle kanat rotasyonunun fazlasıyla daralmasına sebep oldu. Bununla birlikte Kemba Walker’ın da geçen sezon yaşadığı ve bu sene de etkileri devam eden diz sakatlıkları Celtics ekibinin gücünü sınırlayacaktır. Bu yüzden Celtics’in iddialı olabilmek için yukarıda bahsettiğimiz çaylak kontratındaki oyunculardan önemli katkılar alması gerekecek. Celtics’in geçen sezon playofflarda zaman zaman kullandığı ve verim almayı başardığı Grant Williams’ın önümüzdeki yıl boyunca daha büyük bir rol alması da olası senaryolardan bir tanesi.
Brooklyn Nets
Kevin Durant ne kadar sağlıklı kalabilecek?
2019 yazının en ses getiren hamlelerini Kevin Durant ve Kyrie Irving’i kadrosuna katan Brooklyn Nets gerçekleştirmişti. 2019 Finallerinde aşil tendonundan yaşadığı sakatlıktan sonra Durant, bu sezonla birlikte Nets’in şampiyonluk mücadelesi için tekrar sahaya dönecek. Ancak birçok profesyonel basketbolcunun kariyerlerinin bitmesine sebep olan aşil sakatlığından Durant’in nasıl döneceği ve hangi seviyede performans göstereceği çok büyük önem taşıyor.
Nets’in kadrosunda Durant’in yanı sıra Irving, Dinwiddie, LeVert, Joe Harris gibi önemli hücum silahları bulunuyor. Bu oyunculardan Harris dışında neredeyse hepsi, topsuz oyunda da başarılı olabilseler bile oyun karakterleri gereği genellikle topu eline isteyen oyuncular. Bu kadar yetenekli oyunculardan oluşan bir takımın kötü bir hücum takımı olmasını beklemek pek mantıklı bir şey değil ama hücumda belirli bir adaptasyon süreci yaşamaları gerektiği ortada. Ancak Nets’in başarısı için esas soru işareti savunma tarafında geliyor ve burada da Durant’in sağlık durumu ve yapabilecekleri çok büyük önem taşıyacak.
Durant özellikle Golden State Warriors’ta oynadığı dönemde small ball beşlerinde 5 numara olarak görev almış ve çember savunma konusunda da çok önemli işler başarmıştı. Warriors’ın dış oyuncularına baktığımız zaman çok iyi savunmacılardan oluştuğunu ve iyi bir takım savunması kurmalarının olası olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu yüzden Durant’in 5 numaralı pozisyonda efektif şekilde süre alabilmesi, Nets için çok önemli fark yaratacaktır. Durant’in bunu istikrarlı olarak yapabilmesi için de sezon boyunca sağlıklı kalabilmesi gerekiyor.
Charlotte Hornets
Genç oyuncular ne kadar gelişim gösterecek?
Charlotte Hornets, 30 yaşındaki Gordon Hayward ile 4 yıl 120 milyon dolar değerinde bir kontrat imzalayarak transfer döneminin anlaması en zor ve ses getiren hamlelerinden birisini yaptı. Bu hamlenin ardından da doğal olarak takımın önümüzdeki sezon playofflar için yarışacağı ve eldeki kadronun bu noktaya ulaşmak için yetersiz olduğuna dair eleştiriler de gün yüzüne çıkmaya başladı.
Gordon Hayward’dan sonra takımın en yaşlı isimleri olan Cody Zeller ve Bismack Biyombo da 28 yaşında. Önümüzdeki sene Hornets’in kadrosunda yer alması beklenen 15 oyuncudan 11’i henüz 25 yaşını geçmemiş vaziyette ve bu da onların ligin en genç takımı olduğu anlamına geliyor. Geçen sezonun son kısmına doğru fena olmayan bir kimya yakalayan Hornets’in elinde bir takımın yıldızı olacak potanisyelde bir yetenek yoktu. NBA Draftının 3. sırasında LaMelo Ball’u seçen Hornets, bu durumu da değiştirmiş olmanın hayalini kuruyor.
Kadrosunda Devonte’ Graham, PJ Washington, Malik Monk ve Miles Bridges gibi oyuncular bulunan Hornets, playoffta mücadele etmeye hazır bir takım değil. Kadrodaki oyuncuların hepsi rollerinin hakkını sonuna kadar verse bile eldeki kadronun ideal olmadığını ve önümüzdeki dönemde değişiklikler yaşamasının da fazlasıyla muhtemel olduğunu söylemek gerekiyor.
