by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
NBA her yıl MVP, Yılın Koçu, Yılın Çaylağı gibi normal sezon ödüllerini dağıtıyor ve her sezon bu ödüllerde takımlar veya oyuncuların bunu ne kadar hakedip haketmedikleri konusunda tartışmalar çıkıyor.
Bunlara alternatif oluşturacak ödüller oluşturmanın zamanı geldi de çattı.
Sezonun En Büyük Sürprizi: New York Knicks
NBA’de 2020-21 sezonu başlarken kimse play-off zamanı geldiğinde New York Knicks’in basketbol gündemini meşgul eden takımlardan biri olmasını beklemiyordu. Ancak yeni koç Tom Thibodeau’nun yönetiminde bambaşka bir kimliğe bürünen Knicks, Julius Randle’ın kariyer sezonunu da geçirmesiyle birlikte 2014 yılından sonra ilk kez play-off’lara dönmeyi başardı.
Knicks, özellikle son yıllarda serbest oyuncu pazarlarına çok iddialı giren bir takımdı. Bir önceki sezon Kevin Durant ve Kyrie Irving’i New York’a getirmek istiyorlardı. Ancak bunu başaran şehrin diğer takımı Brooklyn Nets oldu. Bir sonraki serbest oyuncu pazarını da Knicks’in çok başarılı geçirdiğini söyleyemeyiz.
Fakat buna rağmen Knicks, son yıllarda gördüğümüz en büyük sıçramalardan birisini yaptı ve konferansının 4. sırasında yer alarak play-off biletini kaptı. Koç Thibodeau’nun takımın çehresini değiştirmesinin yanı sıra Julius Randle’ın kariyerinin en olgun basketbolunu oynamasının da bunda çok büyük etkisi oldu.
Karar mekanizması her zaman sorunlu olarak kabul edilen Randle, geride bıraktığımız sezonda çok daha olgun bir basket oynayarak istikrarlı olarak doğru kararları vermeye başladı. Zaten yetenek bütünü olarak Randle’ın topu yere vurabilen, iyi bir pasör olduğunu biliyorduk. Geride bıraktığımız normal sezonda üçlük yüzdesini de bir önceki yıla göre %14’lük bir oranla yukarıya çeken Randle, bu olgun oyununu üç sayı tehdidiyle birleştirince Knicks’in sezonun en keyifli hikayelerinden birisi haline gelmesini sağladı.
Tabii ki burada tek krediyi Randle’a vermek olmaz. Randle’ın yanı sıra ligdeki 2. sezonunu geçiren ve çaylak yılında pek de beklentileri karşılayamayan RJ Barrett’ın özellikle bench beşleriyle beraber oynadığı anlarda yaptığı katkı Knicks için çok önemliydi. Bu isimlerin yanı sıra New York ekibinin Draft ilk turunun sonlarına doğru bulduğu cevher Immanuel Quickley ve sene ortasında takıma takasla dahil olan Derrick Rose gibi oyuncuların da katkıları eklenince basketbol dünyasının en ünlü salonu Madison Square Garden, tekrar NBA basketbolunun zirvesinde yer alacak.
Sezonun En Büyük Hayal Kırıklığı (Takım): Boston Celtics
Boston Celtics’in 2020 serbest oyuncu pazarını verimli bir şekilde geçirdiğini söylemek pek mümkün değil. Yaz döneminde Gordon Hayward’ı Charlotte Hornets’e kaybeden Celtics, rotasyonundaki eksiklikleri gidermek için Jeff Teague ve Tristan Thompson gibi eklemeler yapmıştı.
NBA Draftı’nda lotaryadan Aaron Nesmith’i seçen Celtics, ilk turun sonlarına doğru geçen yaz kadrosuna kattığı ve istikrarlı olarak belirli bir düzeyde verim alabildiği tek oyuncu olan Peyton Pritchard’ı seçti.
Kemba Walker’ın da dizinden yaşadığı sakatlık sebebiyle sezonun ilk kısmını kaçırması, Celtics’in sezona ideal kadrosundan uzak başlamasına sebep oldu. İlerleyen dönemde de Covid-19 salgını ve sakatlık sorunları gibi sebeplerle bir türlü tam kadrosuna ulaşamayan Celtics, önceki yıllardaki görüntüsünün çok uzağında kaldı.
Normal sezonun son kısmına girilirken Celtics için sezonun ender parlak noktalarından birisi olan Jaylen Brown’dan gelen kötü haber de Boston ekibinin sezonuna son darbeyi vurdu. Celtics’in sezonun geri kalanında yaşadığı el bileği sakatlığı sebebiyle Brown’dan yararlanamayacak olması, son konferans finalistinin play-off iddiasını neredeyse sıfırladı.
