EuroLeague Final Four: Anadolu Efes – CSKA Moskova Maçını İzlemek İçin 5 Sebep

24/May/21 09:58 Mayıs 24, 2021

admin69

24/May/21 09:58

Eurohoops.net

EuroLeague Final Four’unda Efes’in CSKA’yla olan düellosunu neden takip etmeliyiz?

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’de ortalama bir sezon açısından nisan ve mayıs ayları çok ciddi nitelik taşır ve bu dönemin heyecanı da öyle hemen hemen hiçbir şeye benzemez.

Nisan ayını geride bırakmadan, son 8 takımın mücadelesi öncesinde her playoff serisi için “bu seriyi neden izlemeliyiz?” sorusuna onun bir EuroLeague playoff serisi olması haricinde mantıklı beşer sebep üretmeye çalışmıştık.

Bir EuroLeague Final Four maçı olması o karşılaşmanın izlenmesi için gayet yeterli bir sebep. Ancak özellikle değinmek istediğimiz mesele bu maçı içsel olarak ele aldığımızda onu özel kılan olguların tam olarak neler olduğunu gün yüzüne çıkarmak.

Real Madrid‘i 3-2’lik olağanüstü yorucu ve keyifli bir playoff serisinin sonucunda geçmeyi başaran Ergin Ataman önderliğindeki Anadolu Efes ise Fenerbahçe Beko’yu 3-0’la geçen CSKA Moskova’yla karşı karşıya gelerek EuroLeague Finali için mücadelesini verecek.

28-30 Mayıs tarihlerinde Köln’de düzenlenecek olan Final Four’daki Anadolu EfesCSKA Moskova maçını neden izleriz? Buna cevap bulmak için Eurohoops Fırın huzurlarınıza çıkıyor.

1. Ergin Ataman’ın Hayali

İnsanların mesleki yaşamlarındaki duruşlarında yaşamlarını oturttukları prensipler düzleminden yansımalar bulmamak imkansız. Basketbol koçluğu, hele ki Avrupa sınırları içerisinde basketbol koçluğu yapmak çok daha ciddi bir adanmışlık kriterine tabi tutulan bir meslek.

Yeteri kadar değil, yeterinden daha fazla, yeterinin daha fazlasından da fazla adananlar her zaman daha başarılı oluyor. Bu belki de hemen her iş dalında aynı şekilde değerlendirmeye alınabilecek bir mesele ancak bizim değerlendirme alanımız şu anda basketbol koçluğu.

Çok büyük başarılara sahip olmuş koçlara bakın. Zeljko Obradovic; Pablo Laso, Ettore Messina vesaire vesaire. Hepsinde bu yönde “manyakça” bir oyuna ve kazanmaya adanmışlık görmek mümkün. Avrupa’nın bu denli adanmış basketbol insanları da hiçbir zaman kendi taraftarları haricindeki kesimlerin sempatik bulduğu figürler olmuyor. Bu işin güzel tarafı olmasa da rekabet ortamını daha keyifli hale getirmesi gereken, kimi yerlerde de getiren bir durum.

Ergin Ataman’ın son 3 yılına bakınca bu zafere adanmışlık meselesi çok daha net biçimde açığa çıkıyor ve gerçekten takibi basketbolsevere haz veriyor. Maç hazırlıkları zaten olağanüstü düzeyde bir antrenör olarak ne kadar çok çalıştığını anlamak çok güç değil.

Çalışmak derken oluşturduğu sistem üzerine çalışmasını bir kenara bırakarak her maç üzerine çalışması ve her maçı bir şekilde sahaya aslında çok da müdahale etmeden çözmesi ilham alınması gereken bir şey. Elindeki rotasyonu öne sürerek bu rotasyonun kaymağını yediğini iddia etmek ise çok komik olurdu. Böyle bir argümanı kabul etmek için o rotasyondaki oyuncuları kimin nereden nereye getirdiğine bakmak lazım.

Elbette maç içi hamlelerini de küçümsemek çok büyük saygısızlık olur ancak Ataman’ın maçta yaptığı hamlelerin de birçoğunun maçtan önce kafada kurulmuş şeyler olduğunu anlamak zor değil. Önemli bir basketbol aklı.

Ergin Ataman’ın kariyerinin en başından beri, çok genç olduğu süreçlerden beri başarılı olduğu çok dönem olmasına rağmen övgüyü bu denli hak ettiği başka bir dönem olduğunu düşünmüyorum. Sebebi de bu adanmışlık. Bir perdeye; bir şuta, bir maça, bir galibiyete, bir şampiyonluğa, bir hayale adanmışlık.