By Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Basketbolda heyecanın ve baskının iyice arttığı, takımların bütün sene boyunca hazır olmak uğruna çalıştığı yer play-off…

Bu baskı ve heyecan, basketbolseverlerin yıllarca unutamayacağı rekabetlerin de oluşmasına sebep oluyor. Play-off’lara için her zaman çocuklarla adamların ayrıldığı yer denir. Bu yüzden birçok NBA yıldızının da ölümsüzleştiği yer olmuştur NBA play-off’ları…

Muhteşem playoff serileri genellikle 6 ya da 7 maç sürer ve en az bir tane efsanevi ana sahne olur. Bu bahsettiğimiz an tarihi açıdan değer taşıyabilir. Bu anlar karşılaşmayı kazandıran basket, savunmada yapılan bir hareket ya da ikonikleşmiş bireysel performans olabilir.

Listemizde göreceğiniz seriler de bu saydığımız özelliklerden en az birkaç tanesini karşılıyor…

Chicago Bulls – New York Knicks (1993)

1993 yılında Michael Jordan, kariyerinin zirvesindeydi ve Chicago Bulls 1960’l ı yılların Boston Celtics’inden beri ilk kez 3 kere üst üste şampiyonluk kazanna takım olacakmış gibi gözüküyordu. Play-off’ların ilk 2 turunda Atlanta Hawks ve Cleveland Cavaliers’ı süpüren Bulls, karşısında Pat Riley’nin çalıştırdığı Knicks’i buluyordu.

Bundan önceki yıllarda Jordan’lı Bulls adeta Knicks’in belalısıydı. 1989, 1991 ve 1992 yıllarında Knicks’i play-off dışına iten Bulls’un karşısında bu sefer farklı bir New York takımı vardı. Normal sezonda 60 maç kazanan Knicks, gerçekten Bulls’a sorun çıkartabilecek bir ekipti. New York Knicks’in 2-0 öne geçtiği seri esnasında Michael Jordan’ın bir gecesini kumarhanede geçirdiğinin haberlerinin çıkması yıldızoyuncunun üzerindeki baskıyı iyice arttırmıştı.

Jordan, bunun karşılığını 3.serinin 3. maçında adeta insanlıktan çıkarak verdi. Serinin 3. maçında 30’da 18’lik şut isabetiyle 54 sayı kaydeden Jordan, takımının 4. maçı kazanması için de elinden geleni yaptı. Serinin 5. maçının son anları da NBA tarihinin en unutulmaz anlarından birisine sahne oldu. Maçın bitimine saniyeler kala 1 sayı geride olan Knicks’te Charles Smith, topu pota altında ellerinde buldu. Smith, takımını öne geçirmek için 4 kez atış denemesinde bulunsa da bu şutların hepsi Horace Grant, Scottie Pippen ve Michael Jordan tarafından bloklandı. Bulls sahadan 97-94’lük galibiyetle ayrıldıktan sonra serini 6. maçında da son yumruğu vuruyordu.

New York Knicks – Indiana Pacers (1995)

1994 yılında New York Knicks ve Indiana Pacers, Doğu Konferansı finallerinde karşı karşıya gelmiş ve 7 maçlık efsanevi bir seride kozlarını paylaşmışlardı. Knicks’in kazandığı seriden hemen sonraki yıl iki taraf bir kez daha karşı karşıya geldi. Serinin ilk maçından itibaren de basketbol tarihine geçecek bir seri olacağına herkes şahit oldu.

Profesyonel spor dünyasındaki en ünlü salonda oynanan karşılaşmada Reggie Miller’lı Indiana Pacers, maçın son 17 saniyesine 6 sayı geride giriyordu. Ancak Miller, sonraki 9 saniyede 8 sayı üreterek takımını öne geçirmeyi başardı. Miller, attığı sayılardan sonra Knicks’in koyu taraftarı olan yönetmen Spike Lee’ye yaptığı “boğulma” hareketiyle de NBA tarihinin en ikonik anlarından birisine imza attı.

Seri boyunca dramatik olaylar yaşanmaya da devam etti. Pacers, seride 3-1 öne geçtikten sonra 5. maçta Patrick Ewing, son saniyede attığı basketle takımını galibiyete taşıdı ve seriyi uzattı. Serinin 6. maçında kaldığı yerden devam eden Ewing, mücadeleyi 25 sayı – 15 ribauntluk bir double-double ile tamamlayarak bu müthiş eşleşmeyi Madison Square Garden’da oynanacak 7. maça taşıdı.

