By Utkan Şahin/ info@eurohoops.net
ING Basketbol Süper Ligi’nde sezonun ilk yarısını geçtiğimiz haftalarda geride bıraktık.
Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Türkiye’de de yerel lig, eski cazibesinden çok uzak. Ligdeki birçok takımın yaşadığı ekonomik problemlerin yanında corona virüsünün getirdiği etkiler de eklenince eski günlerinden uzakta olan bir lig çıktı.
Yine de ortada takdir edilmesi gereken birçok hikaye var ve Eurohoops Fırın da her sezon olduğu gibi bu yılda sezon ortası ödüllerini dağıtmaya karar verdi.
Elbette bu ödüller gelecek için bir tahmin değil, şu ana kadar gösterilen performansların sonucu. Dolayısıyla da sezonun devamında kararlarımız değişebilir.
Ayrıca her sene yaptığımız gibi bu sezon da ödülleri istatistiklerden daha çok takımlarının başarısında oynadıkları kritik roller üzerinden vermeyi tercih ettik.
Lafı daha fazla uzatmadan… Karşınızda ING Basketbol Süper Ligi’nde ilk yarının ödülleri:
Not: Ligin ilk 17 haftasında maçların en azından yarısında oynamayan oyuncuları ödüllerin dışarısında bıraktık.
En İyi Üçüncü Beş
- Tu Holloway (OGM Ormanspor) 17 maç 16.0 sayı, 3.2 ribaund, 6.6 asist, 17.7 EFF: Amerikalı guard, yine düşük bütçeli kadroyu sürükleyen oyuncu rolünün hakkını fazlasıyla veriyor. 2 yıl önce İstanbul BŞB’de çok iyi iş çıkartan Holloway, bu sezon ise Ankara’da Ormanspor’u sırtlıyor. Ankara ekibi için son 10 maç çok iyi geçmese de Holloway şu ana kadar sergilediği performansla takımının düşme hattının üstünde olmasını sağladı.
- Erick Green (Bahçeşehir Koleji) 14 maç 19.2 sayı, 2.8 ribaund, 2.8 asist 16.6 EFF: Erick Green kendinden bekleneni sahaya koymayı başardı. Yaz döneminde ligin sayı krallığı için büyük bir aday olarak gözüken Amerikalı guard, 17 maçın sonunda 19.2 sayı ortalamasıyla ilk 5’te yer almayı başardı. Skorer oyuncunun bu performansını istikrarlı bir şekilde sahaya koymaya başardığının altını çizmemiz gerekiyor. Evet, Bahçeşehir için sezon beklentilerin altında geçiyor ama bu sorun Green’den kaynaklanmıyor.
- Sam Dekker (Türk Telekom) 17 maç 15.6 sayı, 6.1 ribaund, 2.5 asist, 18.4 EFF: Yaz döneminin en iyi transferlerinden biri olarak gözüken Sam Dekker, beklentileri sahada da gösterdi. Türk Telekom beklendiği kadar iyi basketbol oynamasa da Dekker, Wiltjer’le birlikte ligin en iyi kanat rotasyonlarından biri olmayı başardı. Hücumda oldukça verimli gözüken Amerikalı yıldız, eğer bu performansını devam ettirirse gelecek sezon EuroLeague’e kapağı atabilir.
- Jan Vesely (Fenerbahçe Beko) 12 maç 11.0 sayı, 4.9 ribaund, 2.4 asist, 16.4 EFF: Jan Vesely‘in belki istatistikleri onun seviyesindeki bir oyuncu için çok etkileyici değil ama bu sezon çok açık bir şey var ki; o Fenerrbahçe’nin her şeyi! Sezon başında takımının yaşadığı buhrandan ayağa kaldıran Çek yıldız, ligde de sahada olduğu dakikalarda takımının hep en iyisi oldu. Hadi derler ya; bazen birisinin yokluğu daha çok şey ifade eder diye… Geçtiğimiz haftasonu oynanan Beşiktaş derbisinde de aynen öyle oldu. Maç sayısı ve istatistikleri sebebiyle onu 3. beşe aldık ama yıldız oyuncunun Fenerbahçe için önemi çok daha büyük.
