by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
EuroLeague’in 14. haftasında Fenerbahçe Beko, Zenit St. Petersburg’un konuğu oldu. Sarı-Lacivertliler, Vesely ve De Colo’nun muhteşem performansları sayesinde karşılaşmadan 80-86 galip ayrıldı.
Bu sonuçla temsilcimiz Fenerbahçe Beko 5. galibiyetini alırken Zenit ise 6. yenilgisini yaşadı.
Fenerbahçe’de Jan Vesely, 32 sayı ile inanılmaz bir performans sergiledi. Nando De Colo 18 sayı ve 8 asist, Dyshawn Pierre 13 sayıyla ona eşlik ettiler.
Zenit’te Jordan Loyd 19 sayı üretirken Mindaugas Kuzminskas da 17 sayıyla oynadı.
Eurohoops Fırın bu mücadeleyi inceledi.
Can yaktı
Fenerbahçe‘nin ilk yarıdaki hücum performansı genel itibarıyla vasat bir noktadaydı ancak bu vasatlığı takım halinde sağlamadılar. Jan Vesely‘nin olağanüstü oyunu ilk yarıda Fenerbahçe‘nin maç içerisinde kalmasını sağladı. Bunun haricinde takım halinde sahaya yansıttıkları çok üst düzey bir iş olmadı.
Savunmada oldukça aksayan ve Zenit’in ikili oyunlarına, zaman zaman da bu ikili oyunlar üzerinden dışarı çıkan toplarına çare üretemeyen Fenerbahçe’nin imdadına yetişen isim Vesely oldu. Devrede 22 sayı atarak gemisini batmaktan kurtardı. Bire bir eksilmeler ve ikili oyunlar Fenerbahçe’nin yine de canını yakan anların başrolündeydi. Özellikle Jordan Loyd’un fizikli bir guard oluşu Fenerbahçe için can sıkıcı, dezavantaj yaratan bir gerçekti.
Zaman zaman baskılı bir müdafaa sağlamayı başaran Fenerbahçe bu süreçte kapılan toplar üzerinden hücuma hızlı çıkmayı zorlayarak tempoyu belli bir noktanın üzerinde tutmaya çalıştı. Marko Guduric‘in olmadığı bir maçta bu yönelim onlar açısından çok da sorgulanacak bir tercih olmadı. Zaten sezon başından beri konuştuğumuz şey de takımın bunu oynamaya uygun bir ekip oluşuydu.
Fakat bunun haricinde Jan Vesely’nin 2 üçlük isabeti haricinde çok kötü şut atılan bir devre geçirmiş olmaları kesinlikle kabul edilemeyeceği gibi Zenit’in etkili savunmasıyla da ilişkilendirilmeli. Genellikle fazla bu tarz fırsatları vermedikleri bir devre oldu. İstasyonları, boş alanları iyi savunarak kendi adlarına iyi bir devre geçirdiler. Vesely’nin bu şekilde bir reaksiyon vereceğini hesap edememiş olacaklar ki farkı açacak hamleleri yapmakta zorlandılar.
Taraflar arasında farkı yaratan özne Jan Vesely’ydi. Zenit takım halinde sahaya bir şeyler koymayı çabalarken bunu dağıtamasa da takımına etkilerini indirgeyen bir Vesely’den söz etmek mümkündü. O oyunda olduğunda hem hücumda, hem ribaundlarda ve hem de toplu savunmada daha tutarlı bir Fenerbahçe izledik.
Maçın bitimine 3 dakika 29 saniye kala Nando De Colo’nun çembere atağında açtığı koridor… Maçın en güzel anlarından birisiydi.
Oyunu bu denli kontrol edebiliyor oluşu, takımının güncel durumuna rağmen bir maçı elinde tutabilecek kadar kudretli oluşuyla ilham verdiği bir gece oldu.
Nando’nun imzası
Vesely‘nin performansı haricinde ise işler tam olarak her zaman Zenit’in istediği usülde işlemiş gibi bir anlam da çıkmamalıdır. Pierria Henry’nin 3. periyot performansı Fenerbahçe‘nin gece boyunca pozitif anlamda işlediği bireysel performanslar arasında öne çıktı. Maç boyunca Tarık Biberovic, Nando De Colo gibi oyunculardan yerleşimde katkı aldıkları oldu ancak Henry’nin Devin Booker’la ikili oyun oynayıp eline geçen fırsatları iyi değerlendirmesi önemliydi.
