By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Fenerbahçe Beko, Turkish Airlines EuroLeague’in 24. haftasında Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda karşı karşıya geldiği Zenit St. Petersburg’u 92-84 mağlup ederek galibiyet serisini 9 maça çıkardı.
Bu sonuçla 14. kez kazanan temsilcimiz 2 maçı eksik rakibini 13 galibiyette tutmayı başardı.
Mücadele boyunca epey gelgitler yaşayan ve zaman zaman çok zorluk çeken Fenerbahçe, son çeyrekte “büyük üçlüsünün” oyuna el koymasıyla farkı istediği noktalarda tuttu ve üst üste tam 9. galibiyetine ulaştı.
Bu maçta Nando De Colo 24 sayı – 7 asistlik performansının yanı sıra Marko Guduric 19 sayı – 6 ribaund – 4 asist ve Jan Vesely 16 sayı – 4 asistle oynadı.
Playoff yolunda üst basamaklardaki rakipler karşısında alınan galibiyetlerin ikişer galibiyet gibi hissettirdiği şu ortamda çok değerli bir kazanç oldu.
Eurohoops Fırın da Fenerbahçe’nin Zenit St. Petersburg karşısındaki bu galibiyetini değerlendirmeye aldı.
Pascual’in Sağlam Planı – Kokoskov’un Cevabı
Fenerbahçe Beko sahaya son haftalardaki klasik Nando De Colo – Marko Guduric – Edgaras Ulanovas – Jan Vesely – Ahmet Düverioğlu beşiyle çıkarken Zenit koçu Xavi Pascual ise parkeye Kevin Pangos – K.C. Rivers – Mateusz Ponitka – Andrey Zubkov – Will Thomas beşlisini sürdü.
Karşılaşmanın başlangıcına Zenit’in alan savunması ve devamında uzuna yaptığı ikili sıkıştırmalar etkili oldu. Fenerbahçe yine alan savunmasına karşı etkili çözümler üretmeyi başarıyordu fakat bir süre sonra adam adama savunmayı tekrar gündeme getirmek durumunda kaldılar.
Bu süreçte Vesely‘nin dirsek kısmından pas istasyonu oluşturma durumu ufak ufak etkilerini yansıtmaya başladı ancak sıkıştırmalar çok zorlayıcı düzeye erişince Sarı-Lacivertliler istediklerini farklı yollardan almayı denedi. Will Thomas’ın hücumda sağladığı etkinlik ve hücum ribaundlarından sonra ikinci şans sayıları için dışarıda hazır bulunan şutörlerin de etkisiyle bol skorlu ve başa baş bir ilk periyot izledik.
Thomas’ın ağır bastığı bu dönemde Jarell Eddie ile fiziksel olarak bir yanıt verilmeye çalışılsa da harika bir hücum akşamı geçireceği çok belliydi. İlk çeyrekten 13 sayı bulmuştu bile.
Bir noktadan sonra alan savunmasında çok etkili oldular. Bu da savunmada, Fenerbahçe’nin hücumda etkili olmak için kullandığı tepe bölgesine yerleştirilen oyuncuların alanı çok iyi kapatmasıyla gerçeğe dönüşebildi. Zaman zaman uzunların perdeye gelmeye niyetlenip kime ve hangi yöne doğru perde yapacaklarını şaşırdığı bir ortamla karşılaşıldı.
Bu durumda Vesely’yi o bölgeden kullanmak çok zorlaştı.
Jan Vesely’yi alışık olunduğu üzere tepeden kullanamadığı zaman Fenerbahçe’nin hücumdaki etkinliği olumsuz etkileniyor çünkü ofansif çeşitlilik olarak adlandırabileceğimiz birçok şey Vesely’nin o bölgede topla buluşup dağıtımı üstlenmesiyle mümkün oluyor.
Böyle olunca da nasıl Vesely topa hükmediyorken diğer 4 oyuncuyu dolaştırıp pozisyon buluyorsanız artık topu daha iyi dolaştırıp pozisyon üretmeniz gerekir.
Kyle O’Quinn’in Fenerbahçe’de henüz o oyun farkındalığına ulaşmamış olması sebebiyle onun kullanıldığı alan çembere daha yakın bölgeler oluyor ve Zenit için de onun sahada olduğu süreç daha fazla sıkıştırma şansı ve adam adama savunmayla topa baskı demekti. O’Quinn’in oyuna dahil oluşuyla içeriden dışarıyı görmek, yüzü dönük oyunda dışarıdan içeriyi görmeye nazaran biraz daha kolaylaştı.
Marko Guduric‘in bu bölümde biri O’Quinn’den aldığı pasla ve diğeri de bir ikili oyun üzerinden olmak kaydıyla yakaladığı üst üste 2 üçlük (maçta 7’de 5’le attı) bir anda vitesin artmasıyla skorun da Igor Kokoskov’un epey memnun olduğu seviyelere gelmesini sağladı.
Oyunda net bir Fenerbahçe Beko üstünlüğünden söz etmek mümkün değildi ancak bir kalite üstünlüğünden söz edebilirdik. İkinci yarıda oyunu getiren de zaten bu oldu.