by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Anadolu Efes, EuroLeague’de 13. hafta maçında geçen sezonun finalinde karşılaştığı Barcelona’yı Sinan Erdem Spor Salonu’nda ağırladı. Maçın galibi 93-95’lik skorla Barcelona oldu.
Bu sonuçla temsilcimiz Anadolu Efes 4 maç sonra kaybederken toplamda ise 7. yenilgisini yaşadı. Barcelona ise 11. galibiyetini aldı.
Anadolu Efes‘te Vasilije Micic 26 sayıyla en skorer isim olurken Shane Larkin 14, Adrien Moerman da 15 sayıyla mücadele etti.
Barcelona’da Sertaç Şanlı 24 sayı – 3 ribaund ile takımının en skorer ismi olurken kariyer rekorunu da kırdı. Nikola Mirotic 18 sayı – 5 ribaund – 4 asist ile oynadı. Kyle Kuric de 16 sayıyla oynadı.
Eurohoops Fırın, Ergin Ataman’ın ekibinin Barcelona karşısındaki performansını değerlendirdi..
Efes için beklenenden iyi ilk yarı performansı
Anadolu Efes maça iç sahadaki alışıldık hücum düzeninde başlarken Rodrigue Beaubois ve Shane Larkin’in ikili oyunları üzerinden bir akıcılık hedeflendi. Tibor Pleiss ve Adrien Moerman’dan alınan perdelerin kısalar tarafından yarıda kesildiği hücumlarda Barcelona uzunu Sertaç Şanlı‘nın çember altını bırakamaması rahat pozisyon şansları tanıdı. Bu anlarda Sertaç’ın eşleşmesi olan Pleiss’ın iyi yer tuttuğuna ve içeride gerçek bir tehdit unsuru haline geldiğini gördük.
Filip Petrusev’in ise sahada olduğu anlarda pozisyonel bakımdan çok zorluk yaşadığı ve boyalı alan savunmasındaki tüm yükü Moerman’ın üzerine ittiği bir durum söz konusu oldu. Zaten Ergin Ataman bunun hemen üzerine Bryant Dunston‘ı sahaya attı.
Barcelona ise bunun karşılığında sırtı dönük oyunlarla etkili olmaya çalıştı. Bu zaman zaman Adrien Moerman ve Krunoslav Simon tarafından iyi püskürtülen, Efes‘in sert savunmasıyla karşılaştıkları bir durum oldu. Ancak hızlı hücumlarda Sertaç ve Laprovittola’dan gelen üçlüklerle ilk periyotta rüzgarı arkalarına almayı başardılar.
Efes‘in buradan geri dönüşü atmosferin de etkisiyle çok zorlayıcı olmadı ve ilk çeyrekte yarı sahadaki paylaşımın, top dolaşımının etkin olmasıyla skorda da üstünlük tekrar Efes‘e geçti. Sarunas Jasikevicius bu bölümlerde Brandon Davies ve Rolands Smits’le daha agresif bir oyun hedeflese de Lacivert-Beyazlılar’a karşı kâr etmedi.
Krunoslav Simon‘un hücumdaki topsuz hareketliliği ve Micic – Larkin – Simon üçlüsünün yarı saha hücumundaki birlikteliği Efes’in skoru eline aldığı anlarda hep pozitif bir noktadaydı.
Sertaç Şanlı hücumda verimli görünse de savunmada yer tutma hususundaki zayıf tutumu sebebiyle bu Sarunas Jasikevicius’un tercih edeceği bir uzun opsiyonu olmaktan çıkmasını sağladı. Brandon Davies’in oturduğu beş çok daha iyi bir savunma performansıyla Laprovittola’nın skor katkısını harmanlayarak skoru dengede tutmasını bildi.
Barcelona’nın eşleşmeli alan savunmasına döndüğü anlarda da Efes, kanatlardaki opsiyonlarını iyi değerlendirmeyi başardı. Barça ilk yarı özelinde biraz savunmasıyla davet çıkaran bir konumdaydı.
İlk yarı oyun kalitesi bakımından çok keyifli bir basketbola sahne oldu. Efes’in dış şut yüzdelerinin düşüklük göstermesi sebebiyle fark belki istenen noktalara çıkamadı ancak Sarunas Jasikevicius devrenin sonunda aldığı teknik faulle imdada yetişerek Ergin Ataman ve öğrencilerinin 10 sayılık bir üstünlükle soyunma odasına gitmelerini sağladı.
Anadolu Efes’in ilk yarıdaki baskının dozajını hiç düşürmediği müdafaa performansı Barcelona’ya 7 top kaybına mâl olurken Efes klasik bir Ataman takımı gibi, 8 asist / 3 top kaybı gibi bir oranla sahada kaldı. Şutu da yüzdeli atabilselerdi neler olurdu, düşünmek dahi zor.
