By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’de ortalama bir sezon açısından nisan ve mayıs ayları çok ciddi nitelik taşır ve bu dönemin heyecanı da öyle hemen hemen hiçbir şeye benzemez.
Nisan ayını geride bırakmadan, son 8 takımın mücadelesi öncesinde her playoff serisi için “bu seriyi neden izlemeliyiz?” sorusuna onun bir EuroLeague playoff serisi olması haricinde mantıklı beşer sebep üretmeye çalışmıştık.
Bir EuroLeague Final Four maçı olması o karşılaşmanın izlenmesi için gayet yeterli bir sebep. Ancak özellikle değinmek istediğimiz mesele bu maçı içsel olarak ele aldığımızda onu özel kılan olguların tam olarak neler olduğunu gün yüzüne çıkarmak.
Real Madrid‘i 3-2’lik olağanüstü yorucu ve keyifli bir playoff serisinin sonucunda geçmeyi başaran Ergin Ataman önderliğindeki Anadolu Efes ise Fenerbahçe Beko’yu 3-0’la geçen CSKA Moskova’yla karşı karşıya gelerek EuroLeague Finali için mücadelesini verecek.
28-30 Mayıs tarihlerinde Köln’de düzenlenecek olan Final Four’daki Anadolu Efes – CSKA Moskova maçını neden izleriz? Buna cevap bulmak için Eurohoops Fırın huzurlarınıza çıkıyor.
1. Ergin Ataman’ın Hayali
İnsanların mesleki yaşamlarındaki duruşlarında yaşamlarını oturttukları prensipler düzleminden yansımalar bulmamak imkansız. Basketbol koçluğu, hele ki Avrupa sınırları içerisinde basketbol koçluğu yapmak çok daha ciddi bir adanmışlık kriterine tabi tutulan bir meslek.
Yeteri kadar değil, yeterinden daha fazla, yeterinin daha fazlasından da fazla adananlar her zaman daha başarılı oluyor. Bu belki de hemen her iş dalında aynı şekilde değerlendirmeye alınabilecek bir mesele ancak bizim değerlendirme alanımız şu anda basketbol koçluğu.
Çok büyük başarılara sahip olmuş koçlara bakın. Zeljko Obradovic; Pablo Laso, Ettore Messina vesaire vesaire. Hepsinde bu yönde “manyakça” bir oyuna ve kazanmaya adanmışlık görmek mümkün. Avrupa’nın bu denli adanmış basketbol insanları da hiçbir zaman kendi taraftarları haricindeki kesimlerin sempatik bulduğu figürler olmuyor. Bu işin güzel tarafı olmasa da rekabet ortamını daha keyifli hale getirmesi gereken, kimi yerlerde de getiren bir durum.
Ergin Ataman’ın son 3 yılına bakınca bu zafere adanmışlık meselesi çok daha net biçimde açığa çıkıyor ve gerçekten takibi basketbolsevere haz veriyor. Maç hazırlıkları zaten olağanüstü düzeyde bir antrenör olarak ne kadar çok çalıştığını anlamak çok güç değil.
Çalışmak derken oluşturduğu sistem üzerine çalışmasını bir kenara bırakarak her maç üzerine çalışması ve her maçı bir şekilde sahaya aslında çok da müdahale etmeden çözmesi ilham alınması gereken bir şey. Elindeki rotasyonu öne sürerek bu rotasyonun kaymağını yediğini iddia etmek ise çok komik olurdu. Böyle bir argümanı kabul etmek için o rotasyondaki oyuncuları kimin nereden nereye getirdiğine bakmak lazım.
Elbette maç içi hamlelerini de küçümsemek çok büyük saygısızlık olur ancak Ataman’ın maçta yaptığı hamlelerin de birçoğunun maçtan önce kafada kurulmuş şeyler olduğunu anlamak zor değil. Önemli bir basketbol aklı.