- Gabi Olaseni (Büyükçekmece Basketbol) 17 maç 15.8 sayı, 8.4 ribaund, 0.7 asist, 20.2 EFF: Geçen sezon Bursaspor ile ilk kez Türkiye’ye gelen Olaseni, ikinci sezonunda bir üst perdeye çıkmayı başardı. Büyük Britanyalı uzun, aslında Bursa’da da iyiydi ama Büyükçekmece’de daha da dominant bir performans sergiledi ve 15.8 sayı, 8.4 ribaund ortalamalarıyla takımının en istikrarlı ismi oldu. Onun bu performansı da İstanbul ekibini beklenmedik bir şekilde playoff yarışına attı.
En İyi İkinci Beş
- Lorenzo Brown (Fenerbahçe Beko) 13 maç 14.1 sayı, 3.3 ribaund, 4.4 asist, 14.7 EFF: Lorenzo Brown’un Fenerbahçe kariyeri belki biraz sallantı da başladı ama ligde iyi bir Lorenzo izliyoruz. Yabancı sınırı sebebiyle dışarıda kaldığı maçlar dışında 13 karşılaşmada oynayan Brown, 14.1 sayı ortalamasıyla sarı-lacivertlilerin ligdeki en skorer oyuncusu olmayı başardı. De Colo’nun ligde çok az süre aldığını düşünürsek; Brown’un bu performansı Fenerbahçe adına önemliydi.
- Doğuş Özdemiroğlu (Darüşşafaka Tekfen) 16 maç 13.0 sayı, 3.4 ribaund, 3.5 asist, 12.0 EFF: Darüşşafaka‘nın resmi yüzü olan Doğuş, kariyerinin en iyi basketbolunu oynuyor. Yıllardır savunmaya getirdiği dirençle öne çıkan yerli oyuncu, geçen seneki partneri Kartal’ın ayrılmasının ardından işin hücum tarafından da ipleri eline aldı ve Daçka’nın sezonuna şu ana kadar damga vurmayı başardı. Daçka o sahadayken rakiplerine ortalama 4.8 sayı üstünlük kurarken milli oyuncu, playoff potasında olan takımının bu konuda en iyisi olmayı başardı.
- DeVaughn Akoon-Purcell (TOFAŞ) 13 maç 14.8 sayı, 4.6 ribaund, 2.1 asist, 14.2 EFF: Bakken Bears’le Şampiyonlar Ligi’nde dikkat çekici performanslar sergilediğinden beri herkesin takibinde olan DeVaughn, TOFAŞ’la birlikte üst seviyeyi hak ettiğini gösterdi. TOFAŞ’ın dağınık başlangıcından sonra takıma katılan Amerikalı forvet, koç Hakan Demir’le birlikte takımın gidişatını değiştirirken takımın en skorer oyuncusu olmayı da başardı. Şampiyonlar Ligi’nde de Bursa ekibini sırtlayan DeVaughn, kesinlikle bu yılın en iyi sezon ortası transferlerinden biri.
- Adrien Moerman (Anadolu Efes) 13 maç 14.1 sayı, 7.8 ribaund, 1.3 asist, 18.6 EFF: Bu ligde itmini bulmuş bir Adrien Moerman kadar tehlikeli çok az şey var. Geçen sezon sakatlığı sebebiyle kendini bulamayan Moerman, bu sezon ise özellikle ligde Efes‘e herkesin alıştığı katkıyı vermeyi başardı. 13 maçta süre alan Fransız yıldız, 14.1 sayı ortalamasıyla takımının en iyisi olurken derbide de Fenerbahçe karşısında özel bir performans sergileyerek lacivert-beyazlıların lig liderliğini almasında önemli bir rol oynadı.