Ancak değişen formatla birlikte play-in turnuvasının sezon sonunda oynanacak olmasıyla işler yolunda giderse ve genç oyuncuları geliştirmeyi başarabilirlerse Charlotte Hornets’in ucu ucuna kendisini playofflara attığını görebiliriz. Bu kadar genç ve henüz tamamlanmamış bir takım için bu da önemli bir başarı olacaktır.
Chicago Bulls
Perimetre savunmasında sorumluluğu kim alacak?
Jim Boylen’ın yönetimindeki Chicago Bulls için söyleyecek fazla olumlu bir şey bulamazsınız. Ancak geçen sezon Bulls, Boylen’ın uyguladığı agresif savunma şemalarının da etkisiyle lig genelinde savunma ratingi sıralamasında 9. sıradaydı ve maç başına 18.3 top kaybı yaratıyordu. Savunmadaki bu performansın arkasında yaz döneminde takımdan ayrılan Kris Dunn ve Shaq Harris’in de önemli katkıları vardı.
Ancak bu iki ismin takımdan ayrılmasının yanı sıra yeni koç Billy Donovan’ın da savunma sistemini değiştirmesiyle birlikte Chicago ekibinin savunmada, özellikle dış oyuncuları durdurma konusunda nasıl bir performans göstereceği büyük bir merak konusu. Dunn ve Harris, rakibin kısalarına baskı kurarak Bulls’un savunmasının ilk hattını oluşturuyordu. Önümüzdeki sene bu sorumluluk Coby White, Zach LaVine, Garrett Temple ve drafttan seçtikleri Patrick Williams gibi isimlerin üzerine binecek.
Bu saydığımız isimlerin yanı sıra önümüzdeki sezon savunmada Wendell Carter Jr.’a da önemli bir rol düşecektir. Bulls savunmasının dış hücumcuların üzerine yaptığı baskının gerek savunma şeması gerekse personel değişikliği sebebiyle azalmasının getirdiği sonuç olarak Carter Jr.’ın arka taraftaki “kalecilik” işini daha iyi yapması gerekiyor. Geçen sezon, ilk yılına göre özellikle hücumda sıkıntılı bir sezon geçiren genç oyuncunun sahada kalabilmek adına sahanın diğer ucunda da daha iyi bir performans göstermesi gerekiyor.
Cleveland Cavaliers
Colin Sexton, beklenen seviyeye çıkabilecek mi?
LeBron James’in takımdan ayrılmasından beri yeniden yapılanma yoluna giren ancak Kevin Love’ın kontratı ve yaptıkları draft seçimleriyle birlikte bir türlü sağlıklı bir yapı kurma yolunda olumlu adımlar atamayan Cavaliers için yeni sezona girilirken de sorulan soru önceki yıllara benzer.
Cleveland ekibinin 2018 draftının ilk turunda seçerek kadrosuna kattığı Colin Sexton, geçtiğimiz sezon maç başına 20.8 sayı üretti. Henüz 21 yaşında bu skor ortalamasını yakalayan bir oyuncunun yetenekli olduğunu kabul etmeniz gerekiyor ancak Cavaliers’a liderlik edebilmesi için genç oyuncunun, oyununun skor üretme dışındaki alanlarında ciddi bir gelişim göstermesi gerekiyor.
Evet, Cavaliers kadrosuna Darius Garland ve Kevin Porter Jr. gibi önemli sayılabilecek potansiyeller eklemesinin yanı sıra Andre Drummond’ı da en az 1 sezon daha kadrosunda tutmayı başardı. Ancak hala ortaya rekabetçi olmak adına koyabilecekleri sağlıklı bir çekirdek yok. Bu takımın şartlar ne olursa olsun genç oyuncularını geliştirmesi gerekiyor. Bu anlamda da en önemli potansiyeli taşıyan isim Sexton.
