Fenerbahçe Beko’nun Yeni Transferi Achille Polonara Ne Vadediyor?

30/Haz/21 10:54 Haziran 30, 2021

admin69

30/Haz/21 10:54

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun son transferi Achille Polonara’yı Eurohoops Fırın analiz etti.

by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’deki ekiplerinden Fenerbahçe Beko, Baskonia‘dan bir transfer daha yaparak geçtiğimiz sezon yıldızlaşan Achille Polonara’yı renklerine bağladı.

Eurohoops Fırın olarak İtalya vatandaşı oyuncunun sahada neler yapabileceğini aktarmak üzere sizlerleyiz.

Öncelikle Achille Polonara’yı tanıyalım…

Achille Polonara, 23 Kasım 1991 tarihinde İtalya’nın Ancona kentinde dünyaya geldi. Teramo Basket ile basketbola adım atan Polonara, 2009-2010 sezonunda ilk kez Serie A’da yarışma şansı buldu. 2009-2012 yılları arasında bu takımın formasını giyen Polonara, 2012 yazında Pallacanestro Varese’ye geçti. 2012-13 ve 2013-14 yılları arasında bu takımda forma giyen Polonara, ilk kez EuroCup’ta mücadele etme şansını da 2013-14’te bu ekiple yaşadı.

Başarılı forvet, 2014-15 sezonu için Pallacanestro Reggiana Reggio Emilia’ya transfer oldu. Üç sezon geçirdiği Reggio Emilia’da 2014-15 ve 2015-16 sezonlarında EuroCup’ta başarılı bir performans ortaya koyan ve 2015 yılında da İtalya Süper Kupası’nı kazanan Polonara, 2017 yazında ise Dinamo Sassari kadrosuna dahil oldu.

Dinamo Sassari yılları, Polonara’ya EuroLeague kapılarını açan dönem oldu. 2018-2019 sezonunda bu takımla FIBA Europe Cup’ı kazanan başarılı forvet, aynı sezonun sonunda ise güçlü İspanyol temsilcisi Baskonia Vitoria-Gasteiz’e transfer oldu.

Achille Polonara, İspanyol temsilcisiyle iki başarılı sezonu geride bıraktı. İlk kez boy gösterdiği EuroLeague’de kendisini en iyi forvet oyuncularından biri olarak ispatlayan Polonara, takımının 2019-20 sezonu ACB şampiyonluğunda da önemli pay sahibi oldu.

Polonara, 2020-21 sezonunda Baskonia ile 33 EuroLeague maçına çıktı ve bu karşılaşmaların 29’una ilk beşte başladı. Bu karşılaşmalarda ortalama 30 dakika parkede kalan Polonara, maç başına 12.2 sayı (%57.2 iki sayı, %44.3 üç sayı), 6.6 ribaund, 1.9 asist, 1.2 top çalma, 0.9 blok ve 16.5 verimlilik puanı ortalamaları tutturdu. Başarılı forvetin bu performansı, EuroLeague Oyuncular Birliği tarafından ‘En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu’ ödülüyle taçlandırıldı.

(via; Fenerbahçe Spor Kulübü Resmi İnternet Sitesi)

Bir Farkındalık Timsali Olarak Achille Polonara

Achille Polonara farkındalığı çok yüksek olduğu için bu kadar kuvvetli bir yıldız olmayı başardı. Farkındalık, bilinçten gelir. Oyuna kafası çok net basıyor. Fenerbahçe o bakımdan hiçbir şekilde sorun yaşamayacak. Genel olarak oyununu bu farkındalık üzerine kurduğunu söylemek mümkün.

Diyelim ki top içeri sıkıştı ve hücumun içeride sonlanacağı kesinleşti veya dışarıdan bir şut hazırlığı söz konusu; Polonara bu noktalarda mutlaka içeriye atak ederek orada yer tutmuş oluyor ve ribaund ortalamaları bu yüzden yüksek. Bu bir oyun farkındalığıdır ve gelişmişliğin bir yansımasıdır.

Takımının alan savunmasına oturduğu zamanlarda arka üçlüde yardım savunmasına gidildiği dönemlerde zaman zaman savunma aksaklıkları yaşıyor ancak bu da temel olarak Polonara’yla ilgili bir aksaklık değil. Yalnızca hücum opsiyonları güçlü uzunlar çerçevesinde kurgulanan takımlara karşı sorun yaşanabiliyor.

