by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
ING Basketbol Süper Ligi’nde bir normal sezonu daha geride bıraktık. Şimdi sırada playofflar var.
Şampiyonun belirlenmesine aşağı yukarı bir ay kadar bir zaman kaldı ancak takımların 30 haftalık emeklerini de göz ardı etmemek için normal sezon değerlendirmeleri hep çok önemli olmuştur.
Pek çok organizasyonda sezon sonu bireysel ödüller ağırlıklı olarak normal sezon performanslarına göre dağıtılır. Playofflar ve finallerin zaten kendilerine has ödülleri olur.
Eski Kıta’da normal sezon, içi boşaltılabilecek bir kavram değil ve bu bakımdan yerel lig normal sezonlarının son yıllarda ateşinin sönmesi de hepimizin içini burkan bir mesele. Ancak bu sezon bireysel performansların takımlara yansıması bakımından da özel ve takip edilesi bir sezon oldu.
Mesela 18 yaşında bir delikanlı çıkıp ligi domine ederek adını bütün kıtaya, bütün dünyaya duyurabiliyor. Böyle güzelliklere her zaman açık basketbolumuz.
Eurohoops Fırın olarak biz de tamamlanamayan geçen sezon hariç her sezon yaptığımız gibi normal sezon ödüllerini dağıttık; en iyi beşleri belirleyip MVP’yi seçtik, yılın hayal kırıklığından en gelişme kaydeden oyuncusuna, yılın antrenörüne kadar pek çok soruya cevap aradık.
Dilerseniz en iyi beşlerle başlayalım…
En İyi Beşler
Yılın En İyi Beşi
Vasilije Micic (Anadolu Efes)
DeVaughn Akoon-Purcell (TOFAŞ)
Kyle Wiltjer (Türk Telekom)
Adrien Moerman (Anadolu Efes)
Alperen Şengün (Beşiktaş Icrypex)
Yılın En İyi İkinci Beşi
Pako Cruz (HDI Sigorta Afyon Belediyesi)
Şehmus Hazer (Beşiktaş Icrypex)
Amath M’Baye (Pınar Karşıyaka)
Raymar Morgan (Pınar Karşıyaka)
Mam Jaiteh (Empera Halı Gaziantep)
Yılın En İyi Üçüncü Beşi
James Blackmon (Beşiktaş Icrypex)
Andrew Andrews (Darüşşafaka Tekfen)
Nick Johnson (Türk Telekom)
Jan Vesely (Fenerbahçe Beko)
Gabriel Olaseni (Büyükçekmece)
En iyi beşleri belirlerken Mam Jaiteh’i ilk beşe alamamak gibi bir talihsizliğimiz oldu. Aynı şekilde Rashard Kelly’yi de bu 3 beşten birinde mutlaka görmeyi dilerdik ancak ligde daha etkili isimler olduğu kanısı ve Anadolu Efes‘in 29-1’lik serisinde Adrien Moerman’ın katkıları sebebiyle ilk beşte bu tarz bir değişiklik yapılamadı.
Bireysel performansların takımlara yansıması açısından gerçekten iyi bir sezon olduğunu giriş bölümünde ifade etmiştim. DeVaughn Akoon-Purcell; Pako Cruz, James Blackmon, Raymar Morgan ve Kyle Wiltjer gibi pek çok oyuncu ligde fırtınalar estirdi. Jaiteh ve Alperen Şengün’ün dominasyonu inanılmaz sahnelere yol açtı.
Gabe Olaseni’nin istikrarı da takımının ligde kalmasına ilişkin en önemli faktör olarak 2020-21 sezonunun kayıtlarına geçti. Marial Shayok ise kesinlikle bu beşlerde başrol oynayacak isimlerden birisiydi fakat oyuncularda sezonun en az yarısında oynamış olması gibi bir kaide arıyoruz.
