Alperen Şengün: Post’ta Dans Eden Bir Balet, Tepede Usta Bir Trafik Polisi

2021-12-20T09:53:52+00:00 2021-12-20T09:56:11+00:00.

Mehmet Bahadır Akgün

20/Ara/21 09:53

Eurohoops.net

NBA’deki temsilcimiz Alperen Şengün, Rockets’ı kendine hayran bırakıyor.

by Kelly Iko – Çeviri: Semih Tuna / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 16 Aralık 2021 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Şükran Günü’nün ertesi günü, Rockets‘ın çaylağı Alperen Şengün, takım antrenmanı sonrası ekstra çalışma yapması gerekeceğini biliyordu.

Toyota Center’da o sabah moraller anlaşılabileceği üzere yüksekti zira Houston’ın 15 maçlık mağlubiyet serisi, Chicago Bulls karşısında alınan “yürekli” bir galibiyet ile son bulmuştu. Şengün, o maçta özellikle iyi bir performans göstermiş ve 16 dakika süre aldığı maçı 13 sayı, 4 ribaund, 2 top çalma, 1 blok ve iki üçlük ile tamamlamıştı. Bu, çok önemliydi zira NBA kariyerine yaptığı parlak başlangıcın etkileyici performanslarından birini daha sahaya koymuştu.

Fakat o maç artık geride kalmıştı. Artık bir sonraki maça hazırlanma vaktiydi. Saha kenarında ayakkabılarını bağlamak için bir anlığına durakladı, daha sonrasında oturduğu yerden kalkarak sahaya yöneldi.

“Haydi o*ospu çocuğu” diyerek saha kenarında kafasını sallayarak gülen yardımcı koç John Lucas’a takılıyordu. İkili arasındaki ilişki, bugünlerde neredeyse baba-oğul ilişkisi gibi. Lucas, hatırşinas ve sert baba rolündeyken Şengün ise içi neşeyle dolu ve babasını kızdıran evlat rolünde.

Öncelikle boyalı bölge idmanı yaptı. Oyuncu gelişim koçu Gerald Green, pota altında savunma yaparken Şengün de post üzerinden paslar denedi. Oyunculuk kariyerindeki fiziksel formunu büyük ölçüde koruyan Green, top Şengün’e ulaşmadan önce onunla boğuşuyor ve Türk uzunu rahatsız etmek veya onun topu almamasını sağlamak için elinden geleni yapıyordu. Şengün sola yattı, sağa yattı, istediği pozisyonu alana kadar döndü, döndü ve neticede topu panyaya çarptırarak çemberden geçirdi.

“Potaya yüzünü dön!” diye bağırıyordu Lucas, üçlük çizgisinden. Yardımcı koç Jeff Hornacek ve Barbara Turner da olup biteni izliyor, Lucas’ın klasik hâllerine konsantre oluyordu. Şengün, artık hücum modundaydı ve tek kişilik gösterisini yaparken Green’in nereye gitmesi gerektiğini o tayin ediyordu.

Birkaç dakika sonra Şengün’ün şut çalışması yapma zamanı gelmişti. Şengün’ün gelişimi için Houston’ın en büyük çabayı gösterdiği alanlardan biri de buydu. Lucas’ın “6 Saniye” isimli çalışmasında oyuncu, sahanın beş ayrı bölgesinden üçlük atmak zorunda. Bu beş bölge, sol köşe, sol çapraz, tepe, sağ çapraz ve sağ köşeden oluşuyor. Her bölgede şutlarınızın en az %50’sinde isabet bulmalısınız. Başarısız olursanız çalışma yeniden başlıyor.

Şengün iyi başladı ve sol taraftan şutlarının yarısından fazlasını soktu. Fakat tepeye geldiğinde altı şutu da kaçırdı. Lucas’a doğru bakmasına gerek bile yoktu…

“Yeniden mi başlıyorum?” diye sordu.

Lucas kafasını salladı ve tekrar köşeye dönmesini bekledi.

Şengün’ün takımıyla günlük etkileşimleri komik olduğu kadar önemli de. İngilizceyi anlama kabiliyeti, tıpkı basketbolu gibi her gün gelişiyor. Tercümanı Orhun Güngören de Şengün’ün draftta Houston tarafından seçilmesinden bu yana bu anlamda büyük rol oynadı ve düzenli olarak takım arkadaşları, teknik ekip üyeleri ve Şengün arasında bir köprü görevi üstlenip genç yıldızın daha konforlu hâle gelmesini sağladı.

