Olimpia Milano – Bayern Münih Serisini İzlemek İçin 5 Sebep

19/Nis/21 02:34 Nisan 19, 2021

Mehmet Bahadır Akgün

19/Nis/21 02:34

Eurohoops.net

Olimpia Milano ile Bayern Münih’in karşılaşacağı serinin beş ilginç hikayesi…

by M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

 

Turkish Airlines EuroLeague 2020-21 sezonu playofflarında Olimpia Milano, Bayern Münih ile karşı karşıya gelecek.

İtalya temsilcisinin ev sahibi avantajına sahip olduğu eşleşmenin diğer yakasında sezon başında playoffa kalma ihtimali hayli düşük görülen Bavyera ekibi bulunuyor.

Sezon içerisinde iki kez karşılaşan bu ekiplerin eşleşmelerinden her iki maçta da galip çıkan taraf Messina’nın öğrencileri olmuştu. Bu kez takımlardan biri üç maç kazanmak zorunda.

Kazananın kim olacağını henüz bilmiyoruz fakat bu eşleşmeyi ilgi çekici kılan faktörler şimdiden ortada. Gelin onlara bir bakalım…

1. Ettore Messina Efsanesi vs. Playoffların Çaylağı Andrea Trinchieri

messina

Ettore Messina, EuroLeague tarihinin hem en deneyimli hem de en başarılı çalıştırıcılarından biri konumunda bulunuyor. Kariyerinde daha önce EuroLeague playofflarında 45 maça çıkan Messina, bu maçların 31’inden galip ayrıldı. Bu bile başlı başına onu Andrea Trinchieri karşısında favori kılabilir fakat Messina, EuroLeague kariyerindeki son playoff serisini 2013-14 sezonunda oynattı ve daha sonrasında Avrupa’nın zirvesinde onu hiç görmedik.

Bununla birlikte efsanevi çalıştırıcının dört de şampiyonluğu bulunuyor. Hâl böyleyken aynı takımla 1-2 haftalık süre içerisinde üst üste maçlar oynamayı kariyerinde daha önce EuroLeague’de hiç playoff deneyimi bulunmayan Trinchieri’den daha iyi bildiği kesin.

Öte yandan Trinchieri’nin takımları ise İtalyan koçun kariyeri boyunca beklentileri aşan performanslar ortaya koydu ve Trinchieri, bir anlamda daha önce beklenen patlamayı yapmamış oyuncuları parlatması ile nam saldı. Karşısında hangi oyuncusunu nasıl kullanacağını çok iyi bilen başka bir koç olsa da seri içerisinde yaşanacaklara adapte olma konusunda hiçbir sorun yaşamama ihtimali var.

Sezon içerisinde oynanan bilhassa ikinci maçın ardından iki koç arasında iplerin de gerildiği de düşünülünce iki koçun takımlarını ve kendilerini motive etme konusunda sorun yaşamayacaklarını düşünüyorum. Bununla birlikte Messina’nın bu eşleşmede bir adım önde olduğu açık.

2. Bayern Münih, peri masalını devam ettirebilecek mi?

EuroLeague’de aşağı yukarı her yıl başka bir peri masalını yakından takip ediyoruz.

Daha önce Zalgiris Kaunas’ın mütevazı kadrosuyla muazzam işler yaptığını görmüş, Lokomotiv Kuban’ın tüm favorilere karşı çıkıp Final Four bileti aldığına tanıklık etmiş, Partizan’ı Avrupa’nın en iyi dört takımı arasında izlemiştik.

Bu senenin hikayesi de bir anlamda Bayern Münih ile Zenit St. Petersburg oldu. Bavyera temsilcisi, tecrübeli fakat en üst seviyedeki zamanının geçtiği düşünülen oyuncular ile genç, yetenekli fakat henüz beklenen patlamayı hiç yapamamış oyunculardan kurulu farklı kadrosu ve Trinchieri’nin liderliği ile normal sezon boyunca EuroLeague’in dev takımlarına kök söktürdü.

Fakat artık önlerinde çok daha büyük bir engel var. Kendilerinden daha tecrübeli bir takımı iki veya üç hafta içerisinde üç kez mağlup etmek zorundalar ve bu onlar için hiç kolay olmayacak.

Tarihinde ilk kez playofflara kalan Bayern Münih, bu anlamda bu aşamada kültüre sahip bir takım değil ve dahası yalnızca kulüp kültürü itibari ile değil, oyuncu deneyimleri itibarı ile de buraları oynamayı bildikleri söylenemez.

