by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Anadolu Efes, deplasmanda Panathinaikos‘la kozlarını paylaştı. OAKA’daki maçın galibi 95-69‘luk skorla ev sahibi oldu.
Anadolu Efes‘te Rodrigue Beaubois 16 sayı, Elijah Bryant 15 sayı, Chris Singleton 11 sayı, Shane Larkin ve Tibor Pleiss 9 sayı ile mücadele ederken,
Panathinaikos‘ta Daryl Macon 14’te 11 şut isabetiyle 34 sayı, Nemanja Nedovic 17 sayı, Howard Sant Roos 13 sayı, Georgios Papagiannis 12 sayı – 10 ribaund üretti.
EuroLeague’in 7. haftasında temsilcimiz Anadolu Efes, Zalgiris Kaunas’ı konuk etti. Efes, Zalgiris karşısında şov yaptı ve baştan sona önde götürdüğü maçı 94-60’lık skorla kazandı.
Anadolu Efes’te Tibor Pleiss 17 sayı – 6 ribaund ile maçın en skoreri olurken Filip Petrusev ise 14 sayı – 6 ribaund – 3 asist ile 20 verimlilik puanı üretti. Lacivert-Beyazlılar’da Vasilije Micic ve Krunoslav Simon 11, Elijah Bryant ise 10 sayıyla mücadele etti.
Zalgiris Kaunas’ta Lukas Lekavicius 14 sayıyla takımının en skoreri olurken Arturas Milaknis 11 sayıyla maçı tamamladı.
Fenerbahçe Beko’nun Çift Maç Haftası: Barcelona ve Olympiacos’tan Çifte Şok
Efes’in Problemli Oyunu ve Çılgın Atan Bir Daryl Macon
Şu OAKA’nın sihri nedir? ASVEL’in el kol sallaya sallaya, Elie Okobo’nun muhteşem performansıyla çıktığı OAKA’dan ne Fenerbahçe‘yi, ne de Anadolu Efes‘i çıkaramadık. Belki de OAKA’da bir şey yoktur; Fenerbahçe ve Efes‘in oyunları baskı kaldıramayacak kadar problemlidir. Durulması gereken nokta budur.
Maç başlangıcı itibarıyla Tibor Pleiss’ın istikrarlı bir üretimi haricinde Efes, izleyicisine çok da olumlu bir sunumda bulunamadı.
Panathinaikos‘un da Georgios Papagiannis’i hem çember savunmasında hem de hücumdaki ikili oyun aksiyonlarında iyi kullanmış olması ilk yarı özelinde çok yıkıcı faktörlerden birisiydi. Rick Pitino’nun da Panathinaikos döneminde gündeminde tuttuğu isimlerden birisi olan Papagiannis fiziğiyle zaten çok büyük fark yaratan bir oyuncuyken bu ikili oyunlarla onu değerlendirmekten başka şans kalmıyor.
Efes‘in çok müsamaha gösterdiği oyunlar arasında Howard Sant-Roos ve Daryl Macon’ın çembere ataklar da vardı. Sant-Roos’un şutunu riske ederek başlanan maçta bir anda defalarca çembere gidişini izlemek elbette hoş bir durum olmadı.
Krunoslav Simon‘un yeni döndüğü bir takım olarak PAO mücadelesine çıkan Efes’te Simon’un zaman zaman Papapetrou’nun sırtı dönüklerini savunmak durumunda kaldığını gördük. Simon bu noktada zaten becerisinden haberdar olduğumuz bir oyuncuydu ancak sakatlıktan dönüşündeki ilk maçta bu denli fiziksel mücadeleyle baş başa olması zorlayıcı olmuş olabilir.
Panathinaikos hızlı hücumları çok etkili kullandığı bir ilk yarı sonucunda 52 sayı kaydetti. Ribaundları çekip koştular, çekip koştular. Tek bir Efesli de kalkıp “bir durun ya, siz n’apıyorsunuz?” demedi. Oyun kurucusu olmayan takım oyunu kurmadan koş-at oyununu oynadı.
Macon da olağanüstü bir akşam geçirince fastbreak sayılarında Panathinaikos +21 yazdı. 27’ye 6 idi durum.
Macon ve Nedovic gibi nokta şutörleri olan takımlara ikinci şansları, fastbreak olanaklarını tanımamanız gerekir. Panathinaikos gibi sağlıksız bir ekibin son şampiyon Efes’e istediği oyunu istediği şekilde dikte edemiyor olması gerekir.
Bunların hiçbirisi yaşanmazken PAO – Efes mücadelesini henüz ilk yarıda bitmiş bir maç olarak hafızalarımıza kazıdık. Larkin’in devreye giremediği, hiç işlemeyen Efes hücumunun karşılığında savunulması kolay olmayan o açık saha oyununun ne kadar can yakıcı olabildiğine şahit olduk.
