by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
2014 yılında Sam Hinkie’nin görev yaptığı Philadelphia 76ers, son yılların en çok konuşulan yeniden yapılanma hareketlerinden birisine başlıyordu. Yüksek draft hakları elde etmek için uzun süre sahaya rekabetçi takımlar çıkarmayan Sixers, çektiği cefanın karşılığını Joel Embiid ve Ben Simmons gibi çok potansiyelli iki oyuncuyu draft ederek alıyordu.
Hem Embiid hem de Simmons, lige ilk geldikleri dönemde NBA çevrelerini çok heyecanlandıran potansiyellerdi. Embiid sakatlık sorunlarına rağmen ligin kaderini etkileyebilecek bir uzun olarak görülürken Ben Simmons için şut zafiyetine rağmen LeBron James’ten beri lige gelen en potansiyelli oyuncu yakıştırmaları yapılıyordu.
Bu iki yıldız isim tecrübe kazandıkça Sixers, Doğu Konferansı’nda daha fazla söz sahibi olmaya ve şampiyonluk adayları arasında sayılmaya başladı. Fakat son 4 yılda play-off’lara kalmayı başaran Sixers, bir türlü ikinci turdan öteye gitmeyi başaramadı.
2019-20 sezonunda Boston Celtics‘e play-off ilk turunda Ben Simmons’ın sakatlığı sebebiyle oynamadığı seride süpürülerek elenen Philadelphia ekibinde, Simmons – Embiid ikilisinin pek de uyumlu bir ikili olmadığı ve bu iki yıldızı ayırmanın daha mantıklı bir karar olabileceği daha yüksek sesle tartışılmaya başlamıştı. 2020 yazında Basketbol Operasyonlarının başına Houston Rockets‘tan ayrılan Daryl Morey’i getiren ve koçluk koltuğunu Doc Rivers’a emanet eden Sixers, bir önceki yıla göre bu iki yıldızın potansiyelini maksimize etme yolunda mantıklı adımlar atmıştı. Al Horford’ı Oklahoma City Thunder‘a yollayan Sixers, kadrosuna Danny Green, Seth Curry gibi şutörler ekleyerek alan paylaşımı sorununu gidermek adına önemli eklemeler yapmıştı.
Philadelphia ekibi, bu hamlelerin meyvesini de 2020-21 normal sezonunda topladı. Joel Embiid, kariyerinin en iyi sezonunu oynayarak MVP ödülünün en büyük adaylarından birisi haline gelirken Sixers, Doğu Konferansı’nda sezonu lider olarak tamamlıyordu ve şampiyonluğun en büyük adayları arasında görülüyordu. Ancak işlerin çok yolunda gittiği dönemde bile az önce Ben Simmons hakkında bahsettiğimiz takas dedikoduları da devam ediyordu.
Bu söylentiler öyle az buz iddialar da değildi. Rockets‘tan takasını isteyen James Harden’a çok ciddi bir ilgi gösteren Sixers’ın yıldız oyuncuyu kadrosuna katabilmek için Ben Simmons’ı Houston’a göndereceği söyleniyordu. Bu süreç sonunda Harden, Nets‘in yolunu tutarken Philadelphia ekibi belki de ne kadar önemli bir fırsatı kaçırdığının farkında değildi.
Bu takas söylentilerinden sonra da iyi performansına devam eden Sixers, play-off ilk turunda Washington Wizards‘ı geçtikten sonra ikinci turda sezonun parlayan ekiplerinden Atlanta Hawks ile eşleşti. Sixers, seriye favori olarak çıksa da seri boyunca fazlasıyla zorlandı ve 7. maça giden seriyi kaybederek sezonunu noktaladı. Seri boyunca Joel Embiid, menisküs sakatlığına rağmen etkileyici performanslara imza atsa da Simmons’ın gitgide düşen performansı, mağlubiyetin faturasının ona kesilmesine sebep oldu.