Serinin 7. maçı da müthiş bir çekişmeye sahne oldu. Ancak serinin son pozisyonunda Ewing, kullandığı turnike atışını sayıya çeviremeyince tur atlayan taraf Miller’ın önderliğindeki Reggie Miller oldu.

Chicago Bulls – Indiana Pacers (1998)

Michael Jordan’ın 6 şampiyonluk kazandığı 1990’lı yıllardaki dominasyonundan her zaman bahsedilir. Yıldız oyuncunun liderlik ettiği Bulls takımları, 6 şampiyonluk kazandıkları dönem boyunca sadece 2 kez 7 maça uzayan seri oynadılar. Bunlardan ilki 1992 yılında New York Knicks karşısındaydı. 2. 7 maçlık seriyi ise 1998 yılında Indiana Pacers’a karşı oynadılar. Michael Jordan ve efsanevi Bulls kadrosunun beraber oynadığı son senede, basketbol tarihinin belki de en unutulmaz takımı elenmeyle karşı karşıyaydı.

Chicago serinin ilk maçını kazandıktan sonra oynanan 3. maçta Indiana Pacers, 2 sayılık farklı galip gelerek tekrar seriye döndü. Serinin 4. maçında Reggie Miller, NBA tarihinin belki de en unutulmaz son saniye basketlerinden birisine imza atarak seriyi 2-2’ye getirdi. Serinin 5. maçında Chicago, rakibini farklı bir şekilde mağlup etmeyi başardı.

Serinin 6. maçı ise bir kez daha nefesleri kesti. Pacers, kendi evinde oynadığı maçı 92-89 kazanarak seriyi tekrar Chicago’ya taşıdı. Maçtan önce Michael Jordan, Bulls’un bu seriyi kazanacağının garantisini verse de maçın ilk anlarında işler Chicago ekibi adına pek de parlak değildi. Maça 20-7’lik üstünlükle başlayan Pacers, son 6 dakikaya girilirken de 79-77 öndeydi. Jordan’ın faul çizgisinden kaydettiği sayılarla ilk kez öne geçen ve daha sonra Pippen’ın şutuyla üstünlüğünü perçinleyen Bulls, sahadan 88-83’lük bir galibiyetle ayrılırken belki de hanedanlıkları boyunca en zorlandıkları seriyi zaferle kapattı.

Los Angeles Lakers – Portland Trail Blazers (2000)

Los Angeles Lakers, NBA Finallerinde Indiana Pacers’ı mağlup etmeden önce Portland Trail Blazers ile başa çıkmak zorundaydı.

Lakers’ın seride 3-1 öne geçmesine rağmen Portland geriye dönmeyi başararak eşleşmeyi yedinci maça götürmeyi başardı. Son karşılaşmanın dördüncü çeyreğine girildiğinde Blazers yaklaşık 15 sayı ile öndeydi ve rakibinin sezonuna nokta koymaya çok yakındı.

Brian Shaw’ın arka arkaya kaydettiği üç sayılık atışlarla geri dönüşüne başlayan Lakers, o andan itibaren Blazers’a 31-13’lük üstünlük kurdu ve sahadan 89-84’lük galibiyet ile ayrıldı. Maçın son anlarında Shaquille O’Neal, Kobe Bryant’tan aldığı alley-oop pasını muhteşem smaçlayarak herkesin aklına kazınan sahneye imza attı.

Kobe ve Shaq’lı Lakers, o sezon Indiana Pacers’ı eleyerek ilk şampiyonluklarını kazandıktan sonra 2001 ve 2002 yılında bu başarıyı tekrarladı.

Sacramento Kings – Los Angeles Lakers (2002)

Bu gerçekten inanılmaz bir seriydi. Sacramento Kings’in üçüncü maçtaki 13 farklı galibiyeti dışında serinin hiçbir mücadelesi 6’dan daha büyük bir farkla sona ermedi.

Dördüncü karşılaşmanın son anlarında Robert Horry, NBA tarihine geçen bir şuta imza atarak karşılaşmayı Los Angeles Lakers’a 100-99 kazandırıyordu. Bir sonraki maçta Kings’in oyun kurucusu Mike Bibby, mücadelenin bitimine 8.2 saniye kala attığı basket ile takımına maçı 92-91 kazandırıyor ve seride Kings 3-2 öne geçiyordu.

