by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Fenerbahçe Beko, EuroLeague’in 9. haftasında sahasında Olimpia Milano‘yla karşı karşıya geldi.
Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’ndaki mücadelenin galibi 43-68‘lik skorla Olimpia Milano oldu.
Bu sonuçla Fenerbahçe Beko 6. kez mağlup olurken Milano 8. kez kazandı.
Sasha Djordjevic’in yönettiği Fenerbahçe Beko’da Pierria Henry 12, Şehmus Hazer ve Jan Vesely 9’ar sayıya imza attı.
Ettore Messina komutasındaki Olimpia Milano cephesinde Shavon Shields 13 ve Gigi Datome 11 sayı kaydetti. Kostas Mitoglou’nun ise 9 sayısı vardı.
Eurohoops Fırın olarak bu mücadelenin analizini huzurlarınıza taşıyoruz.
Yüzü Dönmek Gerek
Fenerbahçe maçın ilk 5 dakikalık periyodunda ribaundlardan sonra açık sahayı hızlı geçerek temposunu ayarlamaya çalıştı. Yarı sahada ise genel olarak Jan Vesely‘nin sırtı dönükleri üzerinden bir üretim hedeflense de Milano bunları genellikle iyi savundu.
Mücadelenin ilk 7 buçuk dakikasında Fenerbahçe‘nin yalnızca bir sayı üretebilmiş olması, savunma eforuna rağmen hücumda pas kanallarının Milano tarafından iyi kontrol edilmesine karşı Vesely‘nin post-up’ları haricinde bir çeşitliliğin ortaya koyulamayışıyla ilişkiliydi.
Bu süreçte Milano’nun yaptığı aşırı agresif baskı karşısında Fenerbahçe’nin savunması dağınık, iletişimsiz bir görüntü çizdi. Devon Hall, Shavon Shields gibi hücum silahlarının bu kadar müsait pozisyonlar bulup Sarı-Lacivertliler tarafında ise bu eşleşmelerin topsuz aksiyonda hiçbir şekilde bulunamaması o sarsıcı farkı yarattı.
Hall’un daha çok tamamlayıcı olarak, Shields’ın ise daha çok yaratıcı rolde çok üst düzey iş çıkardığını mutlaka söylemek lazım. Shields gerçekten çok zor şutları sayıya çevirdiği verimli akşamlarından birini geçirdi.
İkinci periyot özelinde sahada daha enerjik bir görüntü çizmeyi başaran Fenerbahçe’de bu görüntünün temeldeki mimarı Şehmus Hazer oldu. Profil olarak bu role sezon başından beri müsait olduğunu gösteren Şehmus’un ikinci çeyrekteki ufak çaplı geri dönüşte payesi büyüktü. Geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi özgüvenli duruşu ve çembere ataklarıyla yarı sahada temponun ayarlanmasında başat özne konumundaydı.
Bu bölümde Ahmet Düverioğlu ve Dyshawn Pierre’in de Djordjevic tarafından tercih edilmesi berbat konumda olan ribaundlarda biraz toparlanmayı sağlayarak farkın az da olsa erimesine sebep oldu. O anlarda böyle bir fizikaliteye ihtiyaç vardı ve Djordjevic iyi bir tercihte bulundu.
Devre arasından dönüşte ise Djordjevic bu tercihini sürdürmeyerek, sahada fizikli kalma noktasında Vesely – Booker ikilisine güvenerek yanlışı tercih etti. Kyle Hines – Nicolo Melli – Gigi Datome üçlüsünün şekillendirdiği Milano’ya karşı çok fazla Vesely – Booker sırtı dönüklerine kalan Fenerbahçe için bu sonuç çok şaşırtıcı olmadı.
Mitoglou’nun da Milano hücum yerleşiminde iyi rol üstlenmesi, Giampaolo Ricci’ye kadar neredeyse tüm oyuncularından iyi katkı alan Milano hakkı olan bir galibiyet aldı.
Ribaundlarda yaşanan büyük zaafiyet, bunlara karşı koçun kenarda oldukça yanıtsız kalması ve Milano’nun sertlik – IQ harmanı hücum performansıyla birleşince Fenerbahçe’ye karşı ilk 3 çeyrekte o büyük farkı yarattı.
Bu kadar sırtı dönüğe mahkum olmak açıklanabilir bir durum hiçbir zaman değil. Bu agresif Milano savunmasına, yardım savunmasındaki bağlantılarıyla Fenerbahçe döneminden beri meşhur olan Nicolo Melli – Gigi Datome ikilisine karşı hiç açıklanabilir bir durum değil. Bunu maçtan önce okuyamamayı bir nebze anlamakla birlikte maç esnasında çözüm üretmeme çabasını anlamak mümkün değil.
Tempolu oynayacak, yarı sahada da tempoyu iyi kurgulayacak bir takımsanız yüzünüzü kendi çemberinize değil, rakip çembere dönmeniz gerekir. Fenerbahçe’nin set temposu rezalet durumdaydı ve bu da çok top kaybı yapılan kötü bir akşamı beraberinde getirdi.
Bir maç öyle, bir maç böyle şeklinde bu iş gitmeyecek. CSKA galibiyeti çok değerliydi ancak Milano karşısında sonuç hiç önemli olmasa bile bir mücadele unsuru ortaya koymak gerekir. Bu mücadele unsurunu ortaya koyamazsanız, sahada mental anlamda o kadar diri görünmezseniz, rakibinizi iyi analiz etmezseniz sonuçlar böyle oluyor.
O mücadeleyi yansıtan bir isim vardı.
Helal Olsun
Böylesi bir maçtan çıkarılabilecek herhangi bir olumlu sonuç, çıktı olamaz. Sadece Şehmus Hazer’in özverisine, çabasına, performansına dikkat çekmek gerekir. Standartları nereden aldığımıza bağlı olarak çok genç bir yaşı olduğunu belki söyleyemeyiz ancak bu seviyelerde ilk kez oynayan bir oyuncu için toy görüntü çizmesi beklenebilirdi.
Fenerbahçe forması altında sahaya çıktığı maçlarda Şehmus bunun tam aksine hep etkili performanslar izletmeyi başardı. Neler yapabileceğini zaten çok iyi bildiğimiz bir oyuncu olan Şehmus’un tribünlerden aldığı pozitif reaksiyonlar da aslında 2021-2022 Fenerbahçe Beko’sunun şimdiye kadarki sürecini anlatan bir durum.
Salonda tepkilerin yoğun olduğu bir akşamda Şehmus’un yaptığı her olumlu hareket tribünler tarafından ilgiyle takip edilirken yaptığı her hata da alkışlanarak geçti gitti. Çünkü gerçekten bunu hak ediyor.
Fenerbahçe’nin diğer oyuncuları da olumsuz bir tepkiyi hak etmiyorlar, hepsi sezon başından beri ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ancak sorunlar çok daha farklı, çok daha derin yerlerde.
Eforuyla, gençliğiyle diğer oyuncuların arasından sivrilen Şehmus’a yürekten bir helal olsun daha diyoruz. Karakterli bir oyuncu olarak Fenerbahçe’nin yerli rotasyonu için çok kıymetli. Teknik kısımda bahsedilecek, görülmeyeni görecek zaten çok bir şey yok ancak onun hakkını yeterince vermek için iyi oynadığı maçlardan sonra bu başlığı açmak bile büyük keyif.
Takımının berbat bir akşam geçiriyor olmasına rağmen kıvılcımı yakan isim de hep o idi. Şehmus Hazer, tebriği hak ediyor.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!