By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague ve ING Basketbol Süper Ligi’nde mücadelesini sürdüren Anadolu Efes, 13 Ocak Çarşamba günü itibarıyla Bosna Hersek vatandaşı basketbolcu Dzanan Musa’yı 2 buçuk yıllığına kadrosuna kattığını duyurdu.
21 yaşındaki oyuncu daha önceden Cedevita Zagreb formasıyla EuroLeague serüvenine atılmış ve çok genç yaşta kendisini Avrupa’ya tanıtma yolunda önemli adımlar atmıştı. Hırvat ekibinde geçirdiği 3 buçuk sezonluk sürecin ardından 2018 NBA Drafti’nde Brooklyn Nets tarafından birinci tur 29. sıradan seçilen 1999 doğumlu Musa, 2 sezon boyunca NBA’de boy gösterdi.
Bu zaman diliminde 49’u normal sezon, 5’i playoff olmak üzere 54 maça çıkan Dzanan Musa normal sezonda yer aldığı karşılaşmalarda 4.3 sayı – 1.9 ribaund ortalamasıyla mücadele etti.
Son olarak Nets tarafından Detroit Pistons‘a takaslanıp geçtiğimiz aralık ayında oradan da serbest bırakıldı. Bir dönem için Avrupa’nın en iyi genç oyuncularından birisi olarak görülüyordu ancak kariyerini ve oyununu EuroLeague’de üst düzeye taşımayı tercih etmedi.
Menajeri Misko Raznatovic ise geçtiğimiz günlerde Musa’nın Avrupa’ya döneceğini Twitter hesabından duyurdu. Bu gelişmenin ardından birçok asılsız haber çıktı ancak eninde sonunda Dzanan Musa resmen bir Anadolu Efes oyuncusu oldu.
Eurohoops Fırın olarak biz ise çift maç haftasından 2 galibiyet çıkarmayı başaran Efes‘te bu transferin nasıl bir etki yaratacağını değerlendirmeye karar verdik.
2015-2018: Ateşini Yolla Bana
Saraybosna’dan ayrılığı 2014’ün Aralık ayına tekabül eden 15 yaşındaki Musa, 2015-16 sezonu itibarıyla EuroLeague’de mücadele edecek olan Cedevita Zagreb’in profesyonel kadrosuna katılarak Avrupa’nın en büyük organizasyonuna büyük ses getirecek bir giriş yaptı.
15 Ekim 2015 tarihinde ilk EuroLeague maçına 15. yaşının 160. gününde çıktı ve organizasyonda süre alan en genç 9. oyuncu oldu. Şu anda ise bu listenin 10. sırasında yer alıyor.
2015-16 takviminde 10 normal sezon maçına çıkıp 2.7 sayı – 1.3 ribaund ortalamalarıyla mücadele eden Musa’nın adı altyapı düzeyindeki milli takım başarılarından ötürü çok sık anılıyordu. Yani halihazırda epey göz önünde olan biriydi.
O kadar genç yaşında A Milli Takım’da forma giyiyor olmasının bazı olumsuz getirileri olmadı değil. 2017 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde takım arkadaşı Mirza Teletovic’le yaşadıkları gerginlik o dönem dikkatleri çokça üzerinde toplamıştı.
Henüz olgunlaşma evresini tamamlamadığı dönemlerdi, belki halen o dönemi tamamlayamamıştır veya tamamlayamayacaktır… Bunlar hakkında tahminler yapmak çok mantık çerçevesinde işler değil ancak Dzanan Musa’nın duygusal bir kişilik olduğunu belirtmek ve bu açıdan da transferin belli başlı riskleri bünyesinde barındırabileceğinin altını çizmek lazım.
Bütün bunları bir kenara bırakacak olursak Cedevita ve o süreçteki milli takım maceralarında seyretme şansı bulduğumuz Dzanan hakikaten gümbür gümbür geldiğinin sinyallerini veren bir Musa’ydı. 2015-2017 aralığında adının çokça Fenerbahçe‘yle anılması Avrupa basketbolu çevrelerini potansiyel bir Zeljko Obradovic – Dzanan Musa birlikteliği hayaliyle yandırıp tutuşturuyordu adeta.
