Isiah Thomas ve Knicks: 3 Ana Başlıkta Felaketin Portresi

13/Tem/21 13:23 Temmuz 13, 2021

admin69

13/Tem/21 13:23

Eurohoops.net

Basketbol açısından baktığımız zaman Isiah Thomas’ın New York Knicks’i yönettiği dönemde aldığı kararlar gerçekten akıllarda kalan kadar kötü müydü? Bu sorunun cevabını Eurohoops Çeviri arıyor…

By Zach Harper – Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı TheAthletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Aslına bakarsanız bu soruyu sormak bile çılgınca gelebilir. Bir oyuncu olarak Basketbol Şöhretler Müzesi’nde yer alan Thomas, akıllarda çok kötü bir yönetici olarak kaldı. Ligin en kötü takım sahiplerinden birisi olan James Dolan ile birlikte çalışan Thomas, yaptığı her hamle ve aldığı her kararla organizasyonun daha da geriye gitmesine sebep oldu. Bu yazıda, Knicks’in o dönemde aldığı kararları tekrar inceleyerek Knicks’in nasıl zarar gördüğünü incelemeye çalıştım. Ancak geriye dönüp hamlelere baktığım zaman, yapılan hamlelerin basketbol açısından hatırladığımız kadar kötü olmadığını düşünmeden de edemedim.

(Thomas’ın Knicks yöneticisi olarak arkasında bıraktıklarından bahsederken Madison Square Garden şirketine açılan taciz davalarını göz ardı edemeyiz. Thomas, bir çalışana karşı cinsel saldırı iddiasıyla suçlanmış, bu iddiaların ortaya çıkmasının ardından da çalışanın görevine son vermişti. Bu dava, jürinin Thomas’ın toksik bir iş ortamı yaratmaktan sorumlu olduğuna karar vermesiyle birlikte 11.5 milyon dolarlık bir tazminat ödemesiyle sonuçlandı. MSG, bu davanın ardından Thomas’ın yanlış bir hareketi olmadığını, tazminat anlaşmasının David Stern’ün zorlamasıyla yapıldığını savundu.

Bu dava, hala Thomas’ın Knicks’te geçirdiği dönemin üzerinde dolanan kara bir bulut. Buna rağmen Thomas hala NBA TV için çalışmaya devam ediyor. Hatta bir dönem Dolan, Knicks’in WNBA’deki kardeş organizasyonu New York Liberty’nin başkanlık görevine Thomas’ı bile getirdi. Dava esnasında Thomas hakkında ortaya çıkan iddialar fazlasıyla çirkindi. Günümüzde hala birçok insan Thomas ve MSG’nin tazminat anlaşmasıyla almaları gerekenden daha hafif bir ceza aldığına inanıyor.)

Knicks’in bu döneminin üzerinden hatrı sayılır bir süre geçtikten sonra tekrar o günlere göz atıyoruz. Knicks, Thomas’ın yönetimindeyken ligin en çok maaş dağıtan takımı olmasına rağmen sadece 1 kez play-off’larda yer alabildi ve bir başka sezonda da ligin en kötü 3. derecesine sahipti. Peki Thomas’ın aldığı basketbol kararları gerçekten hatırladığımız kadar kötü müydü? Ya da üzerinden fazla zaman geçtiği için Thomas’ın yönetim konusunda gösterdiği beceriksizliği ve kadro mühendisliğindeki başarısız yönetimi eskisi kadar hafızalarımızda yer etmiyor mu? Beraber Knicks taraftarları için kabus, diğerleri için ise bir nostalji olacak bir yolculuğa çıkıyoruz.

Riskli Kumarlar

Thomas’ın şu konuda hakkını vermek lazım. Knicks’teki yöneticilik kariyerinde Thomas, bazı dev takaslara imza atarak önemli riskler aldı. Draftta genellikle iyi oyuncuları seçen Thomas’ın draft haklarını takaslarda acımadan harcaması ise bir başka eleştiri konusu. Basketbol takipçileri, Thomas’ın veteran oyuncular için draft haklarını gözünü kırpmadan verdiğini düşünüyor olabilir. Ancak bu tam olarak doğru değil. Hatta Thomas, bu konuda sosyal medya üzerinde eleştiri aldığında da bu fikre sert bir şekilde karşı çıkıyor.

