By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’de Fenerbahçe Beko geçtiğimiz hafta çok zorlu bir çift maç haftasında Olimpia Milano ve LDLC ASVEL Villeurbanne deplasmanlarından iki galibiyetle çıkmıştı.
Bu hafta ise Sarı-Lacivertliler, Valencia‘yla deplasmanda karşılaştılar. Playoff yarışında çok iddialı iki ekibin mücadelesinde kazanan 66-52’lik skorla İspanyol ekibi oldu.
Bu mücadelede Valencia adına Sam Van Rossom 17 sayı – 5 asist, Mike Tobey 12 sayı ve Martin Hermannsson 11 sayıyla mücadelede etkili isimler oldu. Takımın en önemli yıldızı olan Bojan Dubljevic’in ise 3 sayısı vardı.
Fenerbahçe Beko’da Jan Vesely 8’de 7 isabetle 15 sayı kaydederek takımının en skorer oyuncusu olurken Nando De Colo çok da parlak olmayan bir şut yüzdesiyle (7’de 3 ikilik, 7’de 2 üçlük) 14 sayı – 6 ribaund – 4 asist yaptı. Bu isimler haricinde çift hanelere en çok yaklaşan oyuncu 9 sayıyla Dyshawn Pierre oldu.
Eurohoops Fırın da Fenerbahçe Beko’nun eski performanslarından gitgide uzaklaştığı bu maça ilişkin değerlendirmelerini paylaşmak üzere iş başına geçti.
Uzun Kalmak – Kısa Kalmak Meselesi
İlk çeyrekte Fenerbahçe‘de bench oyuncularının katkı vermemesi kilit olumsuzluk olarak göze çarptı. Önceki maçlarda maça kötü başlasalar dahi periyodun ikinci yarısında oyuna giren oyuncular işleri değiştiren adımları atabiliyordu ancak bu maçta buna rastlamadık.
Maç başlangıcında Valencia üstünlüğünü net biçimde hissettirdi çünkü iyi savunma yaptılar. Elbette Fenerbahçe‘nin düşük skorda kalmasının sebebi yalnızca Valencia‘nın iyi savunma yapması değil. Bunun sebebi olarak ise Valencia’nın da düşük skor üretmesini ancak Fenerbahçe’nin iyi bir savunma yapmamasını gösterebiliriz. Felaket hücum etti Igor Kokoskov’un takımı.
Dış şutlarda da Lorenzo Brown’ın üçlüğü haricinde başarı sağlanamazken (7’de 1 isabetle yüzde 14.7) bu bakımdan Marko Guduric‘in arandığını söylemek mümkün.
Bu bölümde Valencia’nın ikili oyun savunmasının da çok üst düzey olduğunu düşünecek olursak zorlama atışlara gidildiğine rastladık. Bu sadece kısadan uzuna oynanan ikili oyunları etkilemiyor çünkü Fenerbahçe’de ikili oyunların çok önemli bir kısmının uzundan oynandığını düşününce en büyük maç planı zaten çökmüş oluyor.
Kenan Sipahi‘nin maçta yer aldığı bölümde hücum yerleşiminin de çok istenilir düzeyde olmadığını düşünürsek sahada net bir yönetici eksikliğinin aylar sonra bu kadar hissedildiği ilk zaman dilimini izledik. Savunmada Kenan – Brown – Pierre üçlüsünün iyi etki etmesi ve pas istasyonlarını kapatmanın daha kolaylaşması bu sürecin pozitif yazan tarafı oldu.
Elbette Pierre’in üst üste bulduğu skorlar olmasaydı bu dönemde daha zor bir eşik geçilmek zorunda kalınacaktı ancak devre arasına gidilmeden önce Nando De Colo – Jan Vesely ikili oyunlarını tekrar hatırlamaları ve oynayacak hale gelmeleri skoru başa baş noktaya getirdi.
Hele ki bu noktadan sonra Kokoskov, daha da kısalmayı kovalamayıp denemesi gereken maçlarda denemediği bir şeyi tam da denememesi gereken bir maçta denedi. Son periyotta Kyle O’Quinn ve Jan Vesely‘nin uzun süre beraber sahada yer almaları da bu maçta haliyle başarısız bir deneyim oldu.
Savunmada maç boyunca beklentileri en çok karşılayan oyuncu konumundaki Kenan’ı tempoyu yükseltmek adına kullanmak iyi bir fikirdi ama Kenan’ı sahaya sürüp yanında hücumun güvenilir bir ismini tutmayıp oyunu Lorenzo’ya yıkmak aslında pek de iyi bir fikir değildi. Şanssızlıklar olmasaydı oyunun o bölümde yıkıldığı isim Marko Guduric olurdu ve muhtemelen daha olumlu senaryolar konuşuyor olurduk.