Ergin Ataman’ın kariyerinin en başından beri, çok genç olduğu süreçlerden beri başarılı olduğu çok dönem olmasına rağmen övgüyü bu denli hak ettiği başka bir dönem olduğunu düşünmüyorum. Sebebi de bu adanmışlık. Bir perdeye; bir şuta, bir maça, bir galibiyete, bir şampiyonluğa, bir hayale adanmışlık.
2. Dimitris Itoudis Yeniden Bir İspat Peşinde
Amiyane tabirleri çok kullanmış olacağız fakat Avrupa basketbolunun manyaklarından birisi de CSKA‘nın başındaki Dimitris Itoudis. Onun durumunu ise Ergin Ataman’ın durumundan biraz ayrıştırmanın yararı var. Onunki ispata aşk.
Benim çok yakındığım bir şey bu; koca Dimitris Itoudis’in de artık ispatlayacak bir şeyleri olmasın. Ama işte hiç sevmediğimiz bazı şeyler bile rekabetin dozunu olağanüstü noktalara, doruklara çıkarabiliyor. Biz doruklara sevdalıyız.
Itoudis için 2019 EuroLeague şampiyonluğunun ne manaya geldiğini hatırlıyor musunuz? Belki de onu şu ana kadar bir CSKA koçu olarak karşımıza çıkaran şey o şampiyonluk. Andrey Vatutin’le birbirlerine sarılıp ağlayışları Final Four’lar tarihinde öyle kolay unutulabilecek anlar değildi.
İspat deyince; Itoudis’in 2019’da Real Madrid ve Anadolu Efes‘i devirdiği Final Four bir ispattır. 2016 şampiyonluğu bir ispattır. Ama bu sefer durum daha da mühim.
2020 yazında bütçe düşürdükleri iddiasıyla yine EuroLeague’in en iddialı oluşumu olarak yola çıkan CSKA Moskova belki de sezon genelinde en zorluk yaşayan takımlar arasına kendisini yazdırdı. Yaşanan her şeye rağmen normal sezon performansları net bir başarıdır.
Dünyanın hiçbir yerinde koçsuz başarılı olabilecek bir takım yoktur ancak Mike James’in olmadığı bir CSKA’yı daha oturaklı bir oyun kurucuyla düşündüğünüz zaman sanki koçsuz bile başarılı olabilecek bir takımmış gibi görebilirsiniz. Çünkü Nikola Milutinov – Toko Shengelia pota altıyla oynayıp Will Clyburn ile Iffe Lundberg gibi işlevlerini sayarak bitiremeyeceğimiz kanatlara sahip olduğunuzda oyunu zaten kendiliğinden domine edersiniz.
Playoff serisinde Hackett’ın nasıl öne çıktığını gördük, dış oyunda yan parçaları Shengelia ekseninde nasıl işletebildiklerini gördük. Fenerbahçe belki çok eksikti, yaralıydı ancak Itoudis’in imzalarını seri boyunca fazlasıyla gördük.
James kariyerinin en iyi sezonunu geçiriyordu ve hiçbir zaman yabana atılabilecek bir isim değil. CSKA hücumu için de öylesine farz bir varlığı söz konusuydu. Ancak benim Itoudis’in ona bir nebze olsun kazandırdığını düşündüğüm “coachable oyuncu” mentalitesini aslında James’in pek de kazanamadığıyla erkenden yüzleşmesi CSKA’nın şanslarından birisi olmuş olabilir.
Şimdi kolu kanadı daha kırık bir kadroyla Dimitris başka neler yapabilir? Maçı izlemek için en büyük sebep bu olabilir.
3. CSKA Moskova’nın Anatomisi
CSKA Moskova’nın sezon başlangıcı yazın yapılanmalarına göre iç açıcı değildi. İlk 5 maçta aldıkları 3 yenilgiyi onlardan bekleyen kimse yoktu. O dönemde aldıkları 2 galibiyetten birisi olan Fenerbahçe galibiyetini de nasıl zorlukla aldıklarını hatırlıyoruz.
Yapılanmaları aslında Barcelona’nın da önünde ligin en iddialı yapılanması olduklarını gösteriyordu ancak kağıt üzerinden parke üzerine geçişte durum bunun çok da yakınından geçmiyordu.
