By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de tarihin en kısa sezon arasından sonra 2020-21 sezonu bu gece oynanacak karşılaşmalarla başlıyor. Basketbolseverlerin heyecanla beklediği 2020-21 sezonu öncesi transfer döneminde, takımlar yaptıkları hamlelerle geçen sezondan daha farklı
30) Oklahoma City Thunder
Geçen sezonu batı konferansının beşinci sırasında bitirip playofflarda yer alan Oklahoma City Thunder, istatistiksel olarak ligin en iyi beşine sahipti. Bu beşliden sadece Shai Gilgeous-Alexander geride kalmış vaziyette. Bir önceki sezon Russell Westbrook ve Paul George takaslarıyla ipucunu verdikleri yeniden yapılanma planına tamamen başlayan Thunder, takımın başına oyuncu geliştirme konusunda başarılı bir isim olan Mark Daigneault’u getirdi. Sene boyunca Aleksej Pokusevski ve Theo Maledon gibi isimlerin gelişimine maç kazanmaktan çok daha fazla önem verecek olan Thunder, lotaryanın tepesi için en büyük adaylardan.
29) Cleveland Cavaliers
NBA Draftının 5. sırasında Isaac Okoro’yu seçen Cleveland Cavaliers, hem kağıt üstünde hem de sahada baktığınız zaman ligin en dengesiz kadrolarından birisine sahip. Önceki yıllarda Colin Sexton ve Darius Garland gibi guardları draft eden Cavaliers, şu ana kadar bu iki isimden de bekledikleri seviyede verim almayı başaramadı. 2019 draftında kadroya ekledikleri Kevin Porter Jr., geçen sene gösterdiği performansla onlar için hoş bir sürpriz olmuştu. Ancak oyuncunun yaz döneminde kanunla yaşadığı sıkıntılar da endişe verici. Kadronun geri kalanı ise bu saydığımız genç çekirdeğe pek de uygun olmayan ve pahalı kontratlara sahip veteran uzunlardan oluşuyor. Cavaliers’ın herhangi bir şekilde başarılı olabilmek için ilerleyecekleri yolu daha net şekilde belirlemeye ihtiyacı var.
28) New York Knicks
Geçtiğimiz sene takımın basketbol operasyonlarının başına Leon Rose’u getiren New York Knicks, koç olarak da Tom Thibodeau’yu seçmişti. Bu hamlelerin ardından transfer dönemine girilirken Knicks’in büyük hamleler yapması bekleniyordu. Önceki yıllarda alışık olduğumuz gibi Knicks’i büyük hamleler yaparken görmedik ancak geçmiş senelerdeki gibi paralarını da umarsızca harcamadılar. Draftta RJ Barrrett – Mitchell Robinson – Frank Ntilikina genç çekirdeğine Obi Toppin’i ekleyen Knicks, ilgi çekici genç parçalara sahip olsa da rekabetçi bir takım olmanın uzağındılar. Günümüz NBA’inde iyice önem kazanan üretken oyun kurucu konusunda da ciddi bir eksiklik yaşayan Knicks, saha içerisinde yine geçtiğimiz yıllardan çok farklı bir görüntü çizmeyecektir.
27) Detroit Pistons
NBA takımları içerisinde en ilginç transfer dönemini geçiren ekiplerden bir tanesi de Detroit Pistons’tı. Draftta Killian Hayes, Isaiah Stewart, Saddiq Bey gibi parçaları ekleyen Pistons, serbest oyuncu pazarında enteresan hamlelere imza atarak maaş bütçesindeki boşluğu Jahlil Okafor, Mason Plumlee, Josh Jackson, Jerami Grant gibi isimlere harcadı. Bu isimleri Blake Griffin ve Derrick Rose gibi oyuncuların yanına ekleyince çok başarılı olacak bir kadro gibi gözükmüyorlar. Ancak Pistons’ın uzun süredir bir yeniden yapılanma yoluna girmesi bekleniyordu. Eğer Rose ve Griffin’i sezon içerisinde daha iddialı ekiplere takaslama şansına sahip olurlarsa önlerini daha net şekilde görebilirler.
26) Sacramento Kings
14 yıldır playofflardan uzak kalan Sacramento Kings, geride bıraktığımız transfer döneminde ilk iş olarak takımın yönetiminde görev alan efsane oyuncuları Vlade Divac ve Peja Stojakovic ile yollarını ayırdı. Geçtiğimiz sezonu Orlando Fanusunda istedikleri şekilde bitiremeyen Kings, draftta kadronun genç çekirdeğiyle uyumlu bir görüntü çizebilecek Tyrese Haliburton gibi önemli bir ismi de kadrosuna kattı. Ancak serbest oyuncu pazarında onlar için işlerin çok iyi gittiğini söylemek doğru olmaz. Harry Giles’ı çok ucuz bir şekilde Portland Trail Blazers’a kaptıran Kings, sınırlı serbest kalan takımın önemli skorerlerinden Bogdan Bogdanovic’i de kadrosunda tutmayı tercih etmedi. Buna rağmen takımın önemli yatırım yaptığı Marvin Bagley, sonunda sağlıklı bir görüntü çiziyor ve bu geleceğe daha umutla bakmalarına sebep olabilir. Ancak rekabetin çok çetin olduğu batı konferansında bu sene başarılı olmaları pek mümkün gözükmüyor.
