By Bill Oram, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 13 Nisan 2021 tarihinde The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Kamera deryasının arasından geçerken bir yandan insanlarla sarılan ve beşlik çakan Kobe Bryant, yorgun bir şekilde Los angeles Lakers‘un uzun süredir iletişim departmanının başında görev alan John Black’e baktı ve ağzından şu kelimeler döküldü: “Az önce ne oldu öyle?”
Black, “Bilmiyorum, ama izlemesi muhteşemdi.” cevabını vermişti.
Kobe’nin Lakers kariyerini 60 sayılık muhteşem bir vedayla noktalamasının üzerinden 5 yıl geçti. 13 Nisan 2016 gecesi Staples Center’da yaşananlar, Kobe’nin 20 yıllık kariyeirnin en unutulmaz anlarındna bir tanesiydi.
O gece eşi benzeri görülmemiş bir kutlamayla basketbola veda eden Kobe, Lakers’ın 17 galibiyet alabildiği çok kötü sezonda bile basketbolseverlere son bir anı bırakmayı başarmıştı.
Kobe’nin gece boyunca 50 şut kullanması tabii ki kimse için sürpriz değildi. Ancak mücadelenin bitimine 2 dakika kala 10 sayı geride olan Lakers’ı tek başına galibiyete taşıması o kadar da beklenen bir şey değildi.
O gece orada ne oldu?
Bu geçerli bir soru.
Aradan geçen 5 yılda o geceki performansı, Kobe’nin basketbol mirasının temel taşlarından birisi haline geldi. İlerleyen yıllarda yaşanan trajedi sebebiyle buruk bir anı olarak o gece akıllara kalsa da o gece yaşananların çok özel olduğu gerçeği değişmiyor.
The Athletic o geceki maçı en yakından takip eden 5 kişiye, gece boyunca neler yaşadıklarını sordu. Taraftar (Flae), takım arkadaşı (Jordan Clarkson), rakip (Shelvin Mack), gazeteci (Lisa Salters) ve hakem (Monty McCutchen) perspektifinden Kobe’nin efsane vedası huzurlarınızda…
Taraftar
Lakers taraftarı olduğunu iddia eden birçok taraftar var. Ancak bu isimlerden çok azı müzisyen ve aktör Flea kadar takımına sadık.
Ancak Kobe Bryant, karşılaşmanın ikinci yarısında 38 sayıyla son bir şova imza atarken Flea’in Lakers benchinin hemen arkasında yer alan koltukları boştu. O esnada Flea, Red Hot Chilli Peppers grubuyla kanser hastalarına yardımcı olabilecek bir etkinlikte sahneye çıkabilmek için Lady Gaga’nın gösterisini bitirmesini bekliyordu.
Kobe ısınmaya başladıkça Flea, Anthony Kiedis ve grubun geri kalanı telefonlarının ve bilgisayarlarının etrafında toplanarak maçı izlemeye başladılar.
Hepsi birden “Oha! Kobe, 40 sayı attı!” gibi tepkiler veriyordu. En sonunda Flea, “50 SAYI ATTI!” diye bağırmaya başlamış.
Kobe, 60 sayıya ulaştığı faul atışlarını kullanırken Kobe çoktan sahneye çıkmıştı bile. Flea’in bu durumdan pek de memnun olmadığını söylemeye gerek yok. “Maçın son anlarını göremediğim için kendimi biraz mutsuz hissediyordum. Ancak bir yandan da yardıma ihtiyacı olan çocuklar için çalıyordum.” diyor.
Flea için biraz karışık geçen bir gündü. Kobe, Flea’den son maçında milli marşı çalmasını istemişti. Bunun kendisi için çok büyük anlamı olduğunu dile getiriyor ünlü müzisyen.
Bryant ve rock yıldızı aslına bakarsanız çok da yakın arkadaşlar değillerdi. Birkaç kez karşılaşmışlardı. Flea, bu karşılaşmalar hakkında “Kobe, her karşılaşmamızda kendi işini bırakıp benimle konuşmaya gelmişti. Ona verdiğim desteğe saygı duyduğunu hissediyordum. Ben, Kobe’yi gerçekten önemsiyordum.” sözlerini söylüyor.
Öğleden sonra Chili Peppers, mikrofon testlerini tamamladıktan sonra Flea, Amerikan Milli Marşını çalışmak için hava atışından 2 saat önce Staples Center’a gitmişti. Daha önce Staples Center’da defalarca milli marşı çalmıştı.