- Mouhammadou Jaiteh (Empera Hali Gaziantep Basketbol) 15 maç 15.3 sayı, 11.0 ribaund, 1.9 asist, 22.1 EFF: Neredeyse her sene bir oyuncunun kariyerini yukarıya çekerek EuroLeague’e gönderen Gaziantep’te bu sezon geleneği Mam Jaiteh sürdürüyor. Evet, 2.11 boyundaki Fransız uzun, Avrupa’da daha önce bilenen bir oyuncuydu ama Antep’le birlikte Jaiteh herkese doğru bir rolde ne kadar dominant bir uzun olabileceğini gösterdi. 15.3 sayı ortalamasıyla takımının en iyisi olan Fransız pivot, 11.0 ribaund ortalamasıyla sadece takımının değil, ligin en iyisi olmayı da başardı.
En İyi Beş
- Vasilije Micic (Anadolu Efes) 15 maç 13.9 sayı, 1.8 ribaund, 4.6 asist, 12.8 EFF: Vasilije Micic her zamanki yerinde! Daha önceki iki sezonda da ilk beşte yer verdiğimiz Sırp guard, bu sezon da yerini kimseye kaptırmadı. Micic, Larkin’in yokluğunda belki takımının EuroLeague’de dağılmasına engel olamadı ama ligde her şeyin yolunda gitmesini sağladı ve onun önderliğinde lacivert-beyazlılar, 17 maçını da kazanarak lig liderliğini kazanma yolunda çok büyük bir adım attı.
- Tony Taylor (Pınar Karşıyaka) 17 maç 12.5 sayı, 2.3 ribaund, 5.1 asist, 13.8 EFF: Pınar Karşıyaka’nın iki yıldır süregelen sisteminin birçok değerli ve önemli ismi var. Metecan, MBaye, Morgan gibi oyuncular İzmir ekibi için çok değerli ama bu takımın bir lideri varsa o da kesinlikle Tony Taylor! Amerikalı guard, belki eski dönemin lideri Bobby Dixon kadar gösterişli istatistiklerle oynamıyor ama takımı saha içerisinde neye ihtiyaç duysa onu veriyor. Özellikle de maç sonlarında!
- Pako Cruz (HDI Sigorta Afyon Belediyespor) 15 maç 21.1 sayı, 3.4 ribaund, 5.4 asist, 19.3 EFF: Son yıllarda yabancı oyuncu transferlerinde doğru adımlar atan Afyon’da bu sezon ise Pako Cruz öne çıktı. Ege ekibi, yine sezon öncesi beklentilerin üstünde bir performans sergilerken Meksikalı guard takımı taşıyan oyuncu oldu. 21.1 sayı ortalamasıyla ligin sayı kralı olan Cruz, ligde 20 sayı ortalamanın üstüne çıkmayı başaran tek isim de oldu. Takımına büyük bir liderlik yapan skorer isim, Afyon’un 17. haftayı 5. sırada geçmesini sağladı. Takdiri ve ilk beşi kesinlikle hak ediyor.
- Kyle Wiltjer (Türk Telekom) 17 maç 17.8 sayı, 6.2 ribaund, 2.3 asist, 18.5 EFF: Yaz döneminde Türk Telekom oldukça önemli hamleler yaptı ama bana göre, en büyük hamleleri Kyle Wiltjer’i takımda tutmayı başarmalarıydı. Avrupa herkes Wiltjer gibi bir 4 numara ararken Ankara ekibi, onu kadrosunda tutu ve yıldız oyuncu, ne kadar özel bir oyuncu olduğunu bir kez daha Türkiyeli basketbolseverlere kanıtladı. Hem ligde hem de BCL’de takımını sırtlayan Wiltjer, 17.8 sayı, 6.2 ribaund ortalamalarıyla adeta “ben bu seviye için fazlayım” diye bağırdı.
- Alperen Şengün (Beşiktaş) 17 maç 19.9 sayı, 10.5 ribaund, 2.0 asist, 27.9 EFF: M.V.P!
