By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de 2020-21 sezonunun başlamasına 1 haftadan kısa bir süre kaldı. Yeni sezona girerken her takımın farklı hedefleri var. Kimileri şampiyonluk için oynamak isterken kimileri yıllar sonra tekrar playofflara dönmenin peşinde. Bazı takımlar genç oyuncularını geliştirip organizasyonunun geleceğini kurtarmayı hedeflerken kimileri ise sezonu mümkün olduğu kadar düşük bir sıralamada bitirerek 2021 draftının lotaryasından iyi bir yer kapmayı hedefliyor.
Takımların hedefi ne olursa olsun, bu isteklerine ulaşabilmek için aşmaları gereken engeller, cevaplamaları gereken sorular var. Biz de Eurohoops olarak her takımın önümüzdeki sezon içerisinde kaderini belirleyecek soruları ve bu soruların cevaplarını sizler için iki bölüm olarak derlemeye karar verdik.
Serimizin ikinci bölümünde ise batı konferansı takımlarını ele alacağız. Lafı daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim:
2020-21 NBA Sezon Ödülleri Tahminleri
15 Doğu Takımı, 15 Soru
Dallas Mavericks
Luka Doncic’in yanında yeterli parçalar var mı?
Geride bıraktığımız yıl Luka Doncic’in muhteşem performansıyla birlikte Dallas Mavericks, NBA tarihinin en verimli hücumlarından birisine sahipti. Sloven yıldızın etkileyici çaylak sezonundan sonra bir seviye daha yukarıya çıkarak ligin en değerli oyuncularından birisi haline gelmesiyle birlikte Mavericks, önümüzdeki yılların NBA’deki en iddialı takımlarından birisi olacağına herkese kanıtladı. Eğer Kristaps Porzingis, playofflarda sakatlık sorunları yaşamasa playoff’larda Los Angeles Clippers’a da çok daha fazla sorun çıkartabilirlerdi. Önümüzdeki yıllarda da Mavericks’in en büyük amacı bu iki yıldızın yanına savunmada ve hücumda uygun parçaları ekleyerek şampiyonluk seviyesine çıkmak olacak.
Normal sezonu hücumda zirvede bitiren Mavericks’in savunma tarafında bu kadar başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Savunma ratingi sıralamasında 19. sırada olan Dallas ekibi, Seth Curry’yi Sixers’a göndererek hem üç sayı tehdidinde çok büyük bir kayıp yaşamadı hem de kadroya bir kanat savunmacısı eklemiş oldu. Transfer döneminde yaptıkları diğer hamlelerle de 2021 yazına doğru giderken maaş bütçesinde önemli bir boşluk yaratmayı da başardılar.
Ancak gelecek sezon özelinde baktığımız zaman Mavericks’in Doncic ve Porzingis’in yanında şampiyonluk seviyesinde mücadele edecek bir kadro derinliğine sahip olmadığı ortada. Özellikle Porzingis’in son yıllarda yaşadığı sağlık sorunlarını da denkleme ekleyince Dallas ekibinin önünde vermesi gereken bir karar var. Sahip oldukları finansal esnekliği takıma 3. yıldızı eklemek için mi kullanacaklar yoksa bu ikilinin yanına uyum sağlayacak yan parçalar ekleyerek bu iki oyuncunun potansiyeline mi güvenecekler? Mavericks önümüzdeki sezon mümkün olduğu kadar rekabetçi kalarak playofflarda gidebildiği yere kadar gitmek isteyecektir. Ancak Mavericks’in yukarıda sorduğumuz soruya cevap bulması, takımın gelecek yıllardaki potansiyelini de doğrudan etkileyen en önemli faktör olacak.
Denver Nuggets
Savunmada kim sorumluluk alacak?
