By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de her sezon başlarken sezon boyunca takımların ve oyuncuların göstereceği performans hakkında tahminlerde bulunmak basketbolseverlerin en çok keyif aldığı şeylerden birisidir.
Oyuncular hakkında yapılan tahminler de genellikle bu isimlerin önceki yılda gösterdiği performans, yetenekleri, takım içerisinde artan sorumluluklarına göre şekillenir.
Bu yazımızda 2020-21 NBA sezonunun ilk kısmında gerek takımındaki rolü arttığı için, gerek kendilerini geliştirdikleri için beklentilerin üzerine çıkmayı başaran oyuncuları sizler için sıralayacağız:
Zach LaVine
Geçen sezon Chicago Bulls için pek de parlak geçmedi. Bulls’un genç yıldızı Zach LaVine’in yaptıkları da Chicago’nun başarısız görüntüsünün içerisinde pek de dikkat çekmiyordu. LaVine, genellikle etkileyici skor performansları sergilese de takımı genelde kaybediyordu.
Yaz döneminde organizasyonel anlamda köklü değişiklikler yaşayan Bulls’ta 2020-21 sezonu şu ana parlak diyemesek de umut verici bir derecede daha olumlu ilerliyor. 14-16’lık dereceye sahip olan Bulls, 15-18’lik derecesiyle konferansın 10. sırasında bulunuyor ve play-in turnuvasının da varlığıyla playoff iddiasını sürdürecek gibi gözüküyor.
Bu konuda kesinlikle en çok borçlu oldukları kişi de Zach LaVine. Takımla beraber adeta oyunun üstüne bir seviye daha atlayan LaVine, bu sezon oynadığı 33 maçta 28.5 sayı – 5.3 ribaunt ve 5.0 asist ortalamaları yakaladı. Kariyerinde ilk kez bu sene All-Star seçilen LaVine, sayı krallığında da 7. sırada alıyor.
LaVine her zaman potansiyeli olan atletik bir skorer olarak görülüyordu. Ancak 2020-21 sezonunun ilk kısmında LaVine’in bir yıldıza dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz.
Jaylen Brown
Yaz döneminde Gordon Hayward gibi önemli bir kanat oyuncusunu kaybeden, Kemba Walker’ın sakatlığı sebebiyle de sezona dar bir rotasyonla giren Boston Celtics’te Jaylen Brown’ın rolünün artması doğal bir sonuçtu.
Ancak 24 yaşındaki oyuncunun artan role nasıl tepki vereceği çok net şekilde kestirilemiyordu. Brown, sezonun ilk kısmında en iyimser bakan Celtics taraftarlarının bile beklentilerini aşarak harika bir giriş yaptı. Şu ana kadar oynadığı 31 maçta 25.0 sayı – 5.5 ribaunt – 4.0 asist ortalamaları yakalayan ve üç sayı çizgisinin gerisinden %38.5’la şut atan Brown, özellikle Tatum’ın sezona biraz yavaş başladıktan sonra Covid-19’a da yakalanmasıyla Celtics’in en istikrarlı parçası olarak dikkat çekti.
Bunun sonucunda kariyerinde ilk kez All-Star seçilen Brown’ın maç sonlarındaki etkinliğini ve özellikle yardım savunmasındaki verimliliğini geliştirmesi gerekiyor. Ligde bulunduğu her sezon oyununun üzerine ciddi şekilde koymayı başarmış Brown, bu sezon bir seviye daha atlamış durumda.
Julius Randle
New York Knicks şu anda 18-18’lik derecesiyle doğu konferansının 6. sırasında yer alıyor. Knicks için böyle bir cümleyi uzun süredir okumamıştık bile. Ancak geride bıraktığımız yaz döneminde hem yönetim anlamında hem de koç ekibi anlamında önemli değişiklikler yapan New York ekibi, Tom Thibodeau’yu göreve getirerek bir şeyleri değiştirmek istediğini belli etmişti.
Thibodeau’nun önceki yıllarda alışık olduğumuz Knicks’ten çok daha derli toplu bir New York ekibi yarattığını kabul etmek gerekiyor. İşin saha içi kısmında da en büyük pay sahibinin Julius Randle olduğu ortada. Bu sezon oynadığı 35 maçta 23.4 sayı – 10.9 ribaunt – 5.5 asist gibi etkileyici ortalamalar yakalayan uzun, hücum verimliliğinde 24. sırada yer alan Knicks takımının en önemli taşıyıcısı.
Kariyerinin en iyi senesini doğu konferansının All-Star kadrosuna seçilerek taçlandıran Randle, şu anda lig genelinde Giannis Antetokounmpo, Nikola Jokic ve Domantas Sabonis ile birlikte 20 sayı – 10 ribaunt – 5 asist ortalamalarının üzerine çıkan dört oyuncudan bir tanesi. Sene başında birisi sezonun bu kısmında Knicks’in playoff yarışında yer alacağını ve Randle’ın böyle bir cümlede adının geçeceğini söylese onun aklını kaçırdığını sanırdınız.
Jordan Clarkson
Bir önceki sezonun playofflarında Denver Nuggets’a 7 maçlık bir seride dramatik şekilde elenen Utah Jazz’in yaz döneminde cevaplaması gereken birçok soru vardı. Rudy Gobert’in kontrat durumu sebebiyle maaş bütçesinde fazla yeri olmayan Jazz’in Jordan Clarkson’a nasıl bir kontrat vereceği gelecek planları açısından da büyük önem taşıyordu.
Sonuç olarak Clarkson ile Jazz, 4 yıl 51.5 milyon dolarlık bir kontrat imzaladı. Bu zaten günümüz NBA’inde oyuncuların aldığı kontratlara bakınca çok büyük bir ücret değil. Fakat Clarkson’ın bu sezon gösterdiği performansın şu anda lig lideri olan Utah Jazz’in derecesi üzerinde yarattığı etki düşünülünce adeta çerez parası gibi kalıyor.
Kenardan gelerek maç başına 26.1 dakika süre alan Clarkson, şu ana kadar oynadığı maçlarda 18.3 sayı ortalaması yakalamış vaziyette. 28 yaşındaki oyuncu, Yılın Altıncı Adamı ödülünün de en büyük favorisi olarak görülüyor.
Jazz’in bench beşinin taşıyıcısı olan Clarkson, şut repertuarından orta mesafe atışları neredeyse tamamen çıkarmış vaziyette. Kullandığı şutların neredeyse yarısını üç sayı çizgisinin gerisinden kullanan Clarkson, üç sayı çizgisinin gerisinden %37.2’yle oynuyor.
Jazz’ın sene başından beri yakaladığı başarıda çok büyük rol oynayan Clarkson’ın tıpkı Utah gibi bu seviyelere çıkmasını kimse beklemiyordu.