By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA’de 2020-21 sezonu dün gece oynanan karşılaşmalarla sona erdi. Bu mücadelelerle birlikte basketbolsverlerin yakın geçmişte tanıklık ettiği en ilginç sezonlardan birisini geride bıraktık.
Covid-19 kısıtlamalarının getirdiği değişik şartların sezon boyunca oyuncuları ve takımları sık sık etkilediğini gördük. Hatta yoğun temponun beraberinde getirdiği sakatlıklar, bu yazımızda dağıtacağımız bazı ödüllerin sahiplerinin değişmesine bile sebebiyet vermiş olabilir.
Bu duruma rağmen sezon boyunca çok özel bireysel performanslar izlediğimizin de altını çizmek gerekiyor. Sezon boyunca genellikle Nikola Jokic ve Joel Embiid’in etrafında şekillenen MVP yarışı, son yılların en çekişmeli rekabetlerinden bir tanesiydi.
Sözü daha fazla uzatmadan sezonun bireysel ödüllerini dağıtmaya başlıyoruz.
MVP: Nikola Jokic, Denver Nuggets
Sezon ortasında ödül yazısı yazdığımızda MVP için tercihimizi Philadelphia 76ers’ın yıldızı Joel Embiid’den yana kullanmıştık. Ancak hem yıldız uzunun yaşadığı sakatlık sorunları hem de Nikola Jokic’in sezonun ilk kısmında gösterdiği performansı istikrarlı şekilde devam ettirmesi buradaki tercihimizin değişmesine sebep oldu.
Geride bıraktığımız yılda hücum anlamında NBA tarihinin en etkileyici sezonlarından birisini geçiren Nikola Jokic, Denver’ın hücumunda hem hazırlayıcı hem de bitirici olarak çok kritik rol oynuyordu. Hücumda hem pivot hem de oyun kurucu rolünü üstlenen Jokic, yaz döneminde verdiği kiloların karşılığını savunmada da ligin en caydırıcı uzunu olmasa da çok daha hareketli bir görüntü çizerek aldı.
Covid-19 salgınının gölgesinde oyuncuların yaşadığı sakatlık sorunlarının iyice arttığı bir ortamda Jokic’in sene boyunca 71 maç oynaması da onu bu tartışmada diğer isimlerin önüne geçiren bir başka etken. Özellikle sezonun son kısmında Jamal Murray’i de kaybeden Nuggets’ta Jokic’in sezon boyunca gösterdiği devamlılık çok daha değerli hale geliyor.
Jokic’in bu karşılaşmalarda 26.4 sayı – 10.9 ribaunt – 8.4 asist ortalamaları yakaladığı ve %56.7 saha içi, %39.3 üçlük, %86.7 faul isabeti gibi yüzdelerle oynadığı da düşünülünce yıldız uzunun MVP adaylığı diğerlerinin daha da önüne çıkıyor. Sezon boyunca devamlılık, takım içerisindeki rol, istatistiksel üretimi gibi faktörleri bir araya getirdiğimizde çok etkileyici performansla izlemiş olsak da bu ödülde Jokic ile ciddi anlamda rekabet edebilecek bir oyuncu bulmak çok zor.
Yaklaşık 21 maç kaçırmasa Sixers’ın Doğu Konferansı’nı 1. sırada bitirmesinde büyük rol oynayan Joel Embiid, sene başında doğru düzgün şans verilmeyen Golden State Warriors kadrosunu Batı Konferansı’nın 8. sırasına taşıyan ve aynı zamanda sezonu Sayı Kralı olarak tamamlayan Stephen Curry, sezonun özellikle ikinci yarısını çok iyi geçiren Milwaukee Bucks’tan Giannis Antetokounmpo gibi isimleri de bu ödül için düşünülen isimler olabilirdi. Ancak sezon boyunca istikrarlı şekilde zirve seviyede performans verebilen Nikola Jokic, MVP ödülünde bizim tercihimiz oluyor.
Yılın Savunmacısı: Rudy Gobert, Utah Jazz
Yılın Savunmacısı ödülüyle alakalı son yıllardaki en büyük tartışmalardan bir tanesi dış savunmacılar ile çember savunmacılarının oyuna yaptıkları etki arasındaki fark. Hücumdan farklı olarak savunmada genellikle bireysel performanslar çok da önemli olmuyor. Çünkü savunma, takım halinde herkesin görevlerine ve rollerine uyması gereken bir konsept.
Bu yüzden bir dış oyuncunun yaptıkları, çember savunucusuna göre daha az etkili olabiliyor. Bu noktada da bu seneki ödülün en büyük adayları olarak görülen Rudy Gobert ve Ben Simmons arasındaki yarışta Fransız uzunun bir adım öne çıktığını belirtmek gerekiyor.
Gobert, çember altındaki yıldırıcı etkisinin yanı sıra yardım savunmasında yaptıklarıyla takım arkadaşlarının da savunmada daha iyi performans göstermesini sağlıyor. Gobert’in oyununda bazı zafiyetler yok mu? Tabii ki var. Fransız uzunun ayaklarının çok da hızlı olmaması, Embiid – Davis gibi daha fizikli ve hareketli uzunlar karşısında zorlandığı ortada. Ancak sezonu lig lideri olarak tamamlayan Utah Jazz’in bu noktada olmasının en büyük sebeplerinden birisi ligin en verimli dördüncü savunmasına sahip olmaları. Bu savunma sisteminde de her şey Gobert’in etrafına kurulmuş vaziyette.
Gobert’in sahada olduğu anlarda Jazz takımı, rakiplerine 100 pozisyon başına 6.5 sayı daha az şans tanıyor. Bu da Gobert’in Utah ekibi için ne kadar değerli bir parça olduğunu çok daha net şekilde gözler önüne seriyor. Gobert, şu ana kadar oynadığı maçlarda yakaladığı 13.5 ribaunt ve 2.7 blok ortalamaları da onun değerini belli eden bir diğer faktör.
Ödülün diğer büyük adayı olarak görülen Ben Simmons hakkında da birkaç şey söylemek gerekiyor. Simmons’ın sahadaki neredeyse her pozisyonu savunabiliyor olması, Sixers’ın savunmasına çok önemli bir derinlik katıyor. Genellikle Sixers’ın karşılaştığı takımların en iyi dış skorerini savunma görevini üstlenen Simmons, switch savunmasında da fark yaratabilen bir isim. Sezon boyunca rakip takımların en etkili hücumcularını savunma görevini sürekli olarak Simmons üstlendi. Genellikle bu oyuncuları savunma konusunda başarılı bir iş çıkaran Simmons, ligin en iyi dış savunmacısı unvanını ele geçirmiş gibi gözüküyor.