By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
EuroLeague’de 2020-2021 sezonunun normal sezon etabının tamamlanmasıyla playofflara adım atıyoruz.
Normal sezonun bitmesi, playoffun gelmesi ve Final Four’un oynanmasıyla birlikte sezonun gözde isimlerini birçok kez konuşacağız. Bu yüzden iyileri konuşmadan önce biraz da kötüleri konuşalım.
Takımlardan bazıları sezon başındaki beklentilerinin altında performans gösterdi. Üstelik bu takımlar aynı zamanda sezon başında takıma kazandırdıkları ya da halihazırda ellerinde bulunan oyuncuların bazılarından da beklentilerinin altında bir performans aldı.
Basketbol tam anlamıyla budur. Hiçbir zaman sezon başında düşündüğünüz şeyler tam manasıyla gerçekliğe kavuşmaz.
Biz de oturduk, sezonun “altın bidonları kim olabilir” diye düşündük ve aşağıda okuyacağınız listeyle geldik.
Listenin oluşturulmasında herhangi bir sert kriter kullanmadık, bazı isimler çok süre alanlar olurken bazıları direkt “bidon” çıktığı için erkenden postalanan ya da rotasyondan düşenler oldu.
Huzurlarınızda EuroLeague sezonunun “Bidon d’Or” adayları…
Adam Hanga (Barcelona)
Adam Hanga’yı bu listede neden barındırdığımız aslında Barcelona’nın koç ve yapılanma değişimiyle ilişkilendirilebilecek bir mesele.
Svetislav Pesic’in komutasındaki Barcelona’nın Adam Hanga’sı takımın ofansif anlamda en söz sahibi isimlerinden birisi haline gelmişti. Belki bu hücumdaki kısırlıklarıyla ve opsiyonsuzluklarıyla bağlantılı bir şeydi ancak Pesic, Hanga’nın gelişiminde önemli bir rol oynadı.
Geçen yıl da Nikola Mirotic’in kadroya dahil oluşuyla bir düşüşü söz konusu olmuştu ancak sezon yarıda kesilmeseydi onu playofflarda ve playoff yarışında takip etmek keyifli olacaktı.
Bu sezon Macar forvetin bu yönünün, topu yönlendiren yönünün başantrenör Sarunas Jasikevicius tarafından göz ardı edilmesi onu bidonlar arasına soktu diyebiliriz. Zaman zaman Hanga’nın da büyük etkinlik gösterdiği maçlar oluyor. Ancak bu daha çok onu tanımamızın asli sebebi olan savunmayla ve oyun dışı etkenlerle mümkün oluyor. Son Fenerbahçe Beko maçında da buna şahitlik ettik.
Adam Hanga her zaman değerli bir parçadır ve bidonlar arasına dahil etmek acımasız bir seçim olarak görünmüş olabilir. Ancak beklentilerin de yüksek olmasına şaşırmayacağımız bir oyuncu.
Ioannis Sfairopoulos (Maccabi Tel Aviv)
Ioannis Sfairopoulos, 2019-20 sezonunda bir Ballon d’Or adayıyken 2020-21 sezonunun sonunda Bidon d’Or listesinin konuğu oldu.
Aslında Maccabi‘nin boyalı alana ne kadar talihsiz eklemeler yaptığını düşünürsek çok da şaşırtıcı bir şey gibi durmuyor. Bence yine iyi basketbol oynadıkları da oldu ancak Ante Zizic – Dragan Bender tandemine bu kadar uzun süre tahammül etmek gerçekten çok zor bir şey.
Boyalı alanda geçen yıl Tarik Black – Othello Hunter gibi isimlerin oluşturduğu sertlik tamamıyla yerle bir olunca pamuk şeker gibi bir Maccabi savunması izledik ve bence bu durum Angelo Caloiaro, Elijah Bryant gibi oyuncuların verimliliğini de düşürdü.
Belki de gelecek yıl farklı bir yol izleyerek daha rekabetçi bir takım oluşturabilirler. Kaybettikleri karşılaşmalarda da rekabeti çoğunlukla elden bırakmayan bir ekip görüntüsündeydiler ancak EuroLeague’de son noktayı vuracak olan olgu genellikle savunma oluyor. Bunu kaybettiğiniz zaman ligde barınma olanağınız çok dar bir konuma geliyor.