Muhtemelen öyle bir birlikteliğin ufukta ihtimali en azından önümüzdeki birkaç yıl çok yüksek olmadığı için artık buna kafa yormanın pek manası olduğunu da söyleyemeyiz fakat o dönem o duygusal – alıngan çocuğun Obradovic‘le çalışmış olduğu bir senaryoyu düşününce açıkçası o dönem böyle bir birlikteliğin gerçekleşmemiş olması aslında hayırlı bile olmuş olabilir. Oyun karakteri veya insani olarak gelişimine büyük katkı da sağlayabilirdi, bir yerde çelişkiye düşmeden bu varsayımların içinden çıkmak imkansız.
Musa’nın sıcakkanlı bir karakter olduğunu ve Obradovic’in de aynı türden bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Misalen Bogdan Bogdanovic veya Tarık Biberovic gibi belli ölçüde soğukkanlı gözüken isimlerin onunla çalışması Musa’ya nazaran çok daha rahat gözükürdü. Bu sebeple Ergin Ataman veya Igor Kokoskov türünden, daha sakin ve ona dilediği özgürlüğü tanıyabilecek yapıya sahip isimlerle çalışmak Dzanan’ın kariyerini üst seviyeye taşıması için belki de en doğrusudur. Çünkü o dönemlerde koçunun “meydan okumasına” çok açık bir oyuncu izlenimi vermiyordu.
Cedevita’daki son sezonu olan 2017-18’de Adriyatik Ligi ve EuroCup’taki istatistikleriyle de 18 yaşındaki bir oyuncu için çok büyük vaatlerde bulunan performansları mevcuttu. O sezonu ligde 12.6 sayı – 3.3 ribaund – 1.6 asist – 1.1 top çalma – 1.4 top kaybı ortalamalarıyla geçirmişti.
Kabul etmek gerekir ki, geleneklerinin aksine çok üst düzey bir basketbol organizasyonu olmasa da ABA Liga, genç oyuncuların gelişimi açısından hâlâ büyük bir fabrika işlevi görüyor. Tabii, süre alan ve belli başlı yeteneklerini iyi çalışmayla süsleyen her oyuncu her yerde başarılı olur.
Az önceki saha içi özgürlüğü, sıcakkanlılık gibi meselelere yeniden dönecek olursak; aynı dönemde kıtada boy gösteren ve kendisi gibi duygusal bir yapıya sahip olmasıyla Musa’ya benzer diğer genç yıldız Luka Doncic’in doğru ellerde büyütülerek bugün nerelere geldiğini çok açık görebiliyoruz. Dzanan Musa kendini o özgürlüğü ve psikolojik rahatlığı yakalayamadığı hiçbir yere ait hissedemez.
2018-2020: Aidiyet
Ait hissetmek mevzubahis olduğu zaman da onun NBA’de geçirdiği 2 yıllık süreç akıllara geliyor ve hem oyunu hem de kariyerinin ilerleyişi bakımından oraya ne kadar aidiyet hissettiğini sorgulama gereksinimi doğuyor.
Kimi oyuncuların NBA’de kariyerlerine belli bir seviyeye eriştikten sonra adım atmaları yahut hiç atmamaları çok daha pozitif hikayeler oluşturmalarını sağlayabiliyor. Geçen 2 yıl da Dzanan için bu noktada bir düşünüp sorgulanması gereken bir gerçeklik olarak gözüküyor. Belki de Efes‘te Avrupa’nın en üst düzeyinin tozunu en üst düzeyde yutarak gelişimini tamamlaması onun itibarını çok daha iyi etkiler.
Brooklyn’de elbette Cedevita ve Bosna Hersek’in alt yaş takımlarında parladığı görüntüden çok uzakta bir görüntüdeydi ve NBA’de bu durumun bir sürdürülebilirliği kesinlikle yoktu. Çünkü olduğu oyuncudan çok farklı bir şey olması gerekiyordu ve her zaman daha azına razı olması gerekiyordu. EuroLeague’de kendilerini iyice kabul ettiren Doncic ve en son Deni Avdija’nın bugün NBA’de kendilerinden en beklenen şekilde muameleyi gördüklerinin farkındayız.
