Kobe Bryant ve Anısı: Vefat Ettiğini Öğrendiğinizde Ne Yaptınız?

09/Şub/21 09:12 Ocak 26, 2023

admin69

09/Şub/21 09:12

Eurohoops.net

Kobe Bryant’ın ölümünün yıl dönümünde sevenleri, efsane ismin mirasını anlattı…

By Bill Oram & Jovan Buha, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Her jenerasyonun en az bir tane aklına kazınan, travmatik ve hayatlarının sonuna kadar hatırladıkları anlar olur. Olay yaşandığında nerede ne yaptıklarını, ne hissettiklerini hatırlarlar.

26 Ocak 2020 tarihinde Kobe Bryant’ın helikopter kazasında hayatını kaybetmesi de bu anlardan bir tanesiydi. Kazanın haberi ortaya çıktıktan kısa süre sonra sonra içlerinde Kobe’nin 13 yaşındaki kızı Gianna Bryant’ın da aralarında bulunduğu 8 kişinin hayatını kaybettiği gün yüzüne çıktı.

Bu trajik kazanın üçüncü yıl dönümünde Hollywood’da yaşayan, Kobe’nin eski takım arkadaşı olan kişilerle Black Mamba’nın mirasını konuştuk. Onların hepsine şu iki soruyu sorduk: Kazayı duyduğunda ne hissettin? Geride kalan 3 yıl boyunca Kobe’nin mirası sizin için ne anlam ifade ediyordu?

Kobe Bryant’ın öldüğünü öğrendiğinizde neredeydiniz?

Josiah Johnson, prodüktör: Woodland Hills’teki evimdeydim. Evim yaklaşık olarak kaza yerine 8 mil uzaklıkta. Sabah erkenden kalkmıştım ve dışarıda havanın ne kadar sisli olduğunu fark etmiştim. Yağmur yağacakmış gibi bir hava vardı.

Jimm Hill, CBS Los Angeles spor spikeri: Pazar sabahıydı ve o gün evdeydim. Etrafta dolanırken havada uçan bir helikopter gördüm. Ancak böyle bir şey yaşanacağını hiç düşünmemiştim.

O’Shea Jackson Jr., aktör ve rap sanatçısı: Richamond, Virginia’daydım ve bir sonraki gün başlayacağımız gösterinin proasını yapıyordum. Kevin Durant’in prodüktörlüğünü üstlendiği bir proje için çalışıyordum. Projenin ana odağı da basketbol üzerineydi. Beni tanıyan herkes ne kadar büyük bir Los Angeles Lakers taraftarı olduğumu bilir. Kazadan dört gün önce setteki herkese Kobe Bryant’ın Toronto Raptors’a 81 sayı attığı günün yıl dönümü olduğunu hatırlatıyordum. Yapımda benim eşim rolünü oynayan Christina Jackson’a Kobe’nin nasıl biri olduğunu anlatıyordum.

Steve Kerr, Golden State Warriors koçu: Tam biz antrenmana başlarken haber geldi. Her zamanki gibi ısınma rutinimizi gerçekleştiriyorduk ve oyuncular esneme hareketlerini yapıyordu. Jarron Collins, asistan koçuma ve bana doğru geldi ve fısıldayarak “Koç, Kobe Bryant bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.” dedi.

Valentin Rojas, Lakers taraftarı ve dizayn danışmanı: Home Depot’da en yüksek prodüktörlük geliri elde eden çalışanını Panama, Cancun gibi yerlere seyahate gönderiyor. Ben de bu yüzden olay yaşandığı sırada Cancun’daydım. 14 yaşındaki oğlum bana Kobe’nin öldüğünü söyledi. Meksika’da haberler biraz daha yavaş yayılıyor. Bunu ilk duyduğumda bunun çok kötü bir şaka olduğunu düşünmüştüm.

Robert Sacre, Lakers pivotu (2012-2016): Evimde televizyon izlerken bir mesaj aldım. Daha önce Adam Sandler’ın da defalarca öldüğüne dair yalan haberler çıkmıştı, bunu da öyle bir şey sandım. Daha sonra telefonum durmadan titremeye başladı. Gerçek olduğunu o an düşünmeye başladım, daha sonra kazayı doğruladıklarında ne olduğunu şaşırdım.