Serinin altıncı maçı, NBA tarihinin en tartışmalı hakem performanslarından birisine sahne oldu. Maçın son çeyreğinde Lakers, tam 27 kere çizgiye gitti ve sahadan 106-102’lik galibiyet ile ayrılarak seriyi yedinci maça uzattı.

Bu karşılaşmada bile kazanan taraf, uzatma periyodu sonucunda belli oldu. Shaq’ın 35, Kobe’nin ise 30 sayı attığı karşılaşmada Lakers, Chris Webber’ın liderlik ettiği Sacramento Kings’i 112-106 yenmeyi başardı.

NBA Finallerine kalan Los Angeles Lakers, Jason Kidd’li New Jersey Nets’i süpürerek üst üste üçüncü şampiyonluğunu kazandı.

San Antonio Spurs – Detroit Pistons (2005)

2005 NBA Finallerinde önceki iki sezonun şampiyonları San Antonio Spurs ile Detroit Pistons karşı karşıya geliyordu. Bu serinin üzerinden neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen Pistons taraftarları hala kabuslarında Robert Horry’yi görüyor.

Serinin ilk iki maçını San Antonio Spurs kazandıktan sonra Detroit Pistons da kendi evinde oynadığı üçüncü ve dördüncü maçı kazanarak seriye eşitlik getirdi. Detroit’te oynanacak olan serinin beşinci karşılaşması çok büyük önem taşıyordu. Robert Horry, bu kritik maçta şut üstüne şut sokarak takımını galibiyete taşımayı başardı.

Horry’nin tamamını mücadelenin son 17 dakikasında attığı 21 sayının her biri ya skoru eşitledi ya da takımını öne geçirdi. Bu sayıların içerisinden en akılda kalıcı olanı ise uzatmaların son anlarında Horry’nin takımını öne geçiren üç sayılık basketiydi.

Pistons altıncı maçı kazanarak seriyi yedinci maça uzatsa da San Antonio, Tim Duncan’ın 25 sayı – 11 ribaundluk performansıyla şampiyonluğa uzanan isim oldu. Duncan bu performansıyla kariyerinin üçüncü Finaller MVP’si ödülünü kazandı.

Miami Heat – San Antonio Spurs (2013)

Bu seride San Antonio Spurs’ün guard’ı Danny Green, toplam 27 üçlük isabeti bularak dönemin NBA Finalleri rekorunu kırmıştı. Kawhi Leonard, bu seride LeBron James ile mücadele ederek kendisini ligin yeni süperstarlarından birisi olarak herkese ilan etti. San Antonio, Final serisinin altıncı maçının bitmesine 28.2 saniye kala 5 sayı farkla öndeydi ve şampiyonluğa çok yakındı.

Ancak San Antonio ekibinin çabaları yeterli olmadı.

LeBron ve Ray Allen, karşılaşmanın son anlarında çok kritik üç sayılık isabetlere imza atarak maçı uzatmaya taşımayı başardı. Heat, altıncı maçı uzatmalarda 103-100 kazanarak seriyi yedinci maça taşımış oldu.

Miami Heat, bu efsanevi karşılaşmadan sonra oynanan yedinci maçı 95-88 kazanarak efsanevi bir şampiyonluğa imza attı. Bir sonraki sezon bu iki takım Finallerde rövanş için karşılaşsa ve Spurs görece daha rahat bir şampiyonluk kazansa da 2013 Finallerinin drama seviyesine yaklaşabilen bir playoff serisi olmadı.

Los Angeles Clippers – San Antonio Spurs (2015)

Bu seri adeta basketbol tanrılarının bizlere bir hediyesiydi. Normal sezondaki son maçını kaybeden San Antonio Spurs, konferansın 2. sırasından 6. sırasına kadar gerilemişti. Bu da onların basketbol tarihinin en iyi 1. tur eşleşmesi olarak hatırlanan seride Los Angeles Clippers ile eşleşmesini sağladı. Seri öncesi basketbolseverleri heyecanlandıran birçok hikaye vardı. Chris Paul ve Blake Griffin beraber 4. senesini geçiriyordu. Clippers organizasyonunun sahip olduğu şampiyonluk şansı tarihi boyunca hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Spurs’ün yıldızı Tim Duncan da 38 yaşına gelmişti ve şampiyonluk pencereleri kapanmadan belki de son kez şanslarını deniyorlardı.

