Fenerbahçe Beko – Zalgiris Kaunas: Jan Vesely Daha Farklı Ne Yapabilir?

19/Mar/21 09:12 Mart 19, 2021

admin69

19/Mar/21 09:12

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko, Zalgiris Kaunas karşısında galip geldi. Eurohoops Fırın da bu mücadelenin ardından sizler için mesaiye başladı.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’in 30. haftasında Fenerbahçe Beko, Zalgiris Kaunas’ı sahasında 84-61’lik skorla mağlup etmeyi başardı.

Bu sonuçla Fenerbahçe ligde toplamda 18. galibiyetini elde ederken Zalgiris 15 galibiyet – 15 mağlubiyette kaldı.

Jan Vesely‘nin 21 sayı – 10 ribaund – 5 asistle muhteşem bir performans sergilediği mücadelede Nando De Colo 16 sayı – 6 asistle oynarken Dyshawn Pierre’in de 12 sayısı vardı.

Zalgiris cephesinde ise Thomas Walkup 11 sayıyla oynarken Marius Grigonis 10 sayı – 8 ribaund üretti.

Fenerbahçe bu galibiyetle playoff yolundaki kritik virajlardan birinde hata yapmazken önümüzdeki haftalar için özgüvenini katladı.

Eurohoops Fırın olarak biz de her hafta olduğu gibi bu maçın da teknik anlamda çözümünü yapmak üzere masa başına oturduk.

Aranın Ardından Şov Zamanı

Ahmet Düverioğlu’nun oyun konsantrasyonu maçın başlangıcında savunmada Fenerbahçe‘nin parçalanmasına sebep olurken geçiş hücumlarıyla ve top dolaşımıyla üstünlük sağlamak zor olmadı. Ahmet’in varlığı çoğu zaman Lauvergne gibi hücumuyla yaşayan bir uzuna karşı zorlanılmasına sebep oldu.

Düverioğlu oyundayken onun show-up’ları her zamanki gibi zorluk yarattı ancak Zalgiris‘in dinamik kısalarına karşı değişim savunması gerçekten çok temiz bir stratejiydi. Çünkü Joffrey Lauvergne’in üretimi EuroLeague seviyesinde hiçbir zaman bir takıma maç kazandıracak üretim olmuyor. Eğer Grigonis’in üretmesini yahut takımı moda sokacak şekilde üretmesini durdurabiliyorsanız Zalgiris‘e karşı başarılı olursunuz.

Aslında Düverioğlu bu sezon genelinde kendisinden bekleneni verdi ve Igor Kokoskov’un bu sezon yararlanmakta büyük sıkıntı çekmediği oyunculardan oldu ancak eşleşme değişimlerine dayanan bir savunmayla başladığınız maçta ilk 5’teki tercih Ahmet yerine Kyle O’Quinn veya Danilo Barthel gibi isimler olmalıydı.

Ki zaten O’Quinn’in sahada olduğu bölümlerde sadece boyalı alanın değil, bütün alanın savunulması çok daha kolaylaşıyor. Bu bakımdan Fenerbahçe adına ciddi manada sezonun önemli işlerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Gün geçtikçe bu çok daha iyi anlaşılacak.

Fenerbahçe Beko tarafında eğer bu maça ilişkin bir eskiye dönüş hikayesinden bahsedecek olursak Marko Guduric‘i de hesaplamaya dahil etmek zorundayız. Eskiye dönüş ibaresi kullanılırken kast edilen şey de zaten yalnızca birkaç hafta öncesi.

Sarı-lacivertli ekibin belki net bir oyun kurucu, yönetici profiline sahip kısası yok ancak topu yönlendirecek büyük yıldızları var. Bu yıldızların da sezon sonuna kadar olabildiğince sağlıklı kalması gerekiyor. Çünkü Guduric‘in takımın toparlanmasındaki katkısını biliyoruz ve yarı saha hücumları onun varlığında çok daha güvenilir hale geliyor.

Çünkü Fenerbahçe onun oynadığı maçlarda 103 top kaybı yaparken oynamadığı maçlarda 117 top kaybına sahip.

Daha önceden de Guduric’in çeşitliliği nasıl artırdığından bahsetmiştik. Sadece kendisi üzerinden oynanan oyunlarla da olmuyor bu. Sahada topu yönlendirebilecek bir ikinci oyuncu olduğu zaman Vesely‘nin asli misyonu olan oyunu yönlendirme işini yapması daha da kolaylaşıyor ve Nando’nun skorer oyununu yönetici profilinden daha fazla izleme fırsatımız oluyor.

Şansları Tepmiyor

“Double-team’ler yaparlar
Duracaksın sanarlar
Çünkü herkes farkında
Isınırsan yanarlar”

Tabii, Nando’nun skorer olduğu maçları genel olarak izliyoruz ve bunun yönetici profilde oynamasıyla bir ilişkisi yok ancak Nando’nun skorer oyunu dediğimiz şey çok daha farklı bir şey.