Denver Nuggets, geçen sezon playofflarının en özel hikayelerinden birisiydi. İlk turda 3-1 geriden gelerek Utah Jazz’i elemeyi başaran Nuggets, batı konferansı yarı finallerinde de 3-1 geriye düştükten sonra Los Angeles Clippers’ı eleyerek NBA sezonunun en özel işlerinden birisine imza attılar ve kendilerinden şüphe eden herkese ne kadar iyi bir takım olduklarını kanıtladılar.
Ancak 2020-21 sezonuna girilirken Denver, en iyi 4 savunmacısından 3’ünü transfer döneminde kaybetmiş durumda. Jerami Grant, Torrey Craig ve Mason Plumlee gibi rotasyonun önemli parçalarını diğer takımlara kaptıran Nuggets’ta özellikle playofflar geldiğinde Kawhi Leonard, LeBron James ve Paul George gibi yıldızları kimin savunacağı konusunda çok önemli bir soru işareti var.
Nuggets, transfer döneminde JaMychal Green gibi önemli bir rotasyon parçasını kadrosuna ekledi. Green, genellikle rakiplerin uzun forvetlerini savunan ve takım savunmasına da önemli katkı yapabilen bir oyuncu. Isaiah Hartenstein da transfer döneminde Nuggets’ın savunmasında oluşan zaafları görece hafifletebilecek bir oyuncu. Ancak buna rağmen Denver’ın özellikle playofflarda savunmada çeşitlilik anlamında zorlanacağını anlayabilmek için uzman olmaya da gerek yok. Ligin zirvesindeki takımları yenip rekabetçi kalabilmek için Nuggets’ın özellikle kanat savunmacısı anlamında kadroya ekleme yapması ya da bir çözüm üretmesi gerekiyor.
Golden State Warriors
Stepehen Curry’siz dakikalarda ne olacak?
Geçen sezon ligin dibinde yer alan ve 2020-21 sezonuna tekrar şampiyonluk iddiasına sahip olmak umuduyla giren Golden State Warriors’ta Klay Thompson’ın yaşadığı çapraz bağ sakatlığıyla birlikte bütün hesaplar alt üst oldu. Stephen Curry’nin tekrar sağlığına kavuşması ve Warriors’ın kadrosuna yaptığı Kelly Oubre Jr., Kent Bazemore, James Wiseman gibi eklemeler playoff yarışında bulunmalarını sağlayacaktır. Ancak rekabetin iyice arttığı batı konferansında Warriors’ın işi hiç de kolay olmayacak.
Warriors’ın en güçlü günlerinde bile Curry’nin Warriors’ın performansı üzerinde çok önemli bir etkisi vardı. Kadroda Kevin Durant ve Thompson gibi yıldızların bulunduğu dönemlerde bile Curry’nin oynamadığı anlarda Warriors’ın performansı gözle görülür bir derecede düşüyordu. Şu andaki Warriors kadrosunda Curry dışında üst seviyede bir yaratıcı olmadığını biliyoruz. Steve Kerr’ün Curry’yi maç başına 34 dakika civarında kullanmayı düşündüğünü açıklamasını da hesaba katınca bu kalan süreler de Warriors hücumunun nasıl etkili olacağı çok büyük bir soru işareti.
Uzun ve atletik bir kadroya sahip olan Warriors’ın ekmeğini iyi savunmadan ve buradan güç alarak yaratacağı yüksek tempolu bir oyun tarzından çıkarması şu anda en mantıklı çözüm olarak gözüküyor. Curry’nin kenarda oturduğu dakikalarda da takımın geçtiğimiz sezon belki de göz dolduran tek parçası olan Eric Paschal’ın performansı iyice önem kazanacak. Ancak Paschal’ın bench beşindeki etkinliğinin Warriors’ı playoff yarışının içinde tutmak konusunda tek başına yeterli olması da pek olası bir senaryo olarak gözükmüyor. Ne olursa olsun 2020-21 sezonunda Curry’nin omuzlarında çok önemli bir yük olacak.
Houston Rockets
James Harden???
