By Jorge Sedano, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 22 Ocak 2021 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Başarılarla dolu 14 yıllık NBA kariyeri boyunca Tony Allen, tam 6 kez En İyi Savunma beşlerine seçilmişti. Tecrübeli oyuncu, ligin en sert ve etkili savunmacılarından birisi olarak ün saldı.
22 Şubat 2005 yılında 24 yaşındaki çaylak Tony Allen’ın tek bir görevi vardı: Kobe Bryant’ı durdurmak.
“Kesinlikle çok heyecanlıydım.” diyor o günü hatırlayan Allan. “Paul Pierce bütün gün boyunca yanıma gelip hazır ol. Antrenmanda beni sürekli savunuyorsunuz. Kobe’yi savunmaya hazır olmalısın diye motive etmeye çalışıyordu.”
2004 Draftının 25. sırasından seçilen Tony Allen, bu anın tadını çıkarmaya ve genç NBA kariyerinin 54. maçında Kobe’yi durdurabilmek için kendisini zihinsel olarak bu meydan okumaya hazırlamaya çalışıyordu.
“Sert olmaya çalışıyordum ve kendi kendime ‘Ondan korkmuyorsun.’ diyip duruyordum.” diyor Allen.
Isınmalar için sahaya çıktığında Allen o kadar çok terliyordu ki giydiği warm-up tişörtünü değiştirmek zorunda kalmıştı. Maç başlayıp Kobe’nin karşısına çıktığı anda Allen neyle karşı karşıya olduğunu daha net şekilde anlamıştı.
“Kobe’yi savunmaya çalışıyordum ve içimden sürekli ‘Ne yapmam gerekiyor?’ diye geçiriyordum.” diyor Allen.
Hava atışını kazanan Los Angeles Lakers, topu hemen Kobe Bryant’a verdi ve Black Mamba da sağ forvetten izolasyona oynamaya başladı. Allen, savunma pozisyonunu almak için pozisyonunu aldı ve Kobe’yi kontrol edebilmek için sol kolunu uzattı.
Çaylak hatası.
Kobe, topu Tony Allen’ı açık koluna kendisini takdı ve maçın 16. saniyesinde faul çizgisine gitmeyi başardı. Yaklaşık 2 dakika sonra bu sahne bir kez daha yaşandı. Tecrübesiz bir çaylak olan Allen, o güne kadar 3 kez All-Star seçilen Kobe’yi durdurabilmek için faul yapmaktan başka bir çare bulamamıştı.
İlk çeyreğin bitimine 9:55 dakika kala Allen yaptığı fauller sebebiyle benche oturmuştu bile. Dördüncü çeyreğin son anlarında Allen bir kez daha Kobe’yi savunmak için sahadaydı. Lakers, maçın bitimine 2:39 dakika kala 9 sayıyla öndeydi. Kobe, artık adıyla özdeşleşmiş fadeawaylerinden birisini atarken Allen da onu engellemek için gözünü kapatmaya çalışıyordu. Ancak Allen’ın eli Kobe’nin koluna da çarpmıştı ve basket faulü engelleyemedi. Maç bu baketle sona ermişti. Allen da sadece 8 dakika oynadığı maçta 6. faulünü alarak oyun dışı kalmıştı.
Bu maçtan tam 11 ay sonra Kobe Bryant, 20 yıllık görkemli kariyerinin en özel gecelerinden birisini yaşıyordu. Toronto Raptors karşısında 81 sayı üreterek NBA tarihinin en yüksek ikinci skorunu üreten Kobe, Wilt Chamberlain’in 1962 yılındaki 100 sayılık performansının hemen arkasına yerleşiyordu.
Allen, Kobe’nin kariyeri boyunca yıldız oyuncuyu durdurmaya çalışan birçok savunmacıdan sadece bir tanesiydi. Kobe’nin 81 sayılık performansının 15. yıl dönümünde kariyerleri boyunca Black Mamba’yı savunmaya çalışan oyunculardan bazıları, ESPN’le bir araya gelerek yıldız oyuncuyu savunmanın nasıl bir şey olduğunu anlattı.
