by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
NBA Draftları takımların kadrolarını güçlendirebilmek adına sahip olduklar en önemli fırsatlardan bir tanesi. Takımlar, kadrolarına uygun yetenekleri bulabilmek adına sene boyunca genç yetenekleri yakından takip ederek olabilecek en doğru seçimi yapmaya çalışıyorlar.
Draftın 1. sırasından seçim yapacak takımlar da bu açıdan bakınca en büyük fırsata sahip ekipler oluyor. Diğer takımlardan daha önce seçim yaparak istediği oyuncuyu seçebilme hakkında sahip olan takımlar da bu avantajını kullanabilmek için ince eleyip sık dokuyorlar. Ancak 1. sıradan seçim yapmanın beraberinde getirdiği baskı, takımlar için her zaman olumlu sonuç doğurmuyor.
Bu yazımızda sizleri tarihin en kötü 1. sıra seçimleriyle buluşturuyoruz:
Andrew Wiggins
Andrew Wiggins, ligde geçirdiği ilk 9 sezonda 3 kez 20 sayı ortalamasının üzerine çıkmayı başardı ve 2014-15 sezonunda da Yılın Çaylağı ödülünün sahibi oldu. 2022’de Warriors‘ın şampiyonluğunda harika bir tamamlayıcı parçaydı. Bunlar göz ardı edilecek başarılar değil. Ancak takımlar 1. sıradan seçim yaparken genellikle yıllar boyunca takımlarını taşıyabilecek kalibrede oyuncular arıyorlar.
Wiggins, kariyerine 1. sıra seçimi etiketiyle başlamasaydı onun hakkındaki algı çok daha farklı olabilirdi. Ancak süper yıldız beklentilerini karşılama konusunda bir türlü başarılı olamadı ve ayrıca Warriors‘ta başarılı bir yan parça olsa da, ilk takımı olan Timberwolves‘a pek bir katkıda bulunamadı.
Timberwolves, Wiggins’i seçerken Joel Embiid gibi bir süperstarı da pas geçti. Eğer kadrolarına Wiggins yerine Embiid’i katsalardı çok daha farklı bir Minnesota takımı izliyor olabilirdik.
Markelle Fultz
Markelle Fultz’un NBA Draftına girmeden önceki sezon boyunca tüm basketbolseverlerin heyecanla beklediği bir yetenekti. Birçokları tarafından son yılların en büyük potansiyeli olarak kabul edilen Fultz, muhteşem bir hücum repertuarına sahipti ve 1. sıradan seçilmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu.
Üstüne üstlük onu kadrosuna katacak takımın uzun yıllar boyunca guard pozisyonunda kafasının rahat olacağı de düşünülüyordu. Bu yüzden 1. sıra seçimine sahip olan Boston Celtics, bu hakkını 3. sıradan seçim yapacak Sixers ile ekstra birinci tur hakkı karşılığında takas ettiğinde herkes çok büyük bir hata yaptıklarını düşünüyordu.
Ancak yetenekli oyuncu, Draftın ardından yaz döneminde yaşadığı omuz sakatlığı sebebiyle hiçbir zaman beklenen seviyelere çıkamadı. Şut yeteneğini büyük ölçüde kaybeden Fultz, Sixers’ta geçirdiği kısa sürenin ardından Orlando Magic’e takas edildi. Magic’te yine bazı sakatlık sorunları yaşadı ama yavaş yavaş kendisini bulmaya başladı.
Özellikle 2022-23 sezonunda yetenekli bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Ancak onu 1. sıradan seçen Sixers’ın yıldız beklentilerini karşılayamadığı da aşikar.
LaRue Martin
Portland Trail Blazers, bu yazıda adından en çok bahsettiğimiz takımlardan birisi olacak. Blazers ekibi, 1972 yılında Loyola çıkışlı LaRue Martin’i 1. sıradan draft etmişti.
NBA kariyeri boyunca toplam 271 maça çıkan uzun oyuncu, sadece 5.3 sayı ortalaması yakalayabildi ve hiçbir zaman 1. sıradan seçilmeyi hak eden bir oyuncu profili çizemedi.
İşin daha da kötüsü Martin, Bob McAdoo ve Julius Erving gibi Hall of Fame seviyesinde yeteneklerin önünden seçilmişti. Portland’da geçirdiği 4 sezonun ardından 1976 yazında Seattle Supersonics’e takas e dilen Martin, sezon başlamadan hemen önce takımdan kesildi ve bu gelişmeden kısa bir süre sonra da emekliliğini açıkladı.
Pervis Ellison
NBA takımlarının 1. sıradan seçim yaparken yıllar boyunca organizasyonlarını taşıyacak oyuncuları aradığını söylemiştik. 1989 yılında 1. sıradan Pervis Ellison’ı seçen Sacramento Kings de benzer bir amacın peşindeydi.
Ancak Ellison, Kings formasıyla sadece 1 sezon sahaya çıkabildi. O sezonda sadece 8 sayı ortalamasıyla oynayan Ellison, daha sonra Washington Bullets formasını sırtına geçirdi ve 1991-92 sezonunda En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu ödülünü de kazanmayı başardı. Kariyeri boyunca iyi bir ribauntçu ve blokçu olmayı başaran Ellison, iyi bir rotasyon parçası olsa da hiçbir zaman süperstar seviyesine yaklaşamadı.
Ellison’ın Tim Hardaway ve Vlade Divac gibi efsane isimlerin önünden seçildiği düşünülünce bu durum daha da dramatik bir hale geliyor.
Joe Smith
Joe Smith, uzun ve saygı duyulabilecek bir NBA kariyerine sahipti. 15 yıllık kariyeri boyunca tam 12 farklı takımın formasını giyen Smith, buna rağmen hiçbir takımda kalıcı olmayı başaramadı.
Kariyeri boyunca oynadığı 1030 maçtaki en iyi dönemini Golden State Warriors formasıyla geçiren Smith, daha sonra Minnesota Timberwolves formasıyla da fena performanslara imza atmadı. Ancak hiçbir zaman 1. sıradan seçilen bir oyuncudan beklenen seviyeye de çıkamadı. Bunu zaten kariyeri boyunca birçok kez takım değiştirmesinden de net olarak anlayabiliyoruz.
Warriors, Smith’i kadrosuna kattığı Draftta Kevin Garnett, Andonio McDyess, Jerry Stackhouse, Rasheed Wallace gibi isimleri pas geçiyordu. Bu da yaptıkları seçimin daha acı verici bir hale gelmesine sebebiyet veriyor.