Flea, milli marşı çaldıktan sonra o dönemdeki kız arkadaşıyla beraber salonda kalıp maçın ilk yarısını izlemişler. Daha sonra ünlü müzisyen, işi olduğu için salondan ayrılmak zorunda kalmış.
Dünyadaki en büyük Lakers taraftarlarından birisinin organizasyon tarihindeki en ikonik anlardan birisinde salonu terk etmesi pek de kolay olmamış. “Gerçekten çok üzülmüştüm.” diyor Flea. “Salondan ayrılmak istememiştim. Ancak yapabileceğim başka bir şey yoktu.”
Flea, bugüne kadar hala o karşılaşmanıın ikinci yarısının tamamını izlemediğini söylüyor. Flea, basketbolu sadece canlı şekilde takip etmek isteyen bir taraftar. Bu yüzden hiçbir maçı daha sonra banttan izlemek için kaydetmemiş. “Maç canlı olmadığında aynı hisleri yaşatmıyor.” diyor Flea. “Bana gerçek gelmiyor. Eğer maçın bir çeyreğini izleyemezsem yapabilecek bir şey yok. Geriye dönüp onu izlemeye çalışmam.”
Kobe, 2006 yılında Toronto’ya 81 sayı attığında Flea Avustralya’da sahip olduğu yavaş internete küfür etmekle meşgulmüş. İnternet bağlantısı sebebiyle maçı canlı izleyemeyen Flea, o maçın kaydını da daha sonra izlememiş.
Flea, bu huyunu değiştirmesi gerektiğini, Kobe’nin 60 attığı Utah maçının ikinci yarısını belki de izlemesi gerektiğini düşünmeye başlamış. Ünlü müzisyen, maçı izlememiş olmasına rağmen 2. yarısını seyretmek için ekran başına oturursa Kobe’den neler göreceğine çok emin.
“Yorgunluktan ölmüş bitmiş olmalı.” diyor Flea. “Büyük olasılıkla kendi vücudundan tamamen uzaklaşıp, farklı bir motiasyonla güç buldu. Bunu yaptığına eminim. Kobe’nin böyle bir şey yapması beni hiç şaşırtmadı. Her zaman elinden geleni sonuna kadar yapmaya çalışan birisiydi.”
Kobe’nin son maçını ve Lakers formasıyla geçirdiği 20 yılı düşününce Flea, “Onun kariyerinin gelişimini izlemek muhteşemdi. O inanılmaz bir yetenekti.” diyor.
Kobe, kariyeri boyunca kim bilir Lakers’ın kaybetmesi gereken bir maçta kontrolü tamamen eline alarak takımının geriye dönmesini sağlamıştı?
“Bu tarz anların yaşattığı tatmin duygusu muhteşem.” diyor Flea. “Orada yaşadığınız o tatmin duygusu, hayatınızı da etkiliyor. Bu sadece bir oyun değil. Basketbol izlerken hissettiğim duygular her zaman benim ruhumu besledi. Kobe’nin kariyeri boyunca yapabildiklerine ve sonuna kadar mücadele etmesine şahit olabildiğim için minnettarım.”
Takım Arkadaşı
Black Mamba tıslıyordu…
Kobe Bryant, takım arkadaşlarından topu istediği zaman sahada bir yılan gibi tıslardı. 13 Nisan 2016 gecesinde de tek istediği toptu.
Kobe, kariyerinin son maçının ilk dakikasında bir türlü Staples Center’daki gerginliği kıramadı. Tribünleri hınca hınç dolduran taraftar, hep beraber kutlama yapabilmek için bir sebep bekliyordu. Ancak Kobe, kullandığı ilk 5 şutun hepsini kaçırdı. Hatta bunlardan bir tanesi airball’du.
“Yalan söylemeyeceğim.” diyor Jordan Clarkson. “Biraz gergin hissediyordum. ‘Kobe sayı atsın diye çok uğraşıyoruz’ diye düşünüyordum. Doğal olarak öyle bir anda Kobe topu istediğinde ona verecektik, ama şutları girmiyordu. Kobe’yi boşa çıkarmak için neler yapabiliriz diye düşünmeye başlamıştım.”
2020-21 sezonunda Utah Jazz formasıyla Yılın Altıncı Adamı ödülünün en büyük adaylarından birisi olan Clarkson, o son maça Kobe’nin 20 yıllık kariyerinin bir özeti olarak görüyor. Kobe’nin 20 yılını sadece 48 dakika içine sıkıştırmak isteseydiniz ancak bu kadarı olabilirdi.
