Fenerbahçe Beko’nun Son Çift Maç Haftası: İçlerde Bir Burukluk Var

03/Nis/21 12:57 Nisan 3, 2021

admin69

03/Nis/21 12:57

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun çift maç haftasının analizi yine Eurohoops Fırın’dan!

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’deki Türkiye ekiplerinden Fenerbahçe Beko, 32 ve 33. maç günlerini tek haftada birleştiren takvimde Bayern Münih’e konuk olup Barcelona’yı ağırladı.

Münih’te Bavyera ekibiyle oynadığı maçı 68-77 kazanan Sarı-Lacivertliler, lider Barcelona’yla oynayacağı maç öncesinde özgüvenini tazeledi.

Bu karşılaşmada Fenerbahçe adına Nando De Colo 21 sayı – 6 ribaundla mücadele ederken Marko Guduric 18 sayı kaydetti. Jan Vesely‘nin ise 15 sayı – 6 ribaund – 5 asisti mevcuttu.

Bayern Münih cephesinde ise Wade Baldwin 20, Paul Zipser 12 ve Vladimir Lucic 11 sayıyla çift hanelere çıktı.

Haftanın diğer mücadelesinde ise Ülker Spor ve Etkinlik Salonu, Fenerbahçe – Barcelona karşılaşmasına ev sahipliği etti. Maçtan 73-82’lik Barça galibiyeti çıktı.

Jan Vesely sadece 6 dakika oynadığı müsabakadan sakatlanarak ayrılırken Marko Guduric 19, Kyle O’Quinn 17, Nando De Colo 12 sayıyla mücadele etti.

Kyle Kuric’in 16 sayı kaydettiği Barcelona’da ise Brandon Davies 13 sayı – 9 ribaund, Nikola Mirotic 12 sayıyla katkı verdi.

Eurohoops Fırın da her hafta olduğu gibi rutinine devam etti, Igor Kokoskov’un öğrencilerinin bu hafta verdiği sınavları inceledi.

Şapka da Çıkarın, Önünde de Eğilin, Ayakta da Durun, Selam da Verin

Maç başında Melih Mahmutoğlu ile Vladimir Lucic’in eşleştiği düzene mana vermek açıkçası fazla mümkün olmadı. Belki hücumda Melih’e iyi pozisyonlar hazırlandı ama savunmada da bir o kadar götürüsü oldu bu tercihin. Çünkü sahada Zan Mark Sisko haricinde hemen herkesle bir ters eşleşme durumu vardı ve kaptanın üzerinden çok skor buldu Bayern.

Hücumda ikili oyunlarda Marko Guduric ve Ahmet Düverioğlu üzerinden gitmek yaramayınca biraz daha öze dönüş operasyonu çekti Kokoskov. Lorenzo Brown – Nando De Colo – Dyshawn Pierre eksenli klasik Fenerbahçe hücumlarıyla üstünlük sağlamak çok zor olmadı. Jan Vesely‘nin geçişlerdeki özverisine değinmeden geçmek de olmaz tabii.

Son haftalarda çok çok iyi bir dış şut performansından söz edemiyor oluşumuza rağmen Fenerbahçe bir şekilde üstün kalmayı başarıyor. Mesela ilk devre sonunda Tarık Biberovic’in oyuna dahil olup Wade Baldwin üzerinde oynanan o değişim savunması bir üstünlük alameti sayılırdı.

Bütün bunların ışığında ilk devredeki çekişme aslında beklenmedik bir durum sayılmazdı. Yalnızca Marko’nun performansındaki dalgalanmalar sürekli aşağı yöne gitmeye başlıyordu ve bu can sıkıcıydı. Son haftalarda olduğu gibi…

İkinci devre her şeyi değiştiren birçok faktörden bahsedebilirdik. Mesela Vesely‘nin ball handler olarak ikili oyun oynayıp skor çıkarması gibi çok fazla hikmetine tanıklık edişimiz?

Normalde basketbol maçı izlerken fazla duygusal reaksiyon vermesini becerebilen bir insan değilimdir ama bu sezon Vesely’yi izlerken hayretimi, hayranlığımı gizlemekte çok zorlanıyorum. Çok akıllı oyuncuydu, çok atletik oyuncuydu. Evet.

Ama oyununun hayret veren gelişimi büyük ölçüde bu sezona dayanıyor ve Igor Kokoskov’un oyuncularıyla olan iletişiminin, oyuncu geliştirme konusundaki ustalığının bir dönüşü olarak Jan’ın bu oyununu görebiliriz.