Thomas, 2008 yılının Nisan ayında kovulmadan önce 4 farklı draftta 6 oyuncu seçti. Bu seçimler arasında Trevor Ariza, 43. sıradan seçerek takıma kattığı bir oyuncuydu. Channing Frye, David Lee ve Wilson Chandler, Knicks’in bu dönemde yaptığı birinci tur seçimlerinden bazılarıydı. Renaldo Balkman sürpriz bir seçimdi ve istenildiği gibi sonuçlanmadı. Mardy Collins ise direkt olarak kötü bir tercihti. Ancak Thomas, görev aldığı süre boyunca her draftta bir seçim yapmasına rağmen genellikle Knicks kadrolarını takaslar üzerinden şekillendirmeye çalıştı. Bu esnada da Knicks’in yüzü olacak bir süperstarı takıma katmaya çalışıyordu.

Bu kategoride inceleyeceğimiz 4 takastan 3’ü de tam olarak bu arzunun sonuçları olarak göze çarpıyor.

5 Ocak 2004: Knicks, gerçekleştirdiği takasta Stephon Marbury, Anfernee Hardaway, Cezary Trybanski’yi alırken karşılığında Antonio McDyess, Maciej Lampe, Howard Eisley, Charlie Ward, Milos Vujanic’in hakları, 2004 birinci tur hakkı, ve 2006 senesinden korumalı birinci tur hakkını (bu seçim Gordon Hayward’a dönüştü) yolladı.

Stephon Marbury, tekrar evine dönüyordu! Minnesota’dan ayrıldıktan sonra New Jersey’nin yolunu tutan Marbury, daha sonra Jason Kidd karşılığında Phoenix Suns’a takas edilmişti. Bu takas, Nets’in Jason Kidd önderliğinde NBA Finallerine çıkmasına ön ayak olmuştu. Bu takastan önce Marbury, oynadığı son 3 sezonun 2’sinde All-Star seçilmişti. Hala 20’li yaşlarının ortasındaydı ve Thomas göreve geldikten sadece 2 hafta sonra yıldız oyuncuyu hedefine almıştı. Thomas’ın agresif tavrı sebebiyle Knicks, bir sonraki yıldızını bulmuş gibi gözüküyordu.

Takasta Knicks, guard rotasyonuna önemli bir yatırım yapmıştı. Ancak bir sorun vardı: Anfernee Hardaway, iyi günlerini gerisinde bırakmış ve çok yüksek maaş alan bir oyuncuydu. Knicks, bu takasla birlikte Hardaway’in yüklü kontratının son 2.5 sezonunda oyuncunun maaşını ödeyecekti. Fakat bu bedel, Marbury’yi kadroya katmak için değerdi değil mi? Aslında bakarsanız bu sorunun cevabı hayır. Knicks bu takası yaptığı zaman mantıklı bir kumar gibi gözüküyordu. Marbury All-Star seviyesinde bir guarddı. Rakip takımlara büyük sorunlar yaratıyordu. Ancak bu risk, Marbury’nin Knicks’te oynadığı dönemde New York ekibinin sadece 4 play-off maçına çıkmasıyla sonuçlandı. Nets, Knicks’i play-off ilk turunda süpürürken Marbury de çok iyi bir performans sergilememişti.

Marbury bireysel olarak fena sezonlar geçirmemişti ancak performansı hiçbir zaman takım başarısına dönüşmedi. Belki burada sorun Marbury’den kaynaklanıyordu, belki de yanındaki oyuncular yeterli değildi. Thomas’ın Knicks’te çalıştığı süre boyunca durum pek de değişmedi. Marbury’nin takıma katıldığı takasta New York ekibi, 2 tane gelecekteki 1. tur hakkından vazgeçmişti. Phoenix, daha sonra bu draft haklarını Keon Clark takasında Phoenix’e yolladı. 2006’daki korumalı draft hakkı, 2010’a kadar Utah’a gitmedi. Bu draft hakkı sonunda Utah’a gittiğinde ize Jazz, Knicks’in draft hakkıyla Gordon Hayward’ı kadrosuna kattı.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? Net bir 7.

5 Ağustos 2004: Knicks, Othella Harrington, Frank Williams, Dikembe Mutombo ve Cezary Trybanski karşılığında Jamal Crawford ve Jerome Williams’ı kadrosuna kattı.

