By Bugra Uzar / info@eurohoops.net
EuroBasket 2022 Elemeleri’nde D Grubu’nda mücadele eden A Milli Basketbol Takımımız, elemelere Ufuk Sarıca yönetiminde başlasa da sonrasında görevi Orhun Ene devralmıştı. Milli takımdaki 2. dönemini yaşayan Orhun Ene yönetiminde 12 Dev Adam son 3 maçını kazanarak grubu 3. tamamlamış ve EuroBasket 2022’ye katılım vizesi almıştı.
12 Dev Adam’da başantrenör Orhun Ene, Eurohoops’un sorularını yanıtladı. Tecrübeli çalıştırıcı Tofaş’tan ayrıldığı süreci, milli takımın EuroBasket’teki performansını, Olimpiyat Elemeleri’ni, oyuncularla olan ilişkisini ve Sertaç Şanlı, Alperen Şengün gibi isimlerin gelişimine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Öncelikle Tofaş günlerinizden başlamak isterim. Çok uzun yıllar burada çalışıp çok güzel işlere imza attıktan sonra ayrılma kararı aldınız. Bu kararı almak sizin için zor oldu mu? Tofaş organizasyonu hakkında neler söylemek istersiniz?
Geçen sene Ekim sonu Kasım gibi Tofaş’tan ayrılma kararını aldık. Kulüple konuşup aldık bu kararı da. Benim 5 senelik uzun süreli bir anlaşmam vardı. O anlaşmanın sonucunda da geçen sene 6. sene olarak bir sene daha uzatmayı planlamıştık ama onu bitiremedik.
Öncelikle şunu söyleyeyim değerli bir kulüp Tofaş kulübü. Türk basketbolu’nda çok önemli hizmetleri olan bir kulüp. Ben daha önce Banvit kulübünde de çalışmıştım. Ben Tofaş ve Banvit gibi kulüpleri Türk Basketbol’u çıkıştayken herkesin bütçeleri, paraları varken iyi oyuncular transfer edilmişken zaten kimsenin kimseye ihtiyacı olmuyor ama Türk Basketbol’u sıkıntı yaşamaya başladığında, ekonomik olarak krizler olduğunda, düşüşler olduğunda da Tofaş ve Banvit kulüpler esasında Türk Basketbol’unun çapası gibi, sürüklenmeyi engelliyor. Türk basketbolunu tutan kulüpler bunlar. Bunun en güzel örneği işte bu sezon Banvit’in yetiştirmiş olduğu o kadroyu Beşiktaş‘ın da çok büyük gayreti ve Beşiktaş‘taki yöneticilerin, Ahmet Kandemir’in de çok büyük çabaları ve gayretleriyle bir şekilde Türk Basketbolu’nda herkesin takip ettiği, herkesin oynarken heyecan duyduğu bir takım oluşuyor.
Tofaş kulübü de böyle bir kulüp. Tofaş kulübü de Türk Basketbolu’na hiç karşılık beklemeden senelerce hizmet etmiş, tesis kazandırmış, oyuncu yetiştirmiş, inişlerinde çıkışlarında tüm krizlerde bu işin içinde kalmış bir kulüp. Anadolu Efes de baktığınızda bu tarzda kulüplerden biri. Belki o çok daha yukarıda EuroLeague seviyesinde mücadele eden bir kulüp ama Tofaş kulübü de her aşamada Şampiyonlar Ligi’nden tutun EuroCup’ına lokal Türkiye Ligi’ne kadar her zaman katkı sağlamış bir kulüp. O süreçte inişleri çıkışları olan bir kulüpte bundan 6 sene önce başlayan bir birlikteliğimiz oldu. İlk başladığımızda 2. Lig’den başladık ve o programla birlikte Türkiye Ligi’nde final oynayıp EuroCup’ta son 8’e kalana kadar o süreçte geçirdiğimiz bir 5 senemiz var. Bana çok katkısı olmuş, çok tecrübe kazandırmış bir süreç bu. O yüzden o süreci çok değerli buluyorum. Orada çalıştığım bütün çalışma arkadaşlarıma, bana bu şansı veren bütün herkese de o anlamda minnet duyuyorum.