Kobe’nin şampiyonluklar kazandığı kariyeri, çaylak sezonunun playofflarında Utah karşısında attığı airballarla başlamıştı. Clarkson, Kobe’nin son maçta attığı airbalların o maçı hatırlattığını söylüyor.
“Kobe daha sonra bir tane şut soktu ve her şey yoluna girdi.” diyor Clarkson. “Daha sonra bir üçlük, bir turnik,e bir orta mesafe derken 60 sayıyı gördü. Her zaman böyle düşünmüşümdür, maçlara nasıl başladığınız önemli değil. Ne kadar şut kaçırdığınız önemli değil. Ne olursa olsun devam etmeniz gerekiyor. Kobe’nin de kariyeri boyunca bu şekilde oynadığını düşünüyorum.
Clarkson’ın kariyerinin eğrisinin başlangıcı, Kobe’nin performansının düştüğü döneme denk geliyor. 2014-15 sezonundan Kobe’nin omzundan yaşadığı sakatlıktan sonra Clarkson ilk beşe yerleşmişti. Kobe, üst üste üçüncü sezonunu da sakatlıklar sebebiyle erken kapatıyordu. Kobe, 2015-16’nın son sezonu olacağını açıkladığında oynadıkları her maç Kobe’nin kariyeri için bir kutlamaya dönüşmüştü. Fakat sezon boyunca yaşanan bütün geceler, Staples Center’da son gece yaşananlarla kıyaslanamzdı bile.
“Maçtan önce ısınmaya çıktığımızda sahada 30 kişi vardı neredeyse. Kameralar, gazeteciler, ünlüler… ‘Maça çıkmadan önce ısınmamız gerekiyordu.’ diye düşünüyordum.” diyor Clarkson.
Bir yıl önce Lakers genel menajeri Mitch Kupchak, Kobe’nin son maçının Clarkson, D’Angelo Russell, Julius Randle ve Larry Nance Jr. gibi genç isimler için önemli bir deneyim olduğunu söylemişti. O gece, gerçek Kobe’yle oynamanın nasıl bir şey olduğunu anlamışladı.
“O son maç, çocuklara Kobe’nin aslında kim olduğunu gösterdi.” diyordu Kupchak.
O sezon oynadığı 66 maçın hepsinde her şey Kobe’yle alakalıydı. Clarkson, sezon boyunca Kobe’nin genç isimlere bazı dersler vermeye çalıştığını söylüyor.
“Playoff yarışı ya da şampiyonluk için mücadele etmek gibi şeyler beraber tecrübe edemedik.” diyor Clarkson. “Ancak o sezon boyunca oyuncu ve yetişkin olarak büyümemiz için elinden geleni yaptı.”
Clarkson, Portland’da oynadıkları maçtan sonra Kobe’nin genç oyuncuları fırçaladığını hatırlıyor.
“Portland, bizi mahvetmişti.” diyor Clarkson. “Beni, Julius’ı, D’angelo’yu, hepimiz haşladı. Neler olduğunu anlamamıştık bile. Zaten sadece 15 galibiyetimiz vardı. Ancak bu, onun bizim daha iyi olmak için motive etme yoluydu. O sene boyunca, Kobe sayesinde olgunlaştığımızı düşünüyorum.”
13 Nisan tarihi geldiğinde Lakers‘ın geri kalan üyeleri de kutlamaya katılmaya hazırdı. Lakers, maçın devamında Kobe’nin istediği şutları bulmasını sağladı. Gece boyunca Randle’ın yaptığı perdelemeler, bu yolda çok önemli rol oynamıştı.
“Yaptığı perdelerin hepsi fauldü.” diyor Clarkson gülerek. “Bütün dünyanın Kobe’nin hayranı olduğunu düşünüyorum. Ondan ya nefret ediyorsunuz ya da çok seviyorsunuz. Fakat günün sonunda yaptıklarına hayranlık duymamak gibi bir şansını yok. O maçta hakemler bile bazı şeylere izin verdi bence.”
Kobe, maçın ardından sonunda soyunma odasına girebildiğinde takım arkadaşları onu şampanyayla adeta yıkamıştı. “Kobe, biraz huysuzca şaka yaparak şampanyanın şampiyonluklar için saklanmalı.” diyor Clarkson.
“Birkaç şişe şampanya patlattık. Herkes soyunma odasına geliyordu. Kanye oradaydı. Birçok ünlü, maçın ardından soyunma odasındaydı.”