Onun köşede bir şut opsiyonu olarak ya da bire birleri üzerinden ürettiği skorunu izlemek, De Colo’nun verimliliği bakımından çok daha keskin bir deneyim yaşatıyor. Tamamlayıcı-Bitirici rolün bu oyuna hediye ettiği en büyük yıldızlardan birisi Nando De Colo. Tamamlayıcı profildeki oyuncuların da bir takıma liderlik edebileceği gerçeğinin basketboldaki en büyük örneklerinden birisi.

Ona bir “tamamlayıcı oyuncu” yakıştırmasında bulunmak bir hadsizlik olabilir mi? Olamaz. Çünkü bulunduğu hemen hiçbir takımda topu yönlendirmek bakımından ilk opsiyon olmadı. Onun çok büyük bir oyuncu olmasını sağlayan şey saf yeteneği, eline geçen fırsatları iyi değerlendirmesi ve tabiri caizse yürüye yürüye skor üretebiliyor olması.

İlk yarıda De Colo’nun şutları değerlendirmesiyle Fenerbahçe o patlayıcı ritmini buldukça tempoyu da yükseltti. Tempo yükseldikçe oyun onların daha çok istediği bir hale bürünmeye başladı. Böyle olunca da ikinci çeyrekteki farkın oluşması sağlandı.

Guduric‘in dönüşünün Vesely‘yi bu sezon alıştığımız şekilde oynamaya ittiğinden ve bunun da Nando’ya ilişkin daha skor odaklı bir oyun izlememizi sağladığından bahsettik. Peki Guduric‘in dönüşünün ardından Vesely‘nin bu profilde oynamasının tek maçta yaptığı etki, Fenerbahçe‘de bütün değişkenlerin aslında birbirleriyle bağlantılı olduğuna dair bir kanıt olarak görülebilir mi?

Vesely Hayretler İçerisinde Bırakıyor

Jan Vesely her hafta daha farklı ne yapabilir diye düşünmekten artık yorulduk. Yani artık top getirmelere dahi başladı Zalgiris maçında.

Kuşkusuz şu anda takımın lideri. Yukarıdaki görselde de olduğu gibi Tarık Biberovic’le verdiği görüntüler de bu liderliğin ispatı bakımından çok iç açıcıydı.

2010 Partizan, NBA dönemi ve Fenerbahçe döneminin tamamı şeklinde gelişen kariyerine bir bakıyorum: Böylesine “ben süperyıldızım” diye bağırdığı başka bir sezon yok.

Partneri De Colo da maç sonunda yaptığı röportajda “Ona setle ilgili bir şey göstermeye gerek yok çünkü çok akıllı” şeklinde Çek Hava Yolları’nın hakkını verdi.

Mesela Fenerbahçe bu maçta Dyshawn Pierre’in çok fazla sırtı dönük oyunundan üretmesini sağlayamadı çünkü Grigonis epey sinir bozucu biçimde Pierre’in sırtı dönüklerini resmen oynatmamaya savundu. En büyük kozu sırtı dönük oyunlar olan Pierre’e maç sonunda baktığınız zaman 12 sayı – 4 ribaund – 2 asisti var.

Jan Vesely‘den bu noktada tekrar bahsetmek gerek. Kanadalı forvet Pierre’in hücumda Grigonis’in zaman zaman yaptığı gibi çok sıkıştırıldığı ve etkinlik sergileyebilmesi için Vesely’nin varlığı önemli.

O, dirsek bölgelerinde topla buluştuğu zaman köşeleri mutlaka tarayan bir oyuncu ve Pierre’in de maçı 3’te 2 üçlükle 12 sayı atarak bitirmesi de direkt olarak Vesely ile ilişkili.

Nando’yla oynadığı ikili oyunlardan zaten artık bahsetmeye bile gerek yok çünkü çok fazla alıştık.

Oyun olarak olgunlaşıyor, insan olarak olgunlaşıyor… Vesely’nin bu transformasyonunu görmek bize çok farklı farklı hisler yaşatıyor.

Takımına ettiği liderliği bir kenara bırakacak olursa Fenerbahçe’de her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu açığa çıkardığımızı düşünüyorum. Böyle bir takım olmak zaman zaman kötü, zaman zaman da çok iyi.

Her şey birbirine bağlantılı olunca takımdaki tek bir eksikliğin bile değeri çok daha artarken bir yandan da her şeyin iyi gitmesi güzel. Valencia maçı takımın büyük bölümüne hükmeden bu alternatifsizlik Martin Schiller’in Zalgiris‘i karşısında da tıpkı 10 maçlık galibiyet serisinde olduğu gibi söndü.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!