Sexton’ın özellikle savunmada sık sık pozisyonunu kaybeden ve takımına zarar veren bir oyuncu olduğunu söylemek gerekiyor. Eğer NBA seviyesinde bir takıma liderlik etmek için ufak da olsa bir ihtimali varsa mutlaka kendisini bu alanda geliştirmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra takım arkadaşları için pozisyon yaratma ve pasörlük konusunda da ciddi eksiklikleri var. Sexton eğer önümüzdeki dönemde bu 2 alanda ciddi anlamda gelişim gösteremezse Cavaliers’ın yeniden yapılanıyormuş gibi yaparak geçirdiği son 2-3 yıl, organizasyon için kaybolan bir zaman periyodu olmaktan öteye gitmeyecektir.
Detroit Pistons
Blake Griffin ne kadar sağlıklı kalacak?
Geride bıraktığımız yıl Detroit Pistons’ta Blake Griffin yaşadığı sakatlık sebebiyle sadece 18 maçta forma giyebildi. Griffin’in kariyeri boyunca yaşadığı sakatlıklar göz önünde bulundurulunca bu kimse için çok da şaşırtıcı bir durum değil. Takımın üzerine kurulu olduğu diğer oyuncunun yine kariyeri boyunca benzer şekilde sakatlıklarla boğuşan Derrick Rose olduğu düşünülünce durumun vehameti daha da artıyor.
Aslında Pistons’ın yaz döneminde daha farklı bir yola gitmek için önünde seçenekler vardı. 2019-20 sezonunda Andre Drummond ve yüklü kontratını Cavaliers’a takaslayan, Christian Wood gibi bir maden bulan Pistons’ın maaş bütçesinde de yeri olmasıyla birlikte yeniden yapılanma yoluna gidebileceği düşünülüyordu. Ancak transfer döneminde Mason Plumlee, Jahlil Okafor ve Jerami Grant gibi isimleri kadrosuna katan Pistons’ın çok da yeniden yapılanan bir takım görüntüsü verdiğini söylemek doğru olmaz. Bu hamleler daha çok rekabetçi olmaya çalışan bir takımın yapacağı hamlelere benziyor.
Eğer Pistons, rekabetçi bir takım olmaya çalışacaksa burada Blake Griffin ve Derrick Rose’un sağlıklı kalabilmesi de çok daha büyük önem kazanıyor. Griffin’in ne kadar önemli bir yetenek olduğunu söylemeye gerek yok. Pistons’ı 2018-19 sezonunda yıldız isim neredeyse playofflara taşıyordu. Geçen sezon da oynadığı 18 maç boyunca gerçekten çok iyi bir görüntü çizmişti. Griffin; üçlük çizgisinin gerisinden tehdit yaratan, takım arkadaşlarına pozisyon yaratan bir oyuncu haline dönüştü.
Griffin’in sağlıklı kalması Pistons’ı play-in yarışının içinde tutmak için yeterli olabilir. Ancak daha da önemlisi, Griffin’in iyi bir performans göstermesi durumunda önümüzdeki 2 yıl boyunca 76 milyon dolar kazanacak oyuncuyu Pistons’ın takas döneminde karşılığında iyi parçalar alarak takas etmesi de gündeme gelebilir.
Indiana Pacers
Koç değişikliği ne kadar işe yarayacak?
Indiana Pacers en hafif tabirle hayal kırıklığı yaşadığı bir takas takas ve transfer dönemini geride bırakıyor. Geçtiğimiz sezon boyunca beraber oynadıkları dönemlerde çok uygun bir görüntü çizemeyen Domantas Sabonis – Myles Turner ikilisini ayırmayı planladığı konuşulan ve bunun için Turner’ı takas ederek takıma değerli parçalar katmak istediği dile getirilen Pacers, bu konuda başarılı olamadı.
Pacers’ın Gordon Hayward’ı sign and trade ile kadrosuna katmak istediği ve bu takas esnasında da Turner’ı Celtics’e yollayacağına dair birçok söylenti çıkmıştı. Açıkçası Hayward, Pacers’ın yapabileceği ideal ekleme mi olurdu bu konu tartışmaya açık olsa da Turner’ı kendileri için personel olarak daha anlamlı olabilecek bir parçaya çevirmek onlar için önemli olabilirdi. Turner’ın yanı sıra geçen sezon yaşadığı sakatlıktan döndükten sonra hiç iyi bir görüntü çizmeyen Oladipo’nun da takas edilebileceğine dair birçok söylenti çıkmıştı. Oladipo gibi bir ismi değeri çok düşükken takaslamak hiçbir takıma fayda sağlamaz. Ancak Dipo’nun takımda mutsuz olduğuna dair çıkan söylentilerin can sıkıcı olduğunu da eklemek gerekiyor.