Clarkson, böyle bir şeyi 2017 yılında Cleveland Cavaliers‘a takas olup Finallerde Golden State Warriors ile karşılaşana kadar böyle bir ortama şahit olmadığını söylüyor.
“Çılgıncaydı.” diyor Clarkson. “Final serisindeki bir maçın havası vardı. Ortam çok daha gergindi, hepimiz o maçı Kobe için kazanmak istemiştik. Maçtan sonra da hepimiz şampiyonluk kazanmış gibi sevinmiştik.”
Rakip
Shelvin Mack, maçtan önce sahada o dönemde Los Angeles Lakers forması giyen Lou Williams ile sohbet ediyordu. Isınma seansının ortasında olan Williams, bir anda durup “Kobe bu gece 50 şut atacağını söylüyor.” demiş.
“Buna hiç imkan vermemiştim.” diyor Mack. “Böyle bir şey daha önce görülmedi.”
Mack’in doğruyu söylediğini anlamasına sadece 48 dakika vardı.
Mack, o sezon başında 3 takımlı bir takasta Atlanta’dan Utah’ın yolunu tutmuştu ve Butler University’deki eski takım arkadaşı Gordon Hayward ile beraber oynuyordu.
Utah’ın 13 Nisan günü geldiğinde ufak da olsa bir playoff umudu vardı. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için Sacramento’nun Houston’ı yenmesi gerekiyordu. Hava atışından önceki anlarda ise Rockets, Kings karşısında yaklaşık 40 sayı öndeydi.
“İddiamız kalmadıktan sonra herkesin tek isteği tarihin en iyi oyuncularından birini son kez oynarken görmek haline gelmişti.” diyor geçen sezonu Panathinaikos formasıyla geçiren Mack.
Yaşıtı birçok oyuncu gibi Mack de Kobe’yi idol olarak belirleyerek büyümüştü. Çocukkenki odasının duvarlarında Kobe’nin posterleri vardı. Kobe’nin bir reklamında gördüğü antrenman rutinlerini gerçekleştirmeye çalışıyordu. Profesyonel kariyerinin büyük kısmında Kobe’nin onuruna 8 numaralı formayı giymişti.
“Bence o gelmiş geçmiş en iyi oyuncu.” diyor Mack. “Bence Jordan’ın da LeBron’un da önünde. Büyüdüğüm dönemde en sevdiğim oyuncu Kobe’ydi. Onun stilini, oynayış tarzını çok seviyordum. Büyüdükçe oyun tarzımın Kobe’ye benzemediğini fark etmeye başladım ama her zaman onu izlemeyi çok sevdim.”
Mack, bugün bile hala YouTube’dan Kobe’nin eski videolarını açıp onun hareketleri üzerine çalıştığını söylüyor. Kobe’nin son maçının oynandığı gece, Nike maçtaki bütün oyunculara Kobe’nin ayakkabılarından hediye etmişti. Ayakkabıların üzerinde maçın tarihi yazıyordu. Bir serbest atış esnasında Mack, Kobe’nin yanına gidip ona hediye edilen ayakkabıları imzalamasını rica etmiş.
“Maçtan sonra Kobe’nin etrafında bir kaos olacağını ve ona ulaşmamın imkansız olacağını biliyordum.” diyor Mack. “Bu yüzden ben de ona maçın ortasında sordum. ‘Ayakkabılarını bana yolla.’ dedi.”
O gece herkes Kobe’den bir şeyler istiyordu. Mack, bu yüzden kendi isteğinin kalabalık içerisinde unutulacağını düşünmeye başlamış.
“Ama 2 hafta sonra Kobe’nin imzalı ayakkabıları bana ulaşmıştı.” diyor Mack.
Jazz oyuncuları için o gece kesinlikle ilginç bir deneyimdi. Playofflardan elenmişlerdi ve maçı kaybetmişlerdi. Bunlar başlı başına sinir bozucu. Ancak bir yandan da insanın başına hayatı boyunca bir kez gelebilecek bir deneyime en yakından şahit oluyorlardı.
Kariyeri boyunca NCAA finalinde 2 kez oynayan Mack, o gecenin kariyerinin en iyi 10 anından birisi olduğunu söylüyor.
“O gece salondaki atmosfer gibisini daha önce hiç görmemiştim.” diyor Mack. Kobe’nin o gece takım arkadaşlarından aldığı desteğe hala hayranlık duyduğunu belirten Mack, “Her şey Kobe’yle alakalıydı. Boş bir turnike bile bulsalar sayı atması için topu Kobe’ye veriyorlardı. Sadece onun oynamasını istiyorlardı.”