Cori Close, UCLA kadın basketbol takımı koçu: O gün Washington State ile maçımız vardı ve hava atışından hemen önce soyunma odasındaki herkes telefonlarına bakmaya başlamıştı. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydım, salonda garip bir enerji vardı. Birisine ne olduğunu sordum ve haberi bana gösterdiler. O esnada oyuncularımız ne olduğunu bilmiyordu.

Dan Bailey, Father John Misty’nin davulcusu: Çocuklarıma kahvaltı hazırlamıştım ve bir arkadaşımdan Kobe’nin ölümüne dair bir mesaj aldım. Bunun gerçek olamayacağını düşünmüştüm.

Serena Winters, NBA saha kenarı muhabiri ve eski LakersNation muhabiri: Philadelphia’daki evimde masamda oturmuş bir haber yazıyordum. Haberi Twitter’da gördüm ama gerçek olduğunu düşünmedim. Daha sonra TMZ’nin de aynı haberi geçtiğini görünce diğer odadaki nişanlıma seslendim. Elimi avuçlarıma gömdüm ve hüngür hündür ağlamaya başladım. Sürekli olarak haberin yalan olduğunun ortaya çıkmasını bekleyerek Twitter ana sayfamı yenilemeye başladım.

Dyan Cannon, oyuncu ve kombineli Lakers taraftarı: İlk gördüğümde inanamadım. O esnada evdeydim ve televizyonumda, telefonumda bu habei görmeye başladım. Dünyanın dört bir yanından insanlar bu konu hakkında konuşuyordu.

Lawrence Tanter, Lakers anonsörü: Bir berber dükkanında oturmuş traş oluyordum. Bir kadın ağlayarak dükkana girdi ve “Haberiniz var mı?” diye sordu. Daha sonra Kobe’nin kazasını anlatmaya başladı. Haberi internette gördüğünü söyledi. Telefonumu kontrol ettiğimde hiçbir şey göremedim. Yaklaşık 10 dakika sonra haber CNN’e düşmüştü bile.

Blake Mars, Lakers taraftarı: Haberi gördükten sonra televizyonu açmak istemedim çünkü bunun gerçek olduğunu öğrenecek cesaretim yoktu. Salonumda tek başıma sessiz şekilde oturmayı tercih ettim.

J.A. Adande, eski Los Angeles Times ve ESPN NBA yazarı: Haber düştüğünde öğleden sonra antrenman yapıyordum. Telefonumu kontrol ettiğimde birçok mesaj gördüm. Kobe’nin bir helikopter kazasında hayatını kaybettiğini yavaş yavaş sindirmeye başladım. Daha sonra sosyal medyaya girip haberin doğru olup olmadığını kontrol etmek istediğimde en büyük korkumun gerçek olduğunu gördüm.

Cameron Look, fotoğrafçı: Okuduğum şeye inanamıyordum. Birkaç arkadaşımı arayıp haberi görüp görmediklerini sordum. Onlar da bana haberin yalan olduğunu umduklarını söylediler. Ancak haberin gerçek olduğunu anlayınca şoktan hissiz bir şekilde oturmaya başladım.

Luke Walton, Lakers forveti (2003-2012) ve Sacramento Kings koçu: Chicago’da otobüste oturuyordum. Antrenmanı yeni bitirmiştik ve havaalanına gidiyorduk. Bütün otobüste çıt bile çıkmıyordu. Herkes bu haberin gerçek olmaması ve kızlarının yanında olmaması için dua ediyordu.

Gustavo Zermeño Jr., sanatçı: Haberi aldığımda Miami’ye gidiyordum. Kuzenim aradı ve bana Kobe’nin vefat ettiğini söyledi. Doğal olarak inanamamıştım. Kobe benim için tanrı gibiydi. Açık konuşmak gerekirse kendimi bomboş hissetmiştim, çok garip bir hissiyattı kelimelere dökemiyorum bile. Yaşananlar gerçek dışı gibi geliyordu. O esnada Los Angeles’ta olmamak kabus gibiydi. Ailemin ve arkadaşlarımın Staples Center’ın dışında ağladığını gördüğümde hiçbir şey yapamamak beni çok üzmüştü.

Corey Van Lith, Kobe Bryant’ın mentorlük yaptığı Hailey Van Lith’in babası: Hailey ve ben ailemizin yanındaydık. Yeğenimin AAU’da oynadığı maçı izliyorduk. Haber salonun dört bir yanında hızlıca yayıldı. Hailey ile salondan çıkıp haberi doğrulatmaya çalıştık. Haberin gerçek olmadığını umut ediyorduk.