Sezon İlk 17 Haftasının Bireysel Ödülleri
MVP: Alperen Şengün
İstatistikleri: 17 maç 19.9 sayı, 10.5 ribaund, 2.0 asist, 27.9 EFF
Biliyorsunuz, son dönemde NBA’de MVP ödülleri verilirken performansın yanında oyuncunun yanında getirdiği hikayeye de bakılıyor. Hatta bazen denk oyuncular arasında fark yaratan tek şey; hangisinin hikayesinin daha ilgi çekici olduğu oluyor.
Alperen Şengün ise hem performansıyla hem de hikayesiyle bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.
Performansı için istatistikleri birçok şeyi anlatıyor.
Sonuçta sayı ile ribaund ortalamalarında lig ikincisi, blok ile verimlilik puanı ortalamalarında lig lideri olan bir oyuncudan bahsediyoruz. Bunu Alperen değil de yabancı bir oyuncu yapsaydı da MVP ödülü ona giderdi.
Dahası Alperen’in bunları henüz 18 yaşındayken yapıyor olması!
Beşiktaş gibi büyük bir takımda, Türkiye’ye gibi en küçük nemden fırtınalar kopabilen bir ülkede 18 yaşındaki bir çocuk hem takımına liderlik yapıyor hem de ligi domine ediyor. Gerçekten inanılmaz!
Dönüp şöyle bakıyorum da herhalde modern dönemde daha önce hiç böyle bir hikayeye şahit olmamıştık.
Bu da bizi hikayenin ilginçliğine götürüyor. Alperen, son yıllarda değerini kaybetmiş, takip edilesi düşmüş bir ligde altın gibi parlıyor. Oldukça sıkılaşmış ligimizde o ve arkadaşları, Beşiktaş formasıyla ortaya heyecan verici bir hikaye sunuyor. Resmen çöldeki bir vaha gibi!
Teşekkürler Alperen! MVP ödülü kesinlikle senin hakkın!
Diğer aday: Pako Cruz
En İyi Takım: Beşiktaş
Hazır Alperen üzerinden Beşiktaş’ın hikayesine girmişken diğer ödülümüzü de verelim.
Yaz döneminde kulübün geleceği adına büyük bir adım atan Beşiktaş, Bandırma’nın bütün genç yeteneklerini alarak Türkiye’de pek sık görmediğimiz, hatta büyük takımlarda hiç görmediğimiz bir yolculuğa adım attı.
Alt yaş gruplarında dikkat çeken Türk yeteneklerin yanına sadece 3 yabancı oyuncu koymaya karar veren Beşiktaş, bu çocuklarla birlikte büyüyerek geleceğe yatırım yapmayı seçti.
O günlerde de söylediğim gibi; bu çok heyecan verici bir hikaye olsa da düşünüldüğü kadar kolay bir yol da değildi. Siyah-beyazlılar da buna bizzat şahit oldu.
Amerikalı oyuncuların beklentilerin altında kalmasıyla birlikte problem yaşayan Beşiktaş, ligdeki ilk 6 maçını da kaybederek bir anda kendini ligin en dibinde buldu. Alperen, Şehmus, Furkan, Emir gibi genç yıldızları izlemek onlar kaybederken de zevkliydi ama işin yarışmacılık kısmında problem olduğu da aşikardı.
Fakat Beşiktaş ayağa kalktı.
Koç değişimi ve arkasından gelen yabancı oyuncuların etkisiyle sahada büyüyen siyah-beyazlılar, sonraki 11 maçtan 8 galibiyet alarak playoff potasına kadar girdi.
Yanlış anlamayın; playoff potasına girdikleri için onları sezonun ilk bölümünün takımı seçmedim. Beşiktaş playoff yapsa da yapmasa da ortaya basketbolseverler için bir hikaye sunduğu için seçtim.
