By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bugünlerde Avrupa’daki genç oyuncular arasından bir ismin çok fazla sivrildiğini görüyoruz. Bunun haklı sebeplerine değinmek adına da sezonun bu dönemine kadar Basketbol Süper Ligi’nin bireysel olarak tek hakimi konumunda olan Alperen Şengün’le ilgili bazı teknik ve karakteristik gözlemler ortaya sunmak adına sizlerleyiz.
25 Temmuz 2002, Giresun doğumlu olan Alperen’i sıklıkla duymaya başladığımız ilk dönemler 2018’deki 17 Yaş Altı Dünya Şampiyonası ve Türkiye’nin finale çıktığı 2019’daki 18 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası olarak kayıtlara geçse de şimdilerde ününe ün katma yolunda önemli adımlar atan bir oyuncu konumunda.
Henüz 18 yaşında olan genç isim, Beşiktaş‘ın ligde iyi gittiği yahut kötü gittiği dönemler fark etmeksizin seyircilerin takıma ilişkin olumlu izlenimler edinmesine önayak oldu.
Oynadığı 13 maçta şu ana kadarki istatistikleri ortalama 28 dakikada 20.1 sayı – 10.2 ribaund – 1.6 asist – 1.4 blok – 1.6 top çalma olarak sıralanan Şengün ligde bıraktığı izlerle ESPN’in draft uzmanlarından Jonathan Givony’nin de elbette dikkatini çekti.
Givony, Alperen için yazdığı analiz yazısında onun NBA Drafti’nde ilk turdan seçilmek açısından önemli bir aday olduğuna değinirken aslında onun hakkında nelerden emin olup nelerden endişe etmemiz gerektiği konusunda kendisine aynen katıldığım bir rapor çıkardı.
Eurohoops Fırın’ın bu içeriğini Givony’nin analizlerine teknik eklemeler ve oyuncunun karakteristiğiyle ilgili güçlendirmeler yapılacak bir profil yazısı olarak değerlendirebilirsiniz. Şimdi, müsaadenizle geçtiğimiz haftalarda A Milli Takım’la da maçlara çıkan bu heyecan verici uzuna ilişkin izlenimlerimi aktarayım.
Giresun’dan Bandırma’ya
Girişte öncelik olarak belirtmek gerekir: Bandırma’nın geleceğin yıldızlarını memleketin dört bir yanından cımbızlama ağı olmasa belki bugün Beşiktaş ve Milli Takım adına gelecek adına umutla söz ediyor olmazdık. Bazı oyuncuların bu organizasyonla ilgili dile getirdiği şikayetçi ifadeleri bir kenara bırakırsak 12 yaşındaki Alperen’i Giresun’dan Bandırma’ya getirip bugün karşımızdaki oyuncu haline getiren bütün organizasyona, altyapı sisteminin en önemli aktörlerinden Ahmet Gürgen’e, Alperen ve diğer Bandırma gençlerine şans tanımış herkese tek tek teşekkür etmek lazım.
Bandırma’da bulunduğu süreç aslında Alperen’in bütün insani ve sporculuk hayatlarındaki en büyük gelişme sürecini kapsıyor. Bu sebeple de şimdi karşımızda duran dev aslında o 5-6 senelik sürecin herhangi bir meyvesi gibi de görülebilir.
A takımda düzenli süreler almaya başladığı 2019-2020 sezonunu göz önüne getirecek olursak ligde ve FIBA Şampiyonlar Ligi’nde zaman zaman ön plana çıkan performansları ancak şimdiki halinin bir habercisi konumundaydı.
Dağılmasının üzerinden çok da zaman geçmemiş o Bandırma takıımını bir hatırlayacak olursak Alperen Şengün’ün şimdiki kadar görünür olmasının önünde duran Emanuel Terry gibi bir gerçek vardı. Öte yandan Süper Lig’deki ilk sezonunda ve 17 yaşında bir oyuncu olarak da aslında kendisini çekebileceği kadar yukarıya çekti. Fazlasını beklemek de ona büyük insafsızlık etmek olurdu.
Hatta henüz 18 yaşındaki oyuncu için bunun tartışmasını yapıyor olmak bile bir insafsızlıktır belki ancak Beşiktaş’ta nasıl oldu da bu denli öne çıktı, onu anlatabilmek için bu konuyu açtım.
