Fenerbahçe Beko Sezon Ortası Değerlendirmesi: Ederini Bulmaya Çalışan Bir Takım

27/Ara/21 01:53 Aralık 27, 2021

admin69

27/Ara/21 01:53

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko, EuroLeague’de sezonun ilk yarısını geride bıraktı; Eurohoops Fırın, Sarı-Lacivertliler’in geride kalan sürecini ve önündeki zorlu maratonu inceledi.

by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net 

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

EuroLeague’de 17 haftanın sonu demek sezonu yarılamak demek. En azından ligin 18 takımla oynandığı son birkaç sezondur…

Bu haftalık maçlara özel yazılarımızı es geçip Türkiye’yi temsilen EuroLeague’de bulunan takımların sezonun geride kalan bölümündeki performanslarını ve önümüzdeki süreçte karşılaşabilecekleri zorlukları değerlendirmeye karar vermiştik.

Dün, Anadolu Efes‘in sezon ortası değerlendirmesini huzurlarınıza sunduk. Bugün ise sıra Fenerbahçe Beko’ya geldi.

Yaz aylarında koçu Igor Kokoskov’un zamansız ayrılığı sonrasında kadro tüm hatlarıyla kurulduktan sonra ani bir kararla Sasha Djordjevic’i başantrenörü olarak belirleyen Sarı-Lacivertliler’de planda yaşanan bu değişikliğin çıktıları zaman zaman ağır oldu, zaman zaman ise “işler sanki o kadar da karamsar değil” denilen anlar oldu.

Gelinen noktada Fenerbahçe 17 maçta 7 galibiyet alabilmiş durumda ve bu, son haftalarda yaşadıkları yükselişin bir getirisi oldu. Bunun öncesinde durum çok daha vahimdi ve tamamen kurulan kadronun, harcanan bütçenin hak etmediği bir tablo söz konusuydu. Hâlâ öyle olduğunu düşünen çok geniş bir kesim muhakkak söz konusudur.

Son olarak ASVEL deplasmanında yakın giden bir maçı kaybeden Fenerbahçe’de takımın en önemli 2 oyuncusu olan Jan Vesely ve Nando De Colo’nun da sezon ortasında ağır sayılabilecek sakatlıklarla yüzleşmiş olmaları çok can sıkıcı bir durum oldu.

Bu gibi can sıkıcı durumlar, zaman zaman umut aşılayan meselelerle beraber Fenerbahçe’nin EuroLeague sezonunun geride kalan bölümünü ve önümüzdeki sürece ilişkin değerlendirmelerimizi de Eurohoops Fırın olarak huzurlarınıza taşıyoruz.

Anadolu Efes Sezon Ortası Değerlendirmesi

Karakterli bir bütünün zaafiyetleri

Fenerbahçe sezona başlarken elinde bulunan bütünün hangi alanlarda ön plana çıkıp hangi alanlarda geri planda kalabileceğini iyi bildiğimiz bir ekipti. Nando De Colo, Pierria Henry, Jan Vesely, Dyshawn Pierre, Şehmus Hazer, Achille Polonara gibi karakterli oyuncuları bünyesinde toplayan bir ekip olarak gerçekten bu noktada isteneni verdiklerini söylemek mümkün.

Sarı-Lacivertliler’in kaybettikleri maçlar olabilir, kaybettikleri maçların sayısı kimi sebeplerden ötürü kazandıkları maçlara oranla ağırlıkta olabilir ancak Fenerbahçe genel anlamıyla mücadeleden pek de geri durmuş bir ekip olarak karşımızda değil. Mücadeleleri hep var, devam ediyor.

Fakat bu her zaman istendiği ve beklendiği gibi yeterli kalmayabiliyor. Sahaya hırstan başka şeyler yansıtmanız gerektiğinde; misalen akıl yansıtmanız gerektiğinde, soğukkanlılık yansıtmanız gerektiğinde bunu kıvırabilecek, en makul biçimde yapabilecek oyuncu adedinize bağlı olarak başarılı olabiliyorsunuz.

Sezon başından beri baktığımızda Fenerbahçe’nin enerjisi Polonara, Henry, Şehmus, Vesely gibi oyuncularla sürekli üst düzeyde seyrediyor. Ancak iş akla ve soğukkanlılığa geldiğinde ön planda olan yegâne isimler De Colo ve Vesely olduğu zaman bu kabul edilebilir sonuçlar doğurmuyor.

Bu seviyelerde başarılı olmasını beklediğimiz bütçelere sahip olan takımların son anlarda bu kadar kaybetmeye, işleri olumsuz anlamda tersine çevirmeye müsait bir momentuma sahip olmaları normal karşılanabilecek bir durum değil.

