by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Anadolu Efes, EuroLeague’in çift maç haftasında sahasında Olympiacos ve Monaco’yu ağırladı.
Lacivert-Beyazlılar, Rodrigue Beaubois’nın etkili oyunu ve son çeyrekteki etkili savunması sayesinde Olympiacos‘u 88-69 mağlup etti.
Anadolu Efes‘te Rodrigue Beaubois 29 sayıyla en skorer isim olurken Vasilije Micic 19 sayı ve 5 asistle mücadele etti.
Olympiacos‘ta Sasha Vezenkov 17 sayı, Moustapha Fall ise 15 sayıyla oynadı.
Efes, çift maç haftasının 2. ayağında Monaco’yu 98-77‘lik skorla mağlup etti.
Anadolu Efes‘te Rodrigue Beaubois 17 sayı – 7 asist, Shane Larkin 14 sayı, Adrien Moerman 14 sayı – 7 ribaund, Tibor Pleiss 12 sayı, Filip Petrusev 10 sayı, Krunoslav Simon ve Vasilije Micic 8 sayıyla oynadı.
Monaco’da Donatas Motiejunas 21 sayı, Paris Lee 18 sayı, Dwayne Bacon 12 sayı ile mücadele etti.
Eurohoops Fırın olarak Ergin Ataman’ın takımının çift maç haftasındaki performansına göz attık.
Babuş
Maçın başlangıcında Anadolu Efes‘in Moustapha Fall’un fizikalitesine aynı şekilde yanıt verme çabası savunma akışkanlığını bozan bir durum oldu. Tibor Pleiss tercihini hem form grafiğinden ötürü hem de fiziksel özellikleri bakımından Fall’u eşleyebilecek bir oyuncu olmasından dolayı yadırgamak mümkün değil. Aynı zamanda dış şut tehdidiyle Fall’u dışarı çıkarma potansiyeli olan bir oyuncu olarak Filip Petrusev ve Bryant Dunston‘a nazaran doğru olan tercihti.
Fakat işler böyle kağıt üzerinde olduğu gibi ilerlemedi ve Moustapha Fall içeride büyük bir üstünlük yarattı. Olympiacos kısalarının da maç başında ikili oyunları iyi yönlendirmesi Yunanistan temsilcisinin skordaki o ortaklığını yaratan unsur oldu.
Efes‘te ise kısa-kanat savunmasının üst düzey olduğu bir zemin söz konusuydu. Rodrigue Beaubois’nın maça hem hücumda hem savunmada harika başlaması ve Tyler Dorsey’nin ofansif etkinliğini sıfıra çekecek kadar düşürmesiyle Efes‘in Sinan Erdem’deki güvencesi gibiydi.
Dunston‘ın oyuna girmesiyle Fall’un fizikselliğine daha çetin cevaplar oluşturmayı başaran Ataman buna rağmen ilk periyot itibarıyla 3 pivotunu da denemek durumunda kaldı. Fall gerçekten bir belirleyici konumundaydı. Buna karşılık uzunlar çerçevesinde bir cevap üretildiğini söylemek güç.
Efes zaten bu sezon bir uzun eklemesini yapmadığı müddetçe boyalı alanda bu sıkıntıları maç kazansa da maç kaybetse de yaşayacak. Bunu nasıl avantaja çevirebilecekleri sorusunun cevabıysa her maç özelinde ayrı ayrı değerlendirmelerle koç ekibinin kafa yorması gerekecek bir konu.
Yani her rakiplerinin zaaflarına göre şekillendirecekleri maç planlarının söz konusu olmasıyla bu açığı kapatmaları mümkün. Beaubois’nın Dorsey’yi susturup hücumda da ekstra performans sergilemesi buna bir örnek olabilir. Koç, Roddy’ye maçtan önce gidip “Bu akşam iyi şut atacaksın” diye bir şey söyleyemez. Ancak “Dorsey’yi kilitleme görevi bu gece sende” diyebilir.
Üzerine düşen o sorumluluğu layığıyla yerine getiren Beaubois ise hücumda da ekstrasını katacak bir konuma gelebilir. Ona da alışık olduğumuz o pozisyonlar hazırlanabilir.
Beaubois’nın çift yönlü katkısı maç kazandıracak düzeyde değerli bir katkıydı. Bunun haricinde Efes’in genel olarak verdiği enerji çok canlıydı. Bu enerji tam anlamıyla sahada ne kadar koştuklarıyla ilgili değil; oyuncuların vücut dilleri itibarıyla iyi bir görüntünün çıktısıydı.
Sahaya genel itibarıyla iyi yerleşen ve bu yerleşimi değerlendirebilecek akıllara sahip olan Efes’te Beaubois’nın şut performansı çok şaşkınlık yaratmadı ancak ekstra bir gece olduğu kesindi. Beaubois böyle bir performans ortaya koymasaydı da belki Efes galip gelebilirdi fakat fark yaratan öznenin de o olduğu kesin.
Olympiacos daha geleneksel bir noktadan Fall’la fark yaratırken Efes bir yan parçasıyla fark yaratarak 19 sayı farkla maçı kazandı.
Roddy’nin haricinde Shane Larkin ve Krunoslav Simon‘un savunmada sağladıkları efor da maçı kazandıran etkenlerden birisiydi. Micic ve Larkin’in 3. çeyrekte sürekli olarak Fall’un üzerine hücum etmelerinin çok çok sonuç verdiğini söylemek mümkün olmasa da tercihen yine çok sorgulayabileceğimiz bir mesele olmadı.
Olympiacos cephesindeyse Thomas Walkup önderliğindeki organizasyonun Kostas Sloukas‘a nazaran çok daha enerjik ve varyant olduğunu mutlaka söylemek lazım. Son çeyrekteki farkı yalnızca Efes kısalarının müdafaa eforu değil; Sloukas‘ın bir skorer olarak Walkup’tan üstün olduğu bir gerçek olsa da Walkup’ın daha enerjik ve yarı sahada daha tercih edilebilir bir oyuncu olduğunu vurgulamak mühim.
Genel bir özet gerekirse Efes bu galibiyet için Beaubois’ya teşekkür etmeli.
Hiç değilse ana parçalarının da yavaş yavaş akmaya başladığını gördüğümüz son şampiyondan aynı performansı Monaco maçı özelinde de bekleyecektik.