Booker bu bağlamda Henry için iyi bir partner ve ortalama bir hücum performansıyla katkı sağladı. Ancak o oyunda olduğu zaman oyunun ona kilitlendiği anlar olmuyor değil. Bu da sırtı dönük oyunda meydana gelen bir durum ve Fenerbahçe için zaman zaman pahalıya patlayan bir mesele oluyordu. Artık hiç değilse Booker sahadayken hücumu daha çeşitlendirmeyi beceriyorlar.
Genel itibarıyla ise ilk devrede aksayan savunmasını 2. yarıda takımın oyuna bakışını daha harlandıracak biçimde iyi bir noktaya taşıdı. Son haftalarda sahaya koyduğu etkili performansı devam ettirmek noktasında niyeti sorgulanamayacak bir akşam geçirdi. Zenit genel olarak eşleşmeleri değiştirmeyi ve Fenerbahçe uzunlarını, daha doğrusu Devin Booker’ı zorlamaya yöneldi.
Üçlük performanslarındaki farklılığı yaratan da bu hücumlar oldu. Zenit aynı hücumu defalarca kez oynadı ve sürekli de dışarıdan işine yarayacak bir şeyler çıkarmayı başardı. Bunun üstüne yeniden oyuna el koyan isim Vesely oldu. Son dakikalarda da hücumda ipleri elinde tutan Vesely maçı getirdi. Üzerine çok söylenecek bir şey yok.
Nando De Colo ise son periyotta oynadığı ikili oyunlarda çok kritik bir katkıyla Sarı-Lacivertliler’in iş bitirici ikilisinin işler konumda olmasını sağladı. 18 sayı – 8 asist. Mis. St. Petersburg deplasmanından çıkaracak bir diğer performans daha. Galibiyet, son periyoda attığı imzanın sonucudur.
Kimler öne çıktı?
Vesely’nin muhteşem performansının haricinde ön plana çıkan başka oyuncular da oldu. Kısa kısa bahsetmek gerekirse…
Pierria Henry – Jordan Loyd eşleşmesi maç boyunca ilgi çeken bir eşleşmeydi. Atletizme karşı fizik ve yetenek kombosunun düellosu söz konusu olduğunda bu isimlere dışarıdan gelecek katkıların statüsü önemli. Jordan Mickey – Arturas Gudaitis ikilisinin veya guardlarda Conner Frankamp’in Loyd’un oyununa yaptığı katkıyı düşünürsek, Fenerbahçe’de Vesely, Booker ve De Colo’nun Henry’ye yaptığı katkıyı da göz önüne alınca burada fark yaratan bir Fenerbahçe göreceğiz. Loyd maç sonunda skorer performansının yanı sıra 6 top kaybı yaparken Fenerbahçe’nin top yönlendiricisi Henry yalnızca 7 sayı kaydetmesine rağmen 6 asist – 4 top çalmayla sahanın her 2 tarafına etki etmiş vaziyetteydi.
Dyshawn Pierre geçtiğimiz hafta hem Monaco maç yazısında hem de Avrupa Seyir Defteri’nde konuştuğumuz üzere sırtı dönüklerde alışık olduğumuz payesini almaya devam ediyor. Gitgide performansının yükselmesini, savunma safhasında da etkili oyununu, fizikselliğini bizlere yansıtmaya devam etmesini bekliyor olacağız.
Şehmus Hazer genç ve enerjik bir basketbolcu profiline sahip oluşunu her hafta üzerine düşeni layığıyla yaparak gösteriyor. Maç sonunda Jordan Loyd’tan çaldığı topla belki de galibiyeti getiren isimler arasında özel bir yere yazabileceğiz. Tarık Biberovic ise maç başlangıcında gerek fiziğiyle gerekse yetenekleriyle sahada var olması sevindirici bir oyuncu oldu. Bunun karşılığını aman aman verebilmiş olmasa da çok da sönük bir görüntü çizmemesi önemliydi.
Geçen hafta Monaco maçının ardından Achille Polonara‘nın 30 dakika sınırında aldığı süreyi olumlu bulurken bunun aynı şekilde devam etmesini dilemiştik. Sasha Djordjevic, Zenit karşısında yine bu noktada bir değişikliğe gitti. Bu maç özelinde Vesely’nin mükemmel performansını bir kurtarıcı olarak değerlendirecek olursak tekrar etmek gerekir ki; Polonara’nın her hafta bu düzende oynayarak yetenekleriyle Fenerbahçe’yi düzlüğe çıkarması mümkün değil.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!