Haftasonu geldiği zaman, ligden bir maç izlemek istediğimde her zaman onları seçiyorum çünkü her seferinde insanı heyecanlandıracak bir şeyler sunuyorlar ve bir yandan bunu yaparken bir yandan da sürekli ileriye doğru gidiyorlar!
Ödülü bir kez daha sezona büyük bir renk katan Afyon’a ya da 17’de 17 ile giden Efes‘e de verebilirdim ama Beşiktaş’ın hikayesi kesinlikle çok daha özel!
Diğer adaylar: HDI Sigorta Afyon Belediye, Anadolu Efes
En İyi Koç: Can Sevim
En iyi takım ödülünü Afyon’a gönderemedik ama merak etmesinler; en iyi koç ödülünde onları üzmeyeceğiz.
Yıllar önce TED Kolejliler ile çok zor ama saygı duyulması gereken bir sezonla ilk kez başkoç olarak karşımıza çıkan Can Sevim, o günden beri ligdeki az sayıdaki genç koç arasında ışıl ışıl parlıyor.
38 yaşındaki koç, o günlerde Ankara ekibi için mutlaka sona engel olamasa da Afyon’da yaptıklarıyla lige damgasını vurdu.
Önce Ege ekibini tarihinde ilk kez ING Basketbol Süper Ligi’ne çıkartan koç Can Sevim, sonrasında da 3 yılda karşısına çıkan bütün fırtınalara rağmen takımı burada tutmayı başardı. Üstelik bunu Afyon gibi küçük bir şehirde, eldeki düşük imkanlarla yaptı. Hem de istikrarlı bir şekilde!
Hatırlayacaksanız, Afyon geçen sezon da kimse beklemezken ligin sert takımlarından biri olarak renk katmıştı. Can Sevim ve ekibi, bir kez daha bunu başardı.
Sezon başında kadro kalitesi olarak playoff yapmasını beklemeyeceğiniz Ege ekibi, sezonun 17. haftasını 9 galibiyetle 5. sırada geçmeyi başardı. Ben söyleyeyim; eğer bu sezon seyircili oynansaydı, o galibiyet sayısı daha da fazla olabilirdi.
Can Sevim’i en çok takdir ettiğim konulardan birisi ise kısıtlı yerli rotasyonundan önemli katkılar almayı başarması. Geçen sezon Erdi Gülaslan’ı ön plana çıkartan koç, bu sezon ise Egemen Güven ile Sinan Sağlam da aynı şeyi başardı. Ligdeki yerli oyuncu havuzunun kısıtlılığını düşünürsek Afyon gibi takımlar için bu çok değerli.
Sezon ortasında takımlarının başına geçen Ahmet Kandemir ile Hakan Demir de takımlarına büyük etki yaptılar ama Can Sevim istikrarlı bir şekilde sunduklarıyla bu ödülü hak eden isim!
Diğer adaylar: Ahmet Kandemir, Hakan Demir
En Çok Gelişim Gösteren Oyuncusu: Doğuş Özdemiroğlu
İstatistikleri: 16 maç 13.0 sayı, 3.4 ribaund, 3.5 asist, 12.0 EFF
Geçen sezon kariyeri için bir adım atan Doğuş Özdemiroğlu, bu sezon ise bu adımı daha da büyüttü.
Biliyorsunuz; Doğuş, altyaş gruplarından beri hep savunmaya getirdikleriyle konuşuldu. Ön alanda yaptığı tatlı sert savunmayla hep dikkat çekti. Belki çok süreler almadığı ama katkı vermeyi başardığı EuroCup şampiyonluğu sezonunda bile öyleydi.
Geçen sezon Kartal ile birlikte işin savunma tarafında özel bir sezon geçiren 24 yaşındaki guard, hücum tarafında da eskiye göre çok daha aktif ve sorumluluk alan bir görüntüdeydi. O ve Kartal’ın sahada olduğu anların genelinde Daçka hep maç içerisinde avantajı ele geçirdi.
