By Jason Quick, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı TheAthletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Carmelo Anthony, 8 yaşındayken Brooklyn’den Baltimore’a taşındıktan sonraki günlerde kendisini basketbola kaptırdığını fark etmiş.
Basketbol salonunun kokusu, orada duyduğu sesler onu adeta içine çekiyormuş.
“Sahayı çok seviyorum.” diyor Anthony. “Salonun kokusu, basketbol topunun çıkardığı ses, şut soktuğunuzda aldığınız haz… bunların hepsini çok seviyorum.”
En çok gittiği spor salonu ailesinin evinden 2 blok uzaktaki Robert C. Marshall Recreation Center’dı. Baltimore sokaklarındaki kaostan sonra orası Carmelo’ya güvenli bir cennet gibi gelmişti. Bazen oynayanları izlemeye bazen de kendi oynamaya giderdi. Orası ona her zaman bir kaçış sağlıyordu.
“Beni tanıyan herkes salondan çıkmadığımı söyler.” diyor Anthony. “Salonda bulunmayı ve kendimi mental olarak başka bir yere taşımayı seviyorum. Bunun 8 yaşından beri farkındaydım.”
28 yıl sonra Atlanta’daki bir Pazartesi akşamında Carmelo’nun basketbol ile yaşadığı bu aşk, onu NBA tarihinin en skorer 10 oyuncusu arasına taşıdı.
İkinci çeyreğin bitimine 11:09 dakika kala Danilo Gallinari’nin faulüne rağmen kullandığı üçlükte isabeti bulan Carmelo, tüm zamanlarda Elvin Hayes’i geçerek 10. sıraya yükseliyordu. Faul atışında da isabeti bulan Anthony, 27,316 sayıya ulaşıyordu. 9. sırada ise 27,409 sayıyla Moses Malone bulunuyor.
Maçtan 48 saat önce Carmelo, Boston’daki otel odasında nasıl bir şutla tüm zamanların ilk 10 sırasına girmek istediğini düşünüyormuş. Bir süre düşündükten sonra Carmelo, imza atışı olan fadeaway şutunun olması gerektiğine karar vermiş çünkü o şut onun oyuna olan adanmışlığını ve iş ahlakını temsil ediyor. Zamanlama olarak da maçın kritik anlarında Trail Blazers’ın sayıya ihtiyaç duyduğu bir anda basketi atmak istediğini hissetmiş. Bu da kariyeri boyunca beklentileri karşıladığını ve kritik anlarda sorumluluk aldığını temsil edecekti.
“Uzun süre üzerine çalıştığım bir şut olmasını istedim.” diyor Anthony. “Sıradan bir turnike olmasını istemedim. Tabii ki pozisyon gelseydi turnikeyi atacaktık, ne kadar kolay o kadar iyi ama bu özel bir andı. O yüzden maçın kritik bir anına denk gelmesini istedim. Ama o şutun ne zaman geleceğini bilemezsiniz.
Carmelo, 2019 yılının Kasım ayında Portland Trail Blazers’a katıldığında tüm zamanların en skorer oyuncular listesinde 19. sıradaydı. Blazers ile çıktığı 4. maçta Alex English’i geçerek tüm zamanlarda 18. sıraya yükseliyordu. Carmelo, o günlerden beri tüm zamanlar listesine yükselmesini sağlayacak basketlerle alakalı bu tutuma sahip olduğunu söylüyor. Carmelo, English’in ardından Kevin Garnett, John Havlicek, Paul Pierce, Tim Duncan, Dominique Wilkins, Oscar Robertson, Hakeem Olajuwon ve Elvin Hayes gibi efsaneleri geçerek 10. sıraya kadar yükselmeyi başardı.
Basketbol oyununun tarihine saygı duymakla birlikte Carmelo, bu başarıların hepsini yarı gönüllü de olsa kutlamış. Çünkü bu listede yükselmek kendisinin zihniyetini çok da yansıtan bir şey değil. Çünkü bu listede yükselmek onu kariyerinde yeni zirvelere taşımaktan çok emekliliğine hazırlık gibi hissettiriyordu.
