by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Anadolu Efes, Sinan Erdem Spor Salonu’nda Zenit St. Petersburg’u ağırladı. Mücadelenin galibi 79-90’lık skorla Zenit oldu.
Bu sonuçla Anadolu Efes 8. maçında 6. kez kaybederken Zenit ise 5. kez kazandı.
Anadolu Efes cephesinde Shane Larkin 14 sayı, Tibor Pleiss 13 sayı, Rodrigue Beaubois 11 sayı, Elijah Bryant ve Adrien Moerman 8 sayıyla oynadı.
Zenit tarafında ise Conner Frankamp 18 sayı, Mindaugas Kuzminskas 15 sayı, Billy Baron 10 sayı üretti.
Lacivert-Beyazlılar çok etkisiz bir performans daha sergileyerek oyun olarak dibe vurdu.
Eurohoops Fırın olarak bu maç özelinde Efes‘in genel durumunu da sizler için değerlendirdik.
CSKA Moskova – Fenerbahçe Beko: Takdire Şayan Oyun, Akıllı Tercihler
Söylenecek Söz Kalmadı
Zenit ilk çeyrekte ikili oyunlarıyla etkili olurken atletik uzunlarıyla ribaund alanında Efes‘i çok zor durumda bıraktı. Mücadelenin başında savunma etiği bakımından iyi bir görüntü çizen Efes devamında hiçbir varlık gösteremedi.
Zaten Lacivert-Beyazlılar’ın ilk devrede maçın içerisinde kalmayı başardığı kısa bir süreç vardı ancak bu zaman diliminde de Krunoslav Simon‘un baş direktör olarak parkede takımını yönlendirmesi söz konusuydu. Simon’un yönettiği hücumlar ya kendi insiyatifiyle ya da beslediği oyuncularla sonlandı.
Vasilije Micic’in Filip Petrusev’le oynadığı birkaç oyun haricinde hiç etkinlik gösteremediği, Shane Larkin’in ise kendisini gösterecek kadar sahada kalamadığı ilk devrede Efes karşısında farka koşan bir Zenit vardı.
Pick and roll’lerde çok başarılı performans gösteren Rusya ekibi fizikli uzun rotasyonuyla Efes‘in 4-5 numaradaki mevcudiyetini tamamen bertaraf etmeyi başardı. Xavi Pascual’in öğrencileri Efes’in uzunlarına karşı avantaj sağlamakta çok zorlanmayınca farkın oluşması da kaçınılmaz oldu.
Forvetten de Mindaugas Kuzminskas’ın dış katkısı, Jordan Mickey’nin zaman zaman forvetlerden etkili olması onların iyi bir hücum devresi geçirmelerini sağladı. Efes ise bunun karşılığında eşleşme değişmelerine atak edemediği çok verimsiz bir devreyi geride bıraktı.
İkinci yarıda da benzer sorunların devam ettiği bir Efes sahadaydı. Tribün zaman zaman takımı oyunun içerisinde tutmaya çalıştı ancak olduğu olacağına en fazla vardığında bile fark 15-16’ların altına inmedi. Zenit kırılgan Efes savunmasına karşı istediği gibi hücum etmeye devam etti.
Maç sonunda Larkin’in biraz daha devreye girmesi ve hakem kararlarıyla birlikte mental anlamda varlık gösterebilecek motivasyonu bulmasıyla Efes’in hareketli olduğu bir süreç olsa da maç tamamen kayıp bir çizgide ilerledi.
Takviye, Takviye, Takviye
Anadolu Efes için oyalayıcı galibiyetlerin bir playoff habercisi olmayacağı artık iyice şeffaf bir gerçeklik haline gelmeye başladı.
Playoff kalibresindeki bir takıma karşı ucu ucuna alınmış herhangi bir galibiyeti bu bağlamda değerlendirmeyebiliriz ancak Efes‘in şimdiye kadar elde ettiği 2 galibiyeti düşünecek olursak bunların oyalayıcı galibiyetler olduğunu söylemek çok da zor olmaz.
Artık iş teknik değerlendirmenin de ötesinde bir zorunluluk haline doğru evrilmeye başladı. Anadolu Efes kadrosunda bazı radikal değişiklikler yapmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Uzun rotasyonunda net bir oyuncu ihtiyacı duyan Efes bu seçimi savunmada takımı yukarıya çekecek, ikili oyunlarda ağır – sırtı dönük temaslarda yumuşak kalmayacak bir oyuncuyla yapmak zorunda. Aynı zamanda ribaundlarda da atletizmiyle etkili olacak bir tercihte bulunurlarsa sezon onlar adına daha pozitif bir noktaya evrilebilir.
Artık bu hamleleri yapmak için son demler olabilir. Çok gecikmemenin epey önem arz ettiği bir mesele olarak görmek lazım.
Zenit ortalama bir EuroLeague takımı olarak son şampiyonun sahasında gelip terör estirmemeli. Bununla beraber son şampiyon, elit seviyedeki bir EuroLeague antrenörü maçı bu şekilde izlememeli.
Bunlar Efes’e yakışan görüntüler değil. Yalnızca mevcudiyete yapılacak takviyelerle değil, mental bir yüklemeyle takımı alışık olunan noktaya çekmek lazım. Burada da işin büyüğü koç ekibine düşüyor. Ataman geçtiğimiz sezonlarda olduğu gibi önümüzdeki süreçte takımını bu dip noktasından çıkaracak motivasyonu kendisinde bulmalı. Bulacaktır da.
Gerek kadro yapılanması bakımından gerekse takım genelinde mental bakımdan bazı adımlar atılmadığı müddetçe Efes’le alakalı teknik değerlendirmeler yapmak çok mümkün olmayacak çünkü sürekli tekrara düştüğümüz bir durumla karşı karşıyayız.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!