“Evet,” diyor Şengün, “daha iyiye gidiyorum. Arkadaşlarımla, OG ve takım arkadaşlarımla konuşuyorum. Eskisine göre daha çok anlıyorum. Şu anda iyiyim. Sadece bazı kelimeler öğrenmek istiyorum. Daha sonrasında daha iyi olacağım. Zamana ihtiyacım var.”

Lucas ile ilişkisi de çok büyük bir olumlu faktör olmuş. Birinin Lucas ile tanışıp çabucak ona ısınmaması neredeyse mümkün değil fakat bu ikilinin de neredeyse yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Lucas, henüz Şengün takıma katılmadan öncesinden bu yana genç oyuncunun en büyük destekçilerinden biri. Genç pivotun doğru şekilde yetiştirilme ve sert bir sevgi tarzı ile ne kadar iyiye gidebileceğini daha ilk günlerden anlamış Lucas.

Onun tarzı böyle ve Şengün de onu bu yüzden seviyor.

“John’u çok seviyorum çünkü babam gibi” diyor Şengün. “Yaşça daha büyük ama harika bir koç. Acayip biri ama harika. Basketbola dair her şeyi biliyor. Çok zeki. Tıpkı babam gibi.”

“Bir ayağımı üzerinde tutuyorum” diyor Lucas, ilişkileri ile ilgili. “Tercümanı aracılığı ile aynı dili konuşuyoruz. Devre arasında ona sinirlendiğim zaman tercümanına ne dediğimi söylemesini söylüyorum. Genelde de dört harfli bir kelime oluyor.”

Houston’ın Şengün konusunda bu kadar umutlu olmasının sebebi, yönetimden kaynaklı. Genel menajer Rafael Stone’un liderliğinde, yeniden yapılanan bir gözlemci ağına sahip Houston yönetimi. Evet, Şengün, 2020-21 sezonunda Türkiye Basketbol Süper Ligi MVP’si oldu fakat bu yılın ilk aylarında onu izlerken Houston’ın gözüne özellikle çarpan bir şey olmamıştı. Daha genel oyun tarzı ve tavrıydı onları etkileyen. Şengün, o dönemde 18 yaşında olmasına rağmen oyunun bazı alanlarında çok ileri seviyede gözüküyordu.

“Basketbol, ona çok kolay geliyor” diyor Stone. “O dönemde onu izlerken dikkatimizi çeken şey, basketbolda ne kadar iyi olduğuydu. Yaptığı şeyler basit değildi. Daha ziyade, bulunmak istediği yere çok sık gelebiliyor olması bizi etkiledi. Oyunun hücum tarafında bunun tüm bileşenleri ve savunmada yaptıkları, oyun beklentisi etkiliydi. Onu izledikçe çok daha fazla etkileniyorduk…”

Şengün, Houston’ın 2021 NBA Draftı hesaplarında çok istenilen oyuncular arasındaydı fakat onu takip eden başla takımlar da vardı. Draft gecesinde işler çok hızlı ilerliyor ve takımları başka tarafa yönlendirebilen hamleler hep oluyor fakat Rockets, Şengün’ü kadroya katmanın bir yolunu bulacağına emindi. Belki o dönemde draftta sıranın ne olacağını tam olarak bilinemiyordu fakat ilk sıralarda kimlerin yer alacağı belliydi. Cade Cunningham, Jalen Green ve Evan Mobley, ilk sıra için yarışıyorlar; Jalen Suggs ve Scottie Barnes ise ilk beşte yer alması beklenen isimler olarak öne çıkıyorlardı. Bu isimlerin ardından Houston yönetimi, Şengün’ün lotaryada herhangi bir takıma gidebileceğini düşünüyordu.

Yönetim, bu doğrultuda diğer takımlarla iletişime geçti ve üst sıralardaki takımlardan birinin hakkını Rockets’a vermek isteyip istemeyeceğini görmeye çalıştı. 6 ve 16. sıralar arasındaki tüm takımlar ile konuşuldu ve neticede Oklahoma City Thunder‘ın 16. sıradaki hakkı, birkaç ilk tur draft hakkı karşılığında Rockets’ın oldu.