Bu noktada tüm sorunu pandemi ve sakatlıklara yüklemek de doğru olmaz. Önceki yıllarda kadroda kim olursa olsun Brad Stevens’ın yönetiminde Celtics takımları mücadeleci kalmayı başaran, geri adım atmayan bir takımdı. Bu sezon Celtics’ten benzeri bir mücadeleyi ve zihinsel sertliği görme imkanımız olmadı. Sezon boyunca çok dağınık gözüken Celtics de maalesef kendisini yılın hayal kırıklığı kategorisinde buldu.
Sezonun En Büyük Hayal Kırıklığı (Oyuncu): Anthony Davis
Los Angeles Lakers’ın geçen sene Orlando Fanusunda kazandığı şampiyonluğu, NBA tarihinin en kısa sezon arası takip etti. Bu yüzden 35 yaşındaki LeBron James’in liderlik ettiği Lakers’ın normal sezonu rölantide oynaması gayet beklenen bir durumdu.
Geçen seneki play-off’ları bile sakat sakat oynayan Anthony Davis’in de normal sezonda dönem dönem vitesi boşa alması, dinlenmesi kimseyi şaşırtacak bir durum değildi. Ancak yıldız uzunun sezonun başlangıcından itibaren çizdiği görüntü, rölantide oynamak tabirinin biraz daha ötesindeydi.
Şubat ayında sakatlanana kadar oynadığı 23 maçta 22.5 sayı – 8.4 ribaunt – 3.0 asist ortalamaları yakalayan Davis, geçtiğimiz yılki performansına kıyasla çok daha düşük bir seviyede performans gösteriyordu. Şubat ayında yaşadığı sakatlıktan sonra 30 maç kaçıran Davis, sakatlıktan döndükten sonra oynadığı 8 maçında da 16.0 sayı – 6 ribaunt – 2.5 asist gibi kendi standartlarının çok altında performans gösterdi.
Sezonun son 5 maçında kendisini biraz daha bulup ortalamalarını 28.0 sayı – 9.0 ribaunt – 4.0 asist seviyesine çekmeyi başarsa da, sene başında Los Angeles Lakers’ın play-in potasında olacağı söylendiğinde kimse buna ihtimal vermezdi. Davis’in yaşadığı sakatlıklar sebebiyle günah keçisi ilan etmek mantıklı olmasa da Lakers taraftarının sene başında yıldız uzunla alakalı kurduğu hayallerin, gösterdiği performansın çok uzağında olduğu da ortada.
Boş İstatistikler Müdürü: Collin Sexton
NBA’de 2020-21 sezonunda yaşanan pek çok şeyin daha önceki yıllarda benzerini görmemiştik. Aralık ayında başlayan sezon, 72 maçlık normal sezon, tarihin en kısa sezon arası… tüm bu faktörler özellikle sezonun ilk kısmında takımların çok dengesiz performanslar sergilemesine ve sürpriz sonuçların meydana çıkmasına sebebiyet verdi.
Bu sonuçlar doğrultusunda Ocak ayında Cleveland Cavaliers’ın da play-off potasına girebilirmiş gibi gözüktüğü kısa bir dönem olmuştu. O dönemde Collin Sexton’ın skorer performansları ve özellikle Brooklyn Nets karşısında 42 sayı atarak getirdiği galibiyet ön plana çıkıyordu.
Fakat sezonun devam eden kısmında Cavaliers kadrosunun sahip olduğu zaaflar daha net şekilde gözler önüne serilmeye başladı ve Doğu Konferansı’nda 13. sıraya kadar gerilediler. Sezonun ilerleyen döneminde de benzer seviyede skor üreterek 24.3 sayı – 3.1 ribaunt – 4.4 asist ortalamaları yakalayan Sexton, saha içinden de %47.5’lik bir yüzdeyle oynadı.
Sexton, istatistiksel anlamda önceki sezonlarına göre daha verimli bir yıl geçirmiş gibi gözükse de skorer oyun kurucunun bu performansları takımı için galibiyetlere dönüşmedi. Bunun yanı sıra Sexton’ın oyun tarzının takım içerisinde zaman zaman sorun yarattığına dair haberler de gündeme geliyor.
Sexton da bunlara ek olarak hala üzerine takım kurarak geleceğe dair hedef belirleyebileceğiniz, plan kurabileceğiniz bir oyuncu görüntüsü vermiyor. Tüm faktörlerin bir araya gelmesi de Sexton’ı boş istatistikler müdürü unvanının sahibi yapıyor.