Houston Rockets, geride bıraktığımız transfer döneminde en çok konuşulan ekiplerden bir tanesiydi. Ancak bu konuşmaların sebebinin Rockets’ın istediği tarzda olduğunu söylemek doğru olmaz. Daryl Morey ve Mike D’Antoni’nin görevden ayrılmasıyla başlayan süreçte Rockets, takımın yıldızlarından Russell Westbrook’u da takasla Washington Wizards’a yollayarak kadroya John Wall’u kattı.
Geçtiğimiz yılların pivotsuz basketbol anlayışından uzaklaşarak kadroya Christian Wood ve DeMarcus Cousins gibi isimleri de katan Houston ekibinin saha içindeki görüntüsü ve basketbol anlayışı önemli ölçüde değişecektir. Ancak bu değişim, James Harden’ın takas isteğinin yönetim tarafından karşılanması ve yıldız oyuncunun da başka bir takıma gönderilmesiyle çok daha dramatik bir hal alabilir.
Harden hakkındaki takas söylentilerini tekrar tekrar dile getirmeye çok da gerek yok. Yıldız oyuncunun Brooklyn Nets’e gitmek istediği defalarca yazılıp çizildi ve ilerleyen dönemlerde de Sixers, Heat ve Bucks gibi takımların da devreye girebileceğine dair haberlerle birlikte Harden’ın takımdan ayrılmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Harden, geçtiğimiz günlerde takımla beraber ilk hazırlık maçına çıktı ve sürpriz bir hamle yaşanmazsa en azından takas döneminin sonuna kadar takımda kalacak gibi gözüküyor.
Fakat bu süre içerisinde yıldız oyuncunun nasıl bir performans göstereceği, olası bir takasta Houston’ın nasıl parçalar alacağı Rockets’ta doğal olarak sezonun en büyük soru işareti olacak. Harden’ın geleceği netlik kazanmadan Houston ekibi için herhangi bir analiz yapmak çok da mantıklı olmayacaktır.
Los Angeles Clippers
Ty Lue, işleri yoluna sokabilecek mi?
2019-20 sezonuna girilirken kadrosuna Paul George ve Kawhi Leonard gibi yıldızları ekleyen Los Angeles Clippers, en büyük şampiyonluk adaylarından biri olarak görülüyordu ve kağıt üstünde ligin en derin kadrosuna sahipti. Ancak sezon boyunca bir türlü devamlılık yakalayamayan ve soyunma odasında da birçok kimya sorunu yaşayan Clippers, yakın geçmişteki en büyük playoff çöküşlerinden birisini yaşarak Denver Nuggets’a batı konferansı yarı finallerinde elendi.
Bu hayal kırıklığının ardından Los Angeles temsilcisinde bilet Doc Rivers’a kesildi tecrübeli koçla yollar ayrıldı. İstikrarsız geçen normal sezonun ardından playofflarda da bir türlü gemiyi suyun üzerinde tutmayı başaramayan Rivers’ın görevinden alınması çok büyük bir sürpriz değildi. Clippers, Philadalphia 76ers’ın yolunu tutan tecrübeli çalıştırıcının da yerine geçen sezon takımda yardımcı koç olarak görev alan Ty Lue’yu getirdi.
Lue, 2016 yılında Cavaliers’ın başına geçtikten sonra tarihin en özel şampiyonluklarından birisini kazanan ve LeBron James’li Cavaliers kadrolarını 3 yıl üst üste NBA Finallerine taşıyan bir koç. Lue’nun daha önce yıldızlarla çalışmış olması ve oyuncu ilişkilerinde başarılı bir koç olarak görülmesi de Clippers’ın özellikle takım içindeki kimya sorunlarını çözme konusunda yararlı olabilir. Bununla birlikte Clippers’ın yaz döneminde kaybettiği Montrezl Harrell yerine Serge Ibaka’yı eklemesi, uzun rotasyonunda daha fonksiyonel bir kadroya sahip olmasını da beraberinde getirecektir.