Darüşşafaka bu yaz işin skorerlik kısmında daha çok öne çıkan Kartal’ı kaybetti ama Doğuş, eski takım arkadaşının da boşluğunu kapatmayı başardı.
Daha sezonun ilk maçında 34 sayıyla kariyer rekorunu kıran milli oyuncu, ilk 17 haftada birçok maçta takımını skorda sürükledi. Kariyerinin başında işin hücum tarafında eksi yazan bir oyuncu için bu çok önemli bir adım.
Doğuş kariyeri boyunca sadece savunmada yaptıklarıyla Türkiye’de kendine şans bulabilirdi ama Selçuk Ernak’la birlikte kariyerini sadece bununla sınırlandırmadı ve sayı ortalamasını 6.7’den 13.0’e çekti. Maç başına aldığı sürenin ortalamada sadece 6 dakika değiştiğini düşünürsek; bu gelişim gerçekten takdir edilesi.
Doğuş’la ilgili takdir edilmesi gereken bir diğer özellik ise dış şutlar konusundaki özgüveni…
24 yaşındaki oyuncu, kariyeri için bir kara delik olan bu hususta belki bu konuda bir gelişim gösteremedi. Bu sezon da %31.9 isabet yüzdesiyle oynuyor ama bu tarz oyuncular için şut atamamaktan daha da kötü olanı, denemekten kaçınmaktır. Asıl o zaman hücumun işleyişine zarar verirler.
Doğuş ise bunu yapmıyor. Bu sezon ortalama 1.5 üçlük isabetiyle oynayarak probleminin üstüne gitmeye çalışıyor.
TOFAŞ’ta her sezon üstüne koyan Berkan ve Afyon’da yıllar sonra hayat belirtisi gösteren Egemen de bu ödülü hak ediyor ama Doğuş yaptıklarıyla şu ana kadar her ikisinin de önünde!
Diğer adaylar: Berkan Durmaz, Egemen Güven
En İyi Genç Oyuncu: Alperen Şengün
İstatistikleri: 17 maç 19.9 sayı, 10.5 ribaund, 2.0 asist, 27.9 EFF
Açıkçası bu ödülü Alperen’e verme konusunda biraz kararsızım çünkü benim gözümde Alperen artık genç bir oyuncu olmaktan çıktı.
Yaşımın yettiği 2000’lerin başından beri bu ligi takip ediyorum ve yerli oyuncuların birçok unutulmaz sezona şahit oldum ama hiçbiri bu kadar dominant değildi.
Bu yüzden Alperen’in performansı genç bir oyuncunun da ötesinde… Dominasyon açısından 2000’den beri izlediğimiz en iyi Türk oyuncu performansı onun!
Fakat bu çocuk hala, 18 yaşında! Sanırım Luka Doncic’de olduğu gibi bu kalıbı sürekli kullanacağız ama öyle! 18 yaşında ve ligi alt üst ediyor.
Dolayısıyla bu kategoride de ödül onun hakkı!
Diğer adaylar olarak ise; sezonu biraz yavaş açsa da son dönemde toparlanan Şehmus ve Bursa gibi kaotik bir ortamda eline geçen fırsatları çok iyi kullanan Ömercan İlyasoğlu’nu ortaya sunuyorum.
Diğer adaylar: Şehmus Hazer, Ömercan İlyasoğlu
En İyi Savunmacı: Bryant Dunston
İstatistikleri: 11 maç 9.3 sayı, 5.4 ribaund, 1.4 blok, 0.7 t. çalma, 14.2 EFF
Bu ödülde kürkçü dükkanına geri dönüyoruz çünkü Bryant Dunston, sahadaysa bu ödül her zaman onun hakkıdır.
Ligdeki 17 maçını da kazanan Anadolu Efes, maç başına yediği 72.7 sayıyla savunmada da ligin en iyisi olmayı başardı. Lacivert-beyazlıların bu performansı arkasında elbette Dunston gibi gerçek bir efsane var.