Buna rağmen tüm zamanların ilk 10’una girmenin özel bir an olacağının da farkındaydı. Maçtan önceki Cumartesi günü otelde otururken bunun farkına iyice varmıştı.
“Tabii ki daha farkı hissettirecektir. Tam olarak ne hissedeceğimi bilmiyorum, ama farklı olacağına eminim.” diyor Anthony. “Tüm zamanlarda basketbol oynamış en iyi 10 skorerden bahsediyorsunuz. Bugüne kadar bu ligde oynayan birçok muhteşem skorer var. Ancak tepedeki 10 oyuncudan bahsettiğiniz zaman, bu farklı bir grup.”
Carmelo, tüm zamanların en skorer 10 oyuncusu listesinde Kareem Abdul-Jabbar, Karl Malone, LeBron James, Kobe Bryant, Michael Jordan, Dirk Nowitzki, Wilt Chamberlain, Shaquille O’Neal ve Moses Malone gibi isimlere katıldı.
Aynı cümlede geçtiği isimleri düşünmeye başladıktan sonra bir şey oldu. Nadiren yaptığı bir şey yaptı ve geçmişi hakkında düşünmeye başladı.
8 yaşına döndü ve basketbola aşık olduğu o salonu düşünmeye başladı. Baltimore’da mermilerden kaçtığı günler aklına geldi. 2018-19 sezonuna dönüp hiçbir NBA takımının ona kontrat vermediği günleri hatırladı. Boş salonlara gidip sadece bir pota ve topla geçirdiği günleri düşündü.
O esnada bu başarının ne anlama geldiğini fark etti ve olaya farklı bir açıdan bakmaya başladı.
“Bu benim azmimin bir göstergesi.” diyor Anthony. “Daha önce beni kimin sevmediği ya da hakkımda ne dediği önemli değil. Ben her zaman kendime inandım. Kimseye yanlış yapmadım. Her zaman etrafımdakilere destek oldum, tavsiye verdim. Dürüst olmak gerekirse bu çok güzel. 18. sezonumda böyle bir başarıya ulaşmak bir lütuf.”
Carmelo bu başarıyı bir lütuf olarak görüyor çünkü bugüne kadar hayatının büyük bölümünde her zaman en kötüsünü beklemiş.
Kariyeri boyunca birçok başarı elde etmiş olsa da Carmelo her zaman kendisini her zaman bir kurtulan olarak görmüş. Bu, gençlik yıllarında Baltimore sokaklarında edindiği bir huy…
“Benim başıma gelen en kötü şey etrafımda olan kötü şeylere bağışıklık kazanmış olmamdı.” diyor Carmelo. “Sürekli birilerinin vurulduğunu, öldüğünü duyuyordum. Kavga çıkıyordu, bir şeyler oluyordu.
Her sabah uyandığında Carmelo şu 3 şeyden birisini göreceğini bildiğini söylüyor: silahlar, uyuşturucu ya da polis şiddeti. Bazen bunların 3’ünü de aynı günde gördüğü oluyormuş.
“Kötüydü. Mahalledeydik, sokaklardaydık.” diyor Anthony. “İnsanların bugün televizyonlarda gördüğü bir Baltimore vardı. The Wire’daki gibiydi. Çatışmaların yakınında kaldığım oldu. Benim günlük çevrem böyleydi. Ergenlik yıllarım böyle geçmişti, hiçbir şeyin garantisi yoktu. Buna ayak uydurmak zorundaydınız.”
Carmelo bu yüzden sürekli olarak tetikte yaşadığını ve kendisini her an en kötüsüne hazırladığını söylüyor.
“Her zaman uyanık kalmanız, hazır olmanız gerekiyor.” diyor Anthony. “Ne olacağını bilemezsiniz. Bu yüzden her zaman kendimi hazır tutmaya çalıştım. En kötü senaryoya bile hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bugün bile aynı şekilde hareket ediyorum. Gerçekten bana çok yardımcı oluyor. İnsanlar bana bazen ‘Melo, neden her zaman en kötüsünün olacağını düşünüyorsun?’ diyor. Çünkü etrafımda kötü şeylerin olmasına çok alıştım.”
