Anadolu Efes – Olympiacos: Bryant Dunston’a Saygı Duruşu

19/Şub/21 08:32 Şubat 19, 2021

admin69

19/Şub/21 08:32

Eurohoops.net

EuroLeague’in 25. haftasının ilk gününde oynanan Anadolu Efes – Olympiacos karşılaşmasını Eurohoops Fırın değerlendirdi.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’de heyecan bir haftalık aranın ardından devam etti. 25. maç gününde Anadolu Efes‘in Sinan Erdem Spor Salonu’ndaki konuğu Olympiacos oldu.

Lacivert-beyazlı ekip, çok kötü başlangıç yaptığı bu mücadeleden 76-53 gibi ezici bir skorla galibiyeti koparırken aslında ne kadar enteresan bir takım olduklarını da tüm Avrupa’ya yeniden kanıtladı.

İlk çeyreğin sonunda 11-26’lık bir Olympiacos üstünlüğünden söz ediyorken kalan 30 dakikada 65 sayı atan ve rakibine yalnızca 27 sayı şansı veren bir Efes

3 çeyreğin skoru TAM OLARAK 65-27.

Shane Larkin’in 21 sayı – 5 ribaund – 5 asistle yıldızlaştığı bu mücadelede Efes adına en kritik performans şüphesiz 8’de 7 isabetle 15 sayı – 7 ribaund – 3 asist – 3 top çalmayla oynayan Bryant Dunston‘dan geldi.

Tibor Pleiss’ın tam 10 maç haftasının ardından çok kısa da olsa süre bulduğu mücadelede Olympiacos adına ise Giannoulis Larentzakis’in 10 sayısı haricinde çift haneli skor bulan oyuncu olmadı.

İlk çeyreği Efes, ikinci çeyreği Olympiacos için büyük travmalar barındıran bu karşılaşmayı ise Eurohoops Fırın sizler için analiz ediyor.

40 Dakika Gibi Hissettiren İlk Devre

Anadolu Efes‘in maç başlangıcı hakikaten izleyiciye iyi enerji vermeyen, rakibine karşı çok müşkül durumda bir başlangıç oldu. Olympiacos‘un değişmeli savunmasına karşılık Efes üretimde çok ama çok zorlandı. İlk çeyreği düşünecek olursak Yunan ekibinin savunma hareketliliği çok başka bir noktadaydı. Özellikle Larentzakis – Sasha Vezenkov ikilisiyle alan savunmasında aktif bir görüntü çizdiler.

Alan savunmasını rakibin üzerinde bu kadar baskı kurarak yapmak çok özel iş. Yani çok özel işti. Ta ki Efes en değerli hücum alışkanlıklarını maç içerisinde hatırlamaya başlayıncaya kadar.

Larentzakis ve Vezenkov’a ek olarak Shaq McKissic’in açık alanı kovalama arzusu da Ergin Ataman’ın takımının alarm vermesini sağladı. Daha çok topu paylaşma odaklı ve dipçizgiden dışarı çıkan oyuncular üzerine kurulan hücumlarla etkili olarak ama daha da önemlisi savunma kısmında bozmaya giderek çeyrek sonunda 11-26’lık bir farkı yaratmış oldular.

Efes‘te Sertaç Şanlı‘nın sahada olduğu dakikalarda sertlik pek de istenen düzeyde olmuyor. Sertaç sahada kendine özgü pek çok şeyi nasıl çok özel yapıyorsa rakiplere sağladığı bazı avantajlar da yok değil. Bryant Dunston – Rodrigue Beaubois – Shane Larkin üçlüsü sahadayken Efes savunmada çok daha uyanık ve saldırgan oluyor. Özellikle ikili oyun savunmasında ve tepeden köşelere dağıtılan topları kesme noktasında buna sık sık şahit olduk.

Anadolu Efes’le veya herhangi bir basketbol takımıyla ilgili söylenebilecek çok klişe ama geçerliliğini muhtemelen sonsuza kadar yitirmeyecek bir şey var: Kendi standartlarına göre iyi savunma yapan takım aynı zamanda kendi standartlarına göre iyi hücum da eder. Bunu ilk çeyrekte Olympiacos‘ta da gördük. Ellerinde öyle çok çok büyük hücum kozları olduğunu söylemek mümkün olmasa da Efes’e ilk çeyreği zindan ettiler.

Asıl zindanı ise ikinci periyotta görmüş olduk. “Acaba Efes bu maça erkenden havlu mu atıyor” diye düşünürken 32-8 gibi olağandışı bir periyot sonucu bütün şüpheleri yutturdu.

Georgios Bartzokas’ın öğrencileri, Lacivert-Beyazlılar’da ilk 10 dakika içerisinde söz konusu olan o savunma zaafiyetiyle 6’da 4 üçlük isabeti bulmuştu. Maçı ise 19’da 6 isabetle kapattılar. 10 dakikada 6’da 4, 30 dakikada 15’te 2 isabet.

Aslında mücadelenin kilidi 20 dakika içerisinde yaşananlarla çözüldü desek çok da yanlış bir şey söylemiş olmayız. Müthiş ötesi ofansif performanslar izledik diyemeyiz ama harika savunma performanslarının kilit açtığından bahsedebiliriz. Aslında ikisini tartıya koyunca çok da çelişen bir şey yok.

Birbiriyle taban tabana zıt iki çeyreğin sonunda ağır basan Efes, zaten bu maçtan önceki son 4 karşılaşmasında da mağlup olan Olympiacos‘ta resmen derman bırakmadı.

Efes Hücumu Üzerine

Efes‘in Olympiacos maçı özelindeki hücumunu konuşmak gerekirse Vasilije Micic’in epey inişli az çıkışlı bir performans sergilediğinden bahsetmeden olmaz.

Krunoslav Simon‘un da birkaç ince iş haricinde pek fazla ortalıkta görünmediğini düşününce Larkin’in burada en önemli toplu yaratıcı olarak devreye girip maçı koparması aslında koç Ataman’ın takımında sorumluluğu üstlenen isimlerin çıkmasının pek de şaşırtıcı bir durum olmadığını da hemen hemen 2 yıldır olduğu gibi anlatıyor.

Olympiacos‘un elindeki en iyi kısa savunucusu olan Charles Jenkins’i onun üzerine atması belki de mantıklı hamleydi fakat Bartzokas’ın unuttuğu ya da tedbirli olmakta geciktiği bir şey var: Efes hücumlarında yarı sahadaki paslar özellikle sırtı dönük oyunda ne kadar uzun mesafeli olursa o kadar başarılı oluyor. Misalen ya tepede ya da sağ dirsekte topla buluşmuş bir oyuncu sol köşedeki takım arkadaşını görmeden bile bulabilecek bilinç ve konumda artık.

Ancak buna Olympiacos‘un henüz kırılmadığı dönemde elleri kolları hareketli tuttukları o alan savunmasıyla bu kadar iyi çözüm üretmesi ürpertici görünüyor. Bu açıdan bakınca da zaten bireysel yetenek havuzu ve uzunların ikili oyunlardaki kısa devrilmeleri devreye sokmak gibi gayet de işe yarayan planları var Ergin Hoca’nın.

Bu maçta Beaubois’nın (ki o olmayınca da ya Adrien Moerman, James Anderson ya da Chris Singleton oldu) o köşe bölgelerindeki aktivitesi yine fark yarattı. Top dolaşımını kesme uğraşıyla bir döneme kadar en yapmaları gereken işi yapsalar da onu kesemedikleri andan itibaren Efes‘e karşı başarılı olabilmek için ellerindeki hiçbir kozun önemi kalmadı.