Tüm bu söylentilere rağmen kadroda önemli bir yeniliğe gitmeyen Pacers, tercihini koçunu değiştirmekten yana kullandı. Pacers, Nate McMillan’ı takımdan yollayarak kadronun başına Nate Bjorkgren’i getirdi. McMillan’ın yönettiği dönemde ligin en az üç sayılık atış deneyen takımı olan Pacers’ta Bjorkgren’in yönetiminde çok daha farklı bir basketbol oynanacak gibi gözüküyor.
Takımın başına geçen koç, Pacers’a daha modern bir basketbol oynatmaya çalışacağını şimdiden belli etti. Bjorgren’in önceki sezonlarla aynı malzemelere sahipken ne kadar farklı bir yemek çıkaracağını görmek heyecan veren bir değişiklik olacaktır.
Miami Heat
Aynı kadro geçen seneki başarıyı tekrarlayabilir mi?
Miami Heat, 2019-20 sezonunda NBA Finaline kalarak belki de son zamanların en büyük sürprizlerinden birisine imza attı. Heat’in geçen seneki performansına sürpriz dememizi yanlış anlamayın. Indiana Pacers, Milwaukee Bucks ve Boston Celtics’i elerken gösterdikleri performans gerçekten takdire şayandı.
Ancak buna rağmen geçen sezonun Orlando Fanusunda oynanması, Milwaukee Bucks’ın hatalarından ders çıkarmasını beklenmesi ve Philadelphia 76ers ile Brooklyn Nets gibi takımların önümüzdeki sezon kuvvetlenerek geriye dönecek olması Miami Heat’in tekrar konferansını kazanarak NBA Finallerine kalmasını hayli zor hale getiriyor.
Gelişim gösteren rakiplerinin yanı sıra yaz döneminde Miami Heat’in de kadrosunu güçlendirmek için çok ciddi adımlar attığını söylemek doğru olmaz. Serbest oyuncu pazarının ilk gününde sözleşmesi sona eren Goran Dragic’i takımda tutmayı başaran Heat, daha sonra kadrosuna Maurice Harkless ve Avery Bradley gibi isimleri kattı. Bu oyuncular fena olmayan rotasyon parçaları olsalar da Heat’in tavanını çok da yukarıya çekecek isimler değil.
Eğer Heat, önümüzdeki sezonda geçen yılki gibi bir başarı yakalamak istiyorsa Bam Adebayo ve Tyler Herro’nun ciddi gelişimler göstermesi ve Miami ekibini taşıması gerekecek. Bu 2 ismin, konferanstaki rakiplerinin sayısı artmış ve gücü de yükselmişken takımı tekrar Finallere taşıyabilecek gelişimi göstermesi çok da kolay bir iş olmayacaktır.
Milwaukee Bucks
Yeni Bucks, eski Playoff zaaflarının üstesinden gelebilecek mi?
Yeni sezona girilirken Milwaukee Bucks, cevaplaması gereken en büyük soruya doğru cevabı vermeyi başardı ve takımın yıldızı, son 2 sezonunun MVP ödülünün sahibi Giannis Antetokounmpo’yla 5 yıl 228 milyon dolar değerinde süper maksimum kontrat imzalayarak takımın geleceğini garanti altına almayı başardı.
Ancak bu Bucks’ın yapması gerekenlerin bittiği anlamına gelmiyor. Bucks, son 2 sezon boyunca harika normal sezonlar geçirdikten sonra playofflarda beklenen başarının çok uzağında kaldı. Özellikle geçen sezon Miami Heat karşısında alınan mağlubiyet, son yıllarda herhangi bir NBA takımından görülen en büyük hayal kırıklıklarından birisiydi. Yaz dönemine Giannis’i Milwaukee’de kalmaya ikna etme amacıyla giren Bucks, geçen sezon en çok süre alan 12 oyuncudan sadece 5’ini kadroda tuttu. Bu oyuncular geçen sezon Bucks oyuncularının aldığı sürelerin sadece %50’sinde sahada yer almıştı.