Yükselişte Yeni Perde: Beşiktaş
2020-2021 sezonu Türkiye basketbolu açısından hüzünlü bir çöküş hikayesinin ardından küllerin yeniden toparlanmasıyla başka bir organizasyonun çok mu çok uzun süren uykusundan uyanışını temsil ediyor. Şu an görünen tam anlamıyla budur.
Bandırma Basketbol İhtisas Kulübü’nün faaliyetlerini sonlandırarak Basketbol Süper Ligi sahnesinden sonsuza dek çekilmesinin ardından o muhteşem altyapı havuzunun A takıma çıkardığı pek çok meyvesi düştü. Bu meyveleri taze taze toplayacak yeni birilerinden hiç söz edilmeyen bir dönemde Beşiktaş müthiş seri bir hamleyle Bandırma’nın oyuncularının büyük çoğunluğuyla anlaştı.
Bu hamleler, şu an Beşiktaş basketbolunun başında bulunan Ahmet Kandemir’in ifade ettiği gibi gelecek 10 yıla ambargo koymalarını mı sağlayacağı yoksa Kara Kartallar orta düzeyde geleceğe dönük bir yetiştirme kurumu olarak bir kültür oluşturup mu devam etmesi anlamına geliyor? Şu aşamada herhangi bir öngörü girişimi ölü hayalden ibarettir.
İlkten yabancı transferlerinde yapılan çok kötü seçimler takımın önünü feci kesse de yanlışlardan erken dönmeyi bilen Beşiktaş basketbol aklı, şu anda takımın playoff potasına girecek şekilde seri galibiyetler almasını sağladı. Bu dönemde tabii Alperen’in ekim ve kasım aylarında sergilediği insan üstü performansları belki de James Blackmon’ınkilerle birlikte en büyük pay sahibiydi.
Bu performansları onu aralık ayının başlarındaki 2022 Avrupa Şampiyonası Elemeleri maçlarında Orhun Ene tarafından seçilen A Milli Takım kadrosuna dahil etti ve bu süreçte onu Shane Larkin gibi süper yıldız statüsünde bir kısayla birlikte izleme şansını da elde etmiş olduk.
Milli takımın uzun yıllardır nasıl bir uzun oyuncu sorunu yaşadığına yakından tanık olan basketbolseverler için Alperen Şengün’ün bu yükselişi herhalde çok daha değerli oldu. Takım arkadaşı Şehmus Hazer’in veya herhangi bir genç oyuncunun ligde böyle izler bıraktığını hayal ettiğimiz bir ortamda dahi Alperen’in çıkışı, onun ülke basketbolu açısından umut bağlanan hemen herkesten çok daha değerli bir figür olduğunu ifade eden gerçekliklerden birisiydi.
Burada tabii ki de 2019 yılındaki 18 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’ndaki performanslarıyla ismini duyurup Bandırma BK formasıyla sergilediği göze çarpan oyunun da etkisi mevcuttur.
Kendisiyle aynı pozisyonda oynuyor olup yine Türkiye basketbolunun ürünleri olan bazı oyuncuların şimdiki hallerini gördükçe Alperen’in sahaya bu kadar olgun bir karakter koyuyor olması cidden maç esnasında Beşiktaş’ın acayip işine geliyor. Fiziksel olarak bakıldığında belki sahanın en iyi görünen, en atletik, en karizmatik oyuncusu olmayabilir fakat 2,05 ve 2,08 aralığında kayıtlarda yer bulan boyu ve kuvvetli yapısıyla Beşiktaş’ta galibiyetlerde en büyük paydaş olmayı başarmış bir oyuncudan söz ediyoruz.
Pota altını bu kadar abluka altına alan şahısları izlemek ciddi manada çok farklı ve sıkıcı hale gelmiyorsa çoğunlukla keyifli deneyimler oluyor. Ki, Alperen Şengün’ü izlerken hele ki kariyerinin şu evresinde sıkılmanın mümkünatı yok desek yeridir. Önünde gerçekten çok uzun bir kariyer var ve genç oyuncu sevicilik yapmadan onu değerlendirmek de hele Beşiktaş kadrosundayken çok ama çok zorlaşıyor. Açıkçası kendi adıma konuşmak gerekirse kariyer basamaklarını nasıl atlayacağını ve bundan hiç değilse 4-5 yıl sonra nasıl bir konumda olacağını müthiş merak edenlerden biriyim. Merak ettiğimiz bütün bu süreci takip ederek, izleyerek ve deneyimleyerek göreceğiz.