Birkaç ay sonra Thomas, hala Marbury’ye guard rotasyonunda bir partner arıyordu. Bu yüzden de gözlerini Chicago Bulls formasıyla göz kamaştıran hareketlere imza atan Jamal Crawford’da dikmişti. Crawford, Chicago’da geçirdiği 4 sezonun ardından sınırlı serbest kalmıştı. Thomas, kadrosunda skor üretme yeteneği olan bir combo guard istiyordu. Bu yüzden Chicago ile gerçekleştirdiği sign and trade ile Knicks, Crawford’ı kadrosuna kattı. Bu takasta Bulls’un pek de etkileyici parçalar elde ettiğini söyleyemeyiz. Othella Harrington, bir rotasyon forvetinden fazlası değildi. Frank Williams’ın ligdeki günleri sona ermek üzereydi. Dikembe Mutombo, kariyerinin en iyi dönemlerini geride bırakmıştı ve bu hamleden kısa bir süre sonra Houston Rockets’a takas edildi. Ek olarak, Ceary Trybanski’nin gerçek bir oyuncu olduğuna hala ikna olmuş değilim.

Crawford, Knicks’te geçirdiği dönemde eğlenceli ve iyi bir skorerdi. Ancak hiçbir zaman takımı kurtaracak performanslara da imza atamadı. Oyun olarak Marbury ile de çok uyumlu bir tarza sahip olduğunu söyleyemeyiz. Marbury, genellikle Knicks için ilk beş başlıyordu. Crawford’ın NBA’deki muhteşem 6. Adam rolünü bulması için birkaç yıl daha geçmesi gerekiyordu. Crawford, Knicks için pahalı bir seçenekti ve New York ekibinin maaş bütçesinin durumu da pek parlak değildi.

Peki bu takas Knicks’e nasıl zarar verdi? Bu takasta Thomas’ın New York’un skor gücünü arttırmaya çalıştığı ortada. Ancak Thomas, hamle öncesinde Marbury ile Crawford’ın pek de uyumlu bir ikili olmayacağını anlayamamıştı. Thomas, bir sonraki Walt Fraizer/Earl Monroe ya da Isiah Thomas/Joe Dumars guard ikilisini bulmak konusunda takıntılı gibi gözüküyordu. Marbury – Crawford ikilisi ise bu arzunun uzağındaydı.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? 3 puan. Bu hamle maaş bütçesine zarar verdi, ancak Knicks’in maaş bütçesi zaten çok iyi durumda değildi.

22 Şubat 2006: Knicks, Trevor Ariza ve Anfernee Hardaway karşılığında Steve Francis’i kadrosuna kattı.

Thomas, Crawford ve Marbury ikilisini bir araya getirdikten sadece 1.5 sene sonra tekrar değişikliğe gitti. Takımın 2. turdan draft ettiği cevherlerden birisi olan Trevor Ariza -Thomas’ın yöneticilik kariyerinin en başarılı draft seçimlerinden birisi- ve Anfernee Hardaway’in sene sonunda bitecek kontratını Orlando’ya yollayan Thomas, bunun karşılığında Steve Francis’i New York’a getiriyordu. Francis, Houston’daki başarılı performansını Orlando’da pek gösterememişti. Ancak Thomas, Francis’in hala Marbury ile birlikte harika bir ikili olabileceğini düşünüyordu. Francis’in yüklü kontratının bitmesine 1.5 yıl kalmıştı. Thomas, Hardaway’i de yollayarak bu maaş yükünü de absorbe etmeyi planlıyordu.

Francis daha 30 yaşına bile girmemişti. Ancak buna rağmen yıllardır sakatlıklarla boğuşuyordu. Rockets günlerindeki atletizmini kaybetmeye başlamıştı bile. İşlerin böyle sonuçlandığına çok şaşıracaksınız fakat Marbury – Francis guard ikilisi pek de başarılı olmadı. Topu elinde tutmayı çok seven ve şut tehditleri de olmayan 2 guardın yan yana oynaması Knicks’e pek de yardımcı olmamıştı. Francis’e uzun yıllar boyunca maaş ödemek zorunda kalmamışlardı ama 20 yaşındaki değerli bir forvet oyuncusunu bu hamlede kaybetmişlerdi.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? Tartışmasız 9. Ariza gibi genç, ucuz ve üretken bir kanat oyuncusunu Francis gibi kariyerinin sonlarını yaşayan bir oyuncu karşılığında vermek pek de akıl karı değildi.