Böylesi genç bir yaşta profesyonel olmak, Şengün’ün gözlerini profesyonel basketbolcuların fiziksel olarak ne kadar dominant olabilecekleri konusunda açmıştı fakat yeni bir ülke ve ligde oynamak, farklı bir durumdu. Şengün, NBA’in tadını ilk olarak Vegas’ta yaz liginde almış ve oyuncuların sertlik ve güç seviyelerine bir an önce alışması gerektiğini fark etmişti. Bu oyuncuların birçoğu, NBA takımlarının kadrolarında yer bulmaya çalışan isimlerdi.

Üst seviyede ise durum daha zordu. Rockets, oyuncularının en iyi fiziksel form durumlarında olmasını öncelik olarak belirlemişti ve Şengün’ün de yemek ve uyku alışkanlıklarının bazılarını değiştirip güçlenmesi, kondisyon kazanması, maçlar devam ederken de darbeler alıp yara-bere içinde kalması gerekiyordu. Hepsi, sürecin bir parçasıydı.

“Sezonun başında alışma dönemim oldu” diyor Şengün. “Zor zamanlar geçirdim ama artık daha iyi hissediyorum. Ayrıca vücudum da daha iyi durumda. Vücudum, NBA basketboluna alıştı. Kondisyonum daha iyi. Dolayısıyla daha iyi hissediyorum.”

Şengün’ün 9,5 sayı, 4,8 ribaund ve 2,7 asist ortalamaları ile %50,0 ikilik, %31,3 üçlük ve %72,0 serbest atış isabet oranları, kaliteli bir yedek uzunun göstereceği türden istatistikler fakat Şengün’ün maç başına yalnızca 18 dakika sahada kaldığını söylemeliyiz. Önceki Çarşamba günü, Cavaliers deplasmanında alınan mağlubiyette 28 dakikaya yakın süre alan Şengün, maçı 19 sayı, 11 ribaund ve 5 asist ile tamamlayıp her alanda takımının en yüksek istatistik üreten ismi oldu.

Her oyuncu, her maçta 36 dakika boyunca oynayamaz ve tüm istatistikler de her dakika orantılı olarak artamaz fakat Şengün’ün kısıtlı zamanda oyunda gösterdiği etki, daha uzun süreler aldığı takdirde daha da iyi olabileceği fikrine büyük bir inanılırlık katıyor. Ayrıca 36 dakika başına istatistikleri de 18,0 sayı, 9,1 ribaund ve 5,3 asist. İyi gözüküyor, değil mi?

Göz testi, sahada olduğu sürece Şengün’ün bir şeyleri gerçekleştirme konusunda doğal bir yeteneği olduğuna işaret ediyor. Hücum çok daha akışkan gözüküyor ve takım arkadaşları, kendilerini boşa çıkarmak için daha fazla çaba sarf ediyorlar. İstatistikler de bunu destekliyor. Cleaning the Glass‘in istatistiklerine göre Houston hücumu, Şengün’ün sahada olduğu dakikalarda, olmadığı dakikalara oranla 11,4 sayı daha etkili gözüküyor ve bu anlamda Şengün, ligde 96. yüzdelik dilimde yer alıyor. Bir çaylak için bu, oyuna inanılmaz bir etki… Özellikle de kısıtlı süreler alan bir çaylak için…

“Al P, oyuna dair harika içgüdülere sahip” diyor Lucas. “Nerede olması gerektiğini biliyor. Dış şutları için özgüven kazandığı zaman bu da oyununu açacak çünkü pasları, daha şimdiden elit seviyede.”

Her şey, oyun görüşü ile başlıyor. Henüz 19 yaşındaki Şengün’ün pasör yetenekleri, ligin kendisini kanıtlamış birçok uzunundan daha iyi bir seviyede. Nikola Jokic, oyun kuran pivotlar için ideal isim konumunda yer alıyor. Rakiplerinden çok daha üst bir seviyede fakat Şengün’ün de çok sayıda pasör numarası bulunuyor. Top, ellerindeyken sanki bir trafik polisi gibi oluyor; oyunu üst düzeyde anlıyor, okuyor ve setleri, daha başlamadan açabiliyor.