Bu konu hakkında sezon sonunda uzun uzadıya konuşuruz ancak şimdilik daha oyun genelinde odaklı kalma taraftarıyım. Fenerbahçe’nin Bayern Münih galibiyetinde kilit açan noktalardan bahsetmeye devam edelim.

Dyshawn Pierre’in oyundaki toplu-topsuz etkinliğiyle forvetlerde fiziksel olarak eşleşmeleri değerli ve adil kılması. Maçın başında izlediğimiz Melih – Lucic gibi eşitsizliklerin ardından oyunu daha ortada kılan isim, dengeleyici unsur Pierre oldu.

Nando De Colo ve Marko Guduric‘in skorer kimliklerini plana çıkaracak özgürlüğü bulmaları da biraz koçun oyuna el atması, hamleliliğiyle oldu. Geçen hafta Kokoskov’u eleştirdiğimiz bir nokta bu olmuştu, bu hafta ise tam tersine iyi iş çıkardığı bir durum oldu.

Zaten yalnızca maç planını ön plana çıkararak Bayern Münih deplasmanından çıkmak 2020-21 sezonu EuroLeague’inin gerçekliğine pek adapte edilecek bir şey değil. Guduric’e ikinci yarıda hazırlanan pozisyonlar bunun net örneklerindendi. Yani elbette sahaya müdahale etmek yalnızca oyuncu sokup çıkarmakla olacak iş değil, Bayern maçının her zerresinde oyuna bir müdahale görmek mümkündü. Doğru veya yanlış, hamle vardı.

Jalen Reynolds’ın kütlesiyle başa çıkabilmek, Wade Baldwin’in ofansif gücune olabildiğince karşı koyabilmek, Andrea Trinchieri’nin tıkır tıkır işleyen Bayern’ini bu denli alt edebilmek ve bu mücadeleyle playoffları yakalamak böyle bir sezonun hikayesinin oluşumu bakımından çok güzel bir parça oldu.

Buruk

Fenerbahçe, Bayern Münih zaferinin ardından 2 günlük araya girdi ve devamında sahasında Barcelona’yı ağırladı. Bu maçın bir ilk 4 alameti olmasını bekleyen bizler için gecenin tam anlamıyla kâbusa döneceğini nereden bilebilirdik ki?

Fenerbahçe bu sezon 30 farklı, 35 farklı mağlubiyetler aldı ancak hiçbirisi dün akşam Barcelona’ya kaybedilen maç kadar kalp kırıp sinir bozmamıştı.

İnanılmaz kaçtı keyifler. E bu da alt tarafı bir mağlubiyetten ötürü değil. Jan Vesely‘nin sakatlığı ve devamında gösterilen performansın onun yokluğunda bir sürekliliğe dönüp dönmeyeceği, takımın bu durumdan nasıl etkileneceğiyle ilgili.

Vesely‘nin ayağıyla birlikte binlerce insanın içinin burkulduğunu söyleyebilirim.

Bu bölüme kadar Fenerbahçe’nin sahada büyük bir üstünlüğü olduğundan söz etmek mümkün. Vesely’nin ne denli önemli olduğunu birazdan tartışırız ancak maç içerisinde Barça’nın üstünlük sağladığı bölümlere bir göz atmak gerekir diye düşünüyorum:

Igor Kokoskov’un rakibin ana hatlarına nasıl çalıştığının bir göstergesi olarak dün akşam o ana hatların oyun bazında nasıl devre dışı olduğundan bahsedebiliriz. Nick Calathes ve Nikola Mirotic’in sahada olduğu bölümde Fenerbahçe’nin çift haneli üstünlüğü bulunurken Rolands Smits – Leo Westermann ikilisi Barça’da maçı değiştirmiş gibi gözüküyor.

Tabii, bu böyle değil. Smits ve Westermann’ın sahada olduğu bölümde Adam Hanga’nın psikolojik olarak oluşturduğu baskıdan ve Kokoskov’un sahada kimlerle kalması gerektiğini iyi seçememesinden de kaynaklı bazı sıkıntılar yaşandı.

Smits her iki boyalı alanda da cevap verilmesi gereken sertlikler yaratan bir parça olarak Barcelona kadrosunun önemli bir taşı. Kadrodaki ağır taşlar kadar büyük oyuncu değil ama etkisi büyük. Pierre Oriola’yı sadece 5 buçuk dakika kullandığı ortamda Saras Jasikevicius elbette Rolands Smits’e gidecekti.

Üçüncü periyodun ikinci yarısında üstünlüğün geri verildiği bölümde Danilo Barthel ve Kenan Sipahi‘yle sahada yer almanın mantığını ben çözemedim. Rotasyondaki herkesi yeri geldiğince kullanırsınız ancak rakibin ikili oyunları sonrası adam değişimlerinde bariz dezavantaj yaşayacak oyuncularınızı aynı anda sahaya sürmemeye de gayret edersiniz.