Fakat Polonara’nın kendisinin bir yardım savunması öznesi olduğu yardım savunmalarında dipçizgiden çembere çekilerek yaptığı çember savunması özellikle çok değerli oluyor. Çok net bir çember savunmacısı olduğunu söylemek mümkün müdür; orası tartışmaya açık olsa da bu işi 3 yıldız üzerinden hesaplarsak Achille 2 yıldızlık bir çember koruyucusu.

Eşleşmeye dayalı savunmada topsuz alanda konuşlandığı zaman oyunu muhteşem takip ediyor. Resmen topu elinde tutan oyuncuyla hiçbir alakası yokken o ismin yöneleceği alan, pas verebileceği en iyi opsiyon veya tercih ederse şut kullandıktan sonra topun sekebileceği bölge gibi tüm alanları düşünüyormuşçasına hareket ediyor. Polonara’nın kafasının içinde değiliz ancak zaten yüksek ihtimalle bunların hepsini düşündüğü bir savunma anlayışı var.

Değişmeli eşleşme savunmalarında kısalarla bire bir kaldığı zaman çabukluk bağlamında direnç gösterebilecek kadar çabuk ayakları var ve tepeden dribbling usulüyle dirsek / dipçizgi bölgelerine inen toplu koşuları alanı daraltmak suretiyle iyi savunabiliyor.

Bunun dışında Fenerbahçe rotasyonundaki bir diğer 4 numara olan Danilo Barthel’den farklı olarak takım savunmasının zayıfladığı anların bir göstergesi olarak köşelerde boş kalan rakip oyuncuların şut pozisyonlarını kapatmak üzere boşalan alanı doldurma işi olarak da tanımlayabileceğimiz close-out’ları gerçekten iyi kıvırıyor.

Zaten savunmasını genel itibarıyla çabukluk ve farkındalık ilkesi özelinde değerlendirmeye alma gerekliğinin en önemli sebeplerinden birisi de bu.

Tabii, bu çabukluk ve farkındalığın ona ikili oyun savunmasında da yararlı olmama ihtimali yok. Son birkaç sezon içerisinde müdafaa bakımından kendisini çok farklı bir noktaya taşıdı. Fenerbahçe için artık önemli olan şey Polonara’yı o temaslılık durumuyla çok muhatap etmeyip çemberi savunabilecek farklı opsiyonlar geliştirmek olacaktır.

Bu opsiyonun ne kadar Vesely olacağı ise onun sağlık durumuyla bire bir ilişkili olacak. Vesely çemberi eskisi kadar savunabilecek durumda mı? Bu durum ya Fenerbahçe’nin gelecek sezonunu temelden etkileyecek ya da yapılacak bir ekleme sezonu baştan aşağı farklı bir senaryoda ilerletecek.

Achille özelindeki değerlendirmeye devam edecek olursak; elbette bu savunma eforunun devamında çok iyi bir hücumcu olarak EuroLeague’de yıldız statüsüne geçti.

Hücumun Özel Şifreleri

Achille Polonara’nın hücumu daha kolay çözümlenebilecek ve aslında savunması kadar komplike ele alınmayacak bir değerlendirme alanı.

Onunla alakalı olarak en çok bahsedilen özelliği dış şutu. Bu dış şut performansını sağlayan fırsatları nasıl yakaladığı ise genellikle çok konuşulmuyor. Polonara’nın bütün oyununa sirayet eden çabukluğu ve zekası burada da büyük iş görüyor.

Posttan dışarı top çıkarabilme ve oyunu oradan ilerletebilme konusunda Jan Vesely ile arasını iyi tutacağını söylemek gerekir. Uzundan uzuna paslara dayalı bir sırtı dönük oynanacaksa Vesely ile bunu iyi kıvırabilirler. Aynı şekilde alan açtığı dönemlerde Polonara’nın topsuz koşuları da Vesely tarafından iyi değerlendirilebilir.

Bunun haricinde posttan dışarı top çıkardıktan sonra hızlıca götürdüğü gölge perdeler üzerinden alan açarak yeni yeni pozisyonlar yaratabiliyor. Zaten içeri devrildiği ikili oyunları da (bunlar çok nadir oluyor) böyle gölge perde şeklinde olabildiğince temassız oynuyor.