“Birçok kişi Kobe’nin sayı atmasına izin verdiğimizi düşünüyor.” diyor Mack. “Elimizden gelen her şeyi yapıyorduk. O tarihin en iyi oyuncularından birisi ve o gece elinden gelen her şeyi yaptı. İnanılmaz şutlar soktu. O maçta elde ettiği her şeyi sonuna kadar hak etti. Son maçı diye Kobe’yle rekabet etmemek gibi bir şey yapmayacaktık. Elimizden geleni deneyip kazanmaya çalıştık.”
Jazz oyuncuları, Utah’a döndükleri uçak yolculuğu esnasında Kobe’ye 60 sayı attırdıkları için birbirlerine takılmışlar. Mack, Kobe’nin o gece attığı 22 basketin hiçbirisinin o savunurken atılmadığını söylüyor.
“Pick and rollde beni geçip uzunun üzerinden attığı basketi saymak isterseniz bu hesap değişebilir. Ama benim üzerimden sayı atmadı. Bunun sebebinin benim çok iyi savunma yapmam olduğunu söylemiyorum. Ama işler böyle gelişti.”
Tutkulu bir Kobe hayranı olan Mack için o geceye dair diğer bir güzel anı da Kobe’yle çekilen bir fotoğrafı. Parkede bulunan mor 8 numara yapıştırmasının hemen yanında Kobe’yi savunurken çekilen fotoğrafını Atlanta’daki evine asmış. “Nasıl oldu bilmiyorum ama fotoğrafta sadece ikimiz varız. Başka kimse yok.”
Bazen Mack’in arkadaşları Kobe’nin son maçının tekrarının televizyonda olduğunu söylüyorlarmış. Mack zaman zaman oturup o maçı tekrar izlediğini itiraf ediyor. Ancak Mack, esas isteğinin bir gün çocuklarının onunla beraber oturup o maçı izlemesinin hayalini kuruyor.
Mack’in 5 yaşında bir kızı ve 3 yaşında bir oğlu var.
“Oğlumun ve kızımın biraz daha büyümesini bekliyorum. Zamanı geldiğinde onlara bu hikayeyi anlatabileceğim.”
Mack’in anlatacağı hikaye, Lou Williams’ın kendisine Kobe’nin 50 şut atacağını söylemesiyle başlayacak…
Ve babalarının Williams’a inanmaması…
“Tabii ki Kobe çıkıp 50 şut atacaktı.” diyor Mack.
Gazeteci
Kobe Bryant, Staples Center’ın orta sahasında taraftarlara seslenirken Lisa Salters da röportaj yapabilmek için güzel bir pozisyon almaya çalışıyordu. Salter, bu röportaj şansını kesinlikle kaçırmak istemiyordu.”
“Maçtan önce Kobe’nin ESPN ile maç sonu röportajı yapmayacağı söylenmişti.” diyor Salter. “Ben de ‘Kesin öyle olur. Eğer Kobe benimle ropörtaj yapmazsa onun k*çını tekmelerim.’ diye düşünüyordum.” diyor Salters.
Kobe, ikonikleşen “Mamba out” konuşmasının ardından arkasını dönüp dizlerinin üzerine çökerek kızları Gigi, Natalia ve eşi Vanessa’ya sarıldı.
Kobe’nin onlardan sonra konuştuğu ilk kişi Salters olmuştu. ESPN’in tecrübeli muhabirininin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Kobe’yi ikna etmeye çalıştım ve o da “Tabii ki seninle ropörtaj yaparım.” dedi.
Yaklaşık 20 yıl boyunca röportajlar için Kobe’yi kovalayan Salters ile yıldız isim arasında bir arkadaşlık gelişmişti. Ancak kanallar için yaptığı diğer işler sebebiyle NBA maçlarında görev almıyordu. Ancak sezon esnasında kanal, yorumculuk yapmasını da istemişti.
“Kobe’yi bir arkadaş olarak görüyordum ve son bir kez onun yanında olmak istedim.” diyor Salters. “Lakers maçlarında geçirdiğim yıllar gerçekten harikaydı. Her hafta sonu ABC’nin yayınladığı maçlar için Los Angeles’ta oluyordum. Bu yüzden birbirimizi tanıma şansımız oldu. Zamanla arkadaş haline geldik. Kobe hakkında düşündüğümde aklıma gelen ilk şey basketbol olmuyor. Daha çok hayat hakkında düşünüyorum.”
