By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’e gelen her oyuncu, beraberinde belirli beklentileri de getiriyor. Özellikle NBA’de oynamadan önceki yıllarında oynadıkları yerlerde allah vergisi basketbol yetenekleriyle herkesi etkileyen oyuncular için beklentiler de yetenekleri ölçeğinde büyüyor. Bazı oyuncular bu beklentileri karşılayıp hatta aşmayı da başarırken bazı isimler ise gerek yaşadıkları sakatlıklar, gerek NBA seviyesine ayak uyduramamaları sebebiyle beklentilerin çok uzağında kalıyor.
Bugünkü yazımızda, sahip oldukları basketbol yetenekleriyle çok büyük potansiyelleri olduğunu düşündüren kariyerine devam eden ve emekli olmuş bazı oyuncuları huzurlarınıza taşıyacağı:
Aaron Gordon
7 yıl önce NBA Draftı’nın dördüncü sırasında seçilen bir oyuncunun bu sürede iki Smaç Yarışması ikinciliğinden fazlasını başarması bekleniyordu.
Fiziksel kapasitesi NBA standartlarında bile yüksek olan oyuncu ne yazık ki bu avantajını parkelere yansıtabilmiş değil. Sahip olduğu fiziksel özelliklerle birden fazla pozisyonu savunabilen iyi bir savunmacı olması bekleniyordu fakat Gordon’ın ortalama bir savunmacı olduğunu söylemek bile çok doğru olmaz. Aaron Gordon’ın hücum tarafında da takım arkadaşları için yaratabilen bir skorer olması bekleniyordu. Fakat yetenekli oyuncu, kariyeri boyunca %44.7/%32.2/%69.5 yüzdeleriyle şut atarak maç başına 2.5 asist ortalaması yakaladı.
Bunların hepsi için Gordon’ı suçlamak çok doğru olmaz. Yetenekli oyuncu, günümüz basketbolunda kısa beşlerin uzun pozisyonunu oynamak için tüm gereklilikleri karşılıyor. Fakat Orlando Magic, bu plana yönelmek yerine pota altına eklemeler yapmaya devam ediyor.
Gordon’ın aldığı rollerde de kendine çok yardımcı olduğunu söyleyemeyiz. Zaman zaman skorer görevini üstlenen Gordon, topu eline fazla yapıştırıyor ve bu role uyumlu olduğunu söylemek çok doğru olmaz.
Myles Turner
Modern basketbolda bir uzundan ne isteyebilirsiniz? Şut tehdidiyle alan açması, çember savunması, adam değişme savunmasına kısaların karşısında kalabilmesi… Myles Turner bunların hepsini yapabilen ender pivotlardan birisi. Peki neden hala Turner’dan daha fazlasını bekliyoruz?
Savunmasının, ribaunt zaaflarına rağmen NBA’in en iyi savunma takımına seçilmesini sağlayabilecek seviyede olduğunu söylemek lazım. Ancak uzun süredir Turner’ın hücum tarafında bir gelişim kaydetmesini bekliyoruz ve bu henüz gerçekleşmedi.
2016 yılında Turner, ligin göz kamaştıran genç yeteneklerinden birisiydi. Etkili savunmasının yanında hücumda da çok yönlülüğünü sergileyen genç isim, 14.5 sayı ortalaması yakalamıştı. Turner, 2016 yılından beri bu ortalamanın üzerine çıkamadı.
Savunmada masaya getirdiği her şeye rağmen, Turner’ı yıldız olarak etiketleyebilmek için hücum tarafında da bir gelişim görmemiz lazım. Sahada bulunduğu dakikaların bir kısmında, pota altını Sabonis ile paylaşmak zorunda kalması Turner’ın işini kolaylaştırmıyor.
İstatistik kağıdına baktığımızda Turner’ın blok kategorisi dışında yeteneklerini sahaya yansıtabildiğini söyleyemeyiz. Savunmaya öncelik veren bir oyuncu olmanın kötü bir yanı yok. Ancak Turner’ın günümüz oyununa uyan yetenekleri düşünüldüğünde şu ana kadar daha yüksek bir seviyeye gelmiş olmalıydı.
Andrew Wiggins
2.13’lük kulaç uzunluğu, 2.00 metrelik boyu, 88 kiloluk vücudu ve 111 santimetrelik dikey zıplamasıyla beraber Andrew Wiggins, basketbol tanrıları tarafından özenle yaratılmış gibi görünüyor.
Wiggins, Draft denemelerine katıldığında scoutlar LeBron James’ten beri böyle bir basketbolcuya şahitlik etmediklerini söylüyorlardı. Karşılaştırmalar çığırından çıkmıştı, kimisi Wiggins’i LeBron’dan daha iyi bir saf atlet olarak nitelendirirken kimisi Tracy McGrady’nin gençlik günleriyle karşılaştırıyordu.
Wiggins’in Allah vergisi yetenekleri bir süperstar olmasına kesin gözüyle bakılmasını sağlıyordu. Fakat oyuncu NBA’de geçirdiği 7 sezonda All-Star’a seçilme başarısı göstermedi. Bu sürede yakaladığı 14.7 PER ortalaması, lig ortalamasının altında konumlanmasını sağlıyor. Savunma tarafında genellikle takımına eksi yazan oyuncu, kariyeri boyunca yakaladığı 19.6 sayı ortalamasını iyi bir şut yüzdesiyle yakalamadı. Bu da Wiggins’in masaya getirdiğinden çok götürdüğü olduğunu gösteriyor.
Minnesota Timberwolves’tan ayrılarak Golden State Warriors’a gelmek, Wiggins’in başarılı olabilmek için bugüne kadar yakaladığı en büyük şans olarak görülüyordu. Ancak Wiggins’in şu ana kadar Warriors formasıyla kayda değer bir şey yaptığını söylemek de pek mümkn değil.
Warriors, Wiggins’in 28 milyon dolar değerinde bir tutkal oyuncuya dönüşmesini bekliyor. Eğer yetenekli isim, beklenen gelişimi gösteremezse ligin en kötü kontratlarından birisine sahip olmaya devam edecek.