Şengün’ün kanatta Armoni Brooks’a yaklaşarak iki kişiyi topun üzerine çekmesini ve potaya devrilerek sayı avantajı yakalamasını izleyin. K.J. Martin ise bu sırada potaya yönelmesi gerektiğinin farkında!

Şengün, %22 asist oranıyla oynuyor ve bu anlamda 94. yüzdelik dilimde. Daha şimdiden bu alanda Domantas Sabonis (%18,6), Karl-Anthony Towns (%16,8) ve Bam Adebayo’nun (%16,5) önünde. Jokic’in asist oranı ise gerçek dışı bir ölçüde ve %37,0. Draymond Green ise %31,8 asist oranı ile oynuyor. Bunlar, Şengün’ün takımının hücum verimliliği için ne kadar kritik bir rol üstlendiğini ortaya koyuyor.

Rockets’lı Twitter kullanıcılarının büyük bir kısmı, sezon başında bilhassa Almanyalı uzunun pivot olarak yer aldığı dakikalarda takımın hücumda alan açamaması sorunları nedeniyle Daniel Theis yerine Şengün’ün oynaması gerektiğini söylüyordu. Şengün’ün oyun kurma yetenekleri, Martin gibi şut tehdidi olmayan ve bu sebeple yalnızca pota çevresinde etkili olabilen isimlere karşı hile yapmak isteyen savunmaları açabiliyor.

“Benim için bu, bir içgüdü gibi” diyor Şengün. “Oyunu hissediyorum, oyunu hissedebiliyorum. Koçum da bana özgüven veriyor. Bu sebeple daha rahat oynuyorum. Farklı şeyler yapabiliyorum çünkü takım arkadaşlarım ve koçum bana bu güveni sağlıyor.”

Rockets, topu dolaştırmaya ve hücumda daha az takınan bir takım olmaya büyük önem veriyor. Houston, yedi maçlık galibiyet serisi öncesinde epey kötü durumdayken ligde maç başına en az asist yapan ikinci takımdı. Daha sonrasında 11 maçta sekiz galibiyet aldı ve bu süreçte en çok asist yapan üçüncü takım oldu. Bunun bir ölçüde Şengün’ün sahada olması ve takım arkadaşlarını oyuna dahil etmeye çalışması nedeniyle gerçekleştiği inkar edilemez bir gerçek.

“Takım arkadaşlarımın oyuna dahil edilmesi önemli” diyor Şengün. “Bence, topu paylaşmak için takımın da buna ihtiyacı var. Topu paylaştığımız zaman daha iyi oynuyoruz. Dolayısıyla benim de ana görevim bu.”

Şengün’ün bu alandaki yetenekleri, baş antrenör Stephen Silas’ın ona başka alanlarda, özellikle de post oyununda kendisini ifade etmesi için özgürlük vermesini sağlıyor. Basitçe söylemek gerekirse, ayaklarını çok iyi kullanıyor. Doğrudan. Alışılmadık. Neredeyse tecrübeli bir baletin dansı gibi… Sezon başında bu durum pek gerçekleşmiyordu fakat son dönemde teknik ekip, ona daha fazla fırsat tanıdı, daha çok bire bir oynamasının önünü açtı ve bu da çoğu zaman olumlu sonuçlar verdi.

Rockets taraftarı, Luis Scola’yı düzenli olarak skor üretebilmesi ve hareketliliği nedeniyle Ice Cream Man olarak hatırlıyor. Şengün de bundan çok uzak değil, daha şimdiden bir o kadar iyi. Efsanevi yıldız ve ayak hareketleri uzmanı Hakeem Olajuwon ile çalışma ihtimali konuşulunca gözleri parlıyor Şengün’ün.

“Türkiye’de genç bir takımda çalışıyordum” diyor Şengün, ayak hareketleri ile ilgili. “Çok fazla izliyordum. İzlediğim zaman hızlı öğreniyorum. Bana da çok yardımı oluyor fakat bu konuda Hakeem Olajuwon ile de çalışmak istiyorum. Gelecekte çalışacağız. ‘Sana bazı hareketler öğreteceğim’ dedi. Benim için de çok güzel bir durum, iple çekiyorum.”

