By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de son yıllarda oyuncuların iyice güçlenmesiyle birlikte eskisine göre çok daha fazla yıldızın takım değiştirmek için takasını istediğini ve yönetimlerini elini zorladığını görüyoruz.
Eskiden bir oyuncunun istediği bir takıma gidebilmesi için serbest oyuncu pazarını beklemekten başka bir çaresi yoktu. Çok ekstra durumlarda takasını isteyerek istediği takıma giden oyuncular olsa bile genellikle takasların ne şekilde gerçekleşeceği takımların tasarrufundaydı.
Son yıllar içerisinde Kawhi Leonard, Anthony Davis gibi ligin en büyük yıldızlarının takasını isteyerek takım değiştirdiğini gördük. Bu iki yıldızın takım değiştirmesi ve gittikleri takımdaki ilk sezonlarında şampiyonluk sevinci yaşamaları, oyuncuların isteklerinin ligin kaderini ne ölçüde değiştirebileceğinin en büyük göstergesi.
Geride bıraktığımız transfer döneminde de Russell Westbrook ve James Harden, Houston Rockets’tan takasını istemişti. Rockets, Russell Westbrook’un isteğini gerçekleştirip yıldız oyuncuyu Washington Wizards’a yolladı fakat Houston ekibi Harden’ı takımdan yollama konusunda o kadar da istekli davranmıyor. Ancak buna rağmen yıldız oyuncunun önümüzdeki dönemde öyle ya da böyle takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Biz de önümüzdeki dönemde lig genelinde takasını isteyerek takımından ayrılabilecek oyuncuları sizler için derledik:
Bradley Beal
Transfer döneminde John Wall’u Houston Rockets’a yollayarak kadrosuna Russell Westbrook’u katan Washington Wizards’ta sezon başlarken playoff umutları yeşermişti. Ancak Wizards, sezona oynadığı 8 maçın sadece 2’sini kazanarak girdi ve bu umutların hızlıca solmaya başladığını söyleyebiliriz.
Alınan kötü sonuçların yanı sıra bu yenilgilerin geliş şekli de Bradley Beal için hayal kırıklığı yaratacak şekildeydi. Wizards’ın Sixers’a kaybettiği son karşılaşmada 60 sayıyla oynayan Beal, geçen sezonu akıllara getiren bir performans koydu. Geçen sezon da ligin en iyi bireysel performanslardan birisini gösteren Beal, takımının başarısız sonuçları nedeniyle ne All-Star seçilebilmiş ne de playofflarda mücadele edebilme şansı yakalamıştı.
Beal, daha önce defalarca Wizards’tan ayrılmak istemediğini ve kariyerine mümkün olduğunca burada devam etmek istediğini dile getirmişti. Ancak şu andaki Wizards kadrosunda her şey çok yolunda gitse bile Washington ekibinin gidebileceği en uç nokta play-in turu ve şanslarının da yaver gitmesi durumunda playoff ilk turu gibi gözüküyor.
Bunun Beal kalibresindeki bir oyuncuyu uzun vadede tatmin edecek bir senaryo olduğunu düşünmüyoruz. Ki bu senaryonun bile gerçekleşmesi en azından şu ana kadar gösterdikleri performansla çok da mümkün gözükmüyor. Wizards tarafından bakınca eldeki kadroda ısrar etmek ne kadar mantıklı onu da tartışmak lazım. Eğer Washington ekibi, Beal’ı genç parçalar ve draft hakları karşılığında takaslayabileceği bir fırsat bulursa bunu hayata geçirerek yeniden yapılanma yoluna girmesi onlar için en mantıklı seçenek olabilir.
Aaron Gordon
Aaron Gordon’ın Orlando Magic’in kalabalık uzun rotasyonu sebebiyle doğal pozisyonunda çok süre alamadığı ortada. Gordon’ın oyun kurma yeteneklerinden Magic fazla yararlanmadı ve daha fazla skorer olarak kullanmaya çalıştı. Doğru şartlar içerisinde 2014 Draftının dört numarası All-Star seviyesine çıkabilir.
Gordon’ın ismi takas döneminde de birçok dedikoduda yer almıştı. Orlando Magic, bu sezona beklentilerin üzerinde bir başlangıç yapsa da özellikle Fultz’un yaşadığı sakatlıkla birlikte senenin geri kalanında çok iddialı olacaklarını söylemek pek doğru olmaz. Yıllardır bir türlü kendi doğal pozisyonunda şans bulamayan Gordon’ın sabrı taşar ve takasını isterse bu kimse için şaşırtıcı olmaz. Gordon, takas olacağı takımda doğru ortamı bulması durumunda katılacağı takım için çok önemli bir ekleme olabilir.
Bazıları 25 yaşındaki oyuncunun hala oyun kimliğini bulamadığını düşünüyor. Gordon, tamamlayıcı bir skorer, top dağıtıcı ve ribaundçu olarak takımına katkı verebilir. Ancak bu alanların hiçbirisinde elit seviyede olduğunu söyleyemeyiz. Gordon’ın şut üretiminin elit seviyenin altında olduğunu ortada ancak genç isim savunmadaki çok yönlülüğüyle bu açığını kapatıyor.