EuroLeague tarihinin en çok blok yapan oyuncusu olan Amerikalı uzun, bu sezon yaşı gereği belki EuroLeague’de beklendiği kadar iyi bir performans çıkaramadı ama ligde her zamanki gibiydi.
Savunma verimliliği istatistiğinde ligin en iyisi olan Dunston, 1.4 blok ve 0.7 top çalma istatistikleriyle bu performansını taçlandırdı.
Ligin en iyi savunmasının belkemiği olarak ödül onun hakkı!
Diğer aday: Doğuş Özdemiroğlu, Amath M’Baye
Hayalkırıklığı: Galatasaray
Sanırım bu ödül de tartışmaya çok gerek yok.
Ergin Ataman sonrasında yaşadığı başı boşluğu son iki sezonda nispeten koç Ertuğrul Erdoğan’la doldurmaya başaran Galatasaray, yine başa döndü.
Son iki sezonda Ertuğrul Erdoğan’ın Galatasaray‘da oturtmaya çalıştıkları, özellikle işin mali disiplini açısından çok doğruydu ama o zaman bile tartışılan bir koçtu kendisi ve bu sezon kurulan kadro sahada büyük çözülüm yaşayınca doğal olarak ihale ona kaldı.
Sonrasında takımın başına geçen Ömer Uğurata da bu çözülmeyi durduramayınca Galatasaray çareyi, taraftarın gözdesi olan Ekrem Memnun’da buldu.
Sahadaki sonuç açısından baktığımızda ise Galatasaray, 17. hafta sonunda 6 galibiyetle düşme hattının sadece bir galibiyet uzağında yer alıyor. Büyük bir geri dönüşle kazandıkları Ormanspor maçı olmasa tablo onlar adına çok daha korkunç olabilirdi.
Fakat açıkçası sahadaki sonuçlar sebebiyle ben Galatasaray’ı hayalkırıklığı seçmedim.
Büyük bir takımda olsanız, sporun doğası gereği kötü sezon geçirebilirsiniz. Sadece Galatasaray’ın tarihine dönüp baktığımızda bunu görebilirsiniz. Hatta Galatasaray’ın yakın tarihinde bundan daha da kötü geçirdiği sezon mevcut.
Üzücü olan ise Galatasaray yönetiminin bu konudaki hareketleri!
Sarı-kırmızılılar, Ergin Ataman’ın ayrılışından beri problemleriyle yüzleşmek yerine sadece rüzgar nereye doğru esiyorsa ona göre hareket etmeyi seçti. Ortada bırakın bir basketbol aklını, yöneticilik aklı bile yoktu.
Koçun isteklerine göre yabancı transferi yapıp, sonra o koçu gönderip, başka bir koçu takımın başına getirmek, sanırım bunun en iyi örneği.
Koskoca bir kulübün basketbol şubesi için bunu hak görmesi gerçekten üzücü.
Galatasaray bu şekilde yönetildiği sürece rüzgarın yönü neyse oraya doğru gitmeye devam eder.
Yerli İlk Beş:
- Berk Uğurlu (TOFAŞ) 16 maç 8.3 sayı, 3.4 ribaund, 6.4 asist, 14.2 EFF
- Doğuş Özdemiroğlu (Darüşşafaka Tekfen) 16 maç 13.0 sayı, 3.4 ribaund, 3.5 asist, 12.0 EFF
- Şehmus Hazer (Beşiktaş Sompo Sigorta) 15 maç 13.9 sayı, 3.6 ribaund, 3.2 asist, 12.1 EFF
- Alperen Şengün (Beşiktaş Sompo Sigorta) 17 maç 19.9 sayı, 10.5 ribaund, 2.0 asist, 27.9 EFF
- Egemen Güven (HDI Sigorta Afyon Belediye) 17 maç 10.8 sayı, 7.6 ribaund, 1.6 asist, 14.7 EFF
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!
Eurohoops Fırın’daki son yazıları kaçırmamak için tıklayın! *******