EuroLeague: Çılgın Final Four Hikayeleri

25/May/21 09:37 Mayıs 25, 2021

Can Bedel

25/May/21 09:37

Eurohoops.net

Bir zamanlar EuroLeague Final Four sadece bir final four’du ve EuroLeague de Avrupa’nın büyük kulüplerinin sadece akıllarındaki bir fikirdi.

By Aris Barkas/ barkas@eurohoops.net

Evet, basketbol dünya çapında büyük adımlarla büyüyor fakat çok uzun olmayan bir zaman önce -1999 civarında Münih’te- senelik FIBA ortaklığı basın toplantısının ardından NBA Komisyoneri David Stern ile bir otel lobisinde karşılaşabilir ve içkilerinizi yudumlayıp sohbet edebilirdiniz.

Basketbol dünyası küçüktü ve tanıdık yüzler her yerdeydi. Hala her şeyde biraz yarı-profesyonel bir ambians vardı ve bu modern Final Four dönemi için çok uzun mesele. Eskide olan ve hala bazı durumlarda yaşanan gariplikler ve tuhaflıklar neler? Aşağıda okuyabilirsiniz…

Pini’nin uzun yürüyüşleri

Herkes Pini Gherson gibi hiçbir zaman çekinmeyen ve aklındakileri olduğu gibi söyleyen adamları sever. 2004 ve 2005’te Maccabi Tel Aviv‘in iki yıllık hegemonyasındaki şovun yıldızı oydu, özellikle de basın toplantılarında.

2005’te Moskova’daki Final Four’da “Adım Ghersonovic olmalıydı” sözleriyle Ivkovic, Obradovic ve Ivanovic ile alay etmişti. Paneldeki Sırp olmayan tek koç kendisiydi. Cumartesi günündeki son basın toplantısında da Yahudi inançlarına saygı göstererek konaklanan otelden etkinliğin yapılacağı salona kadar yürümüştü.

Tebdil-i Kıyafet Pop

2009 playoff’unda San Antonio Spurs ilk turda Dallas Mavericks‘e elendi ve Gregg Popovich de -belki de- EuroLeague Final Four’un tadını çıkarma fırsatını kedisine yarattı.

Koç Pop Berlin’e gelerek Olympiakos forması giyen ve o dönem NBA’e gitme potansiyeli bulunan Giannis Bourousis ile görüştü. Aslında geçen sezonun Final Four’u öncesinde Bourousis bu görüşmeyi bir televizyon röportajında doğrulamıştı. Garip bir şekilde basketbol muhabirleriyle dolu bir şehirde kimse Spurs‘ün koçunu göremedi veya tanıyamadı. Popovich’in varlığıyla ilgili bir kanıt yoktu. Muhtemelen O2 Arena’ya hiç gelmedi ya da en azından görünecek bir şekilde gelmedi.

Sırp lobisi

Koçlardan bahsetmişken, Sırp koçların -en azından bazılarının- birbirlerine yardımcı oldukları bir sır değil. 2002’de Bologna’da yaşananlardan daha iyi bir kanıt olamaz. Final Four’un başında İtalyan şehrinin belediye binasında düzenlenen basın toplantısından sonra Panathinaikos koçu Zeljko Obradovic binadan ayrıldı. Onun arkasından da Virtus Bologna’yı çalıştıran ve ev sahibi olarak turnuvada favori gösterilen Ettore Messina çıktı.

Ve Messina aniden donakaldı. Binanın hemen dışındaki bir kahve dükkanında Dusan Ivkovic oturmuş Obradovic‘i bekliyordu. İkili sohbet ettiler ve belki de tamamen basketbol hakkında konuştular fakat bu durum iki Sırp koçun yan yana oluşu ve Messina’nın tepkisiyle birlikte çarpıcı bir fotoğraftı. Kayıtlara geçsin, Panathinaikos finalde Bologna’yı yendi.

Ioannidis’in batıl inançları

Giannis Ioannidis 80’ler ve 90’ların en iyi Yunan başantrenörüydü ve Aris, Olympiakos ve AEK’yı altı Final Four’a taşıdı. Sonrasında her şeyin tekrar başladığı 1988’de de oradaydı fakat üç final oynamasına rağmen (1994,1995, 1998) hiçbir zaman şampiyon olamadı.

Buna rağmen onun markası batıl inançları oldu. Efsane bir kez maç kazandığı akşamda kaza yaptı diye kritik maçlardan önce arabasıyla kaza bile yaptı. Bir garip tesadüf de onun için Final Four’larda işlerin neden yolunda gitmediğini kanıtlıyor. Garip bir şekilde Aris 1988’de Ghent’te daha önce gittiği kara kedi işlenmiş bir hanedan halkası şeklinde arması bulunan bir oteli seçti. Soru şu ki Ioannidis nasıl böyle bir şeye izin vermişti.