“Maç takviminde Kobe ve Lakers‘ı gördüğünüz anda avuçlarım terlemeye başlardı.” diyor Allen.
Kara Mamba, dünya üzerindeki en hızlı, en atletik ve en ölümcül yılan olarak kabul edilir. Açık alanda hareket etme ve rakiplerine saldırma özelliklerinin eşi benzeri yoktur.
Kara Mamba asla vazgeçmez. Karşısındakine saldırırken her ince detayı hesaplar. Yaptığı her manevra bilinçli olarak yapılır.
Bunlar tanıdık geldi mi?
“Kobe, sahadaki herkesi öldürmek isterdi.” diyor 2004 senesinde Yılın Savunmacısı seçilen ve 2010 yılında Kobe ile şampiyonluk kazanan Metta Sandiford-Artest. “Karşı takımdaki en iyi ya da en kötü oyuncu olmanız hiçbir şey değiştirmezdi.”
Shane Battier de bu hisse fazlasıyla hakim. 2 kez NBA şampiyonu olan, 2 kez de En İyi Savunma Beşlerine seçilen Battier, kariyerinin zirve dönemlerinde ligin elit savunmacılarından birisi olarak tanınıyordu. Battier de her zaman savunacağı rakiplere karşı sıkı çalışan ve Kobe’yle karşılaşacağı zamanlarda da işini çok daha ciddiye alan bir savunmacıydı.
“Ailemdeki ve yakın çevremdeki herkesin bildiği bir kural vardı: Kobe ile oynamamdan önceki gün bana bulaşmamanız gerekiyordu.” diyor Battier. “Çünkü Kobe’nin hangi gece karşısındaki savunmacıyı rezil etmeye karar vereceğini bilemezdiniz. Ki bu kararı sık sık verdiğini düşünüyorum.”
2007-08 sezonunda Battier ve Houston Rockets, NBA tarihinin en özel galibiyet serilerinden birisini yaşıyordu. Yao Ming ve Tracy McGrady gibi yıldızlarından uzun süre mahrum kalmarına rağmen Rockets, 21 maç üst üste kazandı ve sonraki maçlarında Los Angeles Lakers ile karşılaşıyorlardı. Lakers’ta Pau Gasol sakattı bu yüzden Battier, “Kobe bu maç 40 şut kullanır.” diye düşünüyordu.
Aslına bakarsanız Kobe, maçta tam 33 şut kullanmıştı.
NBA taraftarları bu maçı Battier’nin Kobe’nin yüzünü eliyle kapattığı maç olarak da hatırlayabilir. Battier bu tekniği kariyerinin büyük kısmı boyunca kullanmıştı. Ancak Battier’nin bu tekniği Kobe’ye karşı kullandığı maç bir anda ün kazanmıştı.
“Kobe, maç boyunca elinden gelen her şeyi yaptı.” diyor Battier. “Kariyerim boyunca bir maçtan sonra bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum.”
Kobe maç 24 sayıyla tamamlamıştı ancak Rockets sahadan galip ayrılan taraf olmayı başarmıştı. Bu karşılaşma, Kobe’nin Battier’ye karşı oynadığı 37 maçta kaydettiği en düşük skorlardan birisiydi. Kobe, Battier’ye karşı oynadığı maçlarda 28.6 sayı ortalamasına sahipti ve tam 3 kez de 50 sayı barajını aşmayı başarmıştı. Kobe, inanılmaz bir rekabetçiydi ve Battier de bunu rakibine karşı kullanmaya karar vermişti.