Johnson: Gerçekten çok sarsılmıştım. Eşime “Kobe öldü” diye mesaj attım. Ellerim bu iki sözcükten fazlasını yazmaya gitmemişti bile. Daha sonra salondan yanıma geldi ve bana sarıldı daha sonra ağlamaya başladık. Daha sonra Gigi’nin ve onun takım arkadaşlarıyla ailelerinin de helikopterde olduğunu öğrendik.

Kerr: Gerçek dışı bir şeydi ve haber çok hızlı yayıldı. Tek hatırladığım spor salonuna çok keskin bir sessizliğin hakim olmasıydı. Stephen Curry ve birkaç oyuncu daha kendilerini yere bıraktılar. Bazı oyuncular ağlamaya başladı. Bazı oyuncular hareket etmeden oturuyorlardı. Yaklaşık 10 dakika boyunca kimse hareket etmeden oturdu. Hayatım boyunca hatırladığım en üzücü anlardan bir tanesiydi.

Close: UCLA oyuncularına maçtan sonra haberi verdiğimde ne kadar derinden etkilendiklerini gördüğümde şaşırmıştım. Herkes Kobe hakkındaki hikayelerini anlatmaya başladı. Soyunma odasında birçok göz yaşı vardı. Herkes çok kötü etkilenmişti.

Jackson: Prova bittikten sonra her zaman yaptığım gibi arabama doğru yürüdüm. Tam elimi kapıyı açmak için uzattığımda bütün set bana doğru koşmaya başladı. Yardımcı yönetmenimizin suratında korku ve şaşkınlık karışık bir ifade vardı. “Shae, bekle!” diye bağırdı. O esnada telefonda birisiyle konuşuyordu ve karşısındakine “Emin misin? Emin misin?” diye soruyordu. Ağzımdan ilk çıkan şey “Lakers’la mı alakalı?” oldu. O da bana “Hayır, daha kötüsü” dedi.

İlk olarak aklıma babamla [Ice Cube] alakalı bir şey olduğu geldi. Telefonumu cebimden çıkardığımda en az 30-40 tane mesaj görmüştüm. Herkes bana mesaj atarak Kobe’nin öldüğünü haber veriyordu. Herkes benim bir şey dememi bekliyordu ama ben arabama binip sessiz bir şekilde otelime döndüm. Otel odama girdiğim anda dizlerimin üzerine çöküp hiç ağlamadığım kadar şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Daha sonra telefonumu elime aldım ve Kobe’ye “Lütfen bu gerçek olmasın” diye mesaj attım. Mesaj iletilmemişti.

Cannon: Birkaç yıl önce çektiğim “The Last of Sheila” isimli filmin galası yapılıyordu. Ben de oraya gidip film gösteriminin ardından Richard Benjamin’le konuşma yapacaktım. Ancak bu planımı iptal ettim çünkü haberi aldıktan sonra bunu yapacak kadar gücüm kalmamıştı. Çok büyük bir yas ve üzüntü içerisindeydim. Ancak bana güvenen kişileri yüz üstü bırakamazdım. Tanrının bana verdiği güçle oraya gittim ve konuşmamı yaptım.

Kobe Bryant

Hill: Bazı şeyleri açıklamakta zorlanırsınız. Bunun sebebi kendinizin karşınızdaki şeye inanamamanızdır. Çok duygusal bir andı. Yayına çıkıp Jerry West ve Jack Nicholson’la röportaj yaptığımı hatırlıyorum. Bizim için ne ifade ettiğini anlatmaya çalışırken birkaç kez boğazım düğümlendi. Sadece bir oyuncu olarak değil benim için kişisel olarak da çok önemli bir yeri vardı.

Rojas: Bütün gün odamdan çıkmadım. Depresyona girmiştim çünkü ben Kobe’yle büyümüştüm. Onu liseden itibaren sürekli izliyordum. Bilet parasına yetecek kadar paramız olduğu her maça gitmeye çalışıyordum.

Brando Bailon, Lakers taraftarı: Hissettiklerimi kelimelere dökmem pek mümkün değil. Duyduklarıma inanamıyordum. Babama “Kobe’nin öldüğünü söylüyorlar.” dediğimde o da bana inanamadı. Daha sonra haber doğrulandığında babam mutfağa gidip haberleri izlemeye başladı. Mutfağa girdiğimde babamı ağlarken gördüm. Ben de babamı öyle girince ağlamaya başladım çünkü birçok insan babalarının ağladığını hiç görmez bile.