Zaten Vesely‘nin de olmadığı ve Nando De Colo’nun üstünde de her zamanki gibi alışıldık bir baskının vuku bulduğu bir ortamda hata yapma lüksünüz çok düşüyor. Yani böyle bir beşle herhangi bir maçta kalsanız belki bu kadar dezavantajlı konuma düşmezsiniz ancak hem bütçesiyle sizi ikiye katlayabilecek lig lideriyle en büyük oyuncunuzun olmadığı ortamda karşılaşıyorsanız bu tip değişkenleri hesaplamalısınız.

Bununla birlikte az evvel bahsettiğimiz Calathes – Mirotic ikilisinin takımın geri kalanından olumsuz anlamda kötü performans sergiledikleri üçüncü maç olması hasebiyle umut vaat eden bir görüntü mevcut.

Diğer yandan takımın 3 çeyrek boyunca ezilmeden mental anlamda sapasağlam durması da sezon içerisinde gelişen ve yine teknik ekibe, liderler konumundaki Vesely – De Colo ikilisine borçlu olduğumuz bir durumdu. Fiziksel olarak iyi bir takım Fenerbahçe ama bununla beraber zihinsel olarak da büyük bir gelişim gösterdiler. Guduric‘in son 2 maçta böyle ayakta kalması, Dyshawn Pierre’in çelik sinirleri gibi pek çok göstergesi var bunun.

Kyle O’Quinn’in performansının da Vesely’nin yokluğunda takımı ayakta tutan somut delillerden birisi olduğundan bahsetmek gerekir. O’Quinn son zamanlarda Fenerbahçe açısından cidden çok önemli bir figür haline geldi. İkili oyun savunmasında yer kaplamasından boyalı alandaki bitiriciliğine kadar birçok alanda güvenilebilecek oyunculardan.

Üstelik zaman zaman yayın gerisindeki hareketliliğiyle oradan da bir tehdit haline gelebiliyor. Fenerbahçe’nin son yıllarda yaptığı en güvenilir uzun transferi haline geldi.

Bununla beraber uzun bir zaman sonra Jarell Eddie’den de fayda sağlamaya çalıştı koç. Eddie gerçekten sezona ilişkin en ciddi hayal kırıklığım oldu kendi adıma. Pierre kadar özellikli ve kapasiteli bir oyuncu olmadığını biliyordum ancak ondan da çok beklenti oluşturmuştum.

Boyalı alan savunmasında Pierre ile birlikte çok iyi iş çıkardıkları bir dönem vardı. Ribaund katkısı da o dönemde çok kabul edilebilir düzeydeydi. Dün oyuna girdiğinde gerek Mirotic savunmasında gerekse ribaundlarda çok ciddi olumsuzluklara sebep oldu.

Ancak tüm kötülüklerin, olumsuzlukların beslendiği bir kaynak var. Vesely’nin yokluğu…

Kır Kalemi, Kes Cezamı; Yaşamayı Neyledim

Jan Vesely‘nin burkulan sol ayak bileğindeki şişliğin çok büyük kapsamlı olmadığı haberleri dolaşıyordu ancak kulüpten az evvel yapılan açıklamada “dış yan bağ lezyonu” sebebiyle durumunun iki hafta sonra yeniden değerlendirileceği dönüş tarihinin o zaman verileceği bildirildi.

Nando De Colo’nun durumu ise biraz daha hafif görünüyor. Durumuna Real Madrid mücadelesi öncesinde karar verileceği açıklandı.

Jan’ın olmadığı bir Fenerbahçe‘nin neye benzediğini geçen sezon ve ondan önceki sezonda da net biçimde görmüştük ancak dün akşam son periyotta yaşanan düşüş ve oyunun kalitesinin gördüğü zarar herhalde bize sakatlığın uzun sürmesi durumunda neler yaşanabileceğinin sinyallerini vermiştir.

Bu ortamda ilk 4’te kalabilmek ya da Olimpia Milano eşleşmesini koruyabilmek adına Real Madrid maçının önemi hayli arttı. Üstelik Madrid ekibinin de mutlaka kazanması gereken bir maç olması sebebiyle iki taraf için de alev alev bir mücadele olacak.

EuroLeague’i bu yüzden seviyoruz ancak her şeyin biraz daha kolay olmasını da dilerdik sanki. Özellikle Fenerbahçe‘nin son yıllarda yaşadığı talihsizlikleri de göz önüne alınca…

Bu yazıda kullanılan istatistikler ve grafikler 3stepsbasket.com‘dan temin edilmiştir.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!