28 Haziran 2007: Knicks, Steve Francis, Channing Frye ve 2. tur draft hakkı (Ömer Aşık) karşılığında Zach Randolph, Fred Jones ve Dan Dickau’yu kadrosuna kattı.

Thomas’ın kadrosuna uymayacak isimli topçular sevdasının son halkası Zach Randolph olmuştu. Francis’in dev kontratından çıkan Knicks, yüklü bir kontratın ortasında olan uzun forvet Randolph’ı kadrosuna katıyordu. Portland Trail Blazers, yetenekli uzunu artık kadrosuna istemiyordu. Ancak bu takasa dair şöyle bir sıkıntı vardı: Thomas, 2005 Draftında David Lee seçimiyle potansiyelli bir genci kadrosuna katmıştı. Lee, NBA’deki 2. sezonunu yeni bitirmiş ve double-double ortalaması yakalamıştı. Thomas, bir kez daha etkileyici bir Draft seçimi yapmış gibi gözüküyordu. Thomas, buna fazla dayanamayarak hemen genç oyuncusunun önünü kapatacak pahalı bir oyuncu buldu.

Kariyerinin sonuna yaklaşan Steve Francis’i yollamak pek de büyük bir sorun değildi. Ancak Knicks, teklif ettikleri paketi daha çekici hale getirmek için Channing Frye’dan da vazgeçmek zorunda kalmıştı. Channing, NBA’deki kariyerinin 2. yılını bitirmişti ve 2 yıl sonra Phoenix’e gidip üç sayı çizgisinin arkasından kaydedeceği isabetlerle bambaşka bir oyuncuya dönüşecekti. New York ekibi, ellerinde ne kadar kıymetli bir üç sayı tehdidine sahip olduğunun farkında bile değildi.

Bunun yerine sahayı daraltan ve düzenli olarak takımın kazanmasına katkıda bulunamayan Randolph gibi bir oyuncuyu kadroya kattılar. Randolph, takastan sonraki sezon Knicks’i 23 galibiyete taşımıştı. New York’ta geçirdiği sezondan sonraki yıl sadece 11 maç oynayan Randolph, bir kez daha takaslanmıştı. Bu takas, Thomas’ın görevine son verildikten sonra Donnie Walsh’un rehberliğinde gerçekleştirilmişti.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? Net bir 8. Thomas, bu noktada çaresizliğinin ateşlediği takaslar yapıyordu. Bu takas sadece Lee’nin dakikalarını azaltmakla kalmadı New York aynı zamanda Channing Frye gibi şut tehdidi olan bir uzunu da kaybetti.

Tartışmalı İmzalar

Burada Thomas’ın gerçekleştirdiği sign and tradelerden bahsetmeyeceğiz. Aslına bakarsanız tartışmalı imzalar kategorisi pek de uzun sürmeyecek. Yazının bu kısmında Thomas’ın bir sözleşme uzatma kararı, koç tercihi ve mid-level exception ile kadroya kattığı bir oyuncuyu inceleyeceğiz. Yine de bu hamlelerin fazlasıyla tartışmalı olduğu da bir gerçek.

9 Mart 2004: Knicks, Kurt Thomas’a 4 yıl 30 milyon dolar değerinde yeni bir kontrat verdi.

Kurt Thomas, Knicks formasıyla geçirdiği ilk dönemde fena bir performans göstermemişti. Thomas, sözleşmesini uzattığı esnada her gece double-double ile flört ediyordu ve bir yandan da savunmada etkileyici işler yapıyordu. Taraftarlar, Thomas’ın sahadaki net tavrını çok seviyordu ve 90’lı yıllardaki Knicks’in zihniyetini net olarak sahaya yansıtıyordu Thomas. Ancak yine de böyle bir kontrat, 2004 yılında bir takımın maaş bütçesindeki bütün hareket alanını kapatabilecek seviyedeydi. Thomas, bu miktarda bir para alan oyuncudan bekleyeceğiniz düzenli olarak katkı verme işini pek de karşılayamıyordu.

Knicks, bu kontratta Thomas’a fazla para verse de bu karardan çok büyük zarar görmedi. New York ekibi, 1.5 yıl sonra Thomas’ı Quentin Richardson ve Nate Robinson’ın draft hakları karşılığında Phoenix’e gönderdi.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu hamle kaç puanlık bir felaketti? 2 Puan.