Musa’nın durumuna baktığınızda ise 2015-16’daki macerasının ardından neredeyse 1-2 sene boyunca ismini çok az duyduğumuz, göz önünde olacağı bir organizasyonda çalışmayan bir Musa’dan söz ediyoruz. Üstelik kasıp kavurdu dediğimiz Cedevita döneminden bahsederken bunu söylüyoruz. NBA döneminin de çok bir farkı olduğunu iddia etmek mümkün değil.
Neyse ki çok geç olmadan gerekeni yaptı ve yeniden G-League köşelerinde gençliğini harap etmeden dünya basketbolunun en yoğun adresine geri döndü. Artık yepyeni bir macera bekliyor onu. Fiziksel olarak “görünüşe göre” daha gelişmiş bir isim olarak dönüyor.
Dönüş yaptığı organizasyonda yer alacağı takım ise EuroLeague’in bir süpergücü ve orada şu anda ona uygun bir ortamın olup olmadığı da apayrı bir tartışma konusu olacak.
2021: Musa, Efes’in İhtiyaçlarına Cevap mı?
Bugüne kadar tanıdığımız Dzanan Musa bir 2 numara için sıradışı gözükebilecek fiziğe sahip, 3 numara için yine daha ideal gibi fakat 3-4 numaralar için güçsüz görünebilecek bir oyuncuydu. Ancak sahip olduğu yetenek ve özgüven onu bu konuda hep çok büyük bir potansiyel olarak karşımıza çıkardı.
Hücumda gününde olduğu zaman çarkları durmaksızın dönen bir makine timsali olabilir. Hak ettiği değeri görürse sürekli gününde olur. Uzun zamandır beni en çok etkileyen şey soluna giderek de, hatta baskın olarak soluna doğru hücum ederek de harika işler yapabiliyor olmasıydı. Ters eline bu kadar hakim olan ve üzerine giden oyuncular savunulması her şekilde çok zor isimler oluyorlar.
Ergin Ataman onu sahaya sürdüğü zaman fizikli beşlerde eğer topu da ona emanet ederse çok büyük verim alabilir. Vasilije Micic gibi fizikli bir guardla Musa’nın birlikteliği nasıl şekillenecek, bu da çok merak konusu. Aslında tam olarak Shane Larkin, Krunoslav Simon ve Micic gibi topu yönlendiren 3 yaratıcı oyuncunun bulunduğu ve onlara destek olarak Rodrigue Beaubois’nın düzenin çok büyük bir işler parçası olduğu ortamda Dzanan Musa transferinin riskler barındırdığından söz etmek mümkün.
Fakat anlaşmanın uzun süreli bir birlikteliğin kapılarını açtığından bahsedecek olursak bu işin aslında onu başka bir yerlere kaptırmamak, geleceğin Efes‘inde söz sahibi yapmak hamlesi olduğunu da düşünerek daha sağlıklı çıkarımlar yapabiliriz. O yüzden bu sezon odaklı mı yoksa bu sezon bitince sözleşmesinde kalacak olan 2 sezona odaklı mı konuşmamız gerektiği konusunda kafalar karışık.
Top elinde olduğu zaman izolasyon oyunlarında kendine şut yaratma becerisi ne kadar yüksekse o kadar da iyi bir ikili oyun yöneticisi. 2.06’lık bir oyuncunun ikili oyunlarda yöneten şahıs olması çok alışılageldik bir şey olmadığı gibi Anadolu Efes‘in hücum kurgusunun çok önemli bir parçası olan bu oyunlara yeni bir soluk getirerek Ergin Hoca’yı mutlu edebilecek bir gelişme. Şu anda Efes‘in böyle bir ihtiyacı olmasa da Musa transferi, sonsuza kadar Simon’a veya Micic’e top teslim edemeyeceklerine göre potansiyel ihtiyaçlarına çok ciddi bir cevap konumunda.
Bu sezon özelinde konuşacak olursak rotasyonda 4 tane top yönlendirici -haydi, Beaubois’yla beraber 5 olsun- bulunmasının kağıt üzerinde kimseye bir zararı yok. Aksine bu kadar fazla topla yaratabilecek isme sahip olmak mükemmel bir şey ancak Dzanan Musa’nın kariyerinde artık bazı ayrıcalıklara hitap etmek isteyeceği de çok açık. Açıkçası öyle şut yaratabilen, driplingin ortasında öyle arkadaşlarını görüp ani kararla topu aktarabilen, öyle uzun besleyebilen potansiyelli bir oyuncu da elbette bazı özgürlükler isteyecektir ve bunun için de çok doğru bir koçla çalışacak. Soru şu: Efes‘in mevcut kadro yapılanması Musa’yı parlatmak adına ne kadar doğru?