Fenerbahçe’nin bu sezon kadro yapılanmasının EuroLeague’de başarılı olmak adına yeterli görebileceğimiz bir bütün olduğunu savunuyor olsak da yine de rotasyonun sıkıntılarını göz ardı etmemek gerekecektir. Sezonun ilk yarısında Pierria Henry’nin maç sonlarındaki karar vericiliğinden, Devin Booker’ın savunmada ve ribaundlarda yarattığı problematik durumdan çok çektikleri dönemler oldu.

Topu paylaşmak noktasında çok sıkıntılı bir takım olmadılar ancak sahaya yerleşmenin de bunun bir ayağı olduğunu gözden kaçırdıkları çok oldu. Her zaman çok iyi dış şut atan bir takım olamadılar ancak aslında beklenti bunun tam tersiydi.

Üstelik sezon başında iyi bir görüntü çizen Pierre – Shayok voltranını da sürekliliğe taşımayı başaramadıkları gibi halen Marko Guduric‘ten beklenen katkıyı alabiliyor olduklarını söylemek de çok zor. Hücum özelinde de savunma özelinde de belli başlı sorunlar yaşandığı aşikâr ancak yine de savunma kısmında EuroLeague’in önde gelen ekiplerinden birisi olduklarını göz ardı etmemek lazım.

Yukarıdaki grafikte en aşağıda bulunan takımlar savunma verimliliği en üst düzey, en sağda bulunan takımlar ise hücum verimliliği en yüksek takımlar olarak dizayn edildi. Bu hususta Fenerbahçe’nin savunma bağlamında ön plandaki ekiplerden birisi olduğunu ifade etmekte bir beis yok.

Bunu sağlayan önemli isimlerden de bahsedecek olursak Jan Vesely’yi çok farklı bir yere taşırız. Vesely yıllardır Fenerbahçe savunmasının “en gerçekçi” işleyen parçası.

Henry muhteşem bir baskıcıdır, Pierre inanılmaz bir fizikaliteye sahiptir. Geçtiğimiz yıllarda Nikola Kalinic gibi harika örnekler, Gigi DatomeNicolo Melli eksenli yardım savunması, Ekpe Udoh’un boyalı alandaki hükmü gibi çok fazla örnek gördük ancak Vesely’nin oyun IQ’su tüm bunların önüne geçen bir istikrarla onu kulübün en büyük efsanelerinden birisi haline getirdi.

Yukarıdaki grafik ise Vesely’nin sahada olduğu dönemlerde Fenerbahçe’nin rakipleriyle arasında yarattığı farkı özetliyor. Son haftalarda Vesely’nin vesile olduğu fark gerçekten olağanüstü noktadaydı. Tam da sezonun Fenerbahçe adına işlemeye başladığı dönem…

Fenerbahçe’nin son bir buçuk sezonda ritim yakalayıp da Vesely’nin vasat bir savunma performansıyla sahada yer aldığı an yakalamak çok mümkün değil. Bu noktada şu sıralar pek de iyi haberler almadığımız bir ikiliden söz etme gerekliliği doğar.

Olmazlarsa olmaz

Son bir buçuk sezon. EuroLeague tarihinin en iyi ikilileri noktasında ele alabileceğimiz yeni bir ikiliyi doğuran olağandışı bir süreç.

Bu noktada Nando ve Jan’ın çok gözlerden ırak olduğunu ve yeterince haklarının verilmediğini, tekil özneler olarak değerlendirildiklerini söylemek mümkün olabilir. Aslında oyunları göründüğünden daha fazla birbirleriyle bağlantılı ve bunu açığa çıkarmak da o kadar kolay olmadı. Son bir buçuk sezondan önceki bir buçuk sezonu ele alacak olursak bu ikilinin birbirleriyle ciddi bir harmoni oluşturabileceklerine dair bir güven unsuru söz konusu değildi.

Bir itibar kaybı yaşadıkları söylenebilir mi? O kadar da değil. Bu ligde geçmişte MVP ödülünü alacak kadar büyük performanslar sergilemiş, şampiyonluklar yaşamış 2 süperyıldızdan bahsediyoruz. Ancak bittikleri düşünülen noktada yaptıkları atılım ve 2021 yılı boyunca Fenerbahçe‘nin yaşadığı tüm mutlulukların başrolü olmuş olmaları özel.

Bu ikiliden hangisinin bu ikiliyi daha değerli kıldığı noktasında farklı görüşler sunulacaktır. Biraz incelemek gerekir:

Vesely sahanın içerisinde hem toplu hem de topsuz bir yöneticiye dönüşebilmesi bakımından gerçekten çok farklı bir basketbol oynuyor. Asla hak ettiği kadar övüldüğünü düşünmüyorum.

Öte yandan De Colo yürüye yürüye skor üretebilen, kıtada eli en kadife skorerlerden birisi. Oyunun temposunu düşürdüğünden şikayet edilebilir, bununla beraber tek bir pasıyla tempoyu çok başka bir yere çekebilecek kadar büyük basketbol aklı olduğunu söyleyebiliriz.