Ancak seride hiçbir şey önceden beklendiği gibi ilerlemedi. Serinin ilk maçını farklı şekilde kazanan Clippers, ikinci maçta Spurs’e diş geçiremedi. Daha sonra Clippers, serinin 3. maçında 27 sayılık bir hezimet yaşayarak 2-1 geriye düştü. Clippers’ın işinin bittiğini düşündüğümüz esnada deplasmanda 4. maçı kazanarak seriye tekrar dengeyi getirdi. Spurs, 5. maçı kazanıp buraların takımı olduğunu bir kez daha gösterirken 6. maç için Staples Center’a dönen Clippers elenmeyle karşı karşıyaydı. 6. maçta müthiş bir direnç gösteren Clippers, seriyi 7. maça taşımayı başardı.

Bu maç, serinin unutulmaz play-off eşleşmeleri arasında yer almasını sağladı. Mücadelenin bitimine 1 dakika kala skorda 107-107’lik eşitlik vardı. Karşılaşmanın son anlarında ise sahne Chris Paul ve Tim Duncan’a aitti. Paul, mücadelenin bitimine 13 saniye kala takımını öne geçirdikten sonra Duncan kaydettiği faul atışlarıyla skora tekrar denge getirdi. Daha sonra Chris Paul, kariyerinin en büyük basketini atarak San Antonio Spurs’ü evine, Los Angeles Clippers’ı da Batı Konferansı yarı finaline yolladı.

Golden State Warriors – Oklahoma City Thunder (2016)

2015-16 normal sezonunda Golden State Warriors, 73 maç kazanarak NBA rekorunu kırdı. Stephen Curry, oybirliğiyle MVP seçilirken takım arkadaşları Klay Thompson ve Draymond Green de All-Star maçında yer aldı.

Ancak bu tarihi sezon neredeyse Konferans Finallerinde sona eriyordu. Russell Westbrook ve Kevin Durant’in liderlik ettiği Thunder, seride 3-1 öne geçmeyi başardı ve Oklahoma ekibinin elinde son şampiyonu elemek için üç şansı vardı.

Ancak sonrasında yaşananlar kimsenin aklına bile gelmezdi.

Beşinci maçı evinde kazanan Warriors, Thompson’ın 11 üç sayılık isabetiyle NBA playoff rekoru kırdığı altıncı maçta seriyi eşitlemeyi başardı. Curry’nin 36  sayı – 8 asistlik yedinci maç performansıyla birlikte Warriors, adını NBA Finallerine yazdırdı.

Bu eşleşmeden sonraki yazda Kevin Durant, Thunder’dan ayrılmak istediğine karar verip Warriors ile anlaşma imzaladı ve sonraki iki yılda NBA şampiyonluğuna uzandı.

Golden State Warriors – Cleveland Cavaliers (2016)

Konferans Finallerinde Warriors, Oklahoma City Thunder karşısında 3-1 geriden gelip seriyi kazandığında bu NBA tarihinde 10. kez yaşanıyordu. Ancak bu ölçekte bir geri dönüş NBA Finallerinde hiç yaşanmamıştı.

En azından bu seriye kadar…

İlk dört maç boyunca Golden State Warriors, serinin kontrolünü elinde tutuyordu ve üst üste ikinci şampiyonluğuna emin adımlarla ilerliyor gibiydi. Fakat dördüncü maçta Draymond Green, playoff’lardaki dördüncü flagrant faulüne imza attı ve 1 maçlık ceza aldı. İşte bu an, bütün finallerin gidişatını etkiledi.

LeBron ve Kyrie, serinin beşinci maçında 41’er sayı ile oynayarak sahadan galibiyetle ayrıldı. Altıncı maçta bir kez daha 41 sayı atan LeBron, serinin yedinci maça uzamasını sağladı.

Yedinci maçın son anlarında skorboardda 89-89’luk eşitlik vardı. Golden State Warriors’ın 2’ye 1 gerçekleştirdiği hızlı hücumu geriden takip eden LeBron James, Andre Igoudala’ya NBA tarihinin en ikonik bloklarından birini yaparak takımının geriye düşmesini engelledi. Irving, karşılaşmanın son anlarında takımını öne geçiren üç sayılık basketi kaydetti.

Cavs, sahadan 93-89’luk galibiyet ile ayrılarak Cleveland şehrinin profesyonel sporlardaki 52 yıllık şampiyonluk hasretine son verdi.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!