Bucks, yaz döneminin önemli hamlelerinden birisine imza atarak kadrosuna Jrue Holiday’i kattı. Holiday’in oyunun iki yanında da çok önemli bir isim olduğu düşünülünce Milwaukee adına Giannis ve Khris Middleton’ın yanındaki 3. isim olması bekleniyor. Bucks, Holiday’in yanı sıra D.J. Augustin, Bobby Portis, Bryn Forbes, Torrey Craig gibi isimleri de kadrosuna kattı. Milwaukee ekibinin şüphesiz ki bu yeni kadronun birbirine alışabilmesi için bir adaptasyon sürecine ihtiyacı olacaktır. Giannis’in takımda kalması ve bu yeni yüzlerle birlikte Mike Budenholzer’ın öğrencileri bir kez daha sezona şampiyonluk hedefiyle girecekler. Bakalım Bucks, bu sefer playofflarda önceki sezonki hayal kırıklıklarını unutturacak bir performansa imza atabilecek mi?
New York Knicks
New York Knicks’in gelecek planı ne?
New York Knicks’in belki de NBA’de 21. yüzyılın en başarısız takımı ve en kötü işleyen organizasyonu olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. Geride bıraktığımız sene içerisinde yönetim ve koç pozisyonlarında değişikliğe giden New York ekibi, hem imaj olarak hem de saha içinde bazı şeyleri değiştirmeye çalışıyor. Ancak geride bıraktığımız transfer ve takas döneminde Knicks’ten bu doğrultuda adımlar göremedik.
Bu Knicks’ten görmeye pek alışık olduğumuz bir tutum değil. Geride bıraktığımız yıllarda Knicks genellikle ilerleyen yıllarda takımın maaş bütçesine zarar verecek oyunculara yüklü kontratlar vererek kendi topuğuna sıkmayı seven bir camiaydı. Bu sene bu tarz bir hareket yapmayarak sevenlerini hem şaşırtıp hem de daha fazla mutsuz etmemiş durumdalar. Teknik olarak baktığımız zaman geride bıraktığımız yaz döneminde kontrat dağıtmayarak, 2021 yazına girilirken 2 tane maksimum kontrat verecek maaş boşluğuna sahip olma şansını kendilerine yarattılar.
Eğer önümüzdeki sezonun sonunda Knicks, Mitchell Robinson ve RJ Barrett’ın oyuncu opsiyonları dışındaki ellerinde bulunan bütün opsiyonları reddederlerse bu maaş esnekliğine sahip olacak. Bu iyi bir strateji gibi gözükse de New York ekibinin en son böyle bir maaş boşluğuna sahip olduğunda kadroya kattığı en iyi oyuncunun Julius Randle olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
Bununla birlikte Knicks’in son yıllarda draftlarda lotaryadan yaptığı seçimlerde de başarılı tercihler yaptığını söylemek doğru olmaz. 2019 draftının 3. sırasından seçilen RJ Barrett, çaylak senesinde beklentilerin çok uzağında kaldı. Henüz 19 yaşında olan oyuncuyu direkt olarak hayal kırıklığı şeklinde etiketlemek çok doğru bir yaklaşım olmasa da genç oyuncunun şut yüzdeleri endişe verici. Son yıllarda yapılan bir diğer draft seçimi Frank Ntilikina, NBA seviyesinde bir rotasyon oyuncusu olabilecek seviyede gözükse de bu Knicks için yeterli değil. Serbest oyuncu pazarında çok başarılı olmayan Knicks için, bu senenin draftında seçilen Obi Toppin’in önceki çaylaklarından daha iyi bir performans sergilemesi en büyük umut ama o da işleri yoluna koymak için tek başına yeterli olmayacaktır.
Orlando Magic
Yeniden yapılanmaya girmenin zamanı geldi mi?
Geçtiğimiz yıl, tıpkı ondan önceki 6 sezonda olduğu gibi Orlando Magic’in vasat bir sezon geçirdiğini belirtmek gerekiyor. Lig genelindeki en zayıf hücum takımlarından biri olan Magic’in hücum cephanesi çok geniş değil ve günümüz NBA’ine de çok uygun bir kadroları da yok. Uzun rotasyonundaki kalabalık, skorer kanat oyuncusunun yokluğu gibi sebepler düzensiz kadro mühendisliğiyle birleşince hücum anlamında vasat bir takımın karşımıza çıkması kaçınılmaz oluyor.