Rockets, özellikle de antrenman kampındaki kadro düşünülünce kendisini bir post-up takımı olarak görmüyordu fakat Silas, her zaman farklı durumlara uyum sağlayan ve elindeki malzemeye göre kendi tarzını değiştirebilen bir koç oldu. Şengün de rakip uzunlara karşı post-up’larda etkili olabileceğini fazlasıyla göstermişken Rockets, topu ona vermeye devam edecek. Maç başına 2,1 post-up denemesinde bulunuyor fakat verimliliğini üst düzeyde tutarsa bu sayının artmaması için hiçbir sebep yok.

“Elbette beklediğimden çok daha fazla post-up oynuyoruz” diyor Silas. “Onu gördükçe daha da fazla fırsat vermek istiyorum. Sol blokta topu almayı seviyor. Ben ona sağ blokta topu verdiriyordum ve bu alanda da başarılı oldu. Mola dönüşlerinde onun post’ta topu alacağı setler oynuyoruz. Bazen bu perde sonrası oluyor, bazen farklı şekillerde. Elden Campbell ve Jamal Mashburn’lü takımlardaki setlerime geri dönüyorum. Şu anda oynadığımız kadar post-up oynamamızı beklemiyordum ama o bunu hak ederek kazandı.”

Ligdeki diğer takımlar da artık buna önlem almaya başlıyor gibi gözüküyor. Bucks maçında Milwakuee’nin savunmacıları, Şengün’ün önünde top almaya çalıştılar. NBA kariyerinin daha başında, rakip takımların maç raporlarında kendisine ayrı önem verilecek kadar saygı ve dikkat kazandı. Takımlar, yakında Şengün’ü üç sayı çizgisinin dışına çıkmaya zorlamaya başlayacaklar ve o henüz, bu anlamda tam anlamıyla rahat değil.

Lucas’ın şut antrenmanının amacı, Şengün’ün tepede boş kalması durumunda şut atmaktan çekinmeyecek bir duruma gelmesini sağlamak. Şu anda maç başına yalnızca 1,2 üçlük deniyor ve %31,3 ile isabet buluyor. Ligin elit uzunları, dışarı çıkıp bu şutları atmak konusunda daha konforlu fakat unutmayın, Şengün henüz 19 yaşında.

“Farkındaysanız bizim için neredeyse bir oyun kurucu gibi” diyor Lucas. “Onun daha iyiye gitmesi için birtakım yollar bulmaya devam etmeliyim. (…) Ligin geri kalanı, onun nasıl bir oyuncu olduğunu biliyor. Oyununu geliştirmeye devam etmeliyiz çünkü bu ligin sizi çözmesi çok uzun sürmüyor.”

Rockets’ın onunla üzerine çalıştığı bir başka konu da savunma. Cleaning the Glass’in istatistiklerine göre Rockets, Şengün sahadayken, onun sahada olmadığı dakikalara oranla 5 sayı daha fazla yiyor. Bunun sebebi bir ölçüde Şengün’ün zayıf fiziği ve bazı eşleşmeleri istikrarlı bir şekilde savunmak için yeterince kalıplı olmaması. Fakat asıl büyük sebep, Şengün’ün duyguları ve oyun kontrolünde yatıyor ve Lucas da üstü kapalı olarak bu konuya değiniyor. Maç içerisinde Şengün’ün dikkati çok kolay dağılıyor ve ayaklarını hareket ettirip faul sorunu yaşıyor. Geliştikçe faul yapmadan el gösterme maharetini de geliştirecek ve rakipler için işleri zorlaştıracak.

Savunmada Şengün’ün iyi olduğu alan ise zamanlaması. Şengün zaman zaman savunmada gecikebiliyor fakat teknik ekip ile çalıştıkça yatay çabukluğu da artacak.

“Geçmişte hücumda daha fazla sorumluluk ve konsantrasyona sahiptim” diyor Şengün. “Bu yüzden geçmişte böyle oynuyordum ama artık savunmaya da konsantre olabilirim.”

Şimdilik Şengün, ne zaman sahaya çıksa aldığı süreyi en iyi şekilde kullanmaya kararlı. NBA’deki yoğun takvimin cefası nedeniyle Şengün, Houston şehrine istediği kadar alışamamış fakat takım arkadaşları, en azından sahadaki uyum sürecini düşündüğünden çok daha kolay hâle getiriyormuş:

“Sahada harika vakit geçiriyoruz. NBA basketboluna uyum sürecimde bana çok yardımcı oldular.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!