Kimya sorunlarını çözmek ve takım içindeki hiyerarşiyi belirlemek için Clippers’ın sezon boyunca zamana ihtiyacı olacağı ortada. Lue’nun bu soru işaretlerinin üstesinden gelip gelemeyceğinin en net cevabını ise 2021 playofflarında alacağız gibi gözüküyor.
Los Angeles Lakers
Zafer sarhoşluğu ne kadar sürecek?
LeBron James ve Anthony Davis birlikteliğinin ilk sezonunda Los Angeles Lakers, özellikle Orlando Fanusunda muhteşem bir performansa imza atarak yaklaşık 10 yıl sonra tekrar kupayı kaldırdı ve organizasyon tarihinin 17. şampiyonluğunu yaşadı. Yaz döneminde kadrosuna Dennis Schröder, Montrezl Harrell, Marc Gasol gibi eklemeler yapan Lakers’ın geçen seneden daha iyi bir kadroya sahip olduğu ortada ancak NBA tarihine baktığımız zaman üst üste ikinci şampiyonluğu kazanmanın hiçbir zaman kolay bir görev olmadığını da net şekilde görüyoruz.
Bununla birlikte 2019-20 sezonuyla 2020-21 sezonu arasında geçen sürenin, geçtiğimiz yıl Coronavirüs salgını sebebiyle lige verilen aradan bile daha kısa olduğunu da akıllarda tutmak gerekiyor. LeBron James, önümüzdeki sezonda 36 yaşında olacak ve Lakers’ın diğer yıldızı Anthony Davis de playoffları sakat sakat oynadıktan kısa bir süre sonra sezon başlayacak. Bu şartlar altında Lakers’ın özellikle normal sezonda yıldızlarını dinlendirmek isteyeceğini ve sezonun özellikle ilk aylarını daha rölantide geçeceğini düşünmek çok da yanlış olmaz.
Lakers ekibinin sezon başında yaşayabileceği bir motivasyon eksikliğinin ve bunun devamlılık anlamında yaratabileceği sorunlar, son şampiyonun önündeki en büyük engel olacak gibi gözüküyor. Geçtiğimiz yıl Lakers, genellikle savunmada gösterdiği performansla fark yaratıyordu. Takım olarak sert bir savunma takımı olan Lakers’ta LeBron James de büyük olasılıkla çok uzun süredir sergilediği en iyi savunma performansını sergilemişti. Lakers’ın aynı kararlılıkla savunma seviyesini koruyabilmesi, onlar için hayati önem taşıyacak.
Memphis Grizzlies
Takıma 3. yıldızı getirebilirler mi?
Memphis Grizzlies, Ja Morant ve Jaren Jackson Jr.’la birlikte gelecek vaat eden genç bir çekirdeğe sahip. Geçtiğimiz sezon son ana kadar playoff yarışının içinde kalmayı başaran Grizzlies’in bir seviye daha yukarıya çıkabilmesi için bu iki oyuncunun yanına bir yıldız daha eklemesi gerekiyor gibi gözüküyor. Ancak doğal olarak NBA’de takıma yıldız bir oyuncu eklemek çok da kolay bir iş değil.
Memphis, Utah ve Golden State’ten aldığı draft haklarılya birlikte şimdiden olası bir takasta kullanabileceği varlıklar biriktirmeye başladı. Ancak Morant ve Jackson’ın yaşına ve kariyer eğrisine uygun olacak oyuncuları takasla takıma dahil etmek çok da kolay bir iş değil. Sonuç olarak kimse genç ve potansiyelli oyuncularından kolay kolay vazgeçmek istemiyor.
Grizzlies’in önümüzdeki yaz döneminde maaş bütçesinde maksimum kontratlık boşluk yaratabilir. Ancak yine de yukarıda saydığımız isimlerin yaşına uygun serbest oyuncuları kadroya katmak çok mümkün değil. Bununla birlikte Memphis, tarihsel olarak baktığımızda hiçbir zaman serbest oyuncular için ideal bir adres olmadı. Bu yüzden Grizzlies’in üçüncü bir yıldızı eklemek için varlık biriktirmek ve uygun fırsatı beklemek en doğru yol haritası gibi gözüküyor.