28 Temmuz 2005: Knicks, Larry Brown’ı koçluk görevine getirdi

Burada dürüst davranmam gerekiyor. Bu karar Thomas’ın mıydı yoksa James Dolan’ın mıydı bilemiyorum. Fakat sonuç olarak Brown, Thomas’ın görev süresinde Knicks’in başına geçtiği için bu yazıda yer vermemiz gerekiyor. Ancak yine de bu hamlenin buram buram James Dolan koktuğunu da söylemeden edemeyceğim. Detroit Pistons, takımı üst üste 2 kez finale taşıyan ve bir kez da şampiyonluk sevinci yaşayan Brown’ın görevine son vermişti. Bu kararın arkasında tecrübeli koçun, NBA’deki diğer takımlarla görüşmeye başlaması vardı. Pistons, koçuna “Başka yere mi gitmek istiyorsun? Buyur o zaman” diyerek bağlarını kopardı. Brown da bu tavsiyeyi dinleyerek 5 yıl 50-60 milyon dolar civarında bir kontrat imzalayarak NBA tarihinin en yüksek koç kontratına imza attı.

Brown’ın Knicks’teki kariyeri sadece 1 sezon sürdü. New York ekibi sezonu 23-59’luk dereceyle bitirirken Brown, sık sık medya mensuplarının karşısında kendi oyuncularıyla tartıştı. İş öyle bir boyuta geldi ki Stephon Marbury’nin Brown’dan nefret ettiğine hepimiz eminiz. İlk yılın sonunda Knicks, Brown’a kontratındaki 40 milyon dolarlık miktarı ödemek istemedi. Günün sonunda taraflar, 18.5 milyon dolarlık bir tazminat üzerinde anlaşmaya vardı. Ancak az önce de dediğimiz gibi bu hamle büyük olasılıkla Isiah’tan çok Dolan’ın suçuydu.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu hamle kaç puanlık bir felaketti? Kesinlikle 10. Brown’ın Knicks kariyeri sadece 1 sene sürdü.

7 Ağustos 2006: Knicks, Jared Jeffries’e 5 yıl 30 milyon dolarlık kontrat verdi.

Jared Jeffries, iyi bir NBA kariyerine sahip oldu. 10 yıl boyunca NBA’de oynayan Jeffries, iyi bir savunmacı ve aynı zamanda tecrübeli bir oyuncuydu. İyi bir takım arkadaşıydı. Ancak yine de herhangi bir takımın ona tam mid-level exception seviyesinde bir kontrat vermesine gerek yoktu. Thomas da tam olarak bunu yaptı. Knicks’in Jeffries’e bir skorer gibi maaş vermesi oyuncunun suçu değildi. Thomas, çaresiz bir konumda olduğu için hamleler yapmaya çalışıyordu. Jeffries sözleşmesi de bekleneni veremedi ve NBA tarihinin en kötü maaş bütçelerinden birisinin parçası oldu.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu hamle kaç puanlık bir felaketti? 4 puan. Knicks, daha sonra bu kontratı Raymond Felton ve Kurt Thomas’ı tekrar kadroya kattığı takasta kullandı.

Felaket Hamleler

13 Temmuz 2005: Knicks, Jerome James’e 5 yıl 30 milyon dolarlık kontrat verdi.

Yok artık! Bu gerçekten felaket bir kontrattı. James, bu noktaya kadar kariyerinde 268 maçta oynamıştı ve hiçbir zaman çok da parlak bir performans göstermemişti. Bu kontrata kadar James, 4.9 sayı – 3.5 ribaunt – 1.3 blok ortalamaları yakalamıştı. Bu ana kadar kariyeri boyunca bir normal sezon maçında sadece 1 kez 20 sayıyı geçmiş ve 6 kez 10 veya daha fazla ribaund almıştı.

Ancak 2005 play-off’larında Jerome James’e adeta büyülü bir şey oldu ve bu da onun zengin bir adam haline gelmesini sağladı. Seattle Supersonics’in Sacramento Kings’i 5 maçta elediği seride James, 17.2 sayı – 9.4 ribaunt – 2.2 blok ortalamaları yakaladı. Brad Miller ve Kenny Thomas’ı adeta denizze dökmüştü. Sonics, bir sonraki turda San Antonio Spurs’e 6 maçlık seride elenirken James, ondan daha alışık olduğumuz istatistiklere imza atarak 8.5 sayı – 4.7 ribaundluk ortalamalar yakalamıştı.

