Fenerbahçe Beko – CSKA Moskova Serisi İlk 2 Maç: Kalpler Kırıldı, Umut Hep Var

24/Nis/21 10:25 Nisan 24, 2021

admin69

24/Nis/21 10:25

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun EuroLeague Playoffları’ndaki ilk 2 maçını Eurohoops Fırın inceledi.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague Playoffları’nda Fenerbahçe Beko, CSKA Moskova karşısındaki ilk 2 sınavını tamamladı…

Koçu Igor Kokoskov, en önemli kozu Jan Vesely ve birçok eksikle mücadeleye başlayan Sarı-Lacivertliler bu sınavların ilkinde 92-76, ikincisinde 78-67’lik mağlubiyetle seriyi İstanbul’a 2-0 geride taşıyor.

Her iki maçta da çok büyük mücadele örnekleri sergileyen Fenerbahçe, yardımcı koç Erdem Can’ın geçici yönetimindeki bu karşılaşmalarda CSKA Moskova’ya çoğunlukla büyük problem çıkardı.

İlk maçta Nando De Colo’nun sorumluluğu, ikinci müsabakada ise Marko Guduric‘in tıpkısını sahaya yansıtması onları ayakta tutan etkenler arasında yer aldı.

Eurohoops Fırın da bu karşılaşmaların saha içindeki detaylarını huzurlarınıza taşıdı.

Anadolu Efes – Real Madrid Serisi İlk 2 Maç: Harika Hücum, Daha da İyi Savunma!

Nando, Kısa Beş Tercihi ve Genel Savunma Kurgusu

Erdem Can kısa beşe döndükten sonra eşleşme değişimlerine dayalı savunma birkaç hücumda etkili olsa da Lorenzo Brown’ın yarı sahadaki tercihleri yine Fenerbahçe hücumu için bir defo olarak göze çarptı. Bu bölümde fiziksel olarak da direniş gösteremeyen Sarı-Lacivertliler, Nando De Colo’nun 14 sayılık katkısı ve direksiyonu tamamen eline almasıyla hücum adına bir ayakta kalma unsuru oldu.

Iffe Lundberg’in hücumdaki özgüveni ve savunmadaki toplu hareketliliği CSKA‘yı ön plana çıkaran etkenler arasında yer aldı. Danilo Barthel’in close-out yapmak durumunda kaldığı -ki en büyük zaaflarından- her savunmada Fenerbahçe‘ye karşı üstünlük sağladılar.

Rotasyonu olabildiğince etkin kullanmaya çalışan koç Can’ın elinde tempoyu kontrol edecek bir parça olarak kimse öne çıkamadı. Bu süreçte 22-6’lık bir seri yakaladı Moskova ekibi. Çoğunlukla açık sahayı iyi kullanıp yarı saha oyununda da Will Clyburn ve Lundberg gibi isimler çok efektif oldu.

Zaman zaman Kyle O’Quinn’in passing becerileri üzerinden tepeden topsuz cut oyunları oynayarak da skor bulmayı başardı Fenerbahçe. Bunun dışında genel olarak rotasyonel durum göz önünde bulundurulunca basit atışların kaçması ve basit savunma hataları haricinde kabul edilebilir bir ilk yarıydı. Nando devreye girilirken tam 22 sayı kaydetmişti.

Bu ne kadar sağlıklı bir hücum yapısıydı, orası tartışmaya açık olabilir ancak bu şekilde bir kadroyla CSKA‘ya karşı playoff maçı oynuyorsanız birileri ekstrasını sahaya yansıtmak zorunda.

Devre dönüşünde çok daha iyi savunma yapan bir takım görüntüsündeydi Fener. Bilhassa Barthel’in bu seride savunma bakımından ortaya koyduğu iyi bir şey sayabilirsek o da ilk maçın ikinci yarısında değişim savunmalarında Iffe Lundberg’in karşısında çok iyi kalıp skor farkının yakın düzeylerde olmasını sağlaması olur.

Ancak siz yan parçalarınızdan neredeyse hiç skor katkısı alamazken rakibiniz Semen Antonov’undan Ivan Ukhov’una kadar herkese pozisyon hazırlayabilecek rahatlığı buluyorsa maçın sonunda Hackett da darbeyi vurur, herkes de vurur.

Bu eleştiriyi yöneltirken savunma kısmından övgüyle bahsedip çelişkiye düşme gibi bir durum yok. Yeterince fiziksel kalamadılar. Genel itibarıyla savunma kurgusu üst düzeydi ve kısa beş denemeleri de mutlaka denenmesi gereken bir meseleydi.

Büyük ölçüde de mecburiyetin ötesinde sanki bunu Zeljko Obradovic döneminin Fenerbahçe’sinin tercihen oynadığı kısa beş dizilişi gibi gördük. O dönem Fenerbahçe’nin bunu mecburen oynadığı tek seri 2019’daki BSL Finalleri olsa gerek. Ama 2016 Playoffları’nda bunu tercihen çok iyi uyguladıklarını hatırlıyoruz.

Burada da aslında mecburiyetten doğan bir iyi uygulama gözlemlemek mümkün. Bu kadar eksikle bu kadarı oldu ama ümit kesilmezdi.

Marko’nun Dinletisi

İkinci maça gelecek olursak; maçın başında Nando De Colo’nun üzerindeki eşleşmelerde sağlanan agresiflik burnundaki kanama sebebiyle bir süre Lorenzo Brown’ın sahada topun direksiyonuna geçmesini sağladı. Bu süreçte takdir edersiniz ki çok güvenilir hücumlar gelmedi. Marko Guduric‘in bireysel inisiyatifi sayesinde skorda ortak kalmanın bir yolu bulundu.

