By Kerry Miller, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 7 Kasım 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Son yıllardaki bazı NBA Draftları yetenek bakımından o kadar zengindi ki draftların nasıl sıralanması gerektiğine dair düşünce egzersizleri yapmak gayet keyifli oluyor. Ancak yetenek açısından zayıf olan bazı draftlar için bunu söylemek pek de mümkün değil.
Bir draft sınıfını değerlendirebilmek için kullanabileceğimiz tek bir data yok. Bu yüzden son 20 yılın en kötü draft sınıflarını sıralayacağımız bu yazıda draft sınıfındaki oyuncuların win shares istatistiklerini ve All-Star seçilme sayılarını dikkate almaya karar verdik.
Genel anlamda baktığımız zaman draftları değerlendirirken çıkan en iyi oyuncular kadar sınıfın ne kadar derin olduğu da önemli. Eğer bir draft sınıfında 1 tane Hall of Fame seviyesinde oyuncu varsa ancak geriye kalanı çok da değerli parçalar değilse bu o senenin kötü bir draft sınıfı olduğu anlamına geliyor. Ya da tam tersi durumda Hall of Fame seviyesinde yetenek yoksa ancak 50 win shares civarında bir çok oyuncu barındırıyorsa bu sınıfı kötü olarak etiketlemek çok doğru olmaz.
Mansiyon Ödülü: 2016 Draft Sınıfı
2016 sınıfı için umudu tamamen kesmek doğru olmaz ancak ilk göstergelerin çok da iyi olmadığını söylemek gerekiyor. Birinci sıradan seçilen Ben Simmons ayağından yaşadığı sakatlık sebebiyle ilk sezonun tamamını kaçırmıştı ancak geride Bıraktığımız sezonda All-NBA seçilmeyi başardı. 27. sıradan seçilen Pascal Siakam da geçen sene aynı başarıyı gösterdi.
İkinci ve 11. sıralardan seçilen Brandon Ingram ve Domantas Sabonis kariyerlerine yavaş başlasalar da All-Star seçilmeyi başardılar. Yedinci sıradan seçilen Jamal Murray de Orlando da ne kadar büyük bir yetenek olduğunu herkese gösterdi.
Ancak sorun şu ki bir sonraki sene senenin Draft sınıfı 1. (Markelle Fultz) 4. (Josj Jackson) 8. (Frank Ntilikina) 9. (Dennis Smith Jr.) ve 11. sıra (Malik Monk) seçimlerinden hiçbir katkı ağlamasına rağmen toplam Win Shares istatistiğinde çok yakın bir değere sahip. 2016 sınıfının sekiz oyuncusu iyi performanslar gösterse de sınıfın kalanı pek de başarılı olamadı.
Bu sınıftaki 60 oyuncudan 12’si şu ana kadarki kariyerlerinde 500 dakika barajını aşamadılar. Geriye kalan isimlerden beş tanesi bu barajı aşsa da Win Shares istatistiğinde “0” değerini geçemedi. Henüz draftın üzerinden sadece dört sene geçtiği için bu sınıftaki oyuncuların bu algıyı değiştirmek için hala zamanı var. Ancak şu anki halleri ile son 25 senenin en kötü sınıflarından biri göze çarpıyorlar.
7. 2004 Draft Sınıfı
İlk Beş Seçim: Dwight Howard, Emeka Okafor, Ben Gordon, Shaun Livingston, Devin Harris
Bu grupta fiyasko bir seçim olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu beş oyuncunun hepsi ligde en az on sezon oynadı. Dwight Howard, karakteri ile alakalı tüm soru işaretlerini rağmen son 20 yılın en iyi pivotlarından bir tanesiydi. Ancak bu gruptaki oyuncuların neredeyse hepsi kariyerleri boyunca rol oyuncuları olarak görev aldılar. Howard kariyeri boyunca sekiz kere all-star seçilse de bu grubun içindeki diğer oyunculardan hiçbiri seçildikleri yerin hakkını veremedi.
Lotaryanın Kalanı
Yedinci sıradan seçilen Luol Deng, ikinci ve beşinci sıra arasından seçilen oyuncuların neredeyse hepsinden daha değerliydi. Dokuzuncu sıradan seçilen Andrea Igoudala da draftın en değerli seçimlerinden bir tanesiydi.
Dikkat Çeken Diğer Seçimler
Bu sınıfın en iyi 11 oyuncusundan yedisi lotaryanın dışından seçildi. 15. sıra seçimi Al Jefferson, 43. srıa seçimi Trevor Ariza ve 26. sıra seçimi Kevin Martin, kariyerleri boyunca hiç All-Star seçilmese de önemli oyunculardı. Bu drafttan toplam 13 All-Star seçimi çıktığını söylemek gerekiyor. Bu seçimlerden 8 tanesinin Howard’a ait olduğu düşünülünce draft sınıfının zayıflığı bir kez daha gözler önüne seriliyor.
6. 2014 Draft Sınıfı
İlk Beş Seçim: Andrew Wiggins, Jabari Parker, Joel Embiid, Aaron Gordon, Dante Exum
Joel Embiid, sağlıklı olduğu dönemlerde muhteşem bir performans sergiledi. Şu ana kadar 3 kez All-Star seçilen oyuncu, 2017-18 ve 2018-19 sezonlarında MVP oylamalarında da oy almayı başarmıştı. Ancak Embiid, seçildiği sezondan beri sezon başına ortalama 35 maçta bile forma giyemedi. Bu yüzden 22.8’lik win shares değeri onun değerini tam olarak göstermiyor. Buna rağmen kariyeri boyunca oynadığı 209 maçta elde ettiği Win Shares değeri, bu draft sınıfındaki diğer bütün oyuncuları geride bırakmak için yeterli.
Andrew Wiggins, çok yüklü kontrata sahip bir skorer. Ancak onun etrafına şampiyonıluk için mücadele edecek bir takım kurabileceğiniz bir oyuncu olmadığı ortada. Aaron Gordon, ligin en iyi smaçcıılarından bir tanesi ve iyi de bir savunmacı ancak büyük olasılıkla ligin en iyi 100 oyuncusu arasına onu almazsınız. Jabari Parker, kariyeri boyunca Embiid’den daha fazla sakatlandı ve Dante Exum da beklentileri karşılamak konusunda pek başarılı olamadı.
Lotaryanın Kalanı
6 ve 14. sıralar arasında da işler daha iyiye gitmiyor. Marcus Smart, Julius Randle, Elfrid Payton, Doug McDermott, Dario Saric, Zach LaVine ve T..J. Warren, kariyerleri boyunca hiç All-Star seçilmese de bu isimlerin hepsi 12.0 ile 20.7 arasında win shares değerlerine sahipler. 8. sıradan seçilen Nik Stauskas, bu grubun en etkisiz oyuncusu olsa da kariyeri boyunca 2000’den fazla sayı üretmeyi başardı.
Dikkat Çeken Diğer Seçimler
Bu draft sınıfını listemizin ilk 5 sırasının dışında tutan esas isim ise 41. sıradan seçilen Nikola Jokic ve 25. sıradan seçilen Clint Capela. Jokic, günümüzde modern basketbolun en iyi pivotlarından birisi haline geldi ve geride bıraktığımız 2 sezonda hem All-Star hem de All-NBA seçilmeyi başardı.
Ancak geride bıraktığımız 6 yıllık sürede Jokic ve Embiid dışında bu draft sınıfından All-Star seçilmeyi başaran başka isim bulunmuyor.