“Ona bir şey demeden – çünkü Kobe’ye asla trash talk yapmazsınız – elimle yüzünü kapattığım tekniğin üstesinden gelmeye çalış diyerek meydan okuyordum. Açık konuşmak gerekirse Kobe de genellikle bunu alt ediyordu.”
Kobe, kariyeri boyunca çok ufak şeyleri motivasyon aracı olarak kullanmayı başarıyordu. Bunu bilen Battier, meslektaşlarından daha farklı yöntemler denemekten çekinmiyordu.
“Baktığınız zaman Raja Bell, Ruben Patterson gibi ‘Kobe durdurucu’ olarak adlandırılan oyuncuların hepsi, bir noktadan sonra Kobe’yle bire bir oynamaya başlıyordu.” diyor Battier. “Ben sert bir oyuncuyum ancak bu saydığım diğer isimler kadar sert değilim. Bu yüzden ben sertliğin tam tersini yapıyordum. Kobe’ye karşı asla onun damarına basacak bir şeyler söylemiyordum. Kobe’ye karşı iyi bir maç oynadığım zaman karşılaşmadan sonra ‘Kobe şutlarını kaçırdı, bugün şanslıydım’ falan diyordum.” diyor Battier.
“Sadece Kobe’ye odaklanıyordum.” diyor Allen.
“Ne zaman ona karşı oynayacak olsam antrenmandan sonra direkt olarak eve giderdim ve maç kasetlerinden onun hareketlerine çalışırdım. Sabah uyandıktan sonra biraz esneme hareketleri yapar ve maç kaseti izlemeye devam ederdim.” diyerek Kobe’yle karşılaşmaya hazırlık sürecini anlatıyor Allen.
Bir noktadan sonra Black Mamba’nın alışkanlıkları hakkında ipuçları bulmaya başladığını söylüyor Allen.
“Her zaman kafasıyla attığı fakelere dikkat ederdim.” diyor Allen. “Sizi potaya yaklaştırır, yaklaştırır ve sonra birden dönerek arka arkaya kafasıyla fakeler atmaya başlar. Dördüncü faketen sonra şutunu engellemek için zıplamam gerektiğini bilirdim.”
Kariyerleri boyunca Allen ve Kobe, tam 24 kez karşılaştı ve bu maçlardan 10 tanesi de playofflardaydı. Toplam 34 karşılaşmada Allen’ın takımı 17 kez kazanırken Kobe’nin takımı da 17 kez galip ayrıldı. İkilinin Final serilerindeki karşılaşmalarının skoru da 1-1’di. Allen, Kobe’in saha içindeki hareketlerine takıntılı şekilde çalışmış olmasına ve neredeyse yıldız oyuncunun bütün hareketlerini bilmesine rağmen Kobe ona karşı maç başına 25.8 sayı atmayı başarmıştı.
“Kobe üstümden bir şut sokardı ve koçlar bana bakarken kafalarını sallamaya başlardı.” diyor Allen. “Ben de onlara ‘Gelin de siz onu durdurmaya çalışın’ diye bağırırdım.”
Jalen Rose, yıllardır 81 sayı şakalarını sık sık duyuyor. Hatta bu konu üzerine Kobe’yle beraber bir reklam bile çektiler. Ancak Rose’a sorarsanız, o gün Kobe’yi savunma konusunda takım olarak iyi iş çıkardıklarını savunuyor.
“İnsanlar benimle dalga geçmeye çalıştığında onlara ‘En azından Kobe’yi 100 sayının altında tutabildik diyorum.” diyor Rose gülerek.
Rose’un aklında o maça dair kalan en önemli detay Kobe’nin 81 sayısı ya da o günden beri hiçbir oyuncunun bu sayının yanına bile yaklaşamamış olması değil.
“Maç kasetini tekrar izlediğiniz zaman şunu fark ediyorsunuz ki etrafta kutlama yapmak için koşmuyordu, göğsünü yumruklamıyordu ya da trash talk yapmıyordu.” diyor Rose. “Hatta bütün maç boyunca tek kelime bile etmedi.