Beşiktaş’ın gençleri ise sezona damga vurdular. Koçundan malzemecisine kadar çok özel bir hikaye yazdı bu sezon Kara Kartallar. Oraya daha sonra geleceğiz, şimdi MVP’mize bakalım…
MVP
Alperen Şengün
İstatistikleri: 29 maç | 28.1 dakika | 19.2 sayı | 9.3 ribaund | 2.5 asist | 1.3 top çalma | 1.6 blok | 26.7 verimlilik
Aksi düşünülemezdi. Alperen Şengün bu sezon gösterdiği performanslarla sadece ligin en değerli oyuncusu ünvanına erişmekle kalmadı; kariyeri açısından da olağanüstü bir atılım yaparak geleceğini sağlama almak üzere ilk büyük adımını attı.
Temmuz 2002 doğumlu Alperen’den sezon başında patlama yapabilecek bir isim olarak bahsetmiştim. 2020 yılının Aralık ayında ise artık hepimizi çoktan büyülemeye başlamış bir figür olarak onun profil yazısını yazıyordum. Böyle bir patlama olamaz.
O profil yazısında Alperen’in ne kadar soğukkanlı ve ne kadar çalışkan olduğunu okumuştunuz. Şu an ise onun yüzlerce oyunculuk bir ligde en değerli oyuncu olduğunu, hatta yüzlerce oyuncunun bulunduğu kıtada sezonun en büyük performanslarına imza attığını okuyorsunuz.
Oyunu üzerine teknik bazda eleştiri getirmek mümkün olsa da performansıyla ilişkin hiçbir şey söylemek mümkün değil. Zaten onu NBA Draft tahminlerinde 9. sıraya kadar çıkaran yegâne olgunun da yetenekleri, sırtı dönük oynama becerileri, ribaund sezgisi vesaireden biraz fazlası olduğunu düşünüyorum.
Bu istikrarı ona sürekli olarak double-double performansların kapısını açtı. Çok dominant başka uzunların da var olduğu bir ligi bu kadar domine etmek de özel bir kumaş isterdi herhalde. Mesela Jaiteh’e karşı da fiziksel dezavantajının bulunmasına rağmen üstünlük sağlayabilmiş bir isim Alperen.
Bu yetenekleriyle dünyanın her basketbol kültüründe barınabilecek muhteşem bir oyuncu, iş etiği yüksek bir insan olarak sezonun en değerlisi o. Bu yazının yayımlanmasından önce de resmiyete döküldü.
NBA Draftı’na girmeye hazırlanan Alperen’in dış şut gibi meseleleri oyununda çözmesi halinde dünya basketbolu için çok değerli bir potansiyel olduğunu defalarca kez anlattık.
Onur Konuğu: Mam Jaiteh
Yılın Genç Oyuncusu
Alperen Şengün
Bu noktada da yine haliyle Alperen sivriliyor. Takım arkadaşı Şehmus Hazer de harika bir sezon geçirdi ancak Alperen yalnızca MVP değil, aynı zamanda ligin de en iyi genç oyuncusu konumunda. Bu bağlamda 2 ödülün de sahibi oluyor.
Onur Konuğu: Şehmus Hazer
Yılın Takımı
Anadolu Efes
Efes aslında son 3 sezonun takımı ancak bu sezon BSL’de vidaları çok sıktılar. Geçen sezonlara göre daha rekabetçi ve oyuncu kalitesi görece yüksek bir lig olmasına rağmen ciddiyeti hiç elden bırakmayan Anadolu Efes, 29 galibiyet ve yalnızca bir yenilgiyle 30 haftalık süreci adeta domine etti.
Bütün bunları yaparken aynı zamanda EuroLeague’de de forma girmeyi başararak playoff potasının dışından bir anda kendisini zirve yarışının içerisinde bulduğu bir konuma geldi. Nihayetinde de saha avantajını eline alarak playofflara ulaştı.
BSL’de ise başından sonuna kadar kaybetmediği bir lig performansına imza atan Anadolu Efes, rotasyon oyuncularını da ön plana çıkarmaya başlarken bu yerli isimlerden de büyük katkı aldı.