Sertaç’ın kariyer gecesi nasıl kariyer gecesi oldu?
İkinci yarıda Barcelona’nın biraz daha topu dolaştırmaya yöneldiği ve takım halinde savunulmalarının da zorlaştığı bir profille sahada olduklarını söylemek mümkün. Önceki 2 periyoda nazaran bu alçak post oyunlarını daha fazla topu dolaştırmaya yönelttikleri bir gerçekti. Çeyrek sonuna doğru Sertaç ve Mirotic’le tekrar direkt olarak eşleşmeyi zorlayarak fiziğe dayalı post-up oyunlarını kullandılar ve bu şekilde hücumlarını dengelemiş oldular.
Ancak genel olarak Kyle Kuric ve Rokas Jokubaitis’i işin içine daha çok dahil ettikleri bir periyotta farkı 2’ye kadar indirmeyi başardılar. Oyunlarının genel olarak sırtı dönükten işlemesi sebebiyle çok çeşitli bir hücum performansları olmamasına rağmen skoru istedikleri çerçeveye getirdiler.
İkinci yarının geneli itibarıyla yarı saha hücumunda Sertaç Şanlı‘ya sahip olmalarının ekmeğini muazzam biçimde yediler. Barcelona açısından ofansif verimliliğin yüksek olduğu kadar Efes açısından savunmada gardın tam anlamıyla düştüğü bir süreç söz konusu olunca maçın 20 ila 34. dakikaları arasında 23-35’lik bir Barça üstünlüğü söz konusu oldu.
Kuric, Martinez ve Jokubaitis gibi enerjik kısa savunmacılarıyla da Efes‘in başına çok iş açan Barcelona bir noktadan sonra Vasilije Micic’in kendi pozisyonunda topa hükmederek yarattığı üstünlüğü de bertaraf etmeyi başardı. İçeri girene kadar çok baskı uygulamadıkları pozisyonlarda bile çember altında mutlaka bir kâbus yaşattılar. Efes 3. çeyrekte Micic’in performansıyla ayakta kalmayı başarırken son periyotta artık böyle bir imkan da söz konusu değildi.
Barcelona bu bölümde hücumunu biraz daha çeşitlendirse de Nigel Hayes-Davis’ten beklenen katkının gelmemesiyle kanatlardan alabileceği şutör katkısını Kuric – Martinez eksenine yedirmek durumunda kaldı. Martinez her ne kadar Saras’ın maç sonunda basın toplantısında söylediği gibi savunma performansının yanında hücumda da Jokubaitis’le önemli bir rol üstlense de böylesine kritik bir maçta böylesine kritik bir görevi üstlenecek profil olarak hâlâ ön plana çıkabilecek bir oyuncu değil. Kuric’i de nereye kadar bu şekilde kullanabilecekleri her zaman Barcelona’nın çeşitliliği açısından bir soru işaretiydi.
Tam da orada bir kurtarıcıya ihtiyaçları vardı ki; o kurtarıcıyı Sertaç Şanlı‘da buldular. O post-up’tan dışarı top çıkarmalı oyunlarda dahi Sertaç’ı bir kanat oyuncusu gibi kullanabilme şansları oldu. Bunun haricinde Efes‘in müdafaa kurgusunun tamamen çöktüğü ve bütün odağın dağıldığı bir son çeyrek + uzatma periyodu izledik.
EuroLeague seviyesinde uzatma periyodunda tahammül edilemeyecek düzeyde bir savunma zaafiyeti yaşayan Efes’te Chris Singleton’ın yokluğu bir soru işareti oldu. 13 maçlık periyotta Efes’in uzun rotasyonunu baştan aşağı yenilemesi gerektiği fikrinin en ikna edici karşılığını bulduğu anlar 4. çeyrek ve uzatmalar oldu. Çünkü Pleiss’tan da özellikle iç saha maçlarında baskın biçimde izlediğimiz dış katkıyı alamadılar. Son şampiyon ünvanını taşıyan ekip, bu katkıyı alamayınca eli kolu bağlanan bir takım olmamalı.
Efes kısaları birbirinden özel oyuncular ve onlar işledikçe Efes kesinlikle iddialı bir konumda olacaktır. Ancak iş bitirici öznenin geçen sezonki Sertaç performansından da hatırlayacağımız üzere takımı sahanın iki tarafında da toparlayacak bir uzun olacağından şüphe etmediğimiz bir maç daha sona erdi. Elbette uzatma periyodundaki hakem yönetiminin de maçın sonucuna etki edebilme potansiyeli taşıdığı bir akşamdı.
Mücadele dozajı, adrenalin ve basketbol kalitesi bakımından doyurucu bir akşamın ardından Efes’in şapkayı çıkarıp düşünmesi gereken meseleler hâlen aynı ve taze.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!