Dış şut mevzusuna tekrar gelecek olursak topsuz alanda yaptığı perdeler de onun dışarı açılarak bir alan açma unsuru olmasına olanak tanıyor. Bu zaten onu izleyen hemen herkesin yaptığı bir gözlem. Baskonia zaman zaman Polonara ve Alec Peters’ı köşelere açıp 5 numarayı tepeye çıkarmalı bir alan açma oyunu oynuyordu. Fenerbahçe‘nin dış şut opsiyonlarının güçlü olduğunu düşünürsek bu oyunu oynamak mümkün olabilir.

Dış şuttan daha önemli konular var. Achille’nin hücumu aslında çok sık görmediğimiz türden, bir uzunun olabildiğince koştuğu bir oyun anlayışı. Zihnen oyunu böyle ele alan bir oyuncu görmek her zaman çok imkanlar dahilinde bir mesele değil.

Geçiş hücumunda atletizmini muhteşem kullandığını öne sürmek lazım. Bu bağlamda da Fenerbahçe‘nin Pierria Henry transferinin ne kadar önemli olduğunu dile getirme lüzumu doğar; çünkü Henry’nin topu ne kadar hızlı çıkarabildiğinden onu ele aldığım analiz yazısında bahsetmiştim.

Teoride bu ikilinin çok iyi anlaşmasını beklersiniz ancak bunun pratikte de örnekleri olduğunu biliyoruz. Polonara’nın savunma bittiği gibi ani çıkışları Henry’nin toplu çıkışlarıyla harmanlanınca seyirciyi de alevlendirecek bir ikili inşa edilebilir.

Boyalı alan bitiriciliği hususunda da bu geçiş hücumlarında zorlanmaması haricinde kalabalık anlarda top içeriye sıkıştığında da yine iyi durumda. Fiziksel olarak çok güçlü olmaması hasebiyle içeride bu tip bir mücadele vermesi de çok güçlü bir ihtimal değil.

Zaten onu o yapan en büyük özelliği akılcılığı, sezgiciliği ve saha içinde olabildiğince herkesten ve her şeyden uzak kalabiliyor oluşu.

Son Olarak

polonara

Fenerbahçe bu transfer döneminde iyi işler yapmaya devam ediyor. Polonara’nın ardından Metecan Birsen transferiyle yerli rotasyonu noktasında da seviye atlamayı başaran Sarı-Lacivertliler çok kaliteli bir rotasyonu henüz şimdiden kurdu.

Devin Booker’ın savunmada yol açabileceği aksaklıklar haricinde çok fazla soru işareti bulundurmayan bu yapılanmada Achille Polonara’nın varlığı çok kritik ve çoğu zaman bir şükür sebebi olarak görülecektir. Yükselişini henüz tamamlamış değil. Daha yolu var ve basketbolunun en olgun yaşlarında.

Zaten oyunu akılcı biçimde ele alan bir oyuncunun Dusko Ivanovic’le macerasının onu nasıl etkilediğini düşününce ve Jan Vesely‘nin de Igor Kokoskov’la beraber bu uğurda nasıl büyük bir adım attığını göz önünde bulundurursak Achille Polonara’nın Fenerbahçe‘yi tercih etmesi aslında bunu sorgulanabilecek bir seçim olmaktan çıkarıyor.

Önümüzdeki dönemde İtalya Milli Takımı’yla mücadele edecek olan Polonara’nın takımın kampında tam kadro olması ve düzenli bir programa tabi olması halinde önümüzdeki sezon Fenerbahçe’ye seviye atlatan isimlerden biri olmaması için hiçbir sebep yok.

Bütün bunlar birer övgü veya hayal satma durumuna yol açmıyor. Polonara’yla ilgili tüm gözlemler ve deneyimler onun gelecekte Sarı-Lacivertliler için ne denli kıymetli bir parça olacağı gerçeğini karşımıza çıkarıyor. Bu transferden bir şekilde verim alınamama gibi bir durum söz konusu olursa yaşanacak hayal kırıklığını tahmin etmek mümkün değil.

Fenerbahçe Beko’nun Daha Önceki Transferlerine İlişkin Analiz Yazıları

Devin Booker: Artılarıyla ve Eksileriyle Fenerbahçe Beko’nun Yeni Transferi

Fenerbahçe Beko’nun Yeni Transferi Marial Shayok Nasıl Katkı Verecek?

Fenerbahçe Beko’ya Oyun Kurucu Transferi: Pierria Henry Analizi

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!