Tanter: Dürüst olmak gerekirse öğleden sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum bile. Berber dükkanında ağladığımı hatırlıyorum ki ben çok sık ağlayan birisi değilim. Kobe’nin ölümünün ardından kızı ve diğer yolcuların da haberini aldıktan sonra kendimi kontrol edemeycek noktaya gelmiştim.

Bob Myers, Warriors genel menajeri: Kobe yenilmez bir figürdü. Her zaman kendisini böyle tanıtıyordu. Eğer bana birisinin sonsuza kadar yaşayacağını söyleseydiniz ben bu kişinin Kobe olacağını söylerdim. Böyle bir kaybın sadece 1 senede üstesinden gelebileceğinize inanmıyorum. Hatta asla tam olarak atlatabileceğimizi sanmıyorum. Hala sık sık onun hakkında düşünüyorum.

Sacre: O gittiğinden beri hiçbir şey eskisi gibi değil. Onun ölümünden beri sanki sonsuz zaman geçmiş gibi hissediyorum. O günden bugüne kadar dünya çok çılgın şeyler yaşadı.

Vefatının üzerinden bir yıl geçtikten sonra Kobe’nin mirası sizin için ne ifade ediyor?

Cannon: Lakers’ın yayınlarını yapan kanala bakıyorum ve hala her yerde Kobe var. Bu sayede onun ruhunun hala bizimle yaşadığını hissediyorum. Bize hala rehberlik ediyor ve meydan okuyor. Lakers’ın kanalında yayınlanan şeyler sayesinde dünyanın dört bir yanındaki çocuklara ve ailelere ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Hala ondan öğreneceğimiz çok şey var.

Walton: Onun mirası bize sevdiğiniz şeyi yapmayı öğretiyor. Elinizden gelen her şeyi sonuna kadar yapın. Her şeyi başarmanız mümkün. Onu bu kadar özel yapan da bu anlayışıydı. Ailevi, basketbol ya da iş dünyasında herhangi bir şey olsun, bir şeyi istediğiniz zaman onu durdurmanın hiçbir yolu yoktu.

Kerr: Bence Kobe’nin en büyük mirası tutkusuydu. Onun ne kadar mükemmel olduğunu anlatmaya gerek yok bu zaten ortada. O basketbol tarihinin gördüğü en büyük oyunculardan bir tanesi. Tüm zamanların en iyi 5 oyuncusu arasında. Onun başarılarını, şampiyonluğunu herkes biliyor. Ancak oyununa duyduğu tutku onun en büyük mirası. O her zaman çok çalışırdı ve her zaman kazanmak isterdi. Her gün kendini adamayı başardı. Bu kadar sıkı çalışmaya ve her gün daha iyiye gitmeye duyduğu bağlılık Kobe’nin gerçek mirasını oluşturuyor.

Myers: Saha dışında yapabileceği daha çok şeyi vardı. Saha dışında çok başarılı bir hayata sahip olacağını düşünüyorum ve bunun örneklerini bize göstermeye başlamıştı bile. Dürüst olmak gerekirse basketbolu bıraktıktan sonra yaptığı işlerine de aynı tutkuyla yaklaşıyordu. O gerçekten eşi benzeri olmayan birisiydi. Onun gibisinin bir daha dünyaya gelmesine imkan yok.

Bailon: Kimsenin özel olmadığının farkına varmıştı. Ne yapmanız gerektiğine karar verdikten sonra yeteri kadar çalışmanız gerektiğini biliyordu. Eğer yeteri kadar tutkulu değilseniz, bir şeyi yeteri kadar çok istemiyorsanız hedeflerinize ulaşamayacağınızı biliyordu.

Tanter: Kobe’nin mükemmel kariyeri boyunca oynadığı her maçı anlatma şerefine nail olduğum için çok mutluyum. Onu kişisel olarak tanıma ve onunla sohbet etme şansına sahiptim. Kobe bence çok özgün bir karakterdi. Diğer oyuncuları her gördüğümde Kobe’yi tanıyacak kadar şansı olduğum için mutluluk duyuyorum. Onun detaycılığı, 20. yılında bile oyunu daha iyi öğrenme isteği çok başkaydı. Her zaman öğrenmeye devam etti. Sahip olduğu merak ve öğrenme isteği inanılmazdı. Her zaman aklımda bu özellikleriyle kalacak.