Buna rağmen Magic, geçtiğimiz sezon gösterdiği başarılı savunma performansıyla birlikte kendisini alt tarafı zayıf olan doğu konferansında 8. sıradan playofflara atmayı başardı. Magic’in bu performansında savunmada çok önemli rol oynayan uzun oyuncu Johnatan Isaac’in çok önemli rolü bulunuyordu. Ancak 23 yaşındaki oyuncu Orlando Fanusunda oynanan karşılaşmalarda yaşadığı çapraz bağ sakatlığı nedeniyle 2020-21 sezonunun tamamını kaçıracak. Bu da bir süredir arada sıkışmış gibi gözüken Magic takımı için yeniden yapılanma harekatına başlamak için uygun bir fırsat olabilir.
Magic’in kadrosunda 30 yaşındaki Nikola Vucevic, bir türlü takım içerisinde doğru rolü bulamadıkları Aaron Gordon ve Vucevic’in takaslanması durumunda onun yerini alabilecek Mo Bamba gibi bir potansiyel bulunuyor. Günümüz NBA’inde pivot oyuncuları takaslamak çok kolay değil ama Vucevic’in ilerleyen 3 yıl boyunca her sene maaşının düşecek olması bu konuda bir avantaj. 2020-21 normal sezonunu lotaryadan iyi bir pick elde etmek için geçirip, Markelle Fultz gibi oyuncuların gelişmesini sağladıktan sonra takaslarla kadroya eklenen parçalarla birlikte daha genç ve potansiyelli bir kadroyla sonraki yıllara yatırım yapmak dünyanın en kötü fikri değil gibi gözüküyor.
Philadelphia 76ers
Koç ve kadro değişikliği sonuç verecek mi?
Philadelphia 76ers, kadro anlamında çok büyük ölçekli değişiklikler yaşamasa da önümüzdeki sezon oyun anlamında bir önceki yıla göre en farklı görünüme sahip olacak takımlardan bir tanesi. Geçtiğimiz sezona Ben Simmons – Josh Richardson – Tobias Harris – Al Horford ve Joel Embiid ilk beşiyle giren Sixers, kadroyu okuduğunuzda da net şekilde anlayabileceğiniz sebeplerden dolayı sene boyunca spacing sorunları yaşadı. Bu kadronun bir türlü beraber nasıl oynayabileceğini sene boyunca çözememesi de playofflarda kaçınılmaz hayal kırıklığını getirdi.
İlk beşten Josh Richardson ve Al Horford’ı yollayarak Seth Curry ile Danny Green’i kadroya katan Sixers, Ben Simmons ve Joel Embiid’in yanına ihtiyaçları olan spacingi sağlayabilecek parçaları eklemiş gibi duruyor. Bu değişikliğin arkasında yukarıdaki paragrafta bahsettiğimiz zihniyet değişikliği de büyük rol oynadı. Bu değişimin gelişinde de Sixers yönetimine Daryl Morey’nin takımın başına da Doc Rivers’ın gelmesinin büyük etkisi var.
Şu ana kadar kadroda yapılan değişikliklerle Daryl Morey üzerine düşen görevi yerine getirmiş gibi gözüküyor. Bu değişen kadroyla birlikte Doc Rivers’ın üzerine düşen görev de takımın yarı saha hücumunu daha işlevsel hale getirebilmek olacak. Bu açıdan bakınca topsuz oyunda skor üretme anlamında şut zaafları sebebiyle çok etkili bir isim olmayan Ben Simmons’ı pick and roll hücumlarında dağıtıcı olarak kullanmak mantıklı bir tercih olabilir. Ben Simmons – Joel Embiid ikilisinin oynayacakları pick and roller, etraflarında Harris, Green ve Curry gibi isimler varken çok daha efektif olacaktır ve zaman zaman motivasyon sorunları yaşayan Embiid’in de işin içine daha çok girmesini sağlayacaktır.
Eğer Doc Rivers ve yeni koç ekibi, Sixers’ın yarı saha hücumunda daha efektif ve istikrarlı şekilde hücum eden bir takım olmasını sağlayabilirse Philadelphia’nın doğu şampiyonluğunun en ciddi adaylarından birisi olmaması için pek sebep yok.