Bu sebeple de 3. sezonunda oturmuş bir düzenle ligde yükselişini sürdüren Anadolu Efes‘te dışarıdan gelmiş, istekli bir oyuncunun şimdiye kadar neredeyse hiç bozulmamış takım içi dengeleri nasıl değiştirebileceği de haliyle merak uyandıran bir soru işareti oldu. Yoksa Musa’nın oyununda çok büyük defolar olduğundan değil, karakteristik olarak takıma nasıl etki edeceği konusunda soru işaretleri oluştuğundan dolayı bu şekilde öne sürebileceğimiz bazı endişeler söz konusu. Elbette bunlar yalnızca önümüzdeki birkaç ayı kapsayacak ve etkisini de sadece bu süreç üzerinde bırakacağını düşündüğüm endişeler.
İhtiyaçlara cevap mı başlığı altında ilerlerken, şu anda belki Efes‘in ribaund alamamak ya da kanatlardan ribaund katkısı alamamak gibi sorunları da yok ancak gelecek adına Musa’nın bu noktada da fark yaratabilecek bir isim olduğuna vurgu yapmak gerekir.
Cedevita Zagreb dönemlerinden gelen ve Brooklyn’de çıktığı maçlarda da dikkat çeken bir özelliği olarak ribaund bilinci yüksek, oyunu iyi gözlemleyen bir isim olduğunu söylemekten çekinmemek lazım. Rakip takım şutu kullanıp hücum aksiyonunu tamamladıktan sonra Bosnalı oyuncuyu ribaund bölgesine yüzünü dönmüş biçimde sık sık görmeniz kuvvetle muhtemeldir. Ribaund istatistikleri de şimdiye kadar gayet iyi görünüyordu.
Fiziksel olarak Cedevita Zagreb’de bulunduğu sezonlardan çok farklı bir noktada olduğunu da belirterek hâlâ çabukluğunu kaybetmeden gidebileceği bir yol olduğunu söylemek gerekir. Hücumda bu kadar potansiyelli bir oyuncu için savunma eforu bence yeterli. Mesela Larkin’in bu savunma performansları çok ekstra ve kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Musa’dan da böyle bir gelişim beklenebilir.
Yine fiziksel olarak 2-3 sene öncesinden farklı noktada olmasına rağmen onu zaman zaman 4 numaraya da kaydırabilecek bir gelişim kaydetmesini bekleyebiliriz kendisinden. Misalen, daha sık alçak posttan takımını yöneten bir Dzanan izlemek hiç fena olmazdı. Ancak bu da “temassız oynuyor, Alexey Shved’in İstanbul şubesi olacak” şeklinde düşünülmemeli.
Netice olarak Efes, duygusallığının yanında rekabeti de seven, gözünü budaktan sakınmayan bir oyuncu aldı eğer oyun karakterini biraz daha açmak gerekirse.
Topsuz oyunu göz önünde bulunduracak olursak hem hücumda hem de savunmada takipçiliği ve çabuk aksiyon alma durumu gözlerden kaçmıyor. Bu arada topsuz oynamayacak bir oyuncu olduğunu söylemek de Musa’ya haksızlık etmek olurdu zira NBA’de ve Hırvatistan’da süre aldığı dönemde belli ölçülerde bunu yapmak zorunda kaldı ve aldığı süreler, oyunun ona yıkılma derecesi gibi değişkenleri de göz önünde bulundurarak gayet de başarılı oldu. Zaten olay da şu tabloda nasıl bir dağıtım uygulanacağı, rollerin nasıl bölüşüleceği noktasında bitiyor.
Eğer ona pozisyon hazırlanıp Musa’yı sabitte bekleterek şutuna güvenmek istiyorsanız bunu yapmak da elbette kolay. Ancak onu belirli sınırlara çekerek asıl hikmetinden faydalanamamış ve etini sütünü iyice kullanamamış olursunuz, o ayrı.