Geçtiğimiz sezonlarda koç Ergin Ataman’ın lig maçlarından sonra yaptığı açıklamalarda sürekli lig karşılaşmalarına ciddiyetle yaklaşılması gerektiği ibareleri görülürdü. Bu sezon tam anlamıyla bunun vuku bulduğu bir lacivert-beyazlı yapılanmanın sadece tek fireyle sezonu nasıl alıp götürdüğünü izledik.
Birçok maçta rakiplerini farklı geçmeyi başaran Efes, fazla maç oynamanın ve rotasyon derinliğinin de vermiş olduğu ritim ile alışkanlıklarını daha rahat uyguladığı ve bu alışkanlıklarıyla daha fazla rakibini tahakkümü altına aldığı bir platform olarak BSL’yi kullandı.
Her iki kulvarda da iyi performanslara imza atan Ergin Ataman’ın öğrencileri playofflarda kulüp tarihinin 15. lig şampiyonluğu için mücadele verecek.
Ancak bu uğurda da hiç kolay rakipleri olmayacak. İlk turda 8. sıradan karşılaşacakları Empera Halı Gaziantep tehlikeli parçalarla Efes’i deviremese de yıpratabilir. Fakat Efes’in de ne kadar üst düzey bir oyun şablonuyla hareket ettiğini tüm kıta biliyor.
Onur Konuğu: Beşiktaş Icrypex
Yılın Koçu
Ahmet Kandemir
2020 yazı Beşiktaş adına tam anlamıyla umutların tavan yaptığı ve harika bir geleceğin onları beklediği temennilerinin yaygınlaştığı bir dönem oldu çünkü muhteşem ötesi bir hamle yaptılar.
Ne yazık ki; Türkiye basketbolunun altyapı bileşenleri arasında ileriye dönük en güzel işleri yapan Bandırma organizasyonu kepenk indirdi. Bu basketbolun geleceği açısından negatif değerlendirilmesi gereken bir durum olsa da bünyesindeki oyuncular ve Beşiktaş camiası açısından bu durum pek de olumsuz gelişmedi.
Sezona Burak Bıyıktay önderliğinde başlayan Beşiktaş 6 maçta 6 yenilgiyle şoka uğradı. Peri masalı acı hüsrana mı uğruyordu? Aslında Bıyıktay önderliğinde geçen sezon Beşiktaş iyi performanslar sergilemiş ve birçok yabancısını sezon ortasında kaybeden o kadroyla yine rakiplerini zorlayan bir takım olgusu ortaya koyulmuştu.
Fakat konu genç bir kadroyu idare etmeye gelince bu durum pek böyle olmadı. Ekim ve Kasım aylarında mecbur kalındığı düzeyde çarçabuk bir James Blackmon ve Joel Berry operasyonu sezonu kurtaran hamleler oldular.
Beşiktaş’ın ligi genç kadrosuyla 5. bitirip kulüp tarihi için böyle özel bir sezonu tamamlamış olmasını yalnız coaching ile, saha içi olgularla anlatmak kolay olmayabilir.
“Taraftarlarıyla bütünleşmiş olsalardı başlangıç olarak daha iyisini yapabilirlerdi” veya “seyircili bir ortamda daha üst sıralarda olurlardı” gibi yaklaşımlara çok katılmadığımı belirtmek isterim. Bana kalırsa seyircilerin bulunduğu ortamda genç oyunculardan oluşan bir kadro için muhtemel bir 0-6’lık başlangıcın stres yükü daha büyük olurdu, tersi bir başlangıç da o kadar kolay olmayabilirdi.
Ahmet Kandemir’in yapılan transferler sonrasında oyuna müdahalesi sezonu tersine çeviren etkenlerden birisidir ve bunun da pek tartışmaya açılacak bir yanı yok. Özellikle Blackmon ve Berry transferlerinin ardından güvenilir el arayışı ortadan kalktı.
Bu bakımdan coaching olarak çok özel noktalara dokunmamış olsa bile (farz-ı misal) bir idareci olarak da Kandemir’i kutlamak gerekir. Çünkü yaz sezonunda kendisi gibi bir yabancı oyuncu avcısından beklenmeyecek şekilde Isaiah Blackmon ve Markell Johnson gibi deneyimsiz kıta dışı oyuncuların topa hükmettikleri sürece kadroya seviye atlatabileceğini düşünerek düşük maliyetlerine de güvenerek yaptığı hatalardan çok çabuk geri dönerek belki de sezonu çevirdi.