Thomas da bu performansın üzerine James’e 5 yıl 30 milyon dolar değerinde bir kontrat verdi. James, bir kontrat senesi bile oynamamıştı. Sadece bir seride iyi oynayarak dev bir kontrat kapmıştı.

Peki sonra ne mi oldu? James, Knicks formasıyla çıktığı 90 maçta 2.5 sayı ortalaması yakaladı. Bir türlü fiziksel olarak form yakalayamayan James, New York’taki son 2 sezonunda sadece 4 maçta oynadı. Knicks’in verdiği bu kontratın herhangi bir savunması olduğunu düşünmüyorum.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? Kesinlikle 10. Bu kontrat imzalandığı sırada Thomas ve Dolan dahil olmak üzere herkes bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu. Ancak Thomas bununla da kalmadı ve birkaç ay sonra…

4 Ekim 2005: Knicks, Tim Thomas, Mike Sweetney, Jermaine Jackson, 2006 1. tur hakkı (LaMarcus Aldrige), 2007 2. tur hakkı (Joakim Noah), 2007 2. tur hakkı (Kyryle Fesenko) ve 2009 2. tur hakkı (Jon Brockman) karşılığında Eddy Curry, Antonio Davis ve Wilson Chandler’ı kadrosuna kattı.

Bu, NBA tarihinin en kötü takaslarından birisi olmalı. Curry, boş istatistikler yakalamak konusunda başarısız olmakla kalmadı; Knicks’in tamamen kurtulması yıllar süren kötü kültürünü de benimsedi.

Curry, sınırlı serbestti ve Thomas’ın yaptığı sign and trade de pek başarılı olmadı. New York ekibi, Curry’ye 6 yıl 60 milyon dolarlık bir kontrat verdi. Bu kontratın son yıllarında da oyuncu opsiyonu bulunuyordu. Yani Knicks istese bile bu kontrattan kurtulamıyordu. New York, bu hamleyi yaptıktan kısa süre sonra da diğer takımların Curry’nin böyle bir kontratı varken herhangi bir şekilde takasa girmeyeceği de netti. Knicks’in bu takasta verdiği oyuncuların çok da iyi olmadığı ortada.

Ancak New York’un vazgeçtiği draft hakları, çok çok iyi oyunculara dönüştü. LaMarcus Aldridge, 2006 yılında Knicks’in verdiği draft hakkıyla Portland tarafından seçilmişti. Bu takasın yapılmasından bir sene sonra New York’un sadece 23 maç kazandığını da unutmamak gerekiyor. Takası yaparken New York, büyük olasılıkla draft haklarının ilk turun sonlarına doğru olacağını düşünüyordu. Ancak geçirdikleri kötü sezondan sonra draft hakkı, 2. sırada yer aldı. 2007 yılında Knicks’in draft hakkına sahip olan Bulls, 9. sıradan Joakim Noah’ı kadrosuna kattı.

Curry’nin performansı fazlasıyla kötüydü. Özel hayatında da bazı sorunlar yaşayan Curry, kontratının son 3 sezonunda toplam 10 maçta forma giyebildi.

1’den 10’a uzanan bir skalada bu takas kaç puanlık bir felaketti? Kesinlikle 15. Isiah Thomas’ın yöneticilik kariyeri boyunca basketbol açısından bundan daha kötü bir karar verdiğini sanmıyorum.

Sonuç olarak baktığımızda Thomas, benim hatırladığım gibi her kararı fiyasko olan bir yönetici değildi. Bu hamlelerin bazılarının arkasındaki mantığı anlayabiliyorum, hatta bazılarına belirli ölçüde katılıyorum bile. Ancak bu hamlelere belirli bir önyargı olmadan bakmak pek de kolay değil. Ancak hamleleri değerlendirirken kendimi mümkün olduğu kadar Thomas’ın bu kararları aldığı dönemdeki NBA’de hayal etmeye çalıştım.

Thomas’ın yöneticilik kariyeri boyunca Knicks, rekabetçi olmayı neredeyse hiç başaramadı. Bununla birlikte ligdeki en kötü maaş bütçelerinden birisine sahiplerdi. Bunun bir kısmı Dolan’ın suçuydu ancak Thomas’ın da sonsuza kadar bu yükü omuzlarında taşıması gerekiyor.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!