by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’de Fenerbahçe Beko deplasmanda Real Madrid‘in konuğu oldu. Sarı-Lacivertliler 5. hafta maçında sahadan 70-69 mağlup ayrıldı.
İspanya deplasmanında rakibine mağlup olan Fenerbahçe bu sonuçla 3. yenilgisini yaşarken Real Madrid ise 4. galibiyetini aldı.
Fenerbahçe Beko’da Nando De Colo 12 sayıyla en skorer isim olurken Jan Vesely 10 sayı – 3 ribaund ile oynadı. Achille Polonara ve Pierria Henry 9 sayıyla mücadele etti.
Real Madrid’de Fabien Causeur 14 sayıyla takımının en skoreri olurken Thomas Heurtel 10 sayıyla oynadı. Vincent Poirier 5 sayı – 16 ribaund ile maçı tamamladı.
Son topa giden ve büyük çoğunluğu Fenerbahçe’nin üstünlüğüyle geçilen maça ilişkin değerlendirmelerimize geçelim…
Standardı Buradan Kurmalı
Fenerbahçe adına belki de en iyi notları arkasında bırakan maç Real Madrid mücadelesi oldu. Walter Tavares ve Sergio Llull gibi isimlerin mücadeleye dahil olmadığını düşününce Fenerbahçe’nin maça ortak olma ihtimali zihinlerde yükselse de durum çok da böyle değil.
Hâlihazırda uzun rotasyonunda Vincent Poirier’nin önderliğindeki Real Madrid de gayet etkili bir ekip olarak dün sahadaydı. Topsuz oyun aksiyonlarını iyi icra etmeye çalıştılar. Bu yolla da dış aktörlerini devreye sokmayı başardıklarını söyleyebiliriz.
Fabien Causeur’nün maç boyunca ortaya koyduğu etkili oyun, Rudy Fernandez’in skorer kimliğiyle sahada olması ve Guerschon Yabusele’nin dışarıda yakaladığı fırsatları göz önünde bulundurunca Real hücumunun belirli bir noktaya kadar çıkabildiğini görüyoruz.
Ancak bunu tetikleyen şey ise Fenerbahçe’nin dün akşamki orta şekerli savunmasıydı. Genel itibarıyla dün akşamki savunmanın çok iyi olduğu düşünülebilir ve bu zaten de belli ölçülerde böyledir ancak odağın dağıldığı anlar Sarı-Lacivertliler’i çok kötü etkiledi.
Saha yerleşiminde, eşleşmelerin paylaşımında zaman zaman sorun yaşayan sarı-lacivertli ekip verdiği bu dış fırsatlardan canının yanması haricinde genel olarak çok temkinli ve istikrarlı bir savunma kurgusuyla parkedeydi. Zaman zaman odak kaymaları haricinde içeriyi iyi tutan ve rakibine asla kolay sayı şansı tanımayan bir ekip izledik.
Bu geleceğe dönük iyi işaretlerden birisiydi çünkü Fenerbahçe rakiplerine az sayı attırıyor olsa da ne kadar iyi savunma kurgusuyla ilerledikleri fikstürdeki rahatlıklarından ötürü biraz muallaktaydı. Real Madrid maçı ikna edici bir karşılaşma oldu. Bu nedenle de onurlu bir mağlubiyet olarak adlandırmakta beis yok.
Williams-Goss’ın ikili oyunları, Alberto Abalde’nin ortaya girip ürettiği sayılar gibi pek çok aksiyonla etkili olabilen bir Real Madrid’i bu denli durdurmak önemli bir işti ve geleceğe yönelik ümit bağlanabilecek bir maç olduğunu söylemek lazım.
Real o topa baskı sayesinde 17 top kaybı yaptığı bir maç oynadı. Bir Laso takımının oynamaktan en nefret edeceği düzlem bu olabilir. Özellikle uzunların baskısıyla Poirier’nin hücumdaki efektivitesi çok sınırlı kaldı ve Fenerbahçe burayı iyi işledi.
Fenerbahçe’nin savunma standardı bu olmalı. Bundan daha iyisi olur, daha kötüsü olur. O, o zaman konuşulacak mesele ancak savunmada bir standart aranıyorsa o standart Real Madrid maçındaki savunmadır.