Bu bölümde yeniden kısa beş üzerinden alan savunmasına geçen Fenerbahçe‘de yaşanan değişimlerin ardından savunmada yine iyi bir direnç kayıtlara geçti. Danilo Barthel – Melih Mahmutoğlu kaynaklı sayılar da Guduric‘in katkısı haricinde görünür pozitif taraflardan birisiydi.

Asıl Tarık Biberovic’in her sıkışma anında öne çıkmayı başarıp hücumda problem çözmesi, ribaund alanını karıştırması gibi etkenler özellikle Fenerbahçe adına ilk yarının parlayan yönleri arasında yer aldı. Çünkü bireysellik haricinde bir şeyler denemeye çalışınca CSKA hep agresifliğini korudu.

Savunma ise asıl sıkıntılı durumda olunan taraftı. Devrede 50 sayı yemelerinden de bağımsız olarak close-out’lara çok kötü hücum eden ve bire birde yeterince etkili el göstermeyen bir müdafaa gözlemi mevcut. Özellikle Barthel’in bu noktadaki zaafını işlemek zaten hiç zor bir şey değil.

Shengelia’nın böyle dışarı çıkardığı ya da tepeden dağıttığı toplardan ilk yarıda 6 asist yapmış olması akıl alır gibi değildi. Lundberg; Strelnieks, Voigtmann, Clyburn ve Hackett gibi isimler dışarıdan üreterek asıl göze çarpan oyuncular oldular ama Shengelia olağanüstü yönetti takımını ilk devrede.

Barthel ve Pierre ile zaman zaman topsuz perde oyunları oynayıp hem Pierre’e hem de Guduric’e pozisyon yaratma çabası önemli ve uzun zamandır gördüğümüz, “alışkanlık” olarak görülen ender olgulardandı.

Bu karşılaşmanın ilkine göre en büyük farkı zaten çok belli, Dyshawn Pierre’di. Çünkü her ne kadar hastalıktan dönmüş olsa bile Pierre, Pierre’dir. O fiziksellik ve hareketlilik Fenerbahçe savunmasında fazlasıyla hissedildi. Özellikle Kenan Sipahi‘nin oyunda olduğu 5 dakikalık süreçte çok daha ısırgan bir savunma kurgusu söz konusuydu.

Ama işte iki maçın da sorunları aynı, kopuşları aynı. Kadrodaki eksikliklerden doğan sorunlar, onların kaynaklık ettiği yersiz yersiz üçlük pozisyonları ve CSKA‘nın bu pozisyonlardaki isabet oranı.

İnsanın bazen “şans bir kere olsun gülmeyecek mi” diye isyan edesi gelen anlar. Bütün bunlar Barthel’in son çeyrekte bomboş pozisyonda kullanmadığı şut ve ribaund alanındaki soft görüntüsüyle birleşince çarşamba ve cuma akşamlarının bütün mücadelesi çöpe gitti.

Barthel’e değinmişken De Colo’nun veya Brown’ın da zaman zaman savunma konsantrasyonunu nasıl yitirdiğine şahitlik ettik. Belki Nando’nun Clyburn eşleşmesinde iyi iş çıkardığı dönemler oldu, Brown da değişmede uzuna karşı iyi mücadele etti ama bütün bu konsantrasyon meselesi temel bir sorun. Hücumda işler çok iyi giderken fazla konuşulmayan sorunlardan…

2 maç özelinde Barthel – De Colo ikilisinin sahada beraber yer aldığı anlarda CSKA 125 sayı kaydedip (Fenerbahçe 94), 38 ribaund alıp (Fenerbahçe 27), 30 asist yaptı (Fenerbahçe 16). Rus ekibinin bu süreçte yüzde 65 gibi bir ikilik yüzdesine ulaştıkları görülüyor.* 

Mücadele çöpe gitti ama çöpe gitmedi. Bu kadronun sezonu nasıl ters çevirdiğini hep iyi hatırlayacaksak playofflardaki bu mücadeleyi de iyi hatırlayacağız.

Şimdi mesele, eksiklerin dönüşüne ve en önemlisi de koç ile Jan’ın potansiyel dönüşlerine geliyor.

2 Maçın Ardında Bıraktığı En Güzel Şey: Tarık Biberovic

Tarık gerçekten müthiş estetik bir hücum kozu. İzlemesi çok keyifli bir isim ve yıllar geçip repertuvarını güçlendirdikçe bu konuda daha da ilerlememesi için hiçbir sebep yok.

Yani EuroLeague’de bu kadar az tercih edilen bir oyuncunun playofflarda rotasyon düzenine dahil olup bu kadar iyi iş çıkardığını ve güveninin yerinde olduğunu göreceğimiz önceden söylense herhalde kamera şakası yapıldığını düşünürdük.

Fakat Tarık işin yalnızca sıkışan anlarda skor üretme kısmında da değil, ribaund bölgesindeki çabasıyla da ileride (özellikle seri İstanbul’a taşınınca) kısa beşlerin akıbeti bakımından nasıl önemli bir koz olabileceğini kanıtladı.

Fenerbahçe şu an belki hücumda Vesely‘nin de dönüşüyle ona daha fazla sorumluluk şansı tanımayabilir ancak dün geceki ribaund performansının tesadüf eseri olmadığı ve onun boyalı alanda da tıpkı dışarıda olduğu gibi efektif bir isim olabileceğini artık düşünüyorum.

Eğer ortada 2 mağlubiyet varsa oralardan çıkarılabilecek ya dersler vardır, ya da hatırlamak isteyeceğiniz şeyler. Tarık bu seriye dair en hatırlanılası performanslardan birini gösterdi.

*Bu yazıda kullanılan gelişmiş istatistik 3stepsbasket.com‘dan temin edilmiştir.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!