Bu zihniyet NBA yolculuğunda da onu yalnız bırakmamış. Denver’dan ayrılmak istediğinde de New York’taki spot ışıklarının altında oynarken de efsanevi koç Phil Jackson’ın eleştirilerine maruz kaldığında da ve oynayacak takım bulamadığında da aynı azmi göstermeye devam etmiş.
“Yaşadığım iyi ve kötü her şeyin sebebinin o çevre olduğunu düşünüyorum. “ diyor Anthony. “Eğer o çevre olmasaydı, kaybetmiş hissettikten sonra tekrar nasıl ayağa kalkardım bilmiyordum. O tecrübelerim olmasaydı geriye dönmek benim için çok daha zor olurdu.”
Nuggets, Carmelo’yu 2003 Draftı’nın 3. sırasında seçti. Kariyerinin ilk 7.5 senesini Denver’da geçiren Carmelo’nun boynunda kolye şeklinde bir dövme var.
Dövmede “Mücadele Yoksa Kazanç Yok” yazıyor.
“O dönemde öyle hissediyordum.” diyor Carmelo. “Eğer mücadele etmiyorsanız ileriye gidemezsiniz. O acıyı çekmeniz gerekiyor. Zafere ulaşabilmek için gerekirse ateşin içinden geçmeniz gerekiyor. Her zaman buna inanmışımdır.”
Aradan geçen yıllardan sonra o mesaj artık Carmelo için daha da kuvvetli.
16 yıllık efsanevi bir kariyerin ardından 2018 yılında hiçbir NBA takımı Carmelo ile sözleşme imzalamak istemiyordu. Houston ile yolları sezonun ilk 10 maçından sonra ayrılmıştı ve hiçbir takım onunla sözleşme imzalamadı. Ocak ayında Rockets, Carmelo’yu Bulls’a takas etti ve Chicago ekibi de onu serbest bıraktı. Daha sonra yaklaşık 1 yıldan uzun bir süre Carmelo bir takımın onunla sözleşme imzalaması için bekledi.
“Birçok insanın kariyerinin tanımlayan anlar gençlik yıllarında gelir. Benimkisi 16. sezonumda geldi.” diyor Carmelo.
Carmelo için bu tanımlayıcı bir andı çünkü içsel hesaplaşmalara yöneldi. Bu acı verici dönemi geçmesi gerekiyor. Lig dışında kaldığı için öfkeliydi ve bir yandan da utanıyordu. Kendisine cevaplaması zor bazı sorular sormaya başlamıştı: Neden basketbol oynuyordu? Oyunu neden seviyordu? Kendisi için neler önemliydi? Neyin değişmesi gerekiyordu?
“Benim için zorlayıcı bir dönem olsa da üzerimde önemli bir fark yarattı.” diyor Carmelo. “Zihnen, fiziken, duygusal ve ruhsal olarak beni değiştirdi. Farklı bir bakış açısı kazanmamı sağladı.”
Her zaman basketbolun bir iş olduğunu biliyordu. Ancak spora baktığı zaman artık işin politik tarafını da anladığını söylüyor. Tam olarak bu söylediğini detaylandırmasa da zihnini temizlemesine yardımcı olduğunu söylüyor.
“Kendi kendime ‘Neden ben?’ diye defalarca sorduktan sonra bakış açımı değiştirmem gerektiğini fark ettim. Oyunun politik tarafından bakmaya başladım. Bunu ve nedenini anladıktan sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladık.” diyor Carmelo.
Medyada yazılanları, konuşulanları takip etmeyi tamamen bıraktığını söylüyor. Robert C. Marshall’daki 8 yaşındaki çocuğu tekrar bulmaya odaklanmış.
“Çocukken büyük bir keyifle oynadığımı hatırladım. “ diyor Carmelo. “Salondayken gülüyordum, oyunu oynarken eğleniyordum.”
Carmelo bu dönemde çalışmaya, antrenman yapmaya devam etmiş. Uyuduğu saatlere ve beslenmesine dikkat ederek disiplinli yaşamaya çalışmış. Ancak buna rağmen çok uzun süre takımlardan teklif almamış. Artık kırılma noktasına gelip emekliliği düşünmeye başladığı dönemde Blazers’ta Zach Collins’in sakatlanması sonrasında 2 hafta boyunca Portland ekibi bir türlü onun yerini dolduracak birisini bulamadı.