Minnesota Timberwolves
KAT ve D’Angelo Russell’ın etrafına iyi bir savunma kurabilecekler mi?
Minnesota Timberwolves, geçtiğimiz yıl D’Angelo Russell’ı kadrosuna katarak Karl Anthony-Towns’ın yanına uzun süredir aradığı yıldızı eklemiş oldu. Bu ikili özellikle hücum potansiyeli olarak çok Timberwolves’a çok önemli bir potansiyel vaat ediyor. D’Angelo – KAT ikilisi özellikle ikili oyunlarda uyum yakaladıktan sonra rakip savunmalar için çok önemli sorunlar yaratacaktır.
KAT, hem potaya devrilme konusunda hem de bir pick and pop tehdidi olarak ligin en özel uzunlarından bir tanesi. D’Angelo da elit seviyede bir delici olmasa da orta mesafe şutu ve skorerliğiyle birlikte KAT’ın daha rahat hücum edebilmesi için savunmaların dikkatini yeteri kadar üzerine çekecektir. İkisinin de henüz çok genç olduğu da düşünülünce önümüzdeki yıllarda hücum anlamında Timberwolves, ligin en önemli ekiplerinden birisi olacaktır.
Ancak bu ikilinin savunmadaki zaafları, onların iddialı bir playoff takımı olmasının önündeki en büyük engel gibi gözüküyor. Bu iki oyuncunun da çok iyi savunmacılar olmadığı ortada, bu yüzden rakip takımlar bu ikilinin beraber sahada olduğu anlarda mutlaka bu isimlere pick and roll oynayarak saldırmak isteyecektir.
Hem Russell’ın hem de Towns’ın savunmada hem efor hem de teknik anlamda eksikleri var. Timberwolves, en azından şu an için de bu ikilinin zaaflarını saklayabilecek kanat savunmacılarına sahip değil gibi gözüküyor. Kadronun bu alandaki zafiyetleri, önümüzdeki sezon onlar için en büyük engel olacaktır.
New Orleans Pelicans
Nasıl hücum edecekler?
Transfer döneminin en ilginç hamlelerine imza atan takımlardan bir tanesi de New Orleans Pelicans’tı. Jrue Holiday’i dev bir takasla Milwaukee Bucks’a gönderen Pelicans, Eric Bledsoe’nun yanı sıra Thunder’la gerçekleştirdiği takasta da kadrosuna Steven Adams’ı kattı.
Takımın başına Stan Van Gundy’yi geçiren Pelicans’ta Jrue Holiday, karşılığında alınan 3 birinci tur hakkı ve 2 birinci tur değiştirme hakkı önemli varlıklar olsa da saha içerisinde nasıl bir uyum yakalayacakları soru işareti. Lonzo Ball, Brandon Ingram ve Zion Williamson gibi spacing açısından sıkıntılı diyebileceğimiz bir çekirdeğe sahip olan Pelicans, bu isimlerin yanına bu sorunu çözme konusunda pek de yararı olmayacak Adams ve Bledsoe gibi isimleri ekledi. Bu isimlerin takıma katılmasıyla birlikte Pelicans’ın özellikle yarı saha hücumunda karşısına çıkabilecek sorunları çözme açısından Ingram’ın yaratıcılığına çok büyük iş düşüyor.
Van Gundy’nin Orlando Magic günlerinden beri 4 dış oyuncuyla sahada kalmayı seven bir koç olduğunu biliyoruz. Ancak tecrübeli koçun şu anda sahip olduğu malzemeyle bu tarz bir sistemi sahaya yansıtması olası gözükmüyor. Bu da Van Gundy’nin takımın hücum anlamında karşısına çıkabilecek sorunları nasıl bir çözüm üreteceği hakkında büyük bir merak uyandırıyor. Ball ve Bledsoe ikilisinin yan yana oynadıkları dönemde günümüz NBA’ine çok uygun bir profil çizmeyeceği de ortada.