Şu an Beşiktaş belki sertlik bakımından çok üst düzey gibi görünmüyor ama TOFAŞ’la oynayacakları playoff serisinde ve öncesinde ligin en geniş hücum paketlerine sahip, iş tempo oyununa gelince ona da ayak uydurmasını bilen takımlarından birisiydi.
Fiziksel olarak da genç olmalarına rağmen çok kötü bir görüntü çizdiklerini söylememek lazım. İşleri biraz daha tecrübe, olgunluk ve agresifliğe bakar. Bunu da ilerleyen dönemde playofflarda, olmazsa kalan oyuncularla ilerleyen sezonlarda inşa etmek gerekecek.
Yaklaşık çeyrek asırdır bir BSL figürü olan Ahmet Kandemir bu sezon kendi kariyeri açısından da iyi performans verdiği bir takvimi geride bıraktı. Takımının da durumu göz önünde bulundurulduğunda Yılın Koçu seçimimiz o.
Onur Konuğu: Ergin Ataman
Yılın En Fazla Gelişme Kaydeden Oyuncusu
DeVaughn Akoon-Purcell
Son Avrupa sezonundaki istatistikleri: 11 maç | 18.3 dakika | 9.9 sayı | 2.7 ribaund | 1.2 asist | 0.9 top çalma | 6.0 verimlilik
Bu sezon istatistikleri: 27 maç | 25.8 dakika | 15.3 sayı | 4.1 ribaund | 2.2 asist | 1.5 top çalma | 15.1 verimlilik
TOFAŞ bu sezon rekabetçi bir takım oldu fakat Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde bu ilerleyişi sürdüremeyerek şansını lig playofflarına taşıdı. Şu an Beşiktaş gibi belki de en zorlu ve en sonucu önceden öngörülemeyecek eşleşmenin bir parçası olarak göze çarpıyorlar fakat aslında gerçekten sempatik bir takım bakıldığında.
Bunu sağlayan başlıca etken ise DeVaughn Akoon-Purcell’den başkası değil. Akoon-Purcell, fizikli bir guard olarak hemen her basketbol izleyicisinin ilgisini çekebilecek bir oyun yapısına sahip ve bunu da sezon içerisinde büyük ölçüde başardığını söylemek lazım.
Öyle ki; kendisi playoff turu öncesinde Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin de MVP sıralamasında yer alan isimlerden birisiydi.
Onunla ilgili olarak en göze çarpan ve teknik detay bakımından en şık veri ribaund ortalamaları olsa gerek. Avrupa’da sezonun bir dönemi 7 küsür ortalamaya kadar çıkan ribaund averajı onu mevkidaşlarından ayıran en önemli niteliği olsa gerek.
Aynı zamanda çok fazla kestirilemeyen skor potansiyeli ve temponun arttığı anlarda sazı eline alışıyla fazlasıyla estetik bir değer.
Yarı saha oyunuyla ilgili de ayak çabukluğu gibi olumlu doneler bulmak mümkün fakat Akoon-Purcell’i açık sahada izleme deneyimi çok farklı bir mesele. Atletizmi onu bu noktada apayrı bir seviyeye taşıyor. TOFAŞ’ın açık saha oyununda bu kadar sivrilen bir ekip olmasını sağlayan en büyük paydaş da DeVaughn Akoon-Purcell oldu.
Bursa’ya yolu düşmeden önce G-League istatistikleri de epey olumlu bir noktada olmasına rağmen son Avrupa sezonu olan 2018-19’daki performans ve rol skalasındaki yeri TOFAŞ’takine nazaran daha tartışılabilir düzeydeydi. Bu sebeple de geçtiğimiz sezon BSL’de olmamasına ve buraya geldiğinde oluşan beklentilere rağmen bir takımı sırtlayacak potansiyele gelmesi ve seviye atlama noktasında yaptığı sıçramayla ünvanı kesinlikle hak ediyor.