Toronto Raptors
Genç çekirdeğinin üzerine şampiyonluk seviyesinde bir kadro kurabilecekler mi?
Bu yazıyı eğer dün bu saatlerde yayınlıyor olsaydık Toronto Raptors köşesinde Giannis Antetokounmpo’nun isminde sık sık bahsedebilirdik. Bir süredir Raptors’ın bütün planlarını 2021 yazında Yunan yıldızı kadrosuna katmak için yaptığı konuşuluyordu. Fakat Giannis’in Milwaukee Bucks’la sözleşmesini uzatması bu planı taca çıkarmış vaziyette.
Giannis planının yatmasının ardından 2021 yazında Raptors’ın maaş bütçesinde hala maksimum kontrat verebilecek yer olacak. Fakat geçtiğimiz transfer döneminde yaşanan gelişmelerden sonra 2021 yazında Kawhi Leonard dışında katıldığı takımı direkt olarak şampiyonluk adayı yapacak bir oyuncu yok gibi gözüküyor. Bu da serbest oyuncu pazarında takımı güçlendirme hayali kuran Raptors’ın takas yaparak kadrosuna ekleme yapmaya itebilir. James Harden ve Bradley Beal, takas hedefi olarak doğal olarak ilk akla gelen yıldızlar ancak Raptors’ın bu iki isimden birisini takas etme ihtimaline dair soru işaretleri de bulunuyor.
Bu da Raptors’ın önümüzdeki yıllarda Fred VanVleet, Pascal Siakam ve OG Anunoby çekirdeğine güveneceği anlamına gelebilir. Çünkü en azından kısa vadede Toronto ekibinin şampiyonluk seviyesine çıkması zor gözüküyor. Bu yüzden önümüzdeki dönemde Raptors’ın doğru hamleyi yapabilmek için sabretmesi ve doğru anı kollaması gerekiyor.
Washington Wizards
Russell Westbrook eklemesi, gelecek planları için yeterli olacak mı?
Washington Wizards’ın yaklaşık olarak son 2 yıldır yaptığı her hamleyi Bradley Beal’ı mutlu etmek ve takımda tutmak için yaptığını düşünmek çok yanlış olmaz. Geçen sezon NBA’deki en iyi bireysel performanslardan birisini gösteren Beal, takım olarak başarılı olamadıkları için All-Star seçilmemişti. Her ne kadar Beal, kariyerinin sonuna kadar Wizards’ta kalmak istediğini defalarca dile getirmiş olsa da kazanmak da oyuncunun önceliklerinden bir tanesi. Günümüz NBA’inde oyuncuların gitgide güçlenmesiyle birlikte Beal seviyesinde performans gösteren oyuncular doğal olarak uzun süre başarısız olan ve işleri yoluna koymak için doğru adımları atamayan takımlara tahammül etmekten vazgeçiyorlar.
Bu açıdan baktığınız zaman Washington Wizards’ın yaptığı Russell Westbrook takası daha da anlam kazanıyor. Ancak Westbrook hamlesinin de belirli riskleri barındırdığını kabul etmek lazım. Sonuç olarak baktığınız zaman Westbrook’un yıldız takım arkadaşlarıyla olan geçmişi çok da başarılı değil. Şu ana kadar Kevin Durant ve James Harden’la olan birliktelikleri sıkıntılı şekilde sona ererken yıldız ismin beraber oynadığı bir diğer isim Paul George da kariyerinin en iyi sezonlarından birisini oynadıktan sonra takasını istemişti.
Bu yüzden Wizards’ın Beal’ı kaybetmemek ve başarılı olmak için Wetbrook deneyinin işe yaramasına çok ihtiyacı var. Heyecan veren ve henüz kendini NBA seviyesinde kanıtlamamış Deni Avdija, Troy Brown JR., Rui Hachimura gibi yeteneklere sahip olan Wizards’ta bu oyunculardan birkaç tanesinin de sorumluluk alıp iyi performans göstermesi, bu kadroyu zayıf doğu konferansında playofflara taşımak için yeterli olabilir. Bu da Wizards’a Beal konusunda çok ihtiyacı olduğu zamanı kazandırma konusunda kritik olacaktır.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!