O süreçte biz antrenörlerin hayatlarımızda hep görevlerimiz var. O süreç içerisinde o yapının bazen bir şekilde alınan sonuçlarla bazen de sürecin sonunda gelinen noktada değiştirilmese gereken parçalarıydık. Bazen de değişmesi gereken parçaları oluyoruz. O yüzden böyle bir süreç geçti. O sürecin sonunda da kendi adıma mutluyum. O mutluluğumu da bir şekilde, bir kulüple beraber sadece benle değil, orada çalışan insanların katkısıyla beraber de o kulübü bir noktadan bir noktaya getirmiş olduk. İnşallah bizden sonra gelen insanlar da şu anda çalışan değerli arkadaşlar da o kulübü daha da iyi noktalara getirecek.
Peki Tofaş’tan ayrıldıktan sonra bir dönem dinlenmeye ayrıldınız ama daha sonra milli takım teklif edildi size. Bu teklifi aldığınızda neler hissettiniz, milli takım başantrenörlüğünü kabul etmenizde size göre en önemli etkenler nelerdi?
2017 senesinde de milli takım antrenörlüğüyle ilgili bir görüşmemiz olmuştu. Sayın Hidayet Türkoğlu o zaman başkan olduğu dönemde de bir araya gelmiştik ama o zaman Tofaş projesinin içinde olmam, Tofaş’ın da Türk Basketbolu için önemli bir kulüp olması orada da önemli bir projede sözümün olması bir şekilde o süreçte milli takımda olmamamı gerektiriyordu. Sonrasında tabi zor bir süreçti yani en son bu çalışma sürecinde başlangıcım esasında kendi adıma da sıkıntılı bir süreçti. Bu sezon çalışmayı düşünmüyordum ama milli takım farklı bir yer yani milli takımda size görev söylendiği zaman, görev verildiği zaman bu kadar milli takımda oyunculuk yapmış, bir parçası olmuş bir insan olarak bizler o dönemde oyunculuktan gelen sonra da bundan 9 sene önce antrenörlük yaptığım o sürece de baktığım zaman çok şeyler kazandık ve o teklif beni çok heyecanlandırdı, çok mutlu etti. Onun için kendi adıma bir heyecan duyarak bu işe başladım. Belki kulüp takımı olarak hiçbir yerde çalışmak istemiyordum ama milli takım olduğu için de milli takımda bir süreçte ihtiyaç olduğu zaman siz de o anlamda oradaki insanların sizi ve bir kulübü, bir kişiyi ilgilendiren değil, ülkeyi ilgilendiren bir sorun olduğu için burada da çalışmak kendinizi bir şekilde bu işin parçası olmanız gerektiğini hemen anlıyorsunuz. Onun için beni açıkçası çok heyecanlandırdı.
Sizin de bahsettiğiniz gibi bu aslında sizin ikinci başantrenörlük deneyiminiz milli takımdaki. İlk milli takım döneminizle şimdikini karşılaştıracak olursak sizde bir koç olarak ne gibi değişimler yaşandı?
Tabii ki çok daha tecrübelendim. O zaman bir projenin parçasıydık. Sayın Tanjevic, 2010 Dünya Şampiyonası’nda dünya ikinciliğinden sonra o da sağlık anlamında zor bir süreçten geçiyordu. Ekip olarak o projenin devam etmesi için de onun asistanı olduğum o pozisyonda o programın parçası olarak o şekilde bir karar aldık. Oturup baktığım zaman bugün o karar belki o süreç içerisinde bugünkü kadar tecrübem yoktu, oyunculuk sonrasında çok kısa bir zaman geçmişti antrenörlük için.
Banvit gibi bir kulüpte antrenörlük yapıyordum, o zaman da ligde final oynamıştık. Genç bir antrenör olarak belki bazı başarılar da elde ediyorduk ama açıkçası bu süreçte milli takım gibi bir organizasyonu yönetmek için belki o süreç benim için erkendi. Ama o zaman da yine size bir görev tebliğ ediliyor. Zaten o Avrupa Şampiyonası’nda çok kısa bir süre antrenörlük yaptım. O süreçten sonra da ayrıldım. O anlamda bugün çok daha farklı kulüplerde çalıştım. Bugün Türk basketbolunun içinde bir süre daha yaşadım. O da bana çok farklı tecrübeler kattı. İnşallah bu da bana sahip olduğum şeylerle burada daha fark yaratacak, daha başarılı olacak bir seviyeye hep beraber milli takımla geleceğiz.