25) Chicago Bulls
Yıllar sonra tekrar playoff için iddialı bir konuma gelmek isteyen Chicago Bulls, yaz döneminde Arturas Karnisovas ve Marc Eversley’i yönetimde göreve getirerek yıllardır beklenen değişikliğe imza attı. Bu hamleyi ligin en kötü koçlarından biri olarak kabul edilen Jim Boylen’ı kovup yerine Billy Donovan’ı getirmeleri takip etti. Bunların hepsi olumlu hamleler ancak Bulls’un playoff için mücadele edebilecek yeterli kadroya sahip olduğunu söylemek pek de doğru olmaz. Zach LaVine geçtiğimiz yıl kariyerinin en iyi sezonunu oynadı ancak hala bir playoff takımının 1. oyuncusu olacak seviyede bir isim değil. Wendell Carter Jr. ve Lauri Markkanen, geçtiğimiz yıl onlardan beklenen performansın uzağında kaldılar. Coby White heyecan verici bir potansiyel olsa da takıma tek başına seviye atlatması pek mümkün değil. Otto Porter Jr.’a yıllık 28.5 milyon dolar ödeyen Bulls’un draftta 4. sıradan seçtikleri Patrick Williams’ın en azından şu an için aradıkları isim olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
24) Charlotte Hornets
Gordon Hayward’a verdikleri 4 yıl 120 milyon dolarlık kontrat, transfer döneminin en çok eleştirilen hamlelerinden birisi oldu. Son yıllarda yaşadığı sakatlık sorunlarından sonra 30 yaşındaki oyuncunun tekrar All-Star formuna dönmesinin çok zor olduğu düşünülünce ücret anlamında fazla para verdikleri ortada. Buna rağmen geçen sene sağlıklı olduğu anlarda Celtics’te fena bir görüntü çizmeyen Hayward, muhakkak Hornets’in yarı saha hücumunun daha işlevsel haline gelmesini sağlayacaktır. Hornets’in draftın üçüncü sırasında seçerek kadrosuna kattığı LaMelo Ball, hazırlık maçlarında yaptığı asistlerle göz doldursa da şut yüzdesinin yeterli seviyede olmadığı da ortadaydı. PJ Washington ve Devonte’ Graham gibi parçalara sahip olan Hornets, yukarıdaki eklemelerle daha iyi bir kadro haline gelse de hala doğu konferansında rekabetçi olabilecek seviyede bir takım değil.
23) Minnesota Timberwolves
Yeni sezona girerken performansını kestirmesi en zor takımlardan bir tanesi de Minnesota Timberwovles. Draftın 1. sırasından Anthony Edwards’ı kadrosuna katan Timberwolves, takımın eski oyun kurucusu Ricky Rubio’yu da geriye getirdi. Geçen sezonun takas döneminde D’Angelo Russell’ı kadrosuna ekleyen Minnesota ekibi, henüz yıldız oyun kurucuyu sahada Karl Anthony-Towns’la beraber oynarken görme şansını da sahip olmadı. Bu şekilde isimlere bakınca Timberwolves’un önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyleyebilirsiniz ancak özellikle savunma tarafında ve kanat rotasyonunda bu takımın ciddi zaaflarının bulunduğu da gözden kaçmayacak bir gerçek. Bu zaaflar güçlü batı konferansında bulundukları gerçeğiyle de birleşince Minnesota ekibinin playoff umutları iyice azalıyor.
22) Orlando Magic
Orlando Magic, yıllardır NBA’in en ortalama takımlarından bir tanesi ve bu performans yıllardır zayıf doğu konferansında playoff yapmaları için yeterli oluyor. Geride bıraktığımız konferanstaki rakiplerinin neredeyse hepsi belirli ölçüde gelişim gösterdi. Ancak takımın en önemli isimlerinden Johnathan Isaac’in Orlando Fanusunda sakatlanarak 2020-21 sezonunu kapatması ve DJ Augustin gibi önemli bir ismin takımdan ayrılmasıyla birlikte Magic’in kan kaybettiğini söylemek çok yanlış olmaz. Drafttan Cole Anthony ve Chemu Okeke gibi isimleri kadroya kattılar ancak elimizde Magic’in geçen seneden daha iyi olduğunu düşünmemizi sağlayacak fazla bir done yok.