Efes bir daha EuroLeague’de oynadığı herhangi bir deplasman mücadelesinde bu duruma düşmemeli. Bu sezonun selameti için çok önemli bir şey varsa o da bu.
Zalgiris Maçı Ölçüt Değil; Fakat Nefes Aldırdı
Efes – Zalgiris maçı çift maç haftasında Lacivert-Beyazlılar’ın olumlu bir görüntü çizdikleri maçlar arasında özel bir yer tutacak.
Çünkü sezon başından beri tam kadro derinliğini yakalayıp rotasyonları ona göre ayarlayabildikleri, kimsenin 37-38 dakika oynamak zorunda kalmadığı sağlıklı bir maç oynamakta çok zorlanmışlardı. Micic’in sakatlığı sebebiyle Zalgiris maçında bunu oynayabildiler.
Bu elbette her zaman böyle olmayabilir ancak dakikaları bölüştürdükleri oranda başarılı olabileceklerini unutmamak lazım. Her takım için bu durum aynı şekilde işlemeyebilir. Kimisi belli oyuncularına çok yüklü süreler vermek durumunda olabilir. Efes‘te ise Micic – Larkin ikilisi haricinde bu mesele böyle işlemeyebilir.
Zalgiris maçındaki iyi rotasyon kurgusu, oyunda çeşitliliği sağlayarak farklı ve rahat galibiyeti Efes‘e getiren en büyük etken oldu.
Özellikle bireysel olarak göze çarpan en önemli oyuncunun Filip Petrusev olduğunu söyleyebiliriz. İstatistikler Tibor Pleiss’ı işaret edecektir ancak Pleiss’ın form grafiği hâlihazırda iyi durumda olduğundan ötürü Petrusev’i öne çıkarmakta beis yok.
5 numaranın kısa devrilmeleri üzerinden işleyen ve köşelerde nokta şutörleri bulma odaklı Efes aksiyonlarına yavaş yavaş adapte olduğunu ve boyalı alanda biraz daha saldırganlaştığını görmek iyi oldu. Josh Nebo’nun felaket oyunu da bunların hepsine olanak sağlamış olabilir ancak Petrusev’den bunları almak çok şaşırtıcı olmayacak.
O bunları yaptığında Beaubois ve Moerman’dan alınan verim de haliyle çok daha artacak. Bu ikiliye de dikkat çekmek lazım çünkü üzerlerine düşen her şeyi yapıyorlar. “Babuş” belki çok kötü bir şut akşamı geçirdi ancak Moerman ribaundlardaki etkinliğiyle fark yaratmaya devam etti.
Bu derinlik-çeşitlilik iç içeliğinin getirdiği avantajlardan birisi de her ne kadar en iyi maçını oynamamış olsa da Elijah Bryant’ın ikili oyun yönetebilen bir oyuncu olması olabilir. Bununla birlikte Simon’la benzer profilli oyuncular olarak aldıkları süreler Efes’i çok rahatlatıyor, daha da rahatlatacak.
İkili oyunlarda akıcılığı da işte tam olarak bu şekilde sağladılar. Rakip de Josh Nebo’yu kullanmak suretiyle buradan vurmaya çalıştı fakat bu, bir yere kadar mümkün olabildi. Efes’in bu sezonki en iyi hücumunu izlediğimizi belirtmek lazım. Bunun da net bir sebebi olarak kısa rotasyonunda sakatların iyileşmesiyle yakaladıkları o derinlik.
Zalgiris maçını tamamen bu derinlik kavramı üzerine kurmak lazım. Aksi takdirde çok ciddi teknik değerlendirmelere girdiğimiz vakit bu sezonki Zalgiris’i gereğinden fazla önemseyip bir ölçüt olarak kabul etmek durumunda kalırız.
Shane
Shane Larkin’in istatistiksel bağlamda geçirdiği en iyi maçın Zalgiris Kaunas karşısında oynanan maç olmadığını biliyoruz ancak sergilediği oyunu ele aldığımızda karşımıza kararlı, rolünü kabullenmiş ve üzerindeki baskının dış etkenler tarafından dengelendiği bir Larkin görüyoruz.
Micic, Simon, Bryant, Beaubois gibi oyuncuların yer aldığı Anadolu Efes kısa rotasyonunda herkesin rolü ve omuzlarına düşen ağırlık belli bir noktada oluyor. Zalgiris maçını tamamen bu noktadan ele aldığımızda Larkin’in de birincil yaratıcıdan ziyade bir skorer-tamamlayıcı olarak ne kadar ön plana çıktığını görüyor olacağız.
Savunmada verdiği istikrarlı katkıyı da, topa baskısını da eklediğimiz zaman zaten ligin en büyük yıldızlarından birisi Shane.
Bu performansını devam ettirmesi için Efes’in bu derinliği sezon sonuna kadar koruması da şartken farz oldu. Sezonun kilidi bu olabilir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!