Eldeki malzemeyle Pelicans iyi bir savunma takımı yaratabilir, ancak tek başına iyi bir savunma takımı olmak Pelicans’ın batı konferansının playoff yarışında iddialı olmasını da sağlamayacaktır. Pelicans’ın elinde bulunan kadronun yetenekli olduğu doğru ancak Van Gundy’nin fonksiyonel bir oyun ortaya koyabilmek için önünde büyük bir meydan okuma var.
Oklahoma City Thunder
Shai Gilgeous-Alexander ne kadar gelişim gösterecek?
2019’un yaz döneminde Oklahoma City Thunder’ın Paul George ve Russell Westbrook takaslarıyla başladığı yeniden yapılanma hareketi, geride bıraktığımız transfer dönemindeki hamlelerle iyice resmiyete kavuştu. Geçen sezon takımın en skorer altı oyuncusu olan isimlerden 5’ini takaslayan Sam Presti, bunun karşılığında birçok draft hakkı ve Al Horford, George Hill, Trevor Ariza gibi isimleri ekledi.
Önümüzdeki sene rekabetçi olmak gibi bir derdi olmayan ve genç oyuncularını geliştirmeyi birinci öncelik olarak belirleyen Thunder’da doğal olarak tüm gözler Shai Gilgeous-Alexander’a dönecek. Geçtiğimiz yıl maç başına 19.0 sayı üreten Shai, takımın en skorer oyuncusuydu ve önümüzdeki yıl Thunder’ın hücumunu taşıma konusunda genç oyuncunun omuzlarındaki sorumluluk iyice artacak.
Geçtiğimiz sezon maç başına 14.5 şut kullanan Shai’nin kullandığı top miktarı da ciddi anlamda artacaktır. Geleceğin planlarını kuran Thunder’da Shai’nin artan sorumluluğuyla birlikte oyuncu olarak da bir adım daha ileriye atması en büyük temenni. 22 yaşındaki oyun kurucu, daha şimdiden kariyerinde 13 playoff maçı oynadı ve geçen sezon beraber oynadığı Chris Paul’den de bir takıma nasıl liderlik edeceğini yakından görerek öğrendi.
Oklahoma’nın yeni sezondan en büyük beklentisi de Shai’nin şu ana kadar gösterdiği performansın üstüne koymak olacaktır.
Phoenix Suns
O sene bu sene mi?
Phoenix Suns, son olarak 2009-10 sezonunda batı konferansı finallerinde Los Angeles Lakers’a 4-2 mağlup olduğu yıl playofflarda mücadele etmişti. Arizona ekibi, o tarihten beri bir türlü playofflara geri dönmeyi başaramadı.
Deandre Ayton ve Devin Booker gibi yetenekli ve genç yıldızlara sahip olan Suns, geçen sezon Orlando Fanusunda oynadığı 8 sıralama maçının hepsini kazanarak bu playoff hasretini bitirmek için elinden geleni yapmıştı. Yakaladıkları bu iyi momentumu da yaz döneminde kadroya Chris Paul, Jae Crowder gibi isimleri ekleyerek gücüne güç kattı.
Geçtiğimiz sezon yaratıcılık anlamında Booker’ın oyununda gösterdiği gelişimin yanı sıra sağlıklı kaldığı dönemlerde de Ayton, sessiz sedasız şekilde gayet verimli bir performans sergilemişti. Bu iki yetenekli oyuncunun yanına Chris Paul gibi çok büyük bir tecrübeyi ekleyen Suns, çetin batı konferansında playofflara kalacak oyuncu kadrosuna sahip ve önümüzdeki sezonun takip etmesi en eğlenceli ekiplerinden birisi olacaklar.