Look: Emekliliğinden sonra elde ettiği başarılara parkede elde ettiklerinden çok daha fazla saygı duyuyordum. Sadece tarihin gördüğü en iyi oyunculardan bir tanesi değil aynı zamanda kadın basketbolu için bir öncüydü. Muhteşem bir akıl hocasıydı ve daha da önemlisi sevecen bir babaydı. Gerçek bir dâhiydi.

Close: Basketbolu geliştirmek için çok büyük bir tutkuya sahibim. Bu söylediğim sadece UCLA ile alakalı değil. Sporun çocuklar üzerinde çok büyük etkileri olduğuna inanıyorum. Özellikle kadınlar üzerinde çok daha büyük olumlu etkileri var. Ancak kadınların yolculuğu pek de kolay olmadı. Spor kültüründe kadınlara çok uzun süre saygı duyulmadı ve kendilerini geliştirmek için çok büyük fedakarlıklar yapmaları gerekti. Kobe de işlerin bu şekilde işlememesi gerektiğini herkese anlatmaya çalışıyordu.

Çok fazla hayali, hedefi ve büyük bir vizyonu vardı. Bu işleyişi değiştirmek için stratejiler geliştiriyordu. Kadınların sporda üvey evlat görmemesi için Kobe’nin yapmayı düşündükleri bize çok büyük umut veriyordu.

Van Lith: Bence onunla alakalı en önemli kelime fırsattı. Kadınlar ve kız çocukları için sporda birçok kapı açtı. Sadece onların yanında olduğunu söylemiyordu, her fırsatta onları destekliyordu. Kamunun önünde kadın sporuna saygı duyduğunu göstermekten çekinmiyordu. Birçok insan, kadınların yaptıklarını küçük görmeye çalışsa da tarihin en iyi oyuncularından bir tanesi “Bu kadınlara dikkat edin, onlar çok iyi oynuyor” dediğinde herkes onu dinliyordu.

Sacre: Birisinden Kobe hakkında daha önce bilmediğiniz bir şey duymanız çok kolay değil. Yaptığı her şeyde detaylara çok dikkat ederdi ve hem hayat hem de basketbol hakkında çok bilgili birisiydi. Onun gibi birisinin artık olmadığını düşünmek bile çok saçma geliyor. Onu gerçekten mükemmel yapan da buydu. Ancak onun zihniyetini örnek alarak birçok şey yapabileceğimi biliyorum. Onun gibi birisiyle dört yıl boyunca beraber oynayabildiğimi söyleme şansına sahip olduğum için çok şanslıyım.

Bailey: Geride bıraktığımız sene boyunca Los Angeles şehrine çok büyük faydası dokunabilirdi. Black Live Matter olaylarında, Covid salgınında çok önemli bir rol oynayabilirdi. Bu tabii ki spora yaptığı katkıların dışında. Bu tarz şeylerde de çok büyük yardımı dokunabilirdi.

Hill: Geride bıraktığımız sene boyunca sahip olduğumuz şeylerin kıymetini çok daha iyi bilmemiz gerektiğini öğrendim. Sabah erken kalkın, gece yatağa geç girin ve arada geçen sürede deli gibi çalışın. Kobe’nin yaptığı da buydu.

Cannon: Gerçekten ilginç… Covid salgını nedeniyle dünyada neredeyse her şey durdu. Kobe öldüğünde de aynısı olmuştu. Birçok farklı ülkeden, ırktan ve etnik gruptan birçok insanı etkilemişti. Onun çok büyük bir yüreği vardı.

Adande: Geride bıraktığımız yıl boyunca onun mirasının ölümsüz olduğunu iyice anladım. Onun adını ya da fotoğrafını görmeden tek bir gün bile geçmiyor. Hala onun bazı basın toplantılarının ses kaydına sahibim. Yaklaşık 175 tane fotoğrafı dosyalarımın orasında duruyor.

Lakers’ı takip ettiğim yıllar boyunca neredeyse her gün onunla iletişimim oldu ve kariyerinin çok büyük kısmına şahit oldum. Bu yüzden hayatının emeklilik evresinde onu çok fazla rahatsız etme gereği duymadım. Onunla yüz yüze görüşmek yerine genellikle onu diğer herkes gibi ekranlardan takip ediyordum. Bu o öldükten sonra da değişmedi. Bir noktada tekrar yollarımızın kesişeceğini düşünüyordum. Bunu söylemesi biraz garip ama hala aynısını hissediyorum. Aradan bir yıl geçti ama hala onun vefat ettiğine inanamıyorum.