CSKA öylesine yıldızlarla kadrosunu doldurmuştu ancak Barcelona üzerindeki oynamalar çok daha kilit ve Final Four gibi günlük performans organizasyonlarında ön plana çıkabilecek şekilde ayarlanmıştı. Ancak playofflarda CSKA’da da böylesi isimler görmedik mi, gördük. O da bir coaching unsuruydu.
Fenerbahçe serisinde Ivan Ukhov, Semen Antonov gibi oyuncuların sivrilmesi de tabii ki Itoudis’e yazacak gelişmelerden birisi olarak yorumlanmalı. Her takım her parçasıyla koçunun bir mimarisidir ancak playoffta Itoudis’in yaptığı iş küçümsenecek bir iş değildi.
Bununla birlikte CSKA’nın da Final Four formatında uygun günlük performansları ve coaching performansına sahip olabilecek isimlerden oluştuğunu görmemiz için nisan ayı kıymetli bir fırsattı. Şimdiyse Anadolu Efes gibi organizasyonun belki de en büyük favorisinin karşısında olacaklar.
VTB Ligi’ndeki zorlu Nizhny Novgorod ve Zenit St. Petersburg serilerinin ardından Gaziantep ve Beşiktaş serilerinde gitgide temposuna yeniden kavuşan Anadolu Efes‘le karşılaşacaklar.
Final Four formatında beklenmedik bir sonuç olamaz. Olmamalı. Ama favorinin kim olduğu da EuroLeague Playoffları’ndaki performans zıtlıklarına rağmen çok belli. CSKA buradan bir galibiyet çıkaracak kadar oyunu zorlayacak olursa bu, maçı izlemek için tabii ki bir önsebep olur.
4. Real Madrid Serisi Bir Tesadüf mü?
Real Madrid serisi hem Efes‘in hem de Ergin Ataman’ın son 3 yılda oluşturduğu repütasyonun zarar gördüğü bir eşleşme oldu ve bu çok normal. Bu durumu düzeltmek için Final Four performansları önemli bir fırsat olarak görülebilir.
Real Madrid eksik ve yaralı kadrosunu iyi yöneten bir koçla Efes‘ten 2 maç almayı başardığı bir seri oynadı. Bu, tam da hemen herkesin Efes‘in domine edeceğini beklediği bir seride gerçekleşti. Playofftaki herhangi bir performansı tesadüf çizgisine taşımak, hele ki 2 maç almayı başarmış bir takımın performansını tesadüf düzleminde değerlendirirsek bu bir saygısızlık olur.
Efes‘in performansını bu düzleme taşımamak için bir sebebimiz yok. O seri her ne kadar 5 maçın sonunda kazanılmış olsa da Efes’in rakibine göre daha göz ardı olduğu, oyun dışında bırakıldığı bir süreç olarak karşımıza çıktı.
Bu da bir bakıma Real Madrid’in ve Pablo Laso’nun performansıyla ilintili olsa da Efes için özellikle normal sezonun ikinci yarısı göz önünde bulundurulduğunda istisnai bir süreçti. Shane Larkin belki de o seride olduğu gibi suskun kalmadığı bir Final Four geçirecek ve Final Four MVP’si olacak. Kim bilir?
Ya da Efes’in derin kadrosundan Chris Singleton seride yaptığı gibi sahneye çıkacak, Vasilije Micic tozu dumana katacak veyahut bunların hiçbirisi olmayacak. Kim bilir?
Şu an Real Madrid kadar olmasa da Final Four yapmış bir takım için playofflarda Real Madrid nasıl bir profildeyse CSKA da Final Four için o düzeyde. CSKA‘nın Real gibi Efes’e büyük zorluk çıkarmayacağı da malum değil. Bununla birlikte Efes maçı domine de edebilir.
Bütün bunları takip edip incelemek açısından Anadolu Efes – CSKA Moskova maçı çok önemli bir 40 dakika.