Vesely, De Colo’yu her noktadan besleyebiliyor. Yeri geldiğinde topa hükmedip De Colo’nun topsuz koşularını değerlendirebilirken yeri geldiğinde De Colo’nun topla çembere ataklarına akıl dolu koridorlar açabiliyor.

Öte yandan De Colo ikili oyunlarda daha geleneksel biçimde Vesely’nin sakatlıklarından sonra biraz daha sönük konumda olan atletizmini değerlendirebiliyor.

Bu ikili bu kadar kıymetli bir ikili. Avrupa basketbolunda her zaman iyi yad edileceklerdir.

Fakat bazı gerçeklerden de bahsetmek lazım. Jan Vesely’nin hele ki geçirdiği diz sakatlıklarından sonra 17 maçta 500 dakikaya yakın (491) süre almış olması çok normal bir durum değil. Ortalamaya vurunca 29 dakikaya yakın düşen bu tablo belki bir takımın süperyıldızı açısından normal bir görüntü çizebilir fakat Vesely için değil. Onun bu 30 dakikaya yakın süreçte sarf ettiği efor ne Mike James’in 35-36 dakika oynamasına benzer, ne de bir başkasının.

Yukarıdaki grafik ise Fenerbahçe‘nin De Colo veya Vesely’den yoksun olduğu dakikaları belirtiyor. 5 dakika veya 5 dakikanın altında olduğu ne kadar çok maç var, değil mi?

Bunun ne kadar sağlıklı olduğu ise oyuncuların sağlıklı kalamamasıyla daha da kritik bir soru haline gelir. Fenerbahçe şimdi bu 2 oyuncudan en az 6 hafta, en fazla 10 hafta yararlanamaz konumda olacak. Kadronun kurulumundaki sıkıntı bu süreci idare edip edemeyecekleri sorusuyla gözler önüne seriliyor.

Soru İşaretleri: Güvencenin önündeki taştan engel

Sarı-Lacivertliler’de sezonun geri kalanı açısından göz önünde bulundurulması gereken çok kritik sorular söz konusu:

  • Jehyve Floyd transferinin ardından sakatlanan Vesely‘nin yerine, hâlihazırda sezon başından beri kamuoyu nezdinde bir oyun kurucu ihtiyacı söz konusuyken De Colo’nun sakatlığı sonrası onun yerine birer oyuncunun dahil edilip edilmeyeceği;
  • Bu oyuncuların sakatlıkları sürecinde Sasha Djordjevic’in Achille Polonara’yı ilk yarıdan farklı biçimde rotasyonda kurgulayıp kurgulamayacağı,
  • Pierria Henry’nin son haftalarda soyunduğu “liderimsi” rolü ne kadar ileriye taşıyıp taşıyamayacağı,
  • İlk yarı boyunca sahaya atıldığı her vakit enerjiyi yukarı çekip topa yön veren oyuncular arasına öyle ya da böyle adını yazdıran Şehmus Hazer’e De Colo’nun yokluğunda ne kadar daha fazla güvenilebileceği,
  • Sezonun ilk yarısında etkisiz performans gösteren Marko Guduric‘e geçen sezon oynanan CSKA Moskova serisindeki gibi ana skorer, daha da ileri giderek bir “saha içi liderlerden biri” profilinin biçilip biçilmeyeceği,
  • Guduric‘in bu güveni verip veremeyeceği,
  • Takımda hâlihazırda en ciddi skorer kumaşlarından birine sahip olan Marial Shayok’un kullanımı ve topla oynama sürelerinin değişkenlik gösterip göstermeyeceği,
  • Sahada Vesely ile beraber kombine edilmedikleri takdirde çeşitli zaafiyetlere yol açan Booker – Polonara ikilisinin bu süreci ne denli kotarabileceği,
  • Floyd’un bu noktada Vesely’yi savunmada ikâme etme noktasında neler sağlayabileceği,
  • Tarık Biberovic, İsmet Akpınar ve Ahmet Düverioğlu gibi yerli statüsündeki oyuncuların EuroLeague rotasyonunu biraz daha koruyabilmek adına ligde ne kadar daha fazla istihdam edilebilecekleri,
  • Kaptan Melih Mahmutoğlu‘nun lig performanslarını Avrupa arenasına eskisi gibi ne kadar taşıyabileceği,
  • De Colo ve Vesely’nin normal sezonun son haftalarında takımla beraber yer alabilseler dahi eski ritimlerine ne kadar çabuk kavuşabilecekleri,

gibi sorular sezonun kaderini belirleyecektir. Soruların pek çoğunun çözümleri de birbirleriyle bağlantılı olacağından ötürü eğer kalıcı çözümler üretilebilirse Fenerbahçe‘de sezonun geri kalanına o kadar pozitif bakılabilecektir. Bu sorulara kalıcı cevapların ne kadar üretilebileceğiyse yine ayrı bir soru işareti olarak karşımızdadır.

Bu yazıda kullanılan istatistikler ve grafikler 3stepsbasket.com‘dan temin edilmiştir.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!