2013 yılında Salters, oğlu Sam’i evlatlık edindiğinde fotoğraf attığı ilk kişilerden birisi Kobe’ymiş. Kobe’nin oynadığı son maçın günü, Salters hediye olarak ona şarap yollamış. Kobe’nin son gününde Salters, spor gazeteciliğinin en temel kurallarından birisini çiğneyerek “Mor” giymiş.
“Görevli olduğum maçlardaki takımlardan birisnin renklerini giymeyi tercih etmiyorum. Çünkü insanların bir takımı desteklediğimi düşünmesini istemiyorum. Ama o gece Kobe için mor giydim.” diyor Salters.
Gün başlarken ESPN ekibi, Utah’ın playoff hesapları olduğu için yayın hazırlıklarını ona göre yapıyordu. Sonuçta bu maçın tek hikayesi Kobe’nin emekliliği olmayacaktı. Ancak Rockets‘ın 35 sayılık galibiyetiyle birlikte o gecenin odağı tamamen Kobe’ye kaymıştı.
“Gece tamamen Kobe’ye veda etmeyle alakalı hale gelmişti.” diyor Salters. “Kobe’ye verilen büyük bir veda öpücüğü. İşler kolaylaşmıştı. Maçtan önce gece boyunca soracağımız her sorunun Kobe hakkında olacağını biliyorduk.”
Maçın ilk yarısında Salters, Jack Nicholson ile saha kenarındaki koltuğunda bir röportaj gerçekleştirdi. Salters, kariyeri boyunca ilk kez Jack Nicholson ile konuşuyordu. “Jack’e yaklaşmak imkansız.” diyor Salters. “Yazılı olmayan bu kuralı herkes bilir: Jack’i maç izlerken rahatsız etme.”
Ancak o gece, diğerlerinden farklıydı ve herkes anın tadını çıkarmaya çalışıyordu. O gecenin tadını en çok çıkaran kişi ise Kobe’ydi. Salters, Kobe’nin maç öncesi röportajı için yanına geldiğinde sürekli gülümsediğini söylüyor. “Sanki düğün günü gibiydi.” diyor Salters. “Çok mutluydu.”
Salters, Kobe’nin tüm bu karmaşanın içersinde ne kadar rahat olduğunu görünce şaşırmış. Kobe’nin kafası verdiği kararla alakalı rahattı. Maçtan önce Kobe’yle kısa süre konuşan Salters, devre arasında da Kobe’ye nasıl konsantre olduğunu sormuş. Kobe’nin verdiği cevap ise çok basitmiş. Oyundan keyif alıyordu…
“Hayatımda ilk kez devre arasında bir oyuncuyla konuştum.” diyor Salters. “Buna normalde izin verilmiyor. Ancak bu özel maç için bir istisna yapabileceğimi fark ettim.”
Kobe, o geceyi 60 sayıyla bitirse de Salters yıldız ismin hangi şutları sokabildiği konusunda uzmanlaşacak kadar fazla maçını izlemiş.
“Eğer normalde soktuğu şutları o gece sokabilseydi 80 sayı bile atabilirdi.” diyor Salters.
Salters, Kobe ile gerçekleştirdiği maç sonu röportajının ardından Vanessa Bryant’ın da yanına gidip onu da tebrik etmek istemiş.
“Bu kadar göz önünde bir hayat yaşadıktan sonra normal insanlar gibi bir aile hayatı yaşamaya başlamanın ne kadar harika olacağını tahmin bile edemiyorum.” diyor Salters. “Şu anda aklımda en çok kalan şey bu. Hepsi gerçekten çok mutluydu. Hayatlarının bir sonraki sayfası muhteşem olacakmış gibi hissettiriyordu. 40-50 yıl boyunca birbirleriyle zaman geçirmenin tadını çıkaracaklardı.”
Salters, geride bıraktığımız hafta maçı ilk kez tekrar izlemiş. Normalde maçlar bittikten sonra bir daha dönüp izlemediğini söylüyor Salters. O gece de Los Angeles’tan oğlu Sam’in yanına Baltimore’a dönerken ağlamaklı olduğunu kabul ediyor.
“Şu anda geriye dönüp baktığınızda Kobe de Gianna da aramızda değil.” diyor Salters. “O maçı iyi ki tekrar izlemişim. Bana o gece hepsinin ne kadar mutlu olduğunu bir daha hatırlattı.”