Mamba mantelitesi de tam olarak buydu.
Kobe’yi Ocak ayında rastgele bir normal sezon maçında durdurmak bile çok zordu. Peki ya takvim yaprakları Nisan, Mayıs ya da Haziran ayını gösteriyorken bir playoff maçında onu durdurmak?
“Kobe’ye karşı playoff serisi oynamak bambaşka bir şeydi.” diyor Battier. “Her playoff maçından sonra bir sezon oynamış gibi hissediyordum. Daha iyi bir meydan okuma olamazdı.”
Rose, Kobe Bryant’ın adeta patlama yaptığı 2000 NBA Finallerini en ön sıradan izliyordu. Lakers ile Pacers‘ın oynadığı serinin ikinci maçının bitimine 9 dakika kala Kobe, Rose’a karşı izolasyon oynuyordu. Kobe, şut atmak için zıpladığında Rose, ayağını yıldız oyuncunun ineceği bölgeye doğru koymuştu. Günümüzde bu hareket sportmenlik dışı faul olarak kabul ediliyor.
“Kariyerim boyunca yaptığım ve utandığım ender şeylerden birisi o hareketti.” diyor Rose. “Benim dönemimde kazanmak için ne gerekiyorsa onu yapardınız. Kobe’yi savunmamızın ne kadar zor olduğunun kısa sürede farkına varmıştık. Kobe’yi savunmak bambaşka bir mevzuydu. Ben de onu durdurmak için ayağımı, ayağının altına sokarak onu sakatlamaya çalıştım. Bileğini kırmak istemiyordum ama sonraki birkaç maçı kaçırsa hiç fena olmazdı.”
“Tam olarak Kobe’ye yakışır şekilde…” diye devam ediyor sözlerine Rose, “sadece 1 maç kaçırdı.”
Kobe’ye karşı oynayacakları zaman rakipleri hiçbir zaman hangi Kobe’yle karşılaşacaklarını bilemiyorlardı. Bir gece Kobe, tamamen etrafındakilerden uzak ve kimseyle konuşmadan sahaya çıkardı. Bazı geceler ise rakipleriyle şakalaşır, sizi yumuşatırdı. Sonra da üstünüzden 50 sayı atardı.
“Bu birbirimizle oynadığımız bir akıl oyunuydu.” diyor Battier. “Ben asla onunla iletişime geçmek istemezdim.”
Allen da Kobe’nin kendisine mesafeli davranmasını her zaman tercih ettiğini söylüyor. Böyle olduğunda konsantre olmam daha kolay oluyordu. Kobe, size karşı sıcak davrandığı zaman sizi tuzağına çekmeye çalışıyordu.
“Bazen sahaya çıkar ve ‘Naber yavrum?’ derdi. Sonrasında bomboş turnike atardı.” diyor Allen. “Birkaç kez benim kafamı tamamen karıştırmıştı.”
“Bu tuzağa asla düşmemeniz gerekiyor. Avına yaklaşmak için böyle davranırdı” diyor Rose.
“Ne kadar atletik ve yetenekli bir oyuncu olsa da insanlar Kobe’nin zaman zaman bu tarz pisleşebildiğini insanlar çok bilmiyor.” diyor Allen. “Size hücum faul yaptırdıktan sonra sizin burnunuza veya boynunuza dirsek atmaktan hiç çekinmezdi.”
Allen konuşmasına devam etmeden önce gülümsüyor ve “Gördüğüm en özgüvenli, kendini beğenmiş ve küstah oyuncuydu. En iyisi olduğunun farkındaydı. Her zaman bu zihniyetle rekabet etmek istemiştim.” diyor.
“İçten içe yanıyordum Kobe’yle oynamadan önce.” diyor Battier. “Kobe’yi yenmeyi, başka kimseyi yenmek istemediğim kadar çok istiyordum.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!