Takımda daha önce James Gist dışında EuroLeague playofflarında boy göstermiş hiçbir oyuncu bulunmuyor ve bu anlamda kriz anlarında nasıl cevaplar bulacakları çok önemli. Bununla birlikte Milano gibi etkili ve yüksek beklentilere sahip bir takımı eleyip Final Four bileti almaları da o peri masalını çok daha görkemli kılar.

3. Milano yıllardır yaptığı yatırımın karşılığını alacak mı?

Bayern Münih’in playoff konusundaki eksikliğinden bahsediyoruz fakat kulüp kültürü diye bir şey varsa, Olimpia Milano da bu anlamda doğru örnek olmayacaktır.

EuroLeague’de uzun yıllardır büyük yatırımlar yapan fakat karşılığını alma noktasında her zaman bir engele takılan Olimpia Milano, geçen sezon itibarıyla Ettore Messina’ya kulübün tüm direksiyonunu teslim etmekle kalmadı kadrosuna buraları oynamayı çok iyi bilen Kyle Hines, Sergio Rodriguez, Gigi Datome gibi dev yıldızları dahil etti.

Hâl böyleyken İtalyan devinin elinde çok büyük bir koz var ve bu kez o görünmez duvara çarpmamak, o duvarın üzerinden geçmek için çok daha iddialılar. Bununla birlikte bu sezon yaşanacak bir hüsran, daha önceki sezonlardan bile ağır olabilir.

Milano, bu yatırımları yaparken yıllardır gelmeyen Final Four’un özlemi ile yola çıktı ve özellikle Bayern Münih ile oynanacak serinin geçilememesi, onların hikayelerinde eksik bir halkaya daha neden olacaktır.

4. Tecrübe vs. Heyecan

EuroLeague playoffları veya Final Four aşamasında eşleşmelerden birinde neredeyse her yıl çok tecrübeli bir takım ile o seviyeye ilk kez çıkmış bir takımın mücadelesine tanıklık ediyoruz.

Bu sene de bu durum farklı değil.

Bayern Münih ile Olimpia Milano‘nun eşleşmesinde daha önce de bahsettiğimiz gibi yalnızca koçlar bazında değil, oyuncular arasında da ciddi bir tecrübe farkı var.

Milano kadrosunda bulunan oyunculardan Rodriguez, Hines, Datome daha önce EuroLeague’de şampiyonluk yaşamış isimler. Ek olarak Malcolm Delaney ve Vladimir Micov ise Final Four’da oynadılar. Buna rağmen bu oyuncuların doymuşluk hissine ulaştıklarını söylemek doğru olmaz.

Öte yandan Bayern Münih ise bir ilki gerçekleştirmenin heyecanını, yeni bir ilke hayat vermenin umudunu yaşıyor. Kutupların çatışması sinemada da sporda da çoğu zaman keyifli olmuştur. Bu iki kutbu hem sahada hem kenarda görecek olmamız beni seri adına heyecanlandıran faktörlerden biri.

5. Baldwin, Reynolds ve Lucic vs. Olimpia Milano

Gelelim işin biraz da taktiksel yönüne…

Olimpia Milano‘nun bu turu geçmek için birden fazla kahramanı olabilir. Daha önce saydığımız tecrübeli isimlere ek olarak Kevin Punter, Zach LeDay, Shavon Shields gibi bu sezon birçok maçta takımı sırtlayan oyuncuları oldu. Dolayısıyla takımda belli bir maçta bir oyuncu düşük performans gösterirken diğer isimler sorumluluk alabiliyor.

Fakat Bayern Münih, aynı lükse sahip değil. Kutupların çatışmasını burada da görebiliyoruz. Wade Baldwin IV, Vladimir Lucic ve Jalen Reynolds’ın liderliğinde bu noktaya kadar gelen Bayern Münih’te Nick Weiler-Babb’i de bu isimler arasına dahil edersek geri kalan tüm oyuncular X-Faktör gibi gözüküyor.

Hâl böyleyken Milano savunması Baldwin, Lucic ve Reynolds üzerine yoğunlaştığında Münih’in yeni bir opsiyon bulması zorunlu olacak. Bunu ne ölçüde yapabilecekleri de serinin gidişatı açısından belirleyici olacaktır.

Öte yandan bu oyuncuları durdurmak kolay değil elbette fakat Reynolds’ın savunmasında EuroLeague tarihinin en iyilerinden Kyle Hines’ın olacağı düşünülürse Milano’nun burada önemli bir avantajı olduğu söylenebilir. Delaney’in geri dönüşü de onlar adına Baldwin’in savunmasında önemli bir artı olacak.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!