by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’deki ekiplerinden Fenerbahçe Beko son 2 sezonu Baskonia formasıyla geçiren Pierria Henry’i kadrosuna kattığını açıkladı.
Eurohoops Fırın olarak tecrübeli ismin saha içi analizini sizlerle buluşturmak adına iş başına geçtik.
Öncelikle 28 yaşındaki oyuncuyu tanıyalım…
Pierria Henry, 20 Ocak 1993 tarihinde South Charleston, West Virginia’da dünyaya geldi.
Kolej basketbolunda 2011-2015 yılları arasında Charlotte forması giyen Henry, ilk profesyonel yılını ise 2015-16’da Gürcistan’ın Vita Tbilisi ve Almanya’nın Ulm takımlarında geçirdi. Henry, Ulm ile EuroCup’ta da mücadele etti.
2016-17 sezonunda İsrail’in Hapoel Eliat ekibine geçen Henry, 2017-18 sezonunda ise Tofaş formasını giydi ve Basketbol Süper Ligi’nde Fenerbahçe‘ye karşı final oynayan ekibin önemli bir parçası oldu. Henry, 2017-18 sezonunda EuroCup’ta da önemli bir performans ortaya koydu.
2018-19 sezonunda Rusya’nın yolunu tutan ve UNICS Kazan’a transfer olan Henry, Rus temsilcisiyle üçüncü EuroCup macerasını yaşadı. Başarılı guard, EuroCup’ta 2018-19 sezonunun en iyi ikinci beşine seçildi. Henry, EuroCup’ta maç başına 5.3 asist ortalamasıyla en iyi altıncı, maç başına 1.5 top çalma ortalamasıyla da en iyi yedinci isim olarak dikkat çekmişti.
Birleşik Amerikalı guard, takımının en çok parkede kalan, en çok asist yapan, en çok top çalan ismi olmanın yanı sıra, ribaundlarda ikinci, skor üretiminde de dördüncü sıradaydı. Henry’nin EuroCup’taki performansı ona normal sezonun en değerli oyuncusu ödülünü de getirmişti. Henry’nin etkili bir performansa imza attığı sezon Kazan, EuroCup’ta yarı final oynama başarısı gösterdi.
Henry, 2019-20 sezonunda ise EuroLeague organizasyonuna Baskonia formasıyla adım attı. İlk yılında 1.6 top çalma ortalamasıyla EuroLeague’de bu istatistik alanının en değerli ismi olan Henry, ACB’de de takımıyla şampiyonluğa ulaştı. Pierria Henry, ikinci sezonunda ise özellikle EuroLeague’de çok başarılı bir performans ortaya koydu. Deneyimli sporcu, maç başına 1.7 top çalma ortalamasıyla EuroLeague’de bu alandaki liderliğini kimseye bırakmadı.
(via; Fenerbahçe Spor Kulübü Resmi İnternet Sitesi)
Takdir Edilesi Savunması
Pierria Henry ile ilgili olarak saha içi bir değerlendirmeye başlarken göz önüne almamız gereken ilk şey savunması olmalı. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe‘nin kanayan yaralarından birisi takımın hücumdaki ilk opsiyonlarının çoğunlukla savunmada kısaların karşısında kalamayışı olmuştu.
Nando De Colo bu noktada ne kadar özveri göstermiş olsa da Igor Kokoskov kısa savunmasında ön plana çıkmaya ihtiyaç duyduğu zaman Lorenzo Brown ve Kenan Sipahi‘yi sahaya atmak durumunda kalıyordu. Bunun sebeplerinden birisi de Jan Vesely‘nin bu bağlamda eski formunda olmamasıydı. Vesely kısaların karşısında eskisi gibi kalabilecek kadar sağlıklı olsaydı muhtemelen 1-2 müdafaası dediğimiz şey Fenerbahçe için bir sorun olmaktan çıkardı.
Brown ve Kenan’ı sahaya atmak zorunda kalmak da sahanın öteki tarafını çok ciddi biçimde etkilediği gibi geçen sezonun başında tempolu oyun oynamasını beklediğimiz Fenerbahçe hızlı hücum etkinliği bakımından çok da iyi bir noktada kalamadı.
Bununla beraber topa baskı ve topsuz alanları savunma gibi kilit meselelerde de eksik kalan Sarı-Lacivertliler’de Kokoskov müdafaa üzerine ciddi ek mesailer harcamak durumunda kaldı. Bunu iyi kıvırdılar çünkü iyi kıvıramamış olsalardı zaten sezonun ikinci yarısında Fenerbahçe ligi öylesine domine edecek kadar güçlü duramazdı.
Ancak elbette ki bu bir acil durum reaksiyonuydu ve acil durum planlarının üzerine bir gelecek kurmak EuroLeague seviyesinde başarı hedefleyecek kadar iyi yatırım yapan organizasyonların tercih edebileceği bir mühendislik örneği değil.
Görülüyor ki; oyun kurucu transferinde müdafaa ilkeleri de göz önünde bulunduruluyor ve Fenerbahçe gözünü yükseklere dikmeye çalışıyor. Bu kıymetli bir kazanım.
Daha çok Henry özelindeki değerlendirmeye yönelip teknik detaylarda biraz daha boğulmak gerekirse bir kısa savunmacısı olarak topa baskıyı iyi yapan bir isim olduğu zaten herkesin malumu. Top çalma istatistikleri boşuna değil.
Fenerbahçe bu katkıyı almak için Brown’ı da kullanabilirdi. Kullandığı zaman neler olduğunu gördük. Tempoyu yükseltemediği gibi yarı saha temposundaki tercihleriyle hep eksiye düştü. Oyunu yalnızca savunma ya da hücum bazlı değerlendirmek mümkün değil. Bu oyuncular savunmada oyuna girip hücum ederken oyundan çıkmıyorlar. Tamam, bu maçın kritik anlarında bu şekilde işliyor olabilir ama 40 dakika gibi uzun bir vadede böyle bir şeyin gerçekleşmesinin imkanı olmadığını hepimiz biliyoruz.
Henry hamlesi bu sebeple Brown’la hiçbir şekilde mukayese edilemeyecek kadar olumlu bir hamle. Şahsen geçen yaz Brown transferinin daha pozitif düşüncelere sahip olacağımız bir ortam yaratacağı inancındaydım ancak durum bunun yakınından bile geçmedi. Bu da benim bir özeleştirim olsun.
Tekrardan Pierria özelinde yoğun biçimde hissedilen gözlemlere ilişkin konuşacak olursak; kendisi iyi bir dış savunmacı, evet. Bu konuda eksik kaldığı anlar konsantrasyonunun düştüğü anlar veya rakip hücumcusunun perde açısının savunmacıyı olumsuz etkileyecek kadar üst düzey olduğu anlar oluyor.
Pek hoş bir şekilde bu anlarda da el gösterebilmeyi başarıyor. Onu çiğnemek kolay bir şey değil. Özellikle sırtı dönük savunmasında da eğer çok ciddi bir fiziksel dezavantaj durumu söz konusu değilse algılarını açık tutmayı bilen Henry, Fenerbahçe’nin gelecek sezonda büyük bir savunma kozu olacak.
Kilitleyici düzeyde savunma yapacak kadar efor sergilediğini söylemek zor çünkü hücum sahasında da diri kalıp 25-30 dakikalara hükmetmesi öyle bir ortamda çok güç olurdu. Sahanın diğer tarafında da diri kalması konusuna geldiysek artık hücumundan bahsetmek için uygun zemin oluşmuştur. İşin o kısmı daha karışık.