Thomas Heurtel (Barcelona, şu an LDLC ASVEL Villeurbanne)
Thomas Heurtel şahsen benim Efes döneminde hep gereksiz bir güven duyduğum, hayranlık beslediğim isimlerdendi. Neden böyleydi, hiçbir fikrim yok ama sanırım oyunun doğrularından çok estetiği ön plana aldığım bir perspektife sahip olduğumdan dolayı Heurtel’i asla defterden silemezdim.
Ancak yıllar geçtikçe artık Heurtel o defteri aldı tüm yapraklarını teker teker yırttı, üstüne de kibriti atıp kül etti. Barcelona performansını yalnızca rezalet olarak tanımlayabilirim ancak bulduğu fırsatlar ve etrafındaki kadrolar da son derece sorgulanabilir türdendi.
Bu sezon Barça’yla yaşadığı ayrılığın da eğer basına yansıyan detaylarıyla ilgili bir yanlışlık yoksa Thomas’nın durumu üzücü bir noktaya geldi.
Barcelona’nın bu yıl gerçekten ihtiyaç duyabileceği bir oyuncu olduğu açıktı. Fakat bununla beraber ne gösterdiği performans ne de teknik ekibin ona böyle bir ilgisi olduğunu da göremedik.
Sadece EuroLeague’in hâlen topa Heurtel gibi hükmetme kısmından uzaklaşmış bir oyuncuyu tamamlayıcı pozisyonlarda bünyesinde barındırabileceğini ve ancak bu şekilde kariyerini devam ettireceğini söylemek mümkün.
Edgaras Ulanovas (Fenerbahçe Beko)
Edgaras Ulanovas, Fenerbahçe‘nin yepyeni yapılanmasında yaz aylarının en güvenilen transferlerinden birisiydi. Zalgiris Kaunas performansı onu Avrupa’da kanat rotasyonlarının vazgeçilmez parçaları arasına sokmuştu.
Fenerbahçe için de böyle verimsizleşebileceği ihtimali hiç göz önünde bulundurulmadı. Sezonun başlarında çok değerli bir ceza atıcısı rolünde ve sırtı dönük oynama özgürlüğüne de orta düzeyde erişmiş bir Ulanovas’ın pozitif katkılar verdiğini görmüştük.
Takvimin ilerleyen periyodunda Dyshawn Pierre’in 3 numara rotasyonunun yegâne hakimi olması da benim açımdan pek beklenmeyen bir şey değildi. Savunmada daha yıldırıcı bir fizikselliğe sahip olması, sırtı dönükte daha net bir silah olması ve sezonun ilerleyen bölümünde şutunu da keskinleştirmesiyle bu beklenen bir durumdu.
Ancak geldiğimiz noktada Ulanovas’ın şu an adının bile anılmıyor oluşu çok üzücü. Eğer “playofflar onun için bir yükseliş dönemi olacak” deseniz hiçbir şekilde itiraz etmem. Edgaras Ulanovas’tan ve kadrodaki tüm oyunculardan teker teker maksimum verimi almak zorunda Fenerbahçe.
Alexeyzede Khimki Moskova
Safi rüzgar. Alexey Shved’in varlığı Khimki Moskova için zarar ziyandan başka bir şey olmuyor. Çok daha mütevazi bir kadro yapılanmasını iyi coaching’le birleştirerek kazanca çevirebilecekleri yılları topyekün kayba çevirmeyi nasıl bu kadar başarabildiler, hayret edilesi.
Berbat basketbol oynuyorlar ve bunun başlıca sorumlusu coaching falan değil. Coaching de bir süreç meselesi. Shved’e tanınan konfor alanının da bir coaching meselesi olduğunu savunabilirsiniz ancak bu Shved’in de kontrol edebileceği bir şey.
O karakteristiğe yakın bir isim olduğu düşüncesinde değilim ama yani sömürge devleti gibi bir şey oldu Alexey. Sanki Khimki de bir emperyalizm mağduru gibi duruyor koskoca ligde. Bu sömürü ortamından da klasik Fadılzede esprisini buraya monte etmemek çok zordu.
19 sayı ortalaması tutturması gibi pozitif görünümlü olumsuzluklar artık hiçbir şekilde insanların gözünü boyamıyor. Açıkçası Khimki’yi de artık bu ligin bir paydaşı olarak görmek çok banal hale gelmeye başladı. Eğer yatırımlarını doğru yöne çevirip daha akla mantığa uygun yapılanma – koç birleşimlerini oluşturmayacaklarsa ligde pek de yerleri olduğunu zannetmiyorum.