En sonunda Portland, Carmelo’yu aradığında yıldız oyuncu buna hazırdı. Çünkü 1 yıldır mücadele ediyordu, artık gelişimi görme zamanıydı.
“Oyundan uzak olduğum dönemde yaşadığım olayların negatif olması benim bakış açımı daha olumluya çevirdi.” diyor Carmelo.
Carmelo’nun ligde ortalama 20 sayıyla oynadığı dönemde San Diego’da onu izleyen ufak bir çocuk vardı. Onun her hareketini izleyip, saha dışında da onun tarzını taklit ediyordu.
“Melo gibi olmak istediğimi hatırlıyorum.” diyor şu anda Carmelo’nun Portland’daki takım arkadaşı Norman Powell. “Anneme onun ayakkabılarını alması için yalvarıyordum. Orta okuldayken beyaz – açık mavi renklerdeki Melo’nun ayakkabısı ve onuna uyumlu mavi bir kıyafetim vardı. Saçlarımı onun gibi ördürürdüm ve kafa bandı takardım. Onun gibi olmak istiyordum.”
Powell, annesinin hala evindeki çocukluk odasını tuttuğunu ve oyuncaklarının da orada durduğunu söylüyor. Powell’ın odasındaki bir rafta plastik dinazorlar, diğerinde ise aralarında Carmelo’nun da bulunduğu basketbol figürleri varmış.
“Ben, Melo’yu çok örnek aldım.” diyor Powell. “Onun oyununu seviyordum. Her zaman onun tek dribbling üzerinden attığı orta mesafeyi çalışıyordum. Birçok çocuğa yol gösterdiğini düşünüyordum. Hepimiz Melo gibi olmak istiyorduk çünkü o her şekilde basket atabiliyordu. Post, üç sayıl, penetre, smaç…”
Melo’nun etkileri Las Vegas’a da ulaşmış. Zach Collins de gençlik yıllarında Carmelo’nun oyununa hayranlık duyuyormuş.
“Basketbol hakkında çok bir şey bilmediğim zamanlarda bile Carmelo Anthony’yi izlemeyi sevdiğimi biliyordum.” diyor Collins. “Onu izlemesi her zaman çok keyifliydi.”
Orlando’da yaşayan Anfernee Simons isimli bir başka genç de onun oyunuyla büyülenmiş.
“New York’a gittiği zaman onu takip etmeye başladım. Onun oyununa da o dönemde aşık oldum.” diyor Simons. “Konu skor üretmeye geldiği zaman her şeyi yapabiliyor. Yetenekleri sebebiyle oyununun bambaşka bir boyutu var. Fiziğiniz nasıl olursa olsun bir basketbolcu olarak onun yaptıklarını kendinize örnek alabilirsiniz.”
Jenerasyonlarca basketbol oyuncuların etkisi Anthony’nin en büyük basketbol miraslarından birisi olacak. Carmelo, tüm zamanların en skorer oyuncuları listesinde de etkisini göstermeye devam edecek gibi gözüküyor. Carmelo’nun mirasını konuşurken bunu göz ardı edemeyiz. Ancak Blazers’a getirdiği tüm yararlar içerisinde takım arkadaşları ve koçları en çok onun genç oyunculara yardımcı olmasından bahsediyor.
“Bu her zaman farkında olduğum bir şeydi.” diyor Anthony. “Her zaman insanları etkileyebildiğimi biliyordum. Genç oyuncular daha önce beni izlemiş ve oyunuma hayranlık duymuş oluyor. Bunun yanında karakterimi de biliyorlar. Mükemmel olmadığımı biliyorum, kariyerim boyunca birçok yanlış yaptım. Ancak her zaman geriye daha güçlü dönmesini bildim. Hiçbir zaman şikayet etmedim, sızlanmadım, kimseyi suçlamadım. Benim suçum olmasa bile her zaman sorumluluk ladım. Bu yüzden insanlar benim dürüstlüğümü ve içtenliğimi görebiliyor. Bu da insanları bana doğru çeken bir şey.”