Kolektivite Daha Yerinde
Hücumdaki Fenerbahçe dün akşam itibarıyla çok daha beraber hareket eden bir takım görüntüsündeydi. Savunmada topa baskıyı ve pas kanallarındaki takipleri hızlı hücumlarda iyi değerlendiren Fenerbahçe, Real Madrid‘i epey zor durumda bıraktığı bir akşam geçirdi.
Bu noktada özellikle ilk yarıda Pierre ve Şehmus’un çabalarını göz önünde bulundurmak lazım. Maçın başında skor bakımından kısır bir mücadele olacağı ve savunmanın kilit çözen husus olacağı belliydi. Belki kilidi çözen husus bir noktada hakem kararları olmuş olabilir ancak Fenerbahçe’nin tempolu oynayabildiği anlarda Real Madrid gibi sezona çok iyi giren bir süpertakıma bile ne zorluklar yaşatabileceğini görmüş olduk.
Pierria Henry’nin top yönlendirici olarak rolünün gerektirdiği olguları sahaya yansıtmış olmasından Şehmus’un performansına, Nando’nun ipleri elinde tutabilmesine kadar Fenerbahçe’nin lehine işleyen fazlaca öge olduğundan bahsedebiliriz.
Melih Mahmutoğlu‘nun özgüvenli oyunu ve Marial Shayok’un UNICS maçından beri devam eden, hiç fena olmayan gidişatı gibi olguları Fenerbahçe özelinde iyi gelişmeler olarak sayabileceğimiz bir akşam oldu. Ahmet Düverioğlu keza yine iyi bir akşam geçirdi. Mesela Poirier’nin üzerine gidip bitirdiği pozisyonda Nando’nun eşleşmesiyle beraber adeta bir çift perde yaptığı aksiyon çok akılda kalıcıydı.
Elbette Jan Vesely‘nin hâlen Kokoskov Fenerbahçe’sindeki rolüne oturamamış olması çok can sıkıcı ve Sasha Djordjevic’e eksi yazan bir mesele. Vesely‘nin etkinliği istatistik kağıdından ölçülecek bir etkinlik değil ve bu etkinlik o kadar kısıtlandı ki…
Yine de ona rağmen kağıdını doldurup işini yapan bir oyuncu izliyoruz. Zaman zaman karakteristik problemleriyle sorun yaratsa da takımı için üstlendiği her sorumluluğu layığıyla yerine getiriyor. E tabii, oyun zekasıyla hak ettiği rolü de almak zorunda. Onu Avrupa’nın en gözde oyuncularından birisi haline getiren rolünü kazanmak zorunda.
Tabii, bu tempolu oynayabilme meselesinin savunmayla başladığını ve Polonara’nın sahadaki mevcudiyetiyle pekiştiğini haftalardır söylüyoruz. Bu konuda somut bir adım atılmadı; atılmak zorunda kalındı.
Polonara Meselesi
Bu meselenin çözümü için yapılması gerekenler haftalardan beri belli. Achille’nin süreleri çok daha artmalı ve 22 dakika gibi ortalamalarla sahada kalmamalı. Parkede olduğu her an sürekli pozitif katkı sağlayan bir oyuncunun bu kadar kesilmesi mantık alır bir şey değil.
Devin Booker’ın parmağının çıktığı bölümden sonra Polonara’nın sahada kaldığı süreler de oldukça arttı ve yine yeniden aynı şeyi gördük: Fenerbahçe, Polonara’yla beraber çok daha etkili hücum ediyor; çok daha etkili savunma yapıyor.
Öte yandan dışarıdan da iyi yüzdeyle oynayıp katkısını sunabilmiş olması, hücum ribaundlarında ve takiplerde yine kendini göstermiş olmasıyla Fenerbahçe’nin bu sezon yaptığı en özel iş olan Achille Polonara’nın biraz daha ehemmiyet görmesi gerekiyor.
Sonuç olarak Fenerbahçe için netice ne kadar kötü olursa olsun; ne kadar hak etmedikleri bir mağlubiyet almış olurlarsa olsunlar, iyi bir gece geride kaldı ve bu geceyi iyi